Eşitlik ,Kardeşlik ve Özgürlük

EŞİTLİK, KARDEŞLİK VE ÖZGÜRLÜK

Eşitlik; Adalet önünde eşit olmayı içermektedir. Eşit olmayı sağlayan yegâne güç, Adalet’tir. Eşit olmak, adil olmayı imlemektedir.
Kardeşlik; Aynı anadan doğmuşçasına, aynı toplumsal sınıfın bir mensubu olmayı gerektirir. Ortak tarihsel süreç kapsamında aynı ulusun toprağında, aynı soydan, aynı atadan gelmeyi tarifler.
Özgürlük; Köleci toplum yapısının yıkıldığını gösterir. Üstelik feodal yapıdaki serf- senyör ilişkisinin bittiğini ve kapitalizm bayrağı altında bulunan, modern toplumdaki ücretli emek- sermaye ilişkisinin hâkim olduğu dönemi simgeler. 
Ne var ki her üç kavram da soyutluk içermekte, “din” gibi, “hukuk” gibi “mülkiyet” gibi, uğruna savaşlar verilen, bu savaşların nerede biteceği pek de belli olmayan, “ideal diyalektik” kavramlardır. 

Musevilik ile başlayan tek tanrılı dinlerin seyri, Hristiyanlık ve Müslümanlık ile devam etmiş; aynı tanrı uğruna dinler arası savaşlar yaşanmıştır.” Benim dinim, senin dininden üstündür! “ düşüncesinin anafikir olduğu ve bu düşüncenin arkasına sığınılarak, savaşların yapıldığı gibi, aynı din içindeki mezhep savaşları da yüzyıllar boyunca insanlığın uğraş konusu olmuştur. Oysa uğruna savaşılan Tanrı, paganizm dönemi sonlandığından beri tektir. Yahudilikte mezhepler; Samiriler, Sadukiler, Esseniler ve Ferisiler diye sıralanmaktadır. Hristiyanlıktaki Katoliklik, Protestanlık ve Ortodoksluk mezhepleri, İslam dinindeki Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki mezhepleri ve bu mezheplerin aralarında yaşanan kanlı savaşlar gibi. Allah büyüktür! –“Allahu ekber!” -nidalarıyla insanlar öldürülüyor ve netice itibariyle, tek olan ama sadece kendisine aitmiş gibi düşünülen ( Rabbim; benim olan Rab anlamını da barındırmaktadır. Rab, İbranice bir kelime olup, Kral, Ağa gibi anlamları içerir.) tanrının “ulu “ oluşu kanıtlanmış oluyor.
Din savaşları gibi, mülkiyet savaşları, toprakları ele geçirme savaşları da tarih boyunca sürüp gidiyor. Günümüzde yaşanan Ukrayna- Rusya Savaşı gibi…
Eşitlik ( égalité ), kardeşlik (fraternité ) ve özgürlük (liberté-) kavramları, Fransız devrimler tarihinin insanlığa kazandırdığı soyut kavramlardır. 1789 Büyük Fransız Devrimi ile ortaya çıkmıştır. Bu devrim ile Mutlak monarşi –Krallık- yönetimi yıkılmış ve 1. Cumhuriyet kurulmuştur. “Eşitlik, kardeşlik, özgürlük” kavramları da ilk defa, o dönemde boy göstermiştir… Ne var ki bu simgeler, daldaki kuş misali ele avuca sığmayıp, bir süre sonra uçup gitmektedir. Uğruna savaşlar verip yakalandığı zannedilmekte ama bir süre sonra, “karşı devrim” ile yok edilmektedir. 
Fransa’da 1792’de 1. Cumhuriyet kurularak, uğruna mücadele verilmiş olan “Eşitlik, özgürlük, kardeşlik” idealizmini de içinde barındıran “anayasa” hazırlanmıştır, lakin bu durum kısa bir dönem sürdürülebilmiştir. Monarşistler –Kralcılar- boş durmayıp,  “mutlak gücü” ele geçirince tekrar iktidara çöreklenmişler ve de tekrar eski rejim (Ancien Régime) kurulmuştur.
Napoléon Bonaparte’ın Cumhuriyet’in yerine kurmuş olduğu 1. İmparatorluk dönemi 1815 Waterloo Savaşı yenilgisiyle sonlanır. Ardından, Hanedanlık (Bourbon ve Orléans Hanedanlıkları) tekrar geri gelir.  Ve bu haliyle, Sınıf Savaşları, İç Savaş şeklinde devam edip gider. Derken, Fransa’da 2. Cumhuriyet 1848 Şubat devrimiyle tekrar kurulur, dağlara, taşlara, Paris’in duvarlarına; “Liberté, Egalité, Fraternité” sloganları, bir kez daha kanla yazılır. 1848-1852 arasındaki dört senelik bir “Anayasal” süreçte, doğrudan halkoyu ile seçilen ve  Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan kişi, Napoléon’un yeğeni olmaktan başka hiçbir vasfı bulunmayan, sergüzeşt (maceraperest), kifayetsiz, yeteneksiz, beceriksiz Louis Bonaparte olur.
Bonaparte, 3-4 sene süren iktidarının ardından yapılacak olan seçimlerde, yeniden Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğine kanaat getirince, tertiplediği bir Hükümet darbesiyle 2 Aralık 1851’de Cumhuriyet’i yıkar ve tam bir sene sonra 2 Aralık 1852’de kendini İmparator ilan ederek, 2. İmparatorluk dönemini başlatmış olur. 1870 yılına kadar süren bu dönem, nihayetinde, Fransa’nın Prusya’ya Sedan Savaşında yenilmesi ve Bonapate’ın onursuzca teslim olmasıyla noktalanmış olur. 1871’de tekrar Cumhuriyet kurulur. Bu kurulan 3. Cumhuriyet’tir ama burada bitmez, ardından 4. Cumhuriyet gelmektedir. Günümüz Fransa’sında şu anda yaşanmakta olan 5. Cumhuriyet’tir. 
1789’dan günümüze kadar Fransızlar; “Egalité, Fraternité ve Liberté” soyut kavramlarını, kanlarıyla somutluğa dönüştürdüler. Tıpkı “Din Savaşları”nda olduğu gibi, benim tanrım “ekber”dir diyerek, insanların birbirini boğazlaması ve ölüm kusması gibi. Daldaki kuşu bir yakaladılar, bir kaçırdılar… 
Özgürlük, eşitlik, kardeşlik kavramları, günümüzde de” kutsal”lıklarından hiçbir şey kaybetmeden devam etmektedir. Sadece, bu kavramları da içine alan, onları bir bütün olarak kapsayan; “Sınıf mücadeleleri” gerçeğini bilmek ve görmek gerekmektedir. ”Tarihin, Sınıf mücadeleleri olduğunu” bize öğreten, Bilimsel Sosyalizm’in kurucularını ve onların sunduğu tarihsel materyalist bakış açısını da bilmek, öğrenmek ve bu uğurda mücadeleyi sürdürmek, asli görevimiz olmalıdır.
29.04.2022, Tatlısu- Sedat PAMUK