Facebook Kime Gerek

FACEBOOK KİME GEREK

Birkaç yıl önce; otobüste iki delikanlının konuşmasına şahit oldum. Ellerinde cep telefonları ( Senin facebook sayfan var mı lan? Aha şu yaşlı teyzenin facebooku varmış. Yaşlı yaşlı neneler, dedeler facebook kullanıyorlar...) diyor, kıkırdaşıyorlar. Aha o yaşlı nenelerden biri de benim diye gülümsedim kendi kendime. İçime biraz da kuşku düştü. Ayıp mı, yaşıma yakışmıyor mu, yanlış bir şey mi yapıyorum diye. Sonra yaşıtlarım arasında facebook hızla yayılmaya başladı. Arada bazı sakıncaları olduğunu da duyunca hep bir kuşkuyla baktım bu sayfaya. Saçma, art niyetli, bilgi kirliliği içeren paylaşımlar da görmedim diyemem. Bir de; oradan kadın pazarlıyorlar diye duydum. Ama henüz şahit olmadım. Belki; satacak malım yok, alıcı da olmadığım için raslamamış olabilirim.

Üzerinden bu kadar zaman geçti. ( Ne, facebook mu kullanıyormuş? Vah vah! En kötü alışkanlık.) diyen arkadaşım dahil hemen hemen herkesin bir facebook sayfası oldu. Hatta sayfası olmayanlar, haberlerden, dedikodulardan habersiz kalınca depresyona girdiler. Sonuçta bilenler bilmeyenlere öğretti. Herkes bilgisayar, akıllı telefon, internet sahibi oldu. Hatalar yapıldı, gruplar kuruldu, pratik bilgiler, doğal ilaçlar, temek tarifleri paylaşıldı. Kim nereye gitti, ne gördü, ne yedi, ne yaptı herşeyi oturduğumuz yerden öğrendik. Oturduğumuz yerden öğrendik derken; bu en çok yaşı ilerlemiş, yürüme sorunu olanları rahatlattı. Arada bir yemek yakanları, torunu kreşten almayı unutanları saymazsak; çok da olumsuz etkilenmedik. Tabii bir de facebook'un book'unu çıkaranlar var. Onlar facebook yerine sadece, face diyorlar. Böylece hem kelime kısalıyor, söylemesi kolay oluyor; hem de booktan arınmış olunuyor.

Neyse, verilere göre; bugün ülkemizde tam 39 milyon facebook kullanıcı varmış. Dünya çapında 968 milyon. Bağlantıların % 84 ü ; mobil cihazlarla yapılıyormuş. Diğer iletişim siteleri de düşünülürse radyasyon yüklü milyonlarca frekansın ağına düşmüş durumdayız. İşin garibi hiç farkında değiliz etrafımızı saran bu ağın bize neler ettiğinin. Günlük yaşamımızda baş ağrısı, yorgunluk, stres ve benzeri şikayetlerimizin sebeplerinden biri bu olsa bile; kullanmaktan vazgeçmiyoruz. Çünkü; kullansak da kullanmasak da bu işin içinden çıkış yok. Sadece modemlerden, baz istasyonlarından biraz uzak kalabilirsek ne mutlu bize. Ayrıca; hızla gelişen teknoloji ile birlikte biz de mutaston geçiriyoruz. Radyasyona karşı dayanıklılığımız artıyor. Bedenimiz, ruhumuz tahminlerimizden çok daha güçlü. Hiç AVM ye gitmemiş, elektronik bağlantıların çok olduğu fuar veya iş merkezlerinde bulunmamış insanlar, bu alanlara girdiklerinde bulantı, çarpıntı, panik ve stresi daha belirgin hissediyorlarmış. Kısacası git gide buna da alıyoruz anlaşılan.

Facebook kullanıcılarının yaş ortalaması 45, kadın kullanıcı erkeklere oranla daha fazla. Kadınlar daha çok pinteres( % 79 ) sosyal ağını tercih ediyorlarmış. Bir de özellikle yaşlıların kullandığı linkedin iş dünyası sosyal ağı varmış. Messenger, Whatsap, twitter... Amanın! Sosyal ağların trendi de oluyormuş. Zor zar öğrendiğimiz sosyal paylaşım ağları zaman içinde popülerliklerini kaybedip yenileri çıkacakmış. Yani facebook kullanmayı kimse yaşlılara çok görmesin. Bookunu da attık kendimize uyarladık biz onu. Çoğumuz emekli, çoğumuzun eli boş gönlü hoş. Koşmadan, yorulmadan, zorlanmadan, köşemizden kalkmadan; dostlarımızla iletişim kuruyor dünyadan az çok haberdar oluyoruz. Akşam öğrenip sabah unutsak da; kendi çapımızda kullanıyoruz işte. Yakında bizleri diğer sosyal ağların içinde de görebilirsiniz. Hazır olun! Biz günün gençliği gibi, hazır teknoloji içine doğmadık. Ankesörlü telefonları bile bulamadığımız çok oldu. Sevdiklerimize mesaj atıp iki saniyede göndermedik. Sarı dosya kağıtlarına yazdığımız özenli mektupların çoğu postada kayboldu. Duygularımız, düşüncelerimiz boşlukta kaldı. Ömrümüzün kalan kısmında sosyal medyada cirit atmaya herkesten çok hakkımız var. Yakında trendi de takip edeceğimize inanın. Bizleri bu alanlarda hatalarınmızla görmeye alışın!

ULVİYE KARA AKCOŞ/15-12-2019-BANDIRMA