Mahmut Şevket Paşa’nın askeri uçaklar için 1911-12 yıllarında oluşturmaya başladığı bir tesis idi…
1925’te Amerika’dan alınan iki uçakla Türk Tayyare Cemiyeti sivil uçuşlara burada başladı.
1933’te ilk İstanbul- Ankara uçuşu buradan yapıldı.
Aynı yıl, beş uçakla Türk Hava Postaları burada çalışmaya başladı.
1944’de uluslararası oldu.
1947’de terminal binası, 2300 metrelik pist, hangar ve servis yapıları burada yükseldi.
1961’de genişletildi, yenilendi.
1968’de geniş gövdeli uçaklar için ikinci pistin inşasına başlandı.
1972’de 150-200 uçak inip kalkıyor, yoğun günlerde bu sayı 250’ye çıkıyordu…
1985 yılında adı, Atatürk Havalimanı olarak değiştirildi.
1995 yılına gelindiğinde: Transit yolcu salonları, pasaport ve gümrük muayene bankoları, dış hatlar ve ”bavul ticaretinin” kalbi C terminali kuruldu.
2015 yılında iç ve dış hatları, gümrüksüz satış mağazaları, sergi alanları, kargo depo ve antrepoları ile ülkemizin en işlek havalimanı oldu.
Aynı yıl: Yolcu sayısı, altmış bir milyona ulaşmıştı, dört yüz altmış beş bin uçağa ev sahipliği yapıyordu ve yedi yüz doksan bir ton kargo trafiği gerçekleşiyordu…
Ne yazık ki:
2019’da sivil uçuşlara kapatıldı.
2020’de “salgın hastalık nedeniyle”, üç pistinden ikisinin üzerine 1008 yataklı “pandemi hastanesi” yapıldı.
2022’de kargo uçuşlarına da kapatıldı.
Havalimanının kapatılma gerekçesine:
Yetersizlik ve teknolojinin gerisinde kalmak dendi.
Değildi!
Olsa bile, bu sorunların üstesinden kolayca gelinirdi. Yapılmadı.
Yerine:
Ulaşılması zor ve kar yağınca uçakların inemediği, çatısının yıkıldığı İstanbul Havalimanı yapıldı.
Önümüzdeki günlerde:
Atatürk Havalimanı’nın son pisti de kırılıp havalimanı tamamen yok edilecek ve “Millet Bahçesi” yapılacak, kırım işi için milyon dolarlar ödenecek…
Milletin parasına yazık değil mi?
Ülkede; siyaseten bükülemeyen bilekleri “siyasî yasaklı” haline getirmek, beraat kararlarını bozup yıllarca hapis cezası vermek…
Bandırma’da; birinci sınıf tarım topraklarını altıncı sınıfa dönüştürmek…
Erdek’te; liman girişi için alınacak parayı limandan çok uzakta tahsil etmek, bunun uyarısını yeterince görünür kılmamak, yapanlarca utanılacak işlerdir.
Bu durumda:
“Vatandaşın getirdiği yere şükürsüzlük etmek ferasetsizlik değilse nedir?” sorusuna,
“Siyasî aktörlerin çoğu filmin bittiğini görüyor,” cevabı yakışır, ama bazıları “SON” yazısını beklemeden çıkış kapısına yönelebilir… Seçimler yakın!
Not:
Feraset: Anlayış, seziş, sezgi.
15-05-2022/SÜHA ORAL/BANDIRMA