GARABET ve VEHAMET !

GARABET ve VEHAMET !

Dağlıca'daki 16 askerimizin, ertesi gün de Iğdır'daki 15 polisimizin katledilişi karşısında İNFİAL ve akıl tutulmasını birlikte yaşıyoruz...

PKK lılar asker ve polise, AKP liler C.Başkanına laf söyleyen BASINA saldırıyorlar ve mütedeyyin halk ise ; CENAZELERİNE bakarak, PKK lı kürtleri mi ermenileri mi protesto edeyim derdinde ve ülkede kaos zirveye tırmanıyor !

ÇÖZÜM (çözülme) SÜRECİNİN mimarları, pusuda ve sessiz !

Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Ama yaşadığımız olayların arkasındaki fail ve failler de, pek mahir ve onlar da nedense hiç belli değil. Sanırsanız ki ; bu olayların müsebbibi yok ! Sorumlusu mu ? O da yok !

IŞİD in vahşi cinayetleri karşısında, çok yazmıştım. Kafası kesilenler de kesilirken, ALLAHÜEKBER ! diyor, işin garibi kafa kesen de ALLAHÜEKBER ! diye bağırıyor...Yani, esasta ben MÜSLÜMANIM diyenler (el kaide, el-nusra-PYD,PKK, Alevi, Sunni, Şii, Hanefi, Vehabi v.d ), müslümanların kafasını keserek kendilerine geçici de olsa ön açıyorlar. Alan kazanıyorlar...

IŞİD, Ortadoğu ve Avrupa'ya uzanan kuşakta, nasıl oluyor da zamanlamaları aynı eylemler yapıyor diyorduk ! MİT Tırları ile Türkiye'den IŞID e silah ve dolar gönderildiğini duyuyorduk, ama ne olduysa, 7 Haziran seçimlerini bitirdik. AKP ye 400 milletvekili verilmesi gerçekleşmedi ve Temmuzun ortalarına geldik... IŞİD birden durdu ve PKK sahne aldı !

SURUÇ ta patlayan bir bomba ile, Güneydoğuda her yerde bombalar patlamaya başladı ve garnizonlar, karakollar, karargahlar basılıp, asker-polis öldürülmesi olayları yoğunlaştı. Daha önceden gömüldükleri ikrar ve itiraf edilen tuzak bombalar, silahlar patlamaya başladı. Roketatarlı, kaleşinkoflu adamlar piyasa yaptı ve önce yolları, sonra mahalleleri, sonra da bazı il ve ilçeleri ele geçirmeye başladılar. Yani, birileri düğmeye bastı.

Türkiye'nin her yerine gelen cenazeler karşısında da, halkın kabaran öfkesi, günyüzüne çıkmaya, tepkimeler ortaya dökülmeye başladı.

Şimdi düğmeye basanlar ; müslümanlar müslümanı öldürecek, Türkler Türkleri öldürecek diyor ki...Bunun alt yapısı için, önce etnik kavga çıkarılıp KÜRT-TÜRK Savaşı deneniyor. Din savaşlarından gına gelindi ya, etnik ırk savaşları daha ilgi çekici !

İstihbaratın adını duymuyoruz artık...MİT diye bir kurum var mıydı sahi ? Cesur savcıların da adını duymuyoruz artık, ne oldu o heybetli, operasyon üzerine operasyon yaptıran savcılar ? Çünkü devletin hakimiyeti, bilerek zayıflatıldı veya zayıflatılıyor ? 3-5 çapulcu edebiyatıyla da biz uyutuluyoruz !

Yani GARABET ve VEHAMET bir arada yürütülüyor ve ikisinin de malzemesi; İHANET ! Haini çok, haini etkili yerde olanlar savaşı kazanacak gibi, bir psikolojik bombardıman var.

Düğmeye basanların, IŞID'i buzdolabına koyup PKK yı sahneye çıkaranların, bir hesabı var. Bu hesabın, sadece SEÇİM olmadığını hepimiz biliyoruz. Çünkü 2023 yaklaşıyor ve planlar alt üst olabilir.

Yutturulmaya çalışılan, YENİ TÜRKİYE tutmadı !

Şimdi, ama bilinçli ama bilinçsiz sokağa inenleri, nasıl evlerine sokacağız ? Yay gerildi ve ok yola çıktı. Hedef vurulur mu bilmem de, benim bildiğim ok... gerilen yayda atılan ok... bir daha geriye çekilemeyecektir. Halkımız patlama noktasına sürükleniyor...

Bandırmada iki gündür yapılan TERÖRÜ TELİN yürüyüşleri, HDP binası olmadığı için AKP binasına yönelmişse de boşa çıkmış, ama yürüyüşlere motorize katılanlar, doğulu vatandaşların yoğun olduğu 100. yıl mahallesinde attıkları turlarla, tehlikelinin ayak sesini göstermişlerdir...

Arkadaşlar, Türkiyenin her tarafını sarmalayan bu dumanın altında, harlamaya hazır bir ateş vardır ki, bu ateşin alev alması halinde kurunun yanında yaşta yanacak ve geriye bir enkaz ve kül kalacaktır.

SAĞDUYU...

Hepimize lazım olan, ne gaflet, ne dalalet, ne de hıyanettir. Uyanık olmamız ve düğmeye basan parmakları bilmemiz kafidir. Birbirimizi öldürme nefretini bize pompalayanları biliyorsak, emin olunuz ki hem yaşarız, hem de çocuklarımıza yaşanılacak bir miras bırakırız.

Devletler hukukunda uygulanan mütekabiliyeti, kendi aramızda kısas ve mukabele olarak uygulayacak olursak, biliniz ki geriye dönüşü olmayan bir karanlığa gireriz ki, bu karanlığın sonunda çoğumuz ışığı göremeyebilir.

Bu nedenle, yaşadıklarımız garabet olsa da, hatta vehamet arz etse de...SAĞDUYU denilen organımızı çalıştırmak zorundayız. Provakasyonlara, kışkırtmalara gelmeden akilane düşünmek zorundayız. Yaralarımızı kaşımak yerine, merhem sürerek tedavi etmek durumundayız...

Bölgede ve gerekiyorsa tüm ülkede en azından 3 aylık bir sıkıyönetimin ilan edilmesi bile, ilaç olacaktır...

GARABETİ yırtıp atacak kadar, gülecek kadar akıllıyız ! 
VEHAMETİ itecek ve ondan nefret edecek bir beynimiz de var !

Ve bu BAYRAK asla yere düşmeyecek !

O zaman, kısas yerine, mukabele yerine SAĞDUYU SAĞDUYU SAĞDUYU Beyler...Hadi gelin bu organımızı çalıştıralım ! 09.09.2015 NOGAYTÜRK

NOT. Yazarımızın konuşması 25.dakikadan sonra yayınlanmıştır