Başarısız darbe girişimi pek çok şeyi ortaya çıkarttı.
En çok da, FETÖ nedir ne değildir konusu enine boyuna konuşulur oldu.
Ülkemizin nereden nereye geldiği de apaçık anlaşıldı.
‘Kandırıldıklarını’ söyleyenler, ‘özür dileyenler’ ise inandırıcı olamadı.
*
Kendi meclisini bombalayanlar her zaman nefretle anılacaklardır.
Tarih de, bu ihaneti geleceğe örnek olarak taşıyacak.
Bugün yapılması gereken ve umulan:
DEMOKRATİK,
LAİK,
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN ÖDÜN VERMEYEN,
BİRBİRİNE SAYGILI, ÇALIŞAN, ÜRETEN yurttaşların yaşadığı,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN kurucu ilkelerine sarılmaktır.
*
Darbe günlerine boşa gelmedik.
Yapılan yanlışların görülmesi, bu yanlışlardan dönülmesi gerekiyor.
Bakınız:
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu ilkelerinin ‘yeni bir din’ gibi gösterilmesi;
Dinler arası diyalogun bir Vatikan projesi olduğunun görülememesi;
‘Ilımlı İslam’ diye bir kavrama sıcak bakılması;
İktidar için ‘papaz elbisesi’ giyilebilecek olunması;
‘Yüzde 52 ile geldik’ düşüncesi ile sandık üstünlüğüne yapışılıp kalınması;
Hukukun üstünlüğü ilkesinden ödün verilmesi;
Anayasal hakların çiğnenmesi;
Terör örgütü ile başta gizliden, sonraları açıktan görüşmeler yapılması,
Dolmabahçe’de bir mutabakat açıklanması;
‘Ne istediler de, vermedik’ ortaklığı;
Kurucu ilkeler yerine BOP projesinin yerleştirilmesi;
Üniter devlet yerine ‘federatif’ bir yapıya özenilmesi;
Türk, Kürt, Laz, Çerkez; Alevi, Sünni gibi ayrımcılıklarda bulunulması;
Ümmet kavramına sarılıp, millet kavramının önemsenmemesi;
‘Liyakat da neymiş? Alnı secdelileri işe koyalım’ düşüncesinin uygulanması;
Yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvetlerin üstünün örtülmeye çalışılması;
Devlet kurumlarının Sayıştay denetlemesinden kaçırılması;
Laiklik ilkesinin çekiştirilmesi;
Ulusal bayramların önemsenmemesi;
Kurumların başından TC ibarelerinin kaldırılması;
Sahte delilli davalara destek verilmesi, siyasilerin ‘savcılık’ üstlenmesi;
Eğitimde, bilime odaklı anlayıştan 4+4+4 sistemine geçiş yapılması;
Dindar ve kindar bir nesil için gayret edilmesi;
Gezi duyarlılığına acımasız tepkiler verilmesi;
Topçu kışlası diretmesi;
Torba yasalara konan ‘ince’ maddelerin hayata geçirilmesi;
İhale yasasının son şekline bir türlü karar verilememesi;
ÖSS, KPSS gibi ne kadar önemli sınav varsa, sorularının çalınması;
Çalıntı sorularla başarılı olanların terfi ettirilmesi;
Anayasa değişiklikleri ile:
Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerin değiştirilmek istenmesi,
Anadilde eğitimin önünün açılmaya çalışılması;
‘Başkanlık’ veya ‘Türk Tipi’ başkanlıkta ısrar edilmesi;
O gün de, yanlıştı. Bu gün de, doğru değildir.
*
Başarısız darbe girişiminde sonra:
Komşu ülkeler ile iyi ilişkilere önem verdiğimiz söyleniyor.
‘Sıfır sorun’dan vazgeçildiğini anlayabiliyoruz…
Cumhuriyetimizin banisi (kurucusu) Mustafa Kemal’den alıntılar yapılıyor.
‘İki ayyaş’ söyleminin geride kaldığını görebiliyoruz…
“Milletimiz çok büyüktür. O, esaret ve zillet kabul etmez.” diyen,
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu ilkelerine dönüş başlayacak gibi görünüyor.
Sevinç duyuyor ve mutlu oluyoruz.
*
‘O’nun, boğaza demirlemiş işgalci gemiler için yaverine söylediğini hatırlayalım:
“Geldikleri gibi giderler.”
Ve
Meclisimizin duvarında yazılan cümlesi ile bitirelim:
“EĞEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR.”