“HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR”

“HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR”

Suriye-Haseke’sinde ABD-PYD üssü kurulunca: 
Amerika’nın yeni stratejik ortağı Suriye PKK’sının,silahlı gücü olan YPG, ‘United States YPG Forces’;siyasi gücü PYD’nin etki alanı da, ‘United States of Rojova’ (USR) olmuş idi…
Biz, kırmızıçizgi hamaseti yaparken,
Nusaybin’in karşısında, Suriye–Kamışlı'da 
Rusya ve PYD ortak bir askeri üs kurmaya başladılar. Böylece: PYD, daha bir ‘stratejik’ ama ‘iki eşli’ oldu. 
Hem de,
Suriye paylaşımındaki oltaya PYD’nin ve/veya Kürtlerin ‘payı’ takıldı.

**

Gazetelerde çarşaf çarşaf okumuşsunuzdur,
Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü:
‘Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahaleye hazırlandığına inandıklarını’ açıkladı.
Suudi Arabistan Ordu Sözcüsü de,
‘Kara operasyonlarına katılmaya hazır olduklarını’ söyleyince:
Çoğumuz “çok zor ama olur mu? Olur” falan derken, diğer çoğumuz da: 
ABD ile ‘koalisyon güçlerinden biri olarak’ Suriye’ye girebileceğimizi düşündü.
‘Pay’ almak için ‘paydaş’ olmak, masada oturmak gerekiyordu çünkü…

*

Şimdi: Savaş, kapıyı çalıyor da biz duymuyor muyuz? 
Dikkatimiz başka yönlere çevirmiş, gözlerimiz kapalı:
Şartlı ihraç; 
‘Özgül ağırlıktan’ açıklamalar;
‘Kayyumlu’ Olağanüstü Genel Kurultay;
‘Başkanlık’ Anayasası; 
Mardin’den başlayan ‘Yeni açılım’ konularında boğuluyor muyuz? Diyeceksiniz…
Size:
Nazım Hikmet, ötelerden satırları ile gülümseyecek:
“Dert çok hemdert yok
Yüreklerin kulakları sağır
Hava kurşun gibi ağır”

**

İçiniz mi karardı? 

Bir fıkra ile bitirelim…

Borç harç aldığı yeni arabasının direksiyonundaki adam, keyifle evine doğru gidiyormuş… Yolun kenarında yaşlıca biri elini kaldırınca âdeti olmadığı halde durmuş, 
gittiği yönü söylemiş, 
adam da arabaya binmiş. 
Arkaya binen yolcunun, siyahlar içerisinde gizemli bir görüntüsü varmış. 
Şoför:
“İsminiz neydi beyefendi? Ne iş yapıyorsunuz?”  
Adam:
“Bana Azrail diyorlar. Senin canını almaya geldim.” 
Şoför, biraz şaşırmış ama gülerek:
“Şaka mı yapıyorsun?” 
Adam:
“Ne yani, benim Azrail olduğuma inanmıyor musun?” 
Şoför:
“İnanmıyorum…”
Adam:
“O zaman sana gerçekten Azrail olduğumu ispatlayayım. 
Yaklaşık 500 metre ileride biri elini kaldıracak. Onu da arabaya al…” 
Hakikaten, arkadaki adamın dediği yerde elini kaldıran bir adam varmış, 
tedirgin olan şoför durmuş, yeni yolcuyu arabaya almış.
Yeni yolcu, şoförün yanına oturmuş. 
Şoför, heyecanını bastırmak için yeni binen yolcuya arkadaki adamı göstererek,
“Bu adam Azrail olduğunu iddia ediyor…”
Yeni yolcu arkaya dönüp bakmış,
“Ne yolcusu? Ben arkada kimseyi göremiyorum…”
Buz gibi bir hava esmiş arabada. 
Arkadaki yolcu:
“Gördün mü, beni senden başka kimse göremez, çünkü benim adım Azrail.  
Senin canını almaya geldim. 
Şimdi canını almadan önce arabayı durdur, yol kenarında 2 rekât namaz kıl!” 
Bunu duyan şoför, yaşamının sonuna geldiğine inanmış. 
Arabayı durdurmuş ve yol kenarında namaz kılmak için arabadan inmiş.

Sonra ne mi olmuş?
Ne olacak?
Bu oyunu daha önceden planlayan 2 hırsız arkadaş arabayı çalıp uzaklaşmışlar…

SÜHA ORAL-BANDIRMA GERÇEK- 08-02-2016