Sabahtan akşama kadar bağda bahçede eşşekler gibi çalışıyorum, eve gelince kan ter içinde kaldığımdan haliyle tekeler gibi kokuyorum.
Ilık bir dujj ihtiyacı hissettiğimden banyoya girip aynada kendime şöyle bir tepeden tırnağa bakıp “sen insan mısın lan, sana insan diyeni ……” diyorum!
Elim el değil, ayağım ayak.
İnsan kılığından çıktım yeminle.
Çalış çalış hep bi karış beya, sonu nereye varacak bakalım. Sonra bu kadar çalıştığıma göre bişeyler olmalı deyip elimi cebime atıyorum. Cep boş, tasa bakıyorum tas boş…
Anlayacağınız cep delik, cepken delik.
Zeytin ağaçlarını budadım, dibini çapaladım, gübresini ilacını attım.
Geçen yıl 200 liraya aldığım ilaç 500, geçen yıl 30 lira olan bir çuval gübre 60 küsur lira olmuş yahu…
Hazine, maliye ve ekonomimizi teslim ettiğimiz enerjisi yüksek, titreşimli ve çokomelli damadımız “tünelin ucundaki ışığı ben görüyorum” diyor!
Evet, bu yıl o ışığı damat efendimizin gördüğü gibi ben de görür gibi oldum.
Dün gece rüyama giren AK sakallı dede bana seslenip “ışığa doğru gel evladım” dedi.
Ama ışık gözlerimi kamaştırdığı için AK sakallı dedemin sözünü dinleyip ışığa doğru gidemedim…
Ama her şeye rağmen ümitsizliğe kapılmamak lazım, şükretmek lazım, şükür namazları kılmamız lazım, şükretmezsek dinden çıkıp cennet yüzü göremeyiz maazallah!
Bak ne güzel dini bütün bir reyizimiz var, onun koskocaman 3 tane sarayı var, reyizimiz bize duble yollar, köprüler, ve gurur duyacağımız dünyanın en büyük havaalanını yaptı…
Değil mi?
Şükredin oolum, dinden çıkmayın şu mübarek günlerde!
HASAN TOPUZ – BANDIRMA 28-05-2019