Hepimiz Hırsızız!

BEN, SEN, O, BİZ, SİZ, ONLAR... HEPİMİZ HIRSIZIZ ! HADİ ÇEKELİM !

Ben, HIRSIZ-IM... !
Sen, HIRSIZ-SIN... ! 
O, HIRSIZ... !
Biz, HIRSIZ-IZ... !
Siz, HIRSIZ-SINIZ... !
Onlar, HIRSIZ...! 

DEĞİL..! Diyenler, itirazınızı duyar gibiyim, siz kendilerinizi yorumlara hazırlayın emi ! Hepimiz, potansiyel HIRSIZ-ız, katil-iz, hain-iz, bilumum katalog suçlarının suçlusuyuz falan !

Nasıl mı ?

Bir yolculuğa çıkıp geldim de...

Bu arada, PAMUKKALE TURİZM SEYAHAT'ı da eleştirip,  uyarayım... Çünkü ; 10 saatlik yolda, bir defa bile İHTİYAÇ MOLASI vermediniz, vermiyorsunuz neden?  Yolcu almak veya indirmek için, girip-çıktıkları terminallerde, 5-10 dakika gibi kısıtlı bir sürede, yolcularının tuvalet-içecek-yiyecek-sigara, hareket ihtiyaçları için, terminallerin içinde yaptıkları koşuşturmacalar, tam bir trajedi ve işkence !  Ve bu durum,  21. Yy a da, insanların ulaşım hak ve kullanımlarına da, PAMUKKALE gibi büyük ve bilinen bir firmaya da, maalesef yakışmıyor. Yolcularınız insandır biliyorsunuz, insanların da, organizmalarının da, zaman zaman ihtiyaç dedikleri molalara, gereksinmeleri vardır ve bu, dikkate alınmalıdır ! Neden almıyorsunuz?

GELELİM ‘HIRSIZ’ lığa...ve kim hırsız konusuna !

Bir, CHP'li Belediyenin yönettiği ilimizin terminalinde, 10 dakika geçirdim. Böylesi kısa ve sınırlı duraklamalarda uzunyol yolcusu ne yapar ? Aşağı indiği gibi sigarasını yakar ve tuvalet arar. Ama tabelalardan, ama sorarak... tuvaleti bulur. Ama tuvaletçi size, önce sigaranızı attırır, amenna !

ÇİŞİM VARRR !

Yolculuk hali, deşarj ihtiyacı sizi sıkıştırmaktadır da, insan beyni...böylesi ihtiyaç için tuvaleti fiziken gördü mü, hacet mahalline daha çok sıkışırsınız ve bir an önce deşarj etmenizi, beyin size emreder !  Tuvaletin (HELA) önü, benim gibi cahil vatandaşlar için tabelalarla doludur. Önce ücreti okuttururlar insana. Okuduk.TUVALET ÜCRETİ 3.50 TL. Okuyup üfleyip puflayıp hacet yerine giremezsiniz tabii. Bariyer var, turnike var...Başka bir tabelada da JETON ALIN diye yazmaktadır. Banka bankları gibi, camlı arka planda duran tuvaletçi beyfendiden, PARASINI ÖDEYİP jetonunuzu istersiniz. Bozuk para ararsınız ceplerinizde, bulamadınız bütün, kağıt para uzatırsınız. CB nımız, önceden 1-2 milyon veriyordunuz tuvaletlere...şimdi 1 lira-cık veriyorsunuz diye biz halkı azarlamıştı da... Tuvaletçi beyfendi abdestinde ve namaz niyazında olmalı ki, abdestini almış, kurulanmaktadır bu ara. Beklersiniz... Bekledim elmecbur ! 

Ve sordum ;  namazında-niyazında, abdestinde olan tuvaletçiye...Arkadaş, sizler alnı secdeye değen, dürüst ve hak yemeyen insanlarsınız amenna ! Ama, tuvaletinize gelip-giden herkes, potansiyel HIRSIZ... değil mi arkadaş ? Niye öyle olsun, estafurullah falan... Dedim; arkadaş hacetimizi giderdikten sonra, çıkarken ücreti neden almıyorsunuz da, girerken peşin peşin alıyorsunuz ? Zaman önemlidir biz yolcu milleti için. Yoksa, hacet giderenler, 'ohhh rahatladım, benim b.kumu püsürümü de, bunlar temizlesin!' diyerek, para vermeden kaçıp gidiyorlar mı yoksa ? Ne dese beğenirsiniz...Evet, vermeden kaçıyorlar? Bu turnike ve jeton sistemi kurulmadan önce, ben de patrona göre hırsızdım, siz de... müşteri olarak potansiyel hırsızdınız ! Neyseki işbu peşin ödeme bariyer, kilit, turnike, jeton sistemine geçtik de, hem siz, hem de çalışan ben... HIRSIZ olmaktan kurtulduk ! ???

Jetonumu aldım, turnikeye attım, barikat açıldı, işimi gördüm ve çıktım. Yine, ilk önce sigaramı yaktım. Kalan birkaç dakikamdı. Bir döner dürümcünün önüne dikildim, çok acil...bir dürüm yapmasını istedim. Öyle ya, otobüsüm her an kalkabilir ve ben terminalde kalabilirdim. 

DÜRÜMCÜ BABA... Sağolsun dürümümü yetiştirdi ve elime verdi. Ben mahsus elimi cebime atmadan, babanın gözüne bakıp bekledim ve dürümümü de hemen ısırdım. Bakışıyoruz babayla... O bana, ben ona baķıyor!

Dedim ; Baba, niye bakıyorsun biliyorum. Para bekliyorsun değil mi ? Ben de sana bakıyorum ki, bakalım ne diyeceksin, bakalım ne yapacaksın ? 

Hayırdır!.. Dedi...

Yahu, az önce tuvalet ihtiyacımı gidermek için, önden peşin para aldılar, jeton verdiler de... öylelikle o ihtiyacımı giderebildim di... Şimdi de, açlık ihtiyacımı gidermek için, sana geldim. Bak, sen parayı almadan, bırak siparişimi hazırlamayı, dürümümü elime bile verdin ve ben yemeye bile başladım. Şimdi ; dönüp, yürüyüp gitsem... arkamdan bağıracaksın en fazla... HIRSIZ VARRR! diye veya arkamdan koşturacaksın beni yakalamak için ve belki de ( ben açlıktan gözü dönmüş bir aç olabilirim, aç tavuk darı ambarını delermiş yaaa, ben de seni bıçaklayabilirim falan değil mi ?) Yakalarsan, ölümü de göze alacaksın ! Öyle ya, madem param yok, madem açım, cebimde çakı bıçak varsa, mazallah sana saklayabilirim değil mi?

Hırsızlara tedbirini alan, tuvaletçi kadar olamamışsın baba... Bu koskoca mekanda, riskli çalışıyorsun... Ya katil olursun, ya da ölürsün be baba... Beni niye potansiyel hırsız görüp, paranı peşin almadın ? Sen HIRSIZ bir milletin esnafısın değil mi? .....Tabii ki bu muhabbetten sonra, borcumu ödeyip teşekkür ettim babaya... Baba dürüme ! 

HIRSIZLARIN, bugün şeriat olmadığı için, dini temelli devlet olmadığımız için, hırsızlığı mübah görmelerini bırakın, metodları öyle gelişti ki, haberiniz bile olmaz, donunuzu bile alırlar ! Her yer, her kurum, her insan farketmez, nasıl soyulacağını çok iyi biliyorlar.

KİM HIRSIZ, KİM DÜRÜST ? Hırsızlığın fıkrası da bu ; Fıkra ile devam edelim!

Çin’in Guangzhou kentinde, bir banka soygunu…  Soygunculardan biri, bankadakilere bağırarak:  “-Kımıldamayın… Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”

Herkes yere yatar… Buna “Zihin Değiştirme Kavramı” denir…

Yani ; Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek !

Bu arada ; müşterilerden bir bayan, bir masanın üzerine yatmıştır… Ama bacaklar ortada… Soyguncu kızar; “Edebini takın bayan. Bu bir soygundur, ırza geçme, tecavüz değil !”

Bunun adı ; “Profesyonellik”tir iste. İşin neyse, onun üzerinde yoğunlaşmak !

Soyguncular, paraları yüklenip, kapağı eve atarlar. Daha genç olanı (MBA derecelidir.) daha yaşlı olanına (ki bu 6 yıl ilkokuldan sonra okulu terktir): “Abi, hadi şu paraları sayalım,” der. Daha yaşlı olanı der ki: “Aptal olma be, bu kadar para oturup, sayılır mı? Bu akşam zaten TV haberlerinde kaç para olduğunu öğreniriz…” Bankacılar, nasılsa kasa kapatırken bilanço çıkaracaklar!

İşte buna “Deneyim” derler ! Günümüzde deneyim, kağıt diplomalardan çok daha önemlidir !

Soyguncular, bankadan kaçtıktan sonra Şube Müdürü, Şube Şefine hemen polisi aramasını söyler. 

Şef; “Durun hele Müdürüm. Alacaklarını zaten aldılar. Biz de bir 10 milyon daha alıp, daha önce iç ettiğimiz 70 milyon dolara ekleriz, ne dersiniz?”

Buna “Dalgayı yakalamak” derler. Berbat bir durumu, kendi lehine çevirmektir bu!
 
Müdür der ki: “Yahu, her ay bir soygun olsa, ne harika olurdu. Ne eğlenirdik !”

Buna “Sıkıntılardan kurtulmak” derler. Kişisel mutluluk, işinden çok daha önemlidir.

Akşam TV haberleri bankadan 100 milyon dolar çalındığını açıklar !..

Çaldıkları paranın çok daha az olduğunu bilen, tahmin eden soyguncular, oturup sayarlar parayı… Tekrar tekrar sayarlar. Bakarlar ki ; hepsi topu topu 20 milyon ! Çok kızarlar tabii bu işe:

“Biz, hayatımızı tehlikeye atıp, ancak 20 milyon çalabildik. Bankadakiler ise ; bir el hareketiyle, 80 milyon götürmüşler.

Galiba, soyguncu olmak yerine doğru dürüst eğitim görmek daha iyiymiş!” derler…

Bu;  “Bilgi; altından da, paradan da çok daha değerlidir” demektir… Bilgili ve deneyimli olmak, bir üst özelliktir.

Banka Müdürü ve personeli, çok mutludur.  Özellikle bir süre önce borsada kaybettiklerini, geri alabildikleri için…

Buna “Fırsatları kullanmak” derler.  Kazanmak için, risk almak gerekir.

Peki gerçek HIRSIZ ve soyguncular veya soyulanlar kimlerdir şimdi ? 

Bandırma da, bir bankacı kızı sevgili yapıp, bankayı soyduran bir hırsızı hatırladım da, kız halen içerde !

Şimdi, Tuvaletçi mi, tuvaleti gelen herkes mi hırsız ? Yoksa, dürümcü mü ? Dürümcüden, dürüm alıp kaçan, açlar mı hırsız ? 

Öncelikle halkını ve hatta her ferdini hırsız görüp, bizden önce onlar da çalıyordu deyip oy çalanlar, devletin paralarını milletin paralarını yasal veya gayriyasal çalanlar,  devlette yönetim gücünü ele aldıktan sonra, binlerce yolsuzluklara imza atıp, malı götüren çeteler... Avrupada, Amerikada keyif süren leşler,  sizden ricam ; lütfen herkesi, hele bütün vatandaşlarınızı ( onlar biz oluyoruz) ve Türkleri ve Türk Milletini, lütfen  peşin hırsız olarak olarak görmeyin. Bu konuda Devlet başa, kuzgun leşe arkadaş...Belediye Başkanları; sİzde Belediyecilik Yasasi ve Hıfsısıhha Yasasına göre görevinizi adam gibi yapın, sokağa çıkan vatandaşlarin tuvalet ihtiyaçlarını turnikesiz bedava karşılayın. Pamukkale ve tüm otobüs şirketleri, sizde yolcularınızı terminallerde maymun edip soydurmayın arkadaş, biletlere tuvalet dahildir falan deyin! 

Tamam siz,  siz trilyonları, milyar-milyon dolarları götürebilirsiniz de, herkes öyle değil maalesef. Düne kadar, kafirin katli vaciptir, islam olmayan bütün devlet ve kurumlarının soyulması helaldir, devlet başkanının cuma kılmadığı yerde cuma farz da vacip te değildir anlayışını pompaladınız bizlere ve şimdi HELACI bile, bizi hırsız görüyor arkadaş !  

Ve tuvalet mafyaları ve helacılar bile bizi topyekün HIRSIZ görüyorsa... sayın devlet büyüklerimiz bizi hırsız görüyorsa, ben de ; Türkçe Öğretmeni olarak,  HIRSIZ ın fiil çekimini yapıyorum arkadaş. Herkes, biraz aynaya baksın, siz kendinizi nasıl görüyorsanız, bizi de öyle görüyorsunuz! Yanlış!  Herkes, biraz geçmişine baksın ve biraz empati ile kendini, sorgulasın arkadaş. Mesela, HIRSIZ değilim diyenler ortaya çıksınlar. Çünkü onlar çok azınlıktalar !

Hadi çekelim ! BEN, SEN, O, BİZ, SİZ, ONLAR... HEPİMİZ HIRSIZIZ ! İtirazı olanlar buyursun!  09/04/2022 NOGAYTÜRK