CHP’nin 38. Kurultayı birinci gününün sabahı:
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığı’nı; doğru yerde, doğru zamanda doğru insanlarla beraber olmadığı için ilk oylamada kaybetti.
Oylama sonuçları açıklandığında; bekleneni, kendine yakışanı yapmadı. Delegenin eğilimine kulak asmadı. Çevresindekilerin öngörüsüzlüğüne ve hırsına mağlup oldu.
Genel başkan adaylığından çekilerek ikinci turun sadece ‘salt çoğunluk oyu elde edilsin’ diye yapılmasını sağlayabilirdi, yapmadı.
Tanıdığım herkes;
“Böyle olmamalıydı…” dedi.
Kemal Bey’in, kaybetmesine en çok Cumhur İttifakı yöneticilerinin üzüldüğünü düşünenlerdenim.
Sınırlı birkaç örnekle:
-Ekmeleddin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı yapıldığı günlerde,
“Tıpış tıpış oy vermeye gideceksiniz.” diyordu ve siyasi sorumluluğu üzerine alacağını söyleyip almamıştı.
-2017 referandumunda sandıklar kapanmadan mühürsüz oyların geçerli sayılması kararına yapılacak toplumsal itirazların önünü tıkamış, atı alanın Üsküdar’ı geçmesine imkân sağlamıştı.
-Muharrem İnce’yi mecburen Cumhurbaşkanı adayı yapmış, ama arkasında yeteri kadar durmamıştı.
-Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına sesini yükseltmemiş, yasanın geçmesinde olumlu oy kullanılmasını sağlamıştı.
-Anayasa’nın açık maddesine rağmen, 3. Kez Cumhurbaşkanı adayı olunmasına, “YSK kararı…” demekten öte bir şey söylememişti.
-Son seçimler öncesi; Cumhur İttifakı’nın Anayasa’yı değiştirecek kadar milletvekili çıkaramayacağını gören düzen değiştiricilerin otuz dokuz milletvekilini CHP listelerinden meclise göndermelerine köprü olmuştu.
Daha pek çok konuda ‘öyle yapmıştı, böyle söylemişti’ diyebiliriz, ama en kötüsü CHP’yi tek adam olarak yönetmeye çalışmasıdır. Ki: İlçemiz ve Balıkesir Büyükşehir Belediye başkanlarına bakarak ne denmek istendiğini anlayabilirsiniz.
Elbette iyi yaptıkları da var.
Nelermiş diyorsanız, klavye başına…
Güle güle Kemal Bey! Hoş geldin, önseçim!
Hoş geldin, haklı ve yasal olarak yapılacak kitlesel itirazlar!
05-11-2023/SÜHA ORAL