İhtiyacımız Var!

İHTİYACIMIZ VAR

Oooof ! Of!
Nereden ve nasıl başlamalı bilemiyorum.

Kimseye dokunmadan, can yakmadan, sürtüşmeden, inatlaşmadan. Yanlışsız, yalansız , dolansız, kötü olayları hatırlatmadan, üzmeden, ümitleri kırmadan...
Ne kadar arka sokaklarda dolaşsak, ne kadar aralıklara girip çıksak, çıkmazları atlasak, geleceğimiz nokta aynı oluyor. Yok! Bizim, bir bakan gibi show yapıp pembe tablo çizme şansımı yok!
Görünen, bilinen ,acıtan neyse o! 2020 yılı tüm dünya ve ülkemizde sevimsiz bir yıl olarak belleklere kaydoldu. Kim ne kadar etkilendi? Bakınca anlaşılmıyor, anketlerle tesbit edilemiyor. Şu var ki; bu sevimsiz görüntüyü saklayanlar, rant peşinde koşmaktan vazgeçmeyenler, ben lüks yaşamımı sürdüreyim, sıkıntıyı kim çekerse çeksin diyenler var. Ağırın üzerinden, hafifin altından yürüyen, elini taşın altına koymak istemeyenler var.
İnsanlık, bu karanlık tünelden geçerken yardıma ihtiyacı olanların üzerine basmamaya dikkat etmeli! Yüzlerce işsiz, yüzlerce canının derdine düşmüş tedavi arayışı içinde bunalan insan varken, bazı konuların artık hükmü olmamalı. Gündem; aş, iş, eğitim ve en önemlisi de sağlık olmalı. Bunlar üzerinde fantaziler geliştirmek, rant aramak, şaka yapıp hafife almak vicdansızlık olur.

*
Bir çok ülkede, zorunlu işten çıkarılanların yasal hakları korunuyor. İşsizlik maaşı ve tazminat ödeniyor. Bu insanların, yaşadıkları travmaları kolay atlatmaları için kendilerine ve ailelerine ücretsiz psikolojik danışmanlık hizmeti veriliyor. Borçları siliniyor, vergileri düşürülüyor.
Bizim vatandaşlarımızın da ciddi sorunları var. Birbirimize destek olmaya, devletimize karşı görevlerimizi yapmaya çalışıyoruz. Bir çoğumuz hastalıkla henüz karşılaşmadığımız, yoksulluk çekmediğimiz halde ruh sağlığımız bozuldu. Elimiz yüreğimizde, bir yakınımızdan kötü haber alma korkusu yaşıyoruz. Hastalık bulaşacak diye en yakınlarımızdan uzak duruyoruz. Görüşmelerimizi sınırladık. Alışkanlıklarımızı değiştirdik. Maske ve antiseptikler olmazsa olmazımız oldu. Herkese, her şeye korkuyla yaklaşıyoruz. Evhamlı olduk, sinirliyiz , gerginiz, üzgünüz. Bütün bunları niye yazıyorum? Belki bir veya birkaç TV konuyla ilgili programlar yapar. Bize, bu süreci en kolay şekilde nasıl atlatabileceğimizle ilgili psikolojik destek verecek uzmanları çıkartırlar. Canlı bağlantılar yapıp sorularımızı sorarız, sorunlarımızı aşarız.

*
24 Kasım Öğretmenler günü, 25 Kasım, Dünya Kadın Dayanışma Günü. Pek çok platformda bu özel günlerle ilgili programlar yapılacak sanırım. Benim anlatmaya çalıştığım; havanda su dövülmesin. Laf kalabalığı ile geçiştirilmesin. Elle tutulur, gözle görülür kararlar alınsın ki biraz rahatlayalım. Öğretmenin itibarını kazanması, statüsünün yükseltilmesi bize ilaç gibi gelecektir. Atama bekleyen meslekdaşlarımın bekleyişi son bulsun, sevinelim. Pedegojik formasyon veren öğretmen okulları desteklensin, sevinelim. Kadına şiddet konusunda yaptırım, eğitim, ve güvenlikle ilgili çözümler hayata geçsin, sevinelim. Kadın koruma evlerine, bu konuda hizmet veren kuruluşlara yardım eli uzatılsın, sevinelim. Sağlık ve güvenlik çalışanlarının çalışma şartları iyileştirilsin ki topluma daha iyi hizmet verebilsinler. Yürümediğim yol, geçmediğim köprü, oturmadığım saray, ulaşamadığım hava alanı, çalışanı olmadığım, üretiminden faydalanmadığım fabrika ve işletme meraklılarının olsun.

Vatandaş ne istediğini iyi biliyor. İlgililer bu sese kulak versin ki; sevinelim. Pandemiye karşı doğru bilgilenelim ki; yapılması gerekenlere odaklanalım. Madem; yoğun bakım ünitelerinde yer kalmadı, hastaneler hizmet veremez duruma geldi, aşı bize çok geç ulaşacak, test yaptırmak için kuyruklarda bekliyoruz ; o halde başımızın çaresine bakmayı öğretsin devletimiz bize.

Yine dış ülkelerden örnek vereceğim. Bazı ülkelerde test eczanede satılıyor. Boğazınızdan, burnunuzdan, kendiniz sürüntü alıp kapalı özel kutu ile sağlık merkezine veriyorsunuz. Sonuç telefonunuza mesajla geliyor. Pozitif sonuç alanlar hastaneye çağırılıyor. En azından sağlıklı insanlar riske girmiyor.
Daha ne pratik uygulamalar hayata geçirilebilir. Bizim insanımız yaratcıdır, pratik zekamız güçlüdür. Çaresiz ve çözümsüz kalan insanların inançlarına sığınması; bazı çevrelerin bunu fırsat bilerek dualarla, üfürükçülükle tedavi yöntemleri sunmaları bizi daha da karanlığa sürüklüyor.
Sağlıklı bir toplumun sağlıklı bireyleri olarak yaşama hakkımızı koruyalım. Kadın ve çocuklarımızın güvenliğine katkıda bulunalım. Irk, cins, inanç ayırımcılığına dur diyelim.

Öğretmenimize hak ettiği değeri verelim. Sevinelim, rahatlayalım, mutlu olalım artık!
ULVİYE KARA AKCOŞ-20-11-2020- BANDIRMA