Yine geldi evvel bahar ayları
Ülkemin dağlarında karlar eridi
Yeşeriverdi ovaları bağları
Toprağına ağacına su yürüdü.
**
Değerli okurlar, dünyamıza musallat olan bu baş belası “KORONA VİRÜS” yüzünden, bu yıl bölgemizde az görülmesine rağmen “Bolluğun, Bereketin Sembolü”, İlk Baharın başlangıcı olan Nisan yağmurlarının ardından gelen “MAYIS” ayının mucizevi oluşumunu “Doğa’nın”, Tabiat Ana’nın uyanışını, toprağın adeta yeşile bürünüp bereket fışkırdığını, insanlara verdiği zindeliği, mahlukatın üreme dönemine girişini, gerektiği gibi görüp, yaşayamadık.
Doğa kanunu dediğimiz bu olgu, kışın toprağı yağmurla besleyip karla örten, soğutan daha sonra Şubat ayının son iki haftasıyla Mart ayının ilk haftasında havaya, suya ve toprağa düşen, halk arasında “CEMRE” diye bilinen, küresel ısınmanın ilk işaretlerini veren, meteorolojik bir olgudan sonra yavaş yavaş İlkbahara ve daha sonra, yüzlerce yıl ötelerden gelen “HIDIRELLEZ” Bayramı diye her yıl 6 Mayıs’ ta kutlanan bir şölene de tanık oluyorduk.
Rivayete göre İkinci hayatta var olduğuna inanılan “Hızır ve İlyas” isimleri için kimi veli, hak dostu, kimisi de Peygamber zannedermiş.
Bunlar senede bir gün Mayıs ayının ilk cumasında buluşur, Cuma namazından sonra ayrılırlarmış. Bazen ak sakallı piri pak, bazen de fakir bir dilenci kılığında olurlarmış, biri sulara diğeri havaya toprağa hükmeder gittikleri yerlere bereket saçarlarmış.
Bu nedenle benim gibi iman zafiyeti içinde olan insanlar da bu esatire inanarak Tövbe haşa Allah’tan(cc) değil de Hızır ve İlyas’tan çeşitli isteklerde bulunurlar, bu batıl istekler listesi çok uzundur, birkaçına kısaca değinelim.
Bir çok insan 6 Mayıs günü sabah ezanından önce deniz kenarına gider orada çakıl taşlarından ev yapar hem de iki veya üç katlı, kimi iş kimisi araba ister, varsa bahçesindeki gül ağacının dibine gece para gömer, sabah erkenden parasını alır, yine gül ağacının dallarına çeşitli isteklerini kağıda yazıp asarlar, evde para cüzdanlarını açarak bırakırlar, ununu bulgurunu erzakını kaplara doldurup gece evin içinde açıkta bırakırlar ve bunun bereketine inanırlar.. Bu hurafeler bilmeden insanı imanından eder.
Büyüklere saygı, küçüklere sevgi gösterelim, yardımlaşalım, paylaşalım, fakiri yoksulu giydirelim doyuralım. Sadaka, Fitre ve Zekatlarımızı hakkıyla verelim ve fakat neye ihtiyacımız varsa mutlaka ama mutlaka ALLAH’ tan (cc) isteyelim, aksine davranış ve istekler Maazallah Şirk’e götürebilir.
Ayrıca Hıdırellez günü çok yerde kocaman ateşler yakıp üzerinden atlarlar, bu da İslam’dan önce ateşe tapan “ŞAMAN” olan Türk’lerin genlerinde kalmış bir özlem midir bilinmez.
Hıristiyanların Noel’de, Noel babalarının bacadan inerek kendilerine hediyeler getireceğini bekledikleri gibi, bizler de Hızır ve İlyas efsanesinden bir şeyler bekleme yanlışlığına düşmeyelim.
Önceki yıllarda baharın ve yazın gelişini kutlamak adına bu günleri piknik yapmak, Doğa ile kucaklaşmak ya da varsa bağ bahçeyle meşgul olmakla değerlendirebiliyorduk, ama dedik ya KORONA bu güzelliği bizlere çok gördü.
Evvel Baharınız Bereketli olsun..Evde Kalmaya devam, Esen kalınız…
Fikret ÇAĞIN.04-05-2020/BANDIRMA