İnanç Turizmi Sömürüsü ve Sağlık

İNANÇ TURİZMİ SÖMÜRÜSÜ VE SAĞLIK

Ülkemizde seyahat özgürlüğü anayasal güvence altındadır. Bu güvenceye dayanarak kişilerin diledikleri ülkeye, diledikleri amaçla ve yine diledikleri şekilde gitme hakkı vardır. En önce bu gerçeği kabul ederek yazının devamını getirelim.

Ülkemiz nüfus yoğunluğuna göre büyük bir kısmı İslamiyet’e inanan bireylerden oluşmaktadır. Laikliğin temeline konulan dinamit patlatılıp yerlebir edilene kadar devlet kişilerin inanç ve ibadet özgürlüğüne müdahalede bulunmamıştır ve yönlendirmemiştir. Siz bakmayın ‘’Cami köşelerinde gizli gizli Kur’an öğreniyorduk’’ diyenlere. Bu kocaman bir yalan ve iftiradan öteye geçmemiştir. İnanç, ibadet ve seyahat özgürlüğü kapsamında gereken kolaylık her zaman sağlanmış insanımızın inancını öğrenme ve ibadetine asla müdahale edilmemiştir..

Ama inanç turizmine yönelik hiçbir özendirici ve yönlendirici çalışma içerisinde de bulunmamıştır.

Uzun yıllardır Suudi Arabistan’ın uyguladığı hac kotası nedeniyle Hacc’a gitmek isteyen yurttaşlarımızda büyük bir yığılma oluşmuştur. Hacc’a gidemeyeceğini düşünen temiz duygular içerisindeki yurttaşlarımız bari Umre Seyahatiyle Mekke’yi, Kâbe’yi ve diğer kutsal yerleri görmeyi arzulamışlardır.

İşte tam da bu arzu ve özlem yeni bir sektörü ve inanç turizmine dayalı sömürüyü yaratmıştır.

Hepimizin bildiği gibi İslamiyet’in farzı beştir. Bunların en sonuncusu da hacca gitmektir. Bu ibadeti gerçekleştirmenin de belli koşulları vardır. Bu koşullar tamamlandığı takdirde Hac ibadeti farz kılınır. Bunun bilinmesine rağmen son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın düzenlediği organizasyonlar başta olmak üzere bir Umre Seyahati çılgınlığı alıp başını gidiyor. Umre nedir? Önce bu soruyu yanıtlamak gerekir.

Umre'nin Türkçe karşılığı ziyaret, ziyaret etmektir. Umre, Müslümanların Kâbe'yi hac mevsimi dışında ziyaret etmelerine denir. ‘’Fıkhî tanımı, hac gibi bir zamana bağlı olmadan ihrama girerek Kâbe'yi tavaf, sa'y etmek ve tıraş olmaktır.’’

Peki, Umre farz mıdır?

Umre seyahati, Hanefî ve Malikî mezheplerine göre sünnet, Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre ise farzdır. Yaşamın herhangi bir anında yapılabilir. Yine bu konudaki kaynaklara bakıldığında farklı yorumlar görülmektedir. Yorumların ötesinde; “Gücü yetenlerin haccetmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır”(Al-i İmrân, 3/ 97.) ayetiyle hac ziyaretinin bile koşulu vurgulanmıştır. Hadis kaynaklarına göre ise; Umrenin farz olmadığı nafile bir ibadet olduğu açıktır.

- “Ey Allah’ın Elçisi! Umre farz mıdır diye sormuş, Hz. Peygamber (s.a.s.) da

“Hac, farz, umre nafile bir ibadettir” (İbn Mâce, Menâsik, 8, II, 968. Tirmizî, Hac, 88. III, 270. Kâsânî, II, 226.

Din bilimcisi değilim. Ama Yaradan’ın emri olan aklımı kullanıp OKU'duğum için günümüzde Umre Seyahatinin bir inanç sömürüsü olduğunu savunuyorum. Neden mi? Hac kotasının uygulandığı bir ortamda Hac mevsimi dışında inanç turları düzenlemeyi başka türlü  nasıl açıklayabiliriz? Kaldı ki bu turlar sadece turizm şirketleri tarafından değil Diyanet İşleri Başkanlığınca da organize ediliyor. Bu kapsamda (halen devam ediyor mu bilmiyorum) 20-25 kişilik bir umre kafilesi oluşturan imamlar ücretsiz seyahat hakkı kazanıyordu. Umre ziyaretlerini ücretsiz olarak gerçekleştiriyorlardı. Eğer Umre ziyareti farz kılınmışsa, Allah’ın emri olan ziyareti gerçekleştirmek için imamların ve Diyanetin böyle bir uygulamaya girmesi normal midir? Bu ibadet için rüşvet değil midir?

Yazının en başında ifade ettiğim gibi ‘’seyahat özgürlüğü’’ anayasal koruma altındadır ve kimse karışamaz. Parası varsa isteyen istediği yere gider. Yanlış olan siyasetçilerin, bürokratların, iş insanlarının halka ve iktidara şirin görünmek siyasi nemalanmak adına yaptığı bu ziyaretleri kullanmasıdır. Bu ziyareti kullanarak inançlı insanların sömürülmesidir. Bir diğer tarafı diyanetin böyle bir organizasyon içinde olmasıdır. Eğer Hükümet biz tüm inançlara eşit mesafedeyiz diyorsa ülkede yaşayan Hıristiyan veya diğer azınlık dinler için de bir kuruma neden organizasyon görevi vermiyor?

Şimdi ziyaretin başka bir boyutuna gelelim.

Diyanet İşleri Başkanlığının 2018 yılı verilerine göre 485.386 kişi Umre ziyaretinde bulunmuş. Aynı yıl Hac ibadetini gerçekleştirenlerin sayısı ise, 77.010 kişi. Umre ziyaretini gerçekleştirenlerin %40.69’ u erkek, %59.31’ i ise kadındır. Bu oranların içinde 61 yaş üstü kadın ziyaretçi sayısı 106.672, erkek ziyaretçi sayısı ise 67.755’dir.

2018 yılının ziyaretçi sayısını 12 aya eşit olarak böldüğünüzde ayda 40.448 kişi Umre ziyaretini gerçekleştirmiştir.

2019’da bu sayının aynı kaldığını varsayarak son üç ayda 121.346 kişi Suudi Arabistan ziyaretinden dönmüştür.

Şimdi şeytanın sor dediği sorulara geldi sıra;

Covid-19 un ilk göründüğü Aralık-2019’dan bu yana Umreden gelen bu ziyaretçiler her hangi bir sağlık taramasından geçirilmiş midir? Aralık-2019’dan sonra Umre Seyahatleri neden iptal edilmemiş yurttaşlarımız riske atılmıştır? Umre Seyahatlerini düzenleyen şirketlerin tarikat-siyaset ve ticaret bağlantıları var mıdır?

Olayın bir turistik seyahat olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sayfasındaki ücretlendirme tablosu ile ortadadır. Buna göre 20 günlük bir tur için fiyatlar 4.150 Riyal’den, 5.475 Riyal’e kadar değişmektedir. Bu rakamlardan yola çıkarak bugünkü kurla yıllık 3.525 milyar ile 4.650 milyar TL’lik bir pazar her şeyi unutturabiliyor.

Paranın yüzü tatlıdır. Anadolu’da bir deyim vardır; ‘Para kızı anasının koynundan alır’’ diye. Bu deyimden hareketle yaklaşık 150-160 bin yurttaşımızın sağlığı riske edilerek turizm şirketlerinin turlarına izin verilmiştir. Sonuç olarak, anlı şanlı Umre Seyahatlerinde ve organizasyonlarında büyük bir inanç sömürüsü ve ticareti görüyorum. Siz ne görüyorsunuz bilmem.

31-03-2020