Yükseklerden uçanlar,tepelerden bakanlar.
Sürünenler, yüzenler, korumayla gezenler.
Atı alıp kaçanlar, sıra size de gelir.
At akıllı hayvandır, sizi atmayı bilir.
İşte yorulmuyorsan, kolay kazanıyorsan.
Gününü gün ederek, kul hakkını yiyorsan.
Çok kırma dizlerini, az oynat bileğini.
Birgün çıkıp gelirler, yaparlar gereğini.
Saz çalıp oynuyorsan, yemeye doymuyorsan
Her şeyin sırası var, sen bunu bilmiyorsan.
Tabağını küçük tut, böl de ye ekmeğini
Dikkat! sazın sapından biraz kolla kendini.
Görsene; her canlıya, ölüm var, ayrılık var.
Her akşam batan güneş, sabah yeniden doğar.
Günahtır masumlara , suçsuz canlıya yazık.
Bir gün de sana batar, ele attığın kazık.
At gözlüğünü çıkart. Şöyle bir bak etrafa.
Ne konak kurtarır seni, ne de en lüks araba.
Hepsi birbirinden boş ; şan şöhret, mevki makam.
Şu yalancı dünyada iyi olmalı insan .
Bekli laf cambazısın, ağzın iyi laf yapar.
Dinleyenler hayrandır , her dediğine kanar
Bal börek yedin diye mis kokmaz senin dışkın.
Seninkiyle aynıdır, fakir içinden çıkan.
Salak sandıklarının da var elbet biraz aklı.
Bir gün ortaya çıkar ,kim salak, kim akıllı.
Paranın etrafında dolaşır dalkavuklar.
Durum terse dönünce ilk önce onlar kaçar.
Faydadır, zararın neresinden dönersen.
Çıkarcı el uzatmaz. açlığından gebersen.
Doldurmuşken cebini, cüzdanı ve kasayı.
Az daha gecikirsen, açamazsın arayı.
Yolun sonu görünür .Ondan sonra yol yoktur.
Yalan dünya çok renkli, çeldirici pek çoktur.
Ne çeldiriciye kan, ne de rengine aldan.
Bataklıkta boğulur, gözü asla doymayan.
Bir lokma bir hırkayla yaşa git demiyorum.
Sosyal ihtiyaçlar var hepsini biliyorum.
İnsanca yaşamalı , insanca ölmeliyiz.
Gerekirse hakkımızı sökerek almalıyız.
10-04-2024/ULVİYE KARA AKCOŞ