Kadınlar günü şamatasını bir kez daha atlattık. İnsanları cinsine göre ayrım yapmadan gören benim gibi herkese geçmiş olsun.
Çok var biliyorum.
Bu tip kutlamalar demokrasi şu bu kılıfları altında sergilenmesi acaip bir çelişki ve işkence.
Medyaya göz gezdirdiğimde başta siyasiler olmak üzere durumdan nemalanma yarışlarını izledik bakıyorum kutlasan bir türlü kutlamasan eleştirileceksin algının biri bin, Tüketim Holdingleri tüm medya kanallarıyla kitleyi ekranlarda esir almış bunu al , şunu mutlaka al kaçırma diye kutlama ayağına ürün satma derdinde.
ASLINDA İŞİN ASLI NE? diye hiç kafa yormadan ,işin içinde ne hinlik var diye düşünmeden SEVGİLİLER GÜNÜ formatında saçmasapan basmaklıp kutlamalar,basın bildirileri vs.
Lütfen bir dönüp kendinizi sorgulayın. Kadınları korumak, pozitif ayrımcılık yapmak böyle mi olacak.
Bu düpedüz ayrımcılık. Erkeklerle kadınları karşılıklı birbirine düşman rakip gibi gösteren özellikle erkeklerin tümünü kadınları durup dururken öldüren işkence eden psikoptlar sürüsü gibi gösteren bu algı operasyonlarına nasıl katılırsınız. Bu saçmalığa neden prim verirsiniz.Kadınlar öldürülmesin pankartlarıyla mı önlenecek bu vahşet.
Hiç mantıklı değil. Baktığımda hemen dünyanın her kapitalist ülkesinde kadınlar meydanlara çıktı feminist marjinaller erkeklere yönelik gösteriler yaptı .
Ne oldu şimdi. Doğrusu bu mudur?.
KADINLAR KOLUNU HİÇ HAZZETMEDİM ŞİMDİYE KADAR. Kabullenemedim. Kadınların da bu isim altında kolların kurulmasına karşı çıkmayıp kendi kendilerini erkeklerin himayesinde gösteren en azından bu algıyı dayatan tektip toplanıp bir takım kararlar alma saçmalığına nasıl katlanıyorlar anlamış değilim. Bu demokrasinin nesidir. Resmen kendi kendini aşağılamak erkeklerden sonra görmek. Kadınlar gününde kadınların tek tip yürüyüp isyanlarını dile getirmeleri çok kötü bir görüntü. Çok şükür ki Bandırma’da bu tip kutlamalar tamamen erkeklerle birlikte el ele cinsiyet ayrımı yapılamdan dışlanmadan yapılıyor ki Bandırma’nın bu duruşu gerçekten çok ileri, gurur duyuyorum. Bu yıl pandemi nedeniyle olmadı tabi.
Bakın ..Eğer ortada bir mağduriyet varsa , CİNS AYRIMCILIĞIYLA DEĞİL İNSAN HAKLARI olarak bakılmalı . Ayrım yapmadan insan. Hukuk önünde de erkeklerde kadınlarda ayrımsız ayrıcalıksız el ele birlikte bu olumsuzluğa karşı durmalı ,birlikte tepki vermeli ,birlikte çözüm üretmeli.
Ayrımcılık, cinsiyetçi bakış kin ve nefreti besleyen en bariz nedendir.
Dünya dijitalleşmeyle birlikte yeni bir yaşam modeli sunuyor. Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz.
Bu modelde kadınla erkeğin tam eşitliği var. Cins ayrımı yok. Cinsiyet önceliği yok. Nötr.
Erkeklerin koruyuculuğunda yaşayan bir kadın modeli yok.
8 Mart’ı bile kendilerine dizayn ettiler . 8 Mart Kadınların Çarlık Rusyasına karşı ayaklanma tarihidir.
Yani bir sınıfsızlık ayaklanmasıdır. Fakat bunu hiç kimse anlatmıyor. Bilenlerde susuyor.
“Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin İşçi hareketleri nin canlandığı ve legal gösteri yapma olanakları arttığı ölçüde, kadın işçiler ar, 8 Mart 1913’te Uluslararası Kadın Günü’nü ilk defa Petersburg’ta kitle gösterileriyle kutlama kararı aldı. Bu tarihten itibaren Gerçek Gazetesinde (Pravda) özel bir kadın sayfası açıldı. 8 Mart kitle gösterilerine kadın tekstil işçileri öncülük ettiler. Bunu izleyen yıl gösteriler Petersburg’u aştı; Moskova, Samara, Saratov ve diğer büyük kentlerde de 8 Mart gösterilerle kutlandı. Aynı yıl Petersburg’lu işçilerin büyük 8 Mart yürüyüşü gerçekleşti.” (bakınız:https://ekmekvegul.net/guncel-dosya/ekim-devrimi-ve-kadinlar-1)”
Sovyet devrimi sürecini bilenler kadınlarla erkeklerin birlikte mücadelesini bilir, cinsiyet ayrımcılığı yoktur. Ama bu hikaye sonradan yine acı bir olaya endekslenerek kasıtlı değiştirildi işin içinde çarlığa sömürüye kaptalizme karşı mücadeleyle sosyalizm hedefi olduğu için gerçek hikaye kapitalistlerin hiç işine gelmemiş , çarpıtılmış sermaye bunu kendilerine yontmuşlardır. Çünkü sosyalist uygulamada böyle bir ayrımcılık hiç olmadı. Bu vahşi kapitalizmin kandırmacasıdır. Herkese yeteneğine göre özelliğine göre bilgisine göre görev verileceği için özel koruma kanunlarına hiç gerek yoktur. Örneğin kadın doğum yapmışsa onun görevi çocuğun korumasıdır. Ayrıntılara girmeyelim.
Artık notr insan çağları başlıyor. Notr insan ne demek. Kadın ve erkek değil, tek tip insan tanımı demek. Bu tanımda Cinsiyetçilik yok.
Kadın hareketi cinsiyetçiliktir, bölücüdür her türlü bölücülük kapitalist sermaye oligarşisinin ekmeğine yağ süren işine gelen bir argümandır. Ayrımcılık bölerek hükmetmek hep kullanılan bir yöntemdir.
Peki kadınların hunharca katledilmesi ne olacak?
Bu tamamen bir güvenlik sorunudur. Tecavüzler , cinayetler ,tacizler..Her devlet vatandaşının bireysel olarak güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.
Nitekim hükümet çok güzel bir uygulamayla KADES uygulamasıyla mükemmel bir adımı atmıştır.Tabi ki bu net çözüm değil.
Geriye kalıyor bataklığı kurutacak asıl meseleye.
EĞİTİM.
SORUNUN TEK ÇÖZÜMÜ EĞİTİMDE YATIYOR.
CİNSİYETÇİ AYRIMCI EĞİTİM DEĞİL.
TEK TİP İNSAN EĞİTİMİ. Anaokulundan önce AİLE İLE BAŞLAMAK ŞARTIYLA..
Okuma yazma ile birlikte her iki cinsin birlikte yaşayacağı ,YAŞAMI PAYLAŞACAĞI dünyada sorumlulukları görevleri olmak üzere erkeğe de kadına da hiç bir üstün payesi vermeden veya özel pozitif ayrımcılık uygulamadan öğretilecek bir dünya modelidir bu. Bir evde aynı anda erkek ve kız çocuğa aynı gözle bakılacak. Bu dijtal eğitimle çok daha kolaylaşmıştır. Fundemental yöntemlerle aşağılanan baskılanan ikinci sınıf insan algısı dayatılan kadınların erkeklerin karşılıklı kölesi mülkü olmadığı bir dünyayı anlatmk okutmak öğretmek sanıldığı gibi zor değil elimizde. Başlamak yeterli gerisi gelir. Bir erkeğin evlenip yüzük taktığı insanın özgür birey, insan olduğunu yüzük taktı diye kimsenin kimsenin malı olmadığı öğretilecek. İşte bu alçakça algı kapitalizmin vahşi mülkiyet bakış açısı nedeniyle dayatılıyor dünyayı anlamlandırdığı andan itibaren .Bunu anneler yapıyor babalar yapıyor. Kadınları psikopatça canice öldürürken hiç pişman bile olmayan psikopatlarında bir zamanlar masum çocuklar olduğunu unutmayın onları yetiştirenlerinde bir anne bir kadın olduğunu unutmayalım. Anneler çocuklarını erkek veya kız olarak değil eşit insan gibi yetiştirecek. Bu nedenle bu soruna cinsiyetçi yaklaşılmaz. Bu insanlık suçudur. Kadın mülkün değildir. Erkekte kadının mülkü değildir. Ama işte din faktörü burada çok çok önemli bir ama anlatması handikap ve buraya kadar sabırla okuyabilen her kimse bundan sonrasını kendi düşünerek tamamlasın diyorum.
CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ‘ın gündemle ilgili paylaşımında yer verdiği “Kadın elinin değdiği ne varsa insanlık adına güzelleşir, zenginleşir, bereketlenir. Kadın ve erkek gücünü hayata eşit dağıtmalıyız. Tek kanatla geleceğe uçamayız.” düşüncelerini önemserken bunu basmakalıp halinden somuta taşımak için en kısa sürede ve fırsatta CHP nin tüm örgütlerinde görev alan tüm kadınlarımızın “Kadın Kolları” adı altındaki tüm örgütsel faaliyeti reddetmelerini ve “biz kadınlar bundan sonra her çalışma kolunda erkeklerle birlikte , ayrımsız, korumasız , eşit koşullarda hep birlikte varız erkeklerin pozitif ayrımcılığına da ihtiyacımız yok ” demeleri gerekiyor.
10-03-2021/BANDIRMA