Kalıplar İçinde Yaşıyoruz

KALIPLAR İÇİNDE YAŞIYORUZ

 İnsanların kalitesi okuduğu kitaplar ile ölçülür.Okuyan insan çevresini,ulusunu, dünyayı değiştirebilir.Ancak böyle insanların istekleri büyük olur.Bu istekler gündelik yani günü kurtaran istekler olamaz.Zeka gerektiren,ileriyi görebilen kalıcı ve iz bırakan istekler olur.Ve bu istekler sahiplerine saygınlık kazandıran isteklerdir.
 Hayatında kitabın kapağını bile açmamış insanlar.Tartışmayı karşısındaki kişiyi konusturmamak, ondan çok konuşmak, karşısındaki kişiyi yenmek olarak algılıyorlar.Bu cahil insanlar için tartışma bir zafer kazanmaktır.Bu türden insanlara yaptığı davranışın sonucunda olabilecekleri ve bu davranışlarının yaşadığı ulusa zarar vereceğini anlatıyorsun.Benim düşüncem, öngörum budur,diyorsun.Peki sen neye dayanarak? Böyle düşünüyorsun diyoruz? Kitap okumadığı için düşüncesini ve davranışını bile savunmaktan aciz.Benim hoşuma gidiyor.Ben seviyorum, deyip işin içinde çıktığını sanıyor.
 Bilimden, akıldan yoksun, cehalet içinde yaşayan insanlar. Bilimin bir ulusa nasıl artı bir değer kattığını anlayamazlar. Onlarin istekleri arasında bilimsel buluşlar yoktur. Onlar gündelik sorunlardan,geçim kaygısından söz eder.Oysaki bütün bu yoksulluğun en büyük nedeni bilimin olmamasıdır.Cahil insanlara bilimin değerini anlattığımızda hadi sen bir Türkçe buluş yapsana, adını ne koyacaksin? Diye alay ederler.İste cehalet de tam anlamıyla budur.
 Oysa ki; uygar uluslar Warp (ışık hızı) teknolojisiyle uzaya gidebilecek uzay gemisi yapma peşinde koşarken,uzayda hayat var mı? Bunu keşfetme çabası icinde bilimsel buluşlarla uğraşıyor. Bizler ise Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinden uzak sosyal medya bağımlısı, gösteriş meraklısı olup çıkmışız. 
 Oysa ki; Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk"En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır."Diyerek yolumuza ışık tutmuştur.Biz bu savaşı yapmıyoruz.Cahilligi daha da besliyoruz.
 İktidarıyla, muhalefetiyle, yaşlısıyla,genciyle, işçisi,memuruyla hep beraber alışılmış kalıpların içinde sorgulamadan yaşıyoruz. Sorgulayip kalıpları kırmak gerekiyor. Sorgulamak için düşünmek,okumak gerekiyor.
 Kitap okumak için, sosyal medya bağımlılığından,genellikle gündüz yayinlanan,beyinlerimizi uyuşturan, düşünmeyi ve sorgulamayı unutturan,yemek ve magazin programlarından kurtulmak gerekiyor. Kahvehanelerde değil, labaratuvarlarda sabahlayan,bir toplumsal anlayışı,toplumsal hareketi başlatmamiz gerekiyor.
 Hadi hep beraber düşünelim,sorgulayalim. Günlerce basın yayın organlarında, Çin'den şu kadar, Almanya'dan bu kadar aşı gelecek, geliyor,geldi. Ne zaman gelir? Bu aşı bize yeter mi? Kim önce aşı oldu ? Gibi yüzeysel tartışmaların içindeyiz.
 Birimiz de neden? Biz şimdiye kadar kendi aşımızi bulamadık ?

Bizim en büyük eksiğimiz  bu demiyor, sorgulamıyoruz ?

*
 Özlüyorum, özlüyoruz .Türkçe bir adla yapılmış bilimsel buluşu dünyaya armağan etmeyi, gururla,  bu buluşu Türkler, Türkiye buldu,demeyi özlüyorum, özlüyoruz. Unutmayalim ki; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu Önder Atatürk'ün bizlere bıraktığı, yolumuza ışık olan manevi mirası bilim ve akıldır.
 Ulusu besleyen,ileriye taşıyan,o ulusa saygınlık kazandıran,yoluna ışık olan "Bilim"dir, akıldır. Bilimin insana nasıl bir saygınlık, güç, para getirdiğini anlamalıyız.

Uluslar gücünü, saygınlığını bilimden, akıldan alır.

 Tomris Seviye Kaçal/Gönen/08-01-2021