Kanserde Doğrular ve Yanlışlar..Op.Dr.Can Başaran

 

Kanserde Doğrular ve Yanlışlar...Op.Dr.Can Başaran

2012 Dünya istatistiklere bakıldığında yıllık ortalama 14.1 milyon kişi yeni kanser tanısı almakta ve 8.2 milyon kişi de kanser nedeni ile yaşamını kaybetmekte. Genel olarak en çok görülen kanserler sırasıyla; akciğer kanseri (1.8 milyon, toplam vakanın %13’ü), meme kanseri (1.7 milyon, %11.9’u) ve kalın bağırsak kanseridir (1.4 milyon, %9.7’si). En çok yaşam kaybına neden olan kanser türleri ise; akciğer (1.6 milyon, %19.4), karaciğer (0.8 milyon, %9.1) ve mide (0.7 milyon, %8.8) kanseridir. Kanser vakalarının 2025’e kadar - artan dünya nüfusu ve artan ortalama yaş nedeni ile - 19.3 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.

- Kanser neden çoğunlukla yaşlılıkta görülür? İleri yaşta tedaviye yaklaşım

Kanser, öyle bir hastalıklar grubudur ki, hakkında çıkan yalan haberler ve yalan tedaviler, kimi zaman gerçekten işe yarayan tedavileri gölgede bırakabilmekte ve bu da hastanın ve yakınlarının yaşamlarını sanılandan çok daha olumsuz etkileyebilmektedir. Kuşkusuz bilim insanları, onkologlar ve diğer kanser profesyonelleri bu söylenti ve kanser yalanlarına karşı bilimsel ve modern tedavi yöntemlerini öne sürerek tüm çabalarıyla mücadele etmeye devam etmekteler.

Kanser tanısı almak, kişinin yakında yaşamını kaybedeceği anlamına gelmez; öncelikle binlerce yıllık geçmişi olan bu korkumuzdan kurtulmamız gerekiyor. Elbette tüm kanserler tedavi ediliyor gibi bir iddiamız yok, ama kanser tedavilerindeki gelişme görmezden gelinemez düzeydedir; çok uzak değil, 1970'lerde her 3 kanser hastasından sadece 1'i en az 5 yıllık bir sağkalım gösteriyorken, günümüzde her 3 kanser hastasından 2'si en az 5 yıl yaşamaktadır.

Yukarıdaki grafik, kanser tıbbındaki gelişmenin bir özetidir. Görüldüğü üzere, tüm kanser türlerinin ortalamasına bakarsak, hastalıktan tamamen kurtulmayı ifade eden 5 yıllık sağkalım oranları %70'e yaklaşmakta. Akciğer, karaciğer ve pankreas kanseri gibi bazı kanser türlerindeki gelişmeler daha yavaş olmakla birlikte, 2013 sonrası kanser immünoterapilerinin klinik pratikte kullanılmaya başlanması ile akciğer kanserinde sağkalım oranları da hızlı bir şekilde gelişme göstermeye başlamıştır.

Kanserler için artık pek çok tedavi seçeneği vardır. Bu nedenle, kanserle ilgili sayısız kanser yalanı ve yanlış algılamalar üzerinde durmak istiyoruz.

• Kanser miti 1: Kanser insan yapımı modern bir hastalıktır.

Doğrusu: Kanser "modern", insan yapımı bir hastalık değildir. Kanser, insanlar var olduğu sürece var olmuştur, hatta insandan önce bile dinazor fosillerinde kanser izlerine rastlanmıştır.

Kanser sayısının dünya genelinde artmasının ana nedenleri; dünya nüfusunun, ortalama yaşam sürelerinin, obezite oranlarının artması ve tütün ürünlerinin hala yoğun bir şekilde kullanılmaya devam etmesidir.

• Kanser miti 2: Kanser her zaman ölümcül bir hastalıktır.

Doğrusu: Hayır değildir. Kanser tedavisi görüp hayatta kalanlarda ciddi bir artış vardır ve gelişmiş modern tıbbi tedavi seçenekleri milyonlarca hasta için kanserden kurtulmayı mümkün kılmıştır.

• Kanser miti 3: Kanser bulaşıcıdır.

Doğrusu: Kanser bulaşıcı değildir. Yalnız kanser riskini artıran insan papilloma virüsü (HPV), hepatit B (HBV) ve C virüsleri (HCV) bulaşıcıdır. Bu virüsler ile enfekte olan kişilerin kanser olacağı da kesin bilinemez, sadece riskleri artar. Kanser hastalığı herhangi bir yol ile bulaşmaz.

• Kanser miti 4: Çevre ve hava kirliliği, sigaradan daha fazla akciğer kanserine neden olur.

Doğrusu: Raporlara göre çevre ve hava kirliliği, akciğer kanserlerinin %12 sorumludur, ancak sigara hala %80-90 oran ile akciğer kanserlerinin en önemli sebeptir.

• Kanser miti 5: Kanseri bazı mucizevi gıdalarla yenebilirsiniz.

Doğrusu: Yaban mersini, pancar, brokoli, sarımsak, yeşil çay, zerdeçal… ve daha uzayan bir liste var. Aksini iddia eden binlerce bilimsel çalışma vardır ve "mucizevi/süper gıda" diye bir şey yoktur. Bu söylentiler bir tür pazarlama tekniğidir. Bazı yiyecekler diğerlerinden daha sağlıklıdır. Yaban mersini veya yeşil çay sadece sağlıklı ve dengeli beslenmenin bir parçası olabilir. Meyve ve sebze yemek harika bir fikirdir ancak bunlar doğrudan kanseri tedavi edemez.

Vücudumuz karmaşıktır ve kanserler de çok karmaşıktır, çok fazla farklı türü vardır ve her kişide de farklılık gösterir, bu nedenle, herhangi bir besin veya bitkisel tedavini kanseri iyileştirir demek yanlıştır.

• Kanser miti 6: Akciğer kanseri sadece sigara içenlerde görülür.

Doğrusu: Sigara içmek kuşkusuz akciğer kanseri riskini artırır, ancak aynı zamanda asbest, radon, uranyum, arsenik, genetik eğilim, pasif içicilik ve herhangi bir hastalıktan kaynaklanan akciğer yaralanmasına maruz kalma gibi diğer ilgili faktörlerin hepsi akciğer kanserine neden olabilir.

- Radon ve Kanser – sigaradan sonra akciğer kanserinin en önemli nedeni!

• Kanser miti 7: Hafif (light) veya ince sigaralar sağlığa daha az zararlıdır.

Doğrusu: Hafif veya ince sigaralar, sigara içenlerin sigara içme süresini çekme yoğunluğunu etkilediği için daha tehlikeli hale gelmektedir. Sigara ilişkili kanser riski, sadece sigarayı bırakarak azaltılabilir.

• Kanser miti 8: Yaralanmalar, daha sonra yetişkinlikte kansere neden olabilir.

Doğrusu: Çoğu kanser, genetik mutasyonların birikmesinin bir sonucudur ve fiziksel yaralanmalardan bağımsızdır. Buna bir istisna yanık yaraları sayılabilir; yanık yaraları, uzun vadede cilt kanserine dönüşme riskini artırır. Bu nedenle yanık bölgelerini güneşten korumak önemlidir.

• Kanser miti 9: Kanser riski azaltılamaz.

Doğrusu: Kanser riskini artıran çevresel faktörlere dikkat ederek kanser riskini azaltmak mümkün; tütün ürünlerini bırakma, sağlıklı beslenme, egzersiz yapma, cinsel ilişki sırasında korunma, güneş kremi kullanma, kanser riskini etkili bir şekilde azaltan koruyucu önlemlerden bazılarıdır.

• Kanser miti 10: Biyopsiler ve ameliyatlar kanserin yayılmasına neden olur veya şiddetlendirir.

Doğrusu: Biyopsiler, kanserin saptanması için önemli tanı araçlarındandır. Biyopsilerin yapılmaması hastalık sürecinin geç tespitine ve kötü prognozuna (hastalık gidişatı) neden olabilir.

• Kanser miti 11: Kanserin mucizevi tedavisi var.

Doğrusu: İnternet ve TV ortamı, esrardan kahve lavmanlarına kadar, "doğal / mucize" tedavileriyle ilgili kişisel paylaşımlarla dolu. Olağanüstü iddialar olağanüstü kanıtlar gerektirir! Ama tam tersi bu iddiların kanıtları kişisel deneyimler veya zayıf kanıtların ötesine geçememekte. Birçok durumda, bu tür kaynaklarda yer alan hastaların herhangi bir alternatif tedavi ile tedavi edilip edilmediğini söylemek mümkün değildir.
Tabii ki kanser hastası, hastalığını mümkün olan her şekilde yenmek ister ve farklı yöntemler arar. Fakat bizim tavsiyemiz, özellikle bazı alternatif tedavi yöntemi olarak insanların size satmaya çalıştıkları "mucizevi bir tedavi" olarak nitelenen her şeye karşı dikkatli olmanızdır.

• Kanser miti 12: Asidik diyet kanser yapar.

Doğrusu: Bu da bir başka yalan söylenti, biyolojik saçmalıktır. Evet kanser hücreleri aşırı alkali bir ortamda yaşayamazlar, fakat vücudunuzdaki diğer hücrelerden hiçbiri de aynı şekilde yaşayamaz. Ne yediğinize göre ekstra asit veya alkaliler idrarda dışarı atılır.

• Kanser miti 13: Anormal her büyüme kanserlidir.

Doğrusu: Benign (iyi huylu) tümörler de vardır ve metastaz yapma yeteneğine sahip değildir. Herhangi bir klinik problem durumunda, bunlar cerrahi olarak çıkarılabilir.

• Kanser miti 14: Meme kanseri olan erkekler için zorunlu değil ancak meme kanseri olan kadınlar için mastektomi yapılması zorunludur.

Doğrusu: Erkeklerin çoğu meme kanser riskinden habersizdir. Meme koruyucu tedavi, memenin kadınlarda korunmasını ve belirli durumlarda kansere etkili bir şekilde tedavi edilmesini mümkün kılmıştır.

- Meme kanseri erkeklerde de görülebilir

• Kanser miti 15: Kanser araştırmaları sonuçsuzdur.

Doğrusu: Kanser araştırma ve yönetimi olan onkoloji alanı günümüzde modern tıbbın en hızlı gelişen dalıdır. Kanserin nedenlerinin bir kısmı hala net bir şekilde ortaya konamasa da, ileri disiplinler arası araştırmalar ile kanseri günümüzde çok daha iyi tanıyıp, daha iyi tedavi edebiliyoruz.

• Kanser miti 16: Kanser kalıtsal bir hastalıktır.

Doğrusu: Kanser, hücresel düzeyde genetik bir hastalıktır; yani hücrenin genetik kodu olan DNA'da hasar olmadan kanser başlamaz. Kanserin bu genetik özelliği, sıklıkla kalıtsallıkla karıştırılmaktadır. DNA hasarı, anne-babadan kalıtsal olarak aktarılabilir ya da sonradan yaşam içinde çevresel faktörlere veya yaşlanmaya bağlı oluşabilir. İşte, anne babadan germline mutasyonlar ile aktarılan kanserlere kalıtsal diyoruz ki kalıtsal kanserler, tüm kanserlerin sadece 5-10'unu oluşturmaktadır.

• Kanser miti 17: Kanser tedavileri, yaşam kurtarmaktan çok yaşam kaybına sebep oluyor.

Doğrusu: Kanser tedavisi; ister kemoterapi, ister radyoterapi, ister immünoterapi veya cerrahi olsun, yan etkilere sahip olabilir. Sonuçta, kanser hücrelerini öldürmek için tasarlanmış tedaviler, kaçınılmaz olarak sağlıklı hücreleri de etkileyecektir. Ve bazen, ne yazık ki, tedavi işe yaramaz. Vücudun tamamına yayılmış olan geç evre kanserin tedavi edilmesinin çok zor olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte modern medikal tedaviler, hala kanser için en etkili tedavi yöntemlerindendir.

• Kanser miti 18: Mide bulantısı, hastalık hissi ve ağrı, kanser tedavisinin vazgeçilmez bir parçasıdır.

Doğrusu: Belirli tedavilere göre bu şikayetler kişiden kişiye değişmektedir. Bulantı ilaçlarıyla ilgili yapılan son gelişmeler, bu yan etkinin büyük oranda azaltılmasını mümkün kılmıştır. Ağrı giderici ilaçlar ve egzersizler hastalara daha iyi yaşam kalitesi sağlamaktadır.

• Kanser miti 19: Klinik çalışmalar riskli girişimlerdir.

Doğrusu: Kliniksel araştırmalar, doktorlar, bakıcılar ve her bir araştırmaya atanan bir Kurumsal İnceleme Kurulu tarafından yakından takip edilmektedir ve süreçlerin detayları dikkatle belgelenmektedir.

• Kanser miti 20: Klinik çalışmalar deneyseldir ve hastalar “kobay faresi” gibi muamele görmektedirler.

Doğrusu: Klinik araştırmalar, genellikle mevcut olan en iyi ilacı kullanmaktadır ve daha sonra daha fazlası eklenir veya hastaların yaşam kalitesini veya yanıt oranlarını iyileştirmek için geliştirmeler yapılmalı mı veya yapılmamalı mı diye gözlemlenir.

• Kanser miti 21: Şeker kanseri besler.

Doğrusu: Şeker, kanserin oluşumundan veya yayılmasından sorumlu değildir. Fazla şeker alımı obeziteye yol açabilir ve bu nedenle kanser riskini artırabilir. Ancak meyve, sebze ve tam tahıllarda bulunan doğal şekerlerin dozunda tüketildiği sürece, kanser tedavisi sırasında kas ve kilonun korunmasına yardımcı olmaktadır ve kanser riskini azalttığına yardımcı olduğu görülmüştür.

• Kanser miti 22: Kanser tedavisi olmak için pozitif düşünce yeterlidir.

Doğrusu: Kanser tedavisi sırasında tedaviye uyum için pozitif tutum elbette önemlidir, ancak sanılanın aksine pozitif tutumun kanseri tedavi edici bir özelliği yoktur. Kanser hastalarında doğru tedavi planlaması, uygun ilaç ve medikal tedavi en önemli önceliktir.

• Kanser miti 23: Kanser hakkında konuşmaya gerek yoktur.

Doğrusu: Kanser hakkında açık ve samimi bir konuşma yapabilmek her zaman iyidir, bu da farkındalığın artmasına yardımcı olabilir, dolayısıyla birey, topluluk ve politika düzeyinde sonuçların iyileştirilmesine yardımcı olabilir.

• Kanser miti 24: Kanser tedavisi gören biri evde yaşayamaz, çalışamaz veya olağan faaliyetlerini sürdüremez.

Doğrusu: Çoğu zaman hastaların tedavi için hastaneye sevkedilmesi gerekir. Bununla birlikte kanser tedavilerinin çoğu ayaktan günübirlik kemoterapi ünitelerinde uygulanmaktadır. Kanser hastalarının tedavi sürecinde normal bir yaşam sürmelerini kolaylaştırmak için çaba sarf edilmektedir.

• Kanser miti 25: Doğaüstü faktörler ve kötü kader kanseri etkilemektedir.

Doğrusu: Çoğu zaman insanlar kanser oluşumunu doğaüstü faktörlere, kadere veya geçmiş yaşamlarındaki yoğun streslere bağlamaktadır. Bu düşünceler hem doğru değildir hem de birçok açıdan doğru kararlar almayı zorlaştırır. Ayrıca kimi durumlarda tıbbi tedavide gecikme veya uyum sorununa yol açacağından, hastaların iyileşmesini de olumsuz etkilemektedir.

Sadece şehir efsaneler değil, sosyal tabular da kanserle baş etmede bir engeldir. Kanser teşhisi genellikle şok, korku, öfke, hüzün, yalnızlık ve kaygı duygularını çağrıştıran hayat değiştiren bir olaydır. Kanser tabu olarak kalırsa ve kanser hastaları bile, kanser olduklarını kabul etmelerini engelleyebilecek damgalanma ve ayrımcılığa maruz kalırlar. Kendilerini kusurlu hissederler. Olumsuz kanser kavramı, kanserin önlenmesi ve erken teşhisin önemi hakkında farkındalık yaratmayı engelleyen bir korku ve yanlış bilgilendirme döngüsü oluşturabilir.

Onkolojik mitler ve kavram yanılgıları için doğru kaynaklardan bilgi almak yardımcı olabilir. Eğitimli sosyal hizmet uzmanları ve sağlık çalışanları aracılığıyla uygun iletişim önemlidir, çünkü bu şekilde sağlık hizmeti sağlayıcıları ve toplum arasında bir irtibat oluşturulabilir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre kanser vakalarının çoğunluğu sadece ileri aşamalarda tespit edilir ve bu seviyede tedavi oldukça zordur. Bu özellikle gelişmekte olan ülkelerde olumsuz sonuçlara neden olmuştur. İnsanları eğitmek, kansere karşı farkındalığı yaymak, ve daha organize kanser tarama kliniklerinin açılması, asemptomatik (hiçbir şikayeti olmayan) bir kişide bile erken evrede teşhis sağlar. Kanserin erken teşhisi ve uygun tıbbi müdahale kesinlikle daha iyi hastalık seyrine yol açacak ve hastalıksız sağkalım şansını artıracaktır.

BANDIRMA GERÇEK 01-03-2019 HABER MERKEZİ-https://www.facebook.com/can.basaran.75/posts/10155958996018891