CHP kurultayında tabanın büyük değişim arzusuna rağmen 15 yıldır ortaya konan karşı devrim sürecini izlemeye devam etme kararı verdi.
Demokraside sandık kararı kutsaldır. Sandıktan çıkan karar senin isteğine göre değilse kızmayacaksın hazmedeceksin. Sonuçta orada bir emek var. Emeğe saygı göstereceksin.
Ancak sonucun gerek üyelerin çoğunluğunun gerekse üyeler dışında partiye gönül verenler kerhen destekleyenler ve yandaşlarının talepleri sonuca yansıtılamadı. Mevcut tüzük şartları nedeniyle bu talep karşılıksız kaldı gerçekleşemedi.
Tüzüğe göre üye bazında delege seçiliyor. Üye temsilcisi demek olan delegeler parti yönetimini her aşamada seçer.
Sistemin aksayan yanı bu delegelerin başarızlığa rağmen koltuk sahibi yaptıkları kimlikleri inadına savunmaları. Neden değiştirilemiyor? Çünkü parti içi muhalefet sosyal alanda var olduğu halde aktif alanda yok. Mevcut yönetimler üye çalışması yaparak partiye kazandırdıkları üyelerle delege seçimlerinde kolayca -tabana rağmen- partiye hakim olabiliyor. Bu yıllardır bilinen bir hikaye. Maalesef sosyal medyada kahvelerde evlerde çok güçlü olan muhalif kesim reel siyasete girmekten imtina ettiği ya da giremediği ve bazı yerlerde kasten engellendiği için delegeler tabanı rasyonel yansıtmıyor.
Çözüm elbette tüm üyelerle yapılacak seçim. Ama bu kesin çözüm olur mu şüpheli . Çözüm bilinçli seçmen sayısını homojen olmayan üye yapılanmasını desteklemek. Kişilere endeksli AK Parti’de olduğu gibi belli üye oranına kadar cemaatlere tarikatlara endeksli üye yapılanmasını re’sen engellemek değil aksine daha fazla çalışmayla denge getirmek. Sosyal medya ağlama duvarı oldu. Sürekli eleştirenlerin partiye yılda bir kez olsun uğrayıp etkinliklere bir kez olsun katılıp öneri sunup parti ruhunu yaşatmak için çaba gösterdiği görülmemiştir bizde varız demektense kişiye özel hazımsızlık ve kızgınlıklarla parti kimliğine karşı olumsuzluk kolaycılığı var. Bandırma’da olduğu gibi İstanbul’da Rize’de benim bulunduğum yerlerde aynı serjeniş var. CHP Alevi partisi hatta Kürt partisi oldu onlara hizmet ediyor. Hayır asla katılmıyorum burada düşüncemi belirtmek istiyorum. Sen de her zaman aydınlanmanın ve Atatürk’ün kurduğu cumguriyetin en büyük destekçisi olan Aleviler gibi gel inandığın partine üye ol destek ver . Hem gelmeyeceksin hem de sitem edip uzaktan konuşacaksın. Bu olmaz bu haksız bir bakış. Partiye oy veren cemaat tarikat umurunda olmayan Alevi olmayan var milyonlarca peki neden sahip çıkmıyorlar yönetimlerde aciz kalıyorlar. Yaşam biçimleri Atatürk ün kurduğu cumhuriyetle birebir uyumlu olan ve Türkiye’nin en güzel insanlarını lütfen rencide etmeyelim. CHP hiç bir tarikatın cemaatin barınma yeri değil aksine aksine hiç bir partide olmayan birleştiren kucaklaştıran unsurdur.
Ortak unsur Mustafa Kemal Atatürk ismidir. Ama izlediğim kadarıyla Kurultayda Atatürk posterleri görüş alanıma girmedi. Belki ben yanılıyorumdur canlı izleyenlere soracağım. Eğer bu kasıtlı yapıldıysa delege yapılanması ve eski Parti Meclisinden ihanet anlamında şüphe duymam partiyi içerden yıkmak isteyen sinsi hainler olarak değerkendirmem normal bir sonuç olur. Çünkü bana göre Atatürk ismi gericilerden daha fazla bölücü takımının rahatsız eden kelimedir.
İktidar ve destekçileri oligarkların partiye ajan sokmadıklarına inanmak saflık olur. Çünkü halen en sefil zamanı yaşayan Türkiye nin proleter kitlesinin halen yaşadığımız gibi tamamıyla kıskaç altına alınıp seslerini çıkaramaz halde kalmaları CHP nin böylesine işlevsiz kalmasına bağlı. Türkkiye’de şu an küçük bir direnç noktasına dönüşen radikal sosyalist unsurların gelişmesi CHP nin kitle partisi olarak iktidara gelmesine bağlı. Oligarkların en korktuğu marjinal sosyalistlerin ve komunistlerin ayağa kalkmasıdır. Gidişatı değitirecek yegane unsur CHP ise partiye ajanlar sokarak işlemez hale getirmek Oligarşinin birincil görevi olması kadar doğal bir durum yok. Nitekim baktığımızda görüş olarak partide olmaması gereken kimlikler partinin sosyal demokrat ve Atatürk ve onun kurduğu devletin şeklini anayasasını üniterliğini yıkmak isteyen kimlikler var ne diye partideler? Partiyi ulusal kaygıları yükseltilmiş proleter kitleden hali vakti yerinde olup gericilikten nefret eden konformist kitleden soğutmak milletle küstürmek için mi? Olabilir oluyorda nitekim.
İzlediğimde her iki adayın konuşmaları güzeldi. Akılcı ve yüreğinden geldiği gibi konuşmalar oldu. Kılıçdaroğlu “Gandi” üslubuyla mükemmeldi. Muharrem İnce yine pragmatik somut gerekçelerle kaskatı kesilmiş rakip delege yapısının vicdanına girmeye çalıştı. Tabii ki beyhude bir çaba. Ama yine de onları dinlemek insanı sıkmıyor. Göründüğü kadarıyla Kılıçdaroğlu yine pek geçim derdi olmayan konformist tabakasına hitap etti. Grevleri yasaklanan ürettikleri pastadan payını alamayan yüzbinlerce emekçilere teğet geçti. İnce ise daha aşağıda hayatını zor şartlarda sürdüren büyük kitle için tarzına mahsus söylemlerini üretti. Partide iktidar olmak değil,ülkede iktidar olmanın yolunu anlattı sadece başkan bizden olsun bu güvenli çatıda idare edelim diyenleri eleştirdi. Ama bu çok zor Genel Merkez devleti ve bu devletten maddi ve manevi geçinenler rant sahipleri delegelerini kemikleştirmişti bile.
Evet seçim kazanamıyorsan çekileceksin..Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu naif hümanist duruşundan dolayı çok sevenlerden biriyim. Ama halk ,millet,seçmen, kitle neyse Erdoğan gibi bir lider istiyor. Kendi tabanının gururunu okşayan ayağa kaldıran lider. Ülkenin tüm medyası iktidarın elinde olduğu bir ortamda ağzınlan kuş tutsan ekranlarda cımbızla seçilip çarpıtılan konuşmaların halka yansıtılacaktır. Böyle oluyor zaten ve çok işe yarıyor. Kılıçdaroğlu’na olmadık yerde yandaş medyalarda durduk yerde hakaret edilmesinin nedeni antipropaganda yöntemlerinin kullanılmasından ibarettir işe yarıyor..Bizde sinirden kendi kendimizi yiyoruz.
Evet koltuğu halkta karşılığı olan isme bırakacaksın. Bunun için anketlerden yarım almak zor değil ki anketlere bile gerek yok 3 kişi sosyal medya mecralarını takip edip rapor verse yeter. Sistem gereği elde ettiğim delegeler benim o zamanda sonsuza kadar koltukta benim demeyeceksin. CHP nin büyük değişime ihtiyacı olduğunu düşünenlerdenim. Meydanlar ve Sokak kullanılmalı. Ama kavga için değil anlatmak için . Proleteryaya sizin gerçek temsilcileriniz biziz demek için. Ecevit bunu başardı. Sadece TBMM çatısı altında parti gurubunda konuşma ile bu işler yürümez. O konuşmalarda içi boşaltılıp aleyhinde kullanılıyor.
Diğer yandan önemli bir ayrıntı iktidar olamazsan meydanı boş bırakmayacaksın. Bırakırsan ben solcuyum diyerek insanları kandıran HDP benzeri güdümlü projelerin arkasında kalırsın. Ülkende elliye yakın kendini etnik aidiyet varken herkese kültürel hakları barış yoluyla kazandırmak çabası yerine bencil zihniyetle özel statü istemekle silaha sarılıp bu ülkenin mecburi görevini yapan çocuklarını tuzaklarla çukurlarla emperyalistlerin verdiği hibe silahlarla katledip ben Türkiye den toprak alıp devlet kuracağım diyenlere Ülke kurmuş partinin göstermesi gereken somut tepkiyi göstereceksin. Mırın kırın etmeyeceksin. CHP BU ÜLKENİN KURUCUSUDUR. Kurucu partinin ülkeyi korumak kollamak görevi tüzükle değil ana görevidir.
Evet doğrudur delegelerin yüksek üyeli şehirlere ters orantılı olması garip bir durum. Ama tüzükte yazdığına göre ne kadar üye varsa onun yüzde onu delege seçiliyor, seçimlerde alınan oy oranına göre delege sayısı belirlenmiyor. Örneğin Bandırma’da 40 bin oy alıyor, 2 bin üye var Edremitte aynı nüfus var ama beşbin üye var. Neden Bandırma 40 bin oy alınan yerde üye çalışması yapmıyor çünkü çoğalan üye kontrolsüz güçtür. Nitekim Edremit’te Başkan Saka üyelerin tercihini yönlendiremedi ilçe yönetimi muhaliflere geçti kelebek etkisi Balıkesir İl Başkanlığı seçimlerinde etkili oldu ve Benzer süreçlerin yaşandığı diğer illerle birlikte Kurultayı da.
Kısaca Delege sayısı üye sayısının yüzdesine göre seçiliyor. Tüzük böyle.
Parti Meclisinde bu kez Bandırma yok. Partiyi il bazında taşıyan örgüt olarak Bandırmanın insanları, örgütü ve vekilleri en azından 1 kişi ile bile bu partinin karar organında temsilci isterdi diye düşünüyorum. Teknoloji yeterli seçim konusunda Türkiyenin örnek siyasi kurumu olan CHP nin bu konuda da devrimci bir kararla Tüm üyelerin oyu ile temsilci secilmesinin önünü açabilir. Bu işlerin kanunla zorla yapılmasını beklemek hayal olur.
Bu durumda baktığımızda her fırsatta hak,hukuk, adalet diyen ve genel kurulunda duvara adalet ve cesaret pankartı asan yazan CHP ,acaba kurultayda buna sadık kaldı mı ? Baktığımızda zübüklük emareleri utanç verici 970 imza al sandıkta 790 oy çıksın. Nasıl kimlikler var orada? İnsanlarımız utanç verici bu zübüklüğe isyan ediyor. Korkularından, genel başkanın listesine imza koyup,sandıkta caymaları, ya da korkularından Muharrem İnce’nin listesine imza koymadıkları halde ,sandıktan 447 oyun çıkması duruş skandalıdır.
Benim kişisel düşüncem Kemal Kılçdaroğlu meclis ve Genel Merkez kulislerinde dönen sinsi birlikteliklerden ve parti aleyhine yapılanlardan bunların bir çoğundan habersiz değil. Habersiz değil ama güçlü değil. Elleri kolları bağlı. Eğer delege ağı hiziplerin yoluna gitmez ise koltuğundan olacağını biliyor. İdare ediyor.Kılıçdaroğlu var oldukça partide var olabileceklerini biliyorlar. Ve onu orada tabiri caizse zorla orada oturtuyorlar. Onların derdi tüm Türkiye’de iktidar olmak değil Genel Merkezde iktidar olmak. Türkiye’nin en güçlü sivil toplum kurumunun içinde hakim güç olarak varlıklarını korumak.
Kılıçdaroğlundan çok Kılıçdaroğlucular kazandı.
MEHMET LEVENTOĞLU – 05-02-2018 BANDIRMA