Kılıçdaroğlu İstanbul Maltepe Mitinginde Adalet İçin Konuştu

15 Haziran 2017 tarihinde Ankara Güvenpark’tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yüzbinlerce kişiyle birlikte miting alanı Maltepe sahiline Ulaştı.

Yüksek sıcaklık altında 24’ gün süren  yürüyüş sonunda Dragos’taki kamp alanında konaklayan CHP lideri Kılıçdaroğlu  Maltepe’deki büyük Adalet Buluşması’na kadar 3 kilometrelik yolu tek başına yütüyerek miting alanına ulaştı.

Bandırma CHP İlçe örgütü üyelerinin kenndi olanaklarıyla 6 otobüs ve özel araçlarıyla  ulaştığı ve 1,5 milyondan fazla vatandaşın katıldığı bildirilen Adalet Buluşması miting alanında, sadece Türk bayrakları ve “ADALET” yazan flama ve dövizler yer aldı DİSK üyesi bir grup Adalet Mitingi’ne katılmak üzere Maltepe Miting alanına geldi. ‘Herkes için adalet’ pankartı taşıyan grup sloganlara atarak alana girdi.

Miting alanında DİSK'e bağlı sendikalarda katılım gösterdi. DİSK  Genel Başkanı Kani Beko, giriş öncesi bir açıklama yaptı. Beko, “DİSK’e bağlı sendikalarla adalet mitingine geldik. Türkiye’de yaşayan 80 milyona yakın insan adalet bekliyor. Dilerim bugün milyonlarca burada adalet taleplerini dile getirirler. Cezaevinde 161 gazeteci 11′ e yakın milletvekilimiz var. Kanun Hükmünde Kararnamelerle işten atılan memur kardeşlerimiz var.  81 belediyede kayyum var.Ben burasının adalet arayan insanlara umut olur düşüncesindeyim” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, saat  18 'DE de alkışlar eşliğinde miting alanına girdi. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte sahneye çıkan Kılıçdaroğlu, miting alanında bulunanları selamlayarak Adalet Yürüyüşü’ne katılanlara teşekkür ett ve tarihi konuşmasını gerçekleştirdi. 
Aziz vatandaşlarımdiyerek başiladığı tarihi konuşmasında  Kılıçdaroğlu “Kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, ilk adımımızdır” ifadesini kullandı.
Kanun hükmünde kararnameler (KHK) ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın açlık grevlerinin 120’nci gününe girdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Terörist ilan edilen, hapis edilen, hak aramak açlık grevindeki kardeşlerimiz Nuriye ve Semih için yürüdük” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, yüzlerce gazetecinin tutuklu bulunduğunun altını çizerek şunları kaydetti:
“Olmayan adalet için yürüdük, mazlumun ahı için yürüdük, hapisteki milletvekilleri için yürüdük, hapisteki gazeteciler için yürüdük, Sözcü muhabiri Gökmen Ulu'nun doğum günü. Hapistesin kardeşim biliyorum ama unutma Maltepe Meydanı senin yanında, gazetecilerin yanındadır.”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümete eleştiriler yönelttiği sırada meydandan “yuh” sesleri yükselmesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Yuhalamayın, sadece bu gerçekleri bilin” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan emir aldığını iddia ettiği hâkim ve savcılara yönelik olarak yaptığı çağrıda “Adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Sizin de hakkınız ve görevinizdir. Dik durun, onurlu durun, ona göre karar verin. Delilsiz insanları mahkum etmeyin, Saray'dan talimat geliyorsa elinizin tersiyle itin” ifadesine yer verdi.
Kılıçdaroğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası oğlu tutuklanan ve başından bu yana yürüyüşe eşlik eden 79 yaşındaki Veysel Kılıç’a da teşekkür etti.
25 gün süren yürüyüşte bugüne dek, 432 kilometre yol katedildi. Kalan üç kilometrenin ikisinde kurmaylarıyla birlikte yürüyen Kılıçdaroğlu, yolculuğunu tek başına tamamladı.
 

Aziz vatandaşlarım, benimle birlikte 450 kilometreyi kat eden sevgili yol arkadaşlarım. Sevgili adalet arayışçıları. Televizyon başında izleyen vatandaşlarım, Maltepe'den tüm İstanbul'a tüm Türkiye'ye gönül dolusu selamlar, sevgiler, muhabbetler gönderiyoruz.
15 Haziran 2017'de sabah saatlerinde Ankara Güven Park'ta başlattığımız yürüyüşü Maltepe'de noktaladık ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır.
Herkes şunu çok iyi bilsin, 9 Temmuz yeni bir adımdır, yeni bir iklimdir, yeni bir tarihtir. 9 Temmuz yeni bir doğuştur. Ankara'da yürüyüşe 

 

Adalete susamış kardeşlerim, buraya gelirken bir adalet çağrısı metni hazırladım. Bu metni sizlere okuyacağım. Bu metni lütfen sessiz ama dikkatlice dinleyelim. Tarihe not düşmemiz lazım. Milyonlardık, barış istiyorduk, adalet istiyorduk diyeceğiz. Bunları düşünerek bir metin hazırladım:
“Biz, 15 Haziran'dan bu yana yürüyen on binler bugün İstanbul Maltepe'de bir araya gelen yüz binler ve milyonlar olarak tüm Türkiye'ye ve dünyaya sesleniyoruz. Sadece adalet istiyoruz. Sadece buraya gelenler değil, herkes için adalet istiyoruz. 25 gündür haykırdığımız hak, hukuk, adalet talebimizin çok geç olmadan karşılanmasını istiyoruz.
 

Barışçıllığın hakim olmasını istiyoruz. Adalet haktır, hakkımızdır. Hakkımızı istiyoruz. Adalet mülkün temelidir. Mülkün temeli ne yazık ki sallanmaktadır. Gün yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür. Bir araya gelen milyonlar olarak Türkiye'nin özellikle son bir yılda, tespitlerimiz, acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur:
1.15 Temmuz'u açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. TBMM'nin kararlı duruşu, halkımızın direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Buna sokağın 15 Temmuz'u diyoruz. Ancak siyasi ayağın ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
2.İkitidar tarafından 15 Temmuz fırsat bilinerek 20 Temmuz yapılmıştır. OHAL'le TBMM'nin yetkileri gasp edilmiştir. Saray'ın 15 Temmuz'u diyoruz. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni yeniden tesis edilmelidir.
3.Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Demokrasinin vazgeçilmez kuralı yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı mutlaka sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz uygulanmalıdır.
4.OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları sivil ölüme terk edilmiştir.
5.20 Temmuz sivil darbesinden sonra 15 Temmuz darbe girişimiyle veya arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan ama sırf hükümete muhalif göründüğü için haklarından mahrum bırakılan akademisyenler ve kamu görevleri görevlerine iade edilmelidir. Milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.
6.150'nin üzerinde tutuklu gazetecinin olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Derhal serbest bırakılmalı ve baskılara son verilmelidir.
7.OHAL koşullarında devletin bütün imkanları kullanılarak yapılan anayasa değişikliği gayrımeşrudur. Bu mühürsüz bir seçimdir. Türkiye gayrımeşru bir anayasayla yönetilemez.