Evimin gerçek sahipleri kırlangıçlar bahar gelince döndü.
Döneli 2 hafta olmuştur gerçi, ama gözüm yollarda kalmıştı.
Çok mutlu oldum. “Hoşgeldiniz” deyip sohbet ettim onlarla…
Pek dinlemiyorlar beni!
Şu an işleri güçleri çok, kışın bozulan yuvalarını onarmak için harıl harıl çalışıyorlar. Daha sonra sevişip çocuk yapacaklar, çocuklarına uçmayı öğretecekler, işleri çok!
Fakat koloninin lideri beni hemen tanıdı!
Sesimi tanıdığı için diğer kuşlara söyledi “Hasan Hoca iyi insan, ondan bize zarar gelmez” dedi!
Bunu hissettim!
Ben de onları uyardım, “herkese güvenmeyin, kanmayın” dedim.
“Yan komşum Recep, yolun altındaki Abdullah, ve Bülent efendiden kollayın kendinizi, yuvanızı yıkar, ocağınıza incir ağacı diker” dedim…
İyi mi ettim, kötü mü ettim bilmiyorum.
**
DÖN BABAM DÖN!
Seçime gidiyoruz ya…
Şimdi bunlar dün “ayyaş” dedikleri Atam’a methiyeler düzecekler!
Seçime gidiyoruz ya…
Dün “Ananı da al git” dedikleri çiftçiyi kucaklayacaklar!
Seçime gidiyoruz ya…
Dün “şu halinle işin olduğuna şükret” deyip itip kakıp aşağıladıkları engelli vatandaşlara “başımızın tacısınız” diyecekler!
Seçime gidiyoruz ya…
Bin lira maaş verip açlığa mahkum ettikleri emekliye “bayramlarda size ikramiye vereceğiz” diye meydanlarda nara atacaklar!
Uzatmayayım!
Bu liste uzar gider…
Bir de mübarek (!) RAMAZAN’ı siyasete alet edip, din soslayıp halkı can evinden vuracaklar. Halka iftar çadırı kurup, mehter eşliğinde mercimek çorbası, kurufasulye, makarna ve ayranı dayanacaklar…
Zırhlara bürünmüş diyaneti devreye sokacaklar. Ağlak Nihat Hatipoğlu ve türevlerini sahaya sürecekler…
Elit kadroları ve ŞEHİT AİLELERİ de ihtişamlı SARAY SOFRASINDA göstermelik ağırlamayı da ihmal etmeyecekler!
Demedi demeyin!
Göreceksiniz…
FAZLA EDEBİYAT!
Giriş, Gelişme, Sonuç
Pek kıymetli Edebiyat öğretmenlerimiz demişti: Ana kuraldır, bir yazı kaleme alıyorsan…
KURAL 1
Yazının başlığı vurgulu ve dikkat çekici olmalı…
KURAL 2
Giriş bölümü merak uyandırmalı ki okuyan vakit ayırıp yazıya devam etsin, sıkılıp yazıyı yarıda kesmesin, kafalarda bir soru işareti oluşsun…
KURAL 3
Gelişme bölümünde fikrini, ne anlatmak istediğini belirtirsin, okuyucuyu sıkmazsın…
KURAL 4
Ana fikrini söyleyip, yazıyı sonuca bağlayıp okuyanın bir sonraki yazını merak etmesini sağlarsın…
Bu kurallar sadece yazı, nesir için geçerli değildir. Kürsüye çıkıp cümle kurup konuşma yapan için de söz konusudur…
Adamın 40 tane danışmanı var. Önüne konan metni kağıttan ya da sanki kendi aklından söylüyormuş gibi önünden akan izleyenlerin görmediği promtırdan okuyor!
Bir keresinde şahit olmuştum, malum lider meydanda halka hitap ediyordu promtır arıza yaptı, bizim hitabet sanatı güçlü liderimiz şeyi çarşafa dolaştırıp, suspus oldu, dut yemiş bülbüle döndü, tek kelime edemedi!
Baş danışman efendinin milletvekili adayları için verdiği tüyoları okumuşsunuzdur:
Lüks arabaları meclisin garajına çekin, sade arabalarla halka inin, onların her dediğine okey deyin, onları dinleyin, sırtını sıvazlayıp haklısın deyin…
Seçilince bildiğinizi okuyun, fabrika ayarlarına dönün türünde zırvalamış…
Aslında ülkenin gerçeğini söylemiş, kızmamak lazım doğruları söylemiş. Adam haklı!
İlah gibi taptığımız, yere göğe sığdıramadığımız insanlara fazla paye yüklemeyelim. Bizim kendimize özgü bir fikrimiz olsun…Zaten okuyan bir toplum değiliz. Hele yazı uzunsa kesinlikle okumuyoruz.
UZUN yazdım, vaktinizi aldım özür dilerim.