Koronanın Gör Dediği!

KORONANIN GÖR DEDİĞİ!

Merhaba!

Sevgili okurlar bugünden itibaren belli periyotlarla bu köşeden sizlere seslenmek istiyoruz. Bu köşeyi eğitim emekçilerin halka seslendiği bir kürsü olarak değerlendirmek istiyoruz. Bize bu imkanı sunan gazete yöneticilerine şimdiden teşekkür ediyoruz.

Bu satırları okuyan her okuyucu geçmişte mutlaka bir yada birden fazla öğretmenin öğrencisi olmuştur. Dün sınıfta , bahçede vs seslendiğimiz sizlere bugün bu köşeden seslenmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Eğitim Sen li öğretmenler olarak topluma karşı olan sorumluluğumuzun devamı olarak sizlerle sadece eğitimle ilgili değil, hayatın her alanına ilişkin görüşlerimizi paylaşmaktan mutlu olacağız. Aydınlık bir ülke ; laik ,demokratik, bilimsel ve parasız eğitim mücadelemizin bir parçası olarak görüyoruz bunu. Umarım herkes için faydalı sonuçları olur…

Korona salgını nedeniyle gerek ülkemizde gerekse dünyada toplumsal ve ekonomik yaşamda çalkantılar yaşanıyor , muhtemelen yakın gelecekte siyasal sistemlerde de büyük altüst oluşlar görülecektir.

Bir musibet bin nasihatten evladır! atasözü hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen insanoğlu ekolojik yıkıma devam ediyorken, Çin den yola çıkan bir virüs zengin-fakir, yöneten-yönetilen, Müslüman-Hristiyan demeksizin bütün dünyayı büyük bir çaresizlikle karşı karşıya bıraktı.

Dünyanın süper güçleri olmakla övünen ABD ve Avrupalı ülkeler korona karsısında sudan çıkmış balığa döndüler. Ne yapacaklarını bilemez bir halde önce kimleri feda edeceklerini tespit etmek gibi bir çaresizlikle karşı karşıya kaldılar! Binlerce km ötedeki hedefleri vurabilen füzeler üretebilen kapitalist ekonomiler basit tıbbi maskelere . solunum cihazlarına sahip olmadıklarını fark ettiler ve bazı ülkeler arasında ‘maske savaşları’ bile yaşandı. Arz ve talep esasına dayalı üretim ilişkileri ; sağlık, eğitim gibi en temel hizmetleri veremez hale geldi.. Yıllarca aşağıladıkları, çeşitli gümrük tarifeleri ve ambargolarla dar alana sıkıştırmaya çalıştıkları Küba ve Çin gibi sosyalist ekonomilerin kendilerine yaptıkları maske , solunum cihazı ve doktor yardımını büyük bir şükranla karşıladılar!

1929 ekonomik buhranından sonra yaşanan bu en büyük krizle birlikte halklar , üretim ilişkilerini , sermaye ve işçi sınıfı gerçekliğini sorgulanmaya başladılar. Hepimiz bir gemideyiz masalının sabun köpüğü gibi yok olduğu görüldü.. Dünya burjuvaları kendilerine adalar alarak salgından kurtulmaya çalışırken, üretimin sekteye uğramaması için işçileri fabrikalara hapsettiler! Sistemlerin çökmemesi için Avrupa ülkeleri işsiz kalan emekçileri finanse edeceğini açıklarken bizim gibi gelişmekte olan ülkeler sermayedarlarını memnun edecek krediler vermekle meşguldüler.

Eğitimden sağlığa, sanayiden tarıma, turizmden bilişime tüm sektörlerde pandemi sonrası yeni arayış ve uygulamaların devreye gireceği aşikar oldu. Sadece kendi ülkemizin değil bütün dünya ülkelerinin birbiriyle kader birlği içinde olduğu konusunda herkes fikir birliğine vardı. Ülkemizde ise maalesef bu dayanışma süreçlerinin istenilen seviyelerde yaşandığı söylenemez. İktidar ve muhalefet partileri ile bazı belediye başkanlıkları arasında yardım kampanyaları konusunda polemikler yaşandı . engellemeler yasaklamalar başladı. Pandemi sürecine yönelik oluşturulan bilim kurullarına sahada görev yapan sağlık emekçilerinin en örgütlü gücü olan Türk Tabipleri Birliği davet edilmedi. Sağlık örgütlerinin, sendikaların uyarıları dikkate alınmadı, işbirliğine gidilmedi.

İktidar bu süreçten zarar görmeden , aksine güçlenerek çıkmayı amaçarken ,ülkenin birlik ve beraberlik duygularını yeşertecek görüntü ve uygulamalara ihtiyacı vardı oysaki .

Pandemi koşullarının getirdiği ekonomik yıkım altında yaşayan halk en temel ihtiyaçlarını bile sağlayamıyor , küçük esnafın kirasını bile ödeyemediği görülüyor. Sosyal Dayanışma Vakfı aracılığıyla yapılan maddi ve ayni yardımların ihtiyaçları giderecek büyüklükte olmadığı ortada.. Bu bakımdan belediyelerin ihtiyaç sahibi vatandaşlar için organize ettiği yardım kampanyaları değil engellenmek aksine teşvik edilmelidir!

Ülke insanları pandemi nedeniyle can derdindeyken . ülke demokrasisi ise yeni kayyum atamaları ile iyice nefes alamaz olmuştur. Emekçilerin ‘söz yetki karar sahibi’ olamadığı sendikalar, tabipler odası, barolar oluşturulmaya çalışılması akıllara ziyandır. Görünen o ki ülkemiz siyaseti koronodan gerekli dersleri çıkaramamıştır.

Bu süreçte aktif olarak emek harcayan, hayatı pahasına çalışan başta sağlık emekçileri olmak üzere, tüm kamu ve özel sektör çalışanlarına saygılarımı sunuyorum.. Günlerce hatta haftalarca ailelerinden uzakta yaşamak ve çalışmak zorunda kaldılar. Müthiş bir performans göstererek halkın takdirini kazandılar. Kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Saglık bakanlığının da alkışla yetinmeyerek doktor ve hemşireler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının ekonomik ve özlük haklarında iyileşmeye gitmelerini; bekledikleri 3600 ek gösterge , yıpranma ve emeklilik haklarını halkımızın teşekkürü olarak vermelerini bekliyoruz.

Bu mücadelede hayatını kaybeden tüm sağlık emekçilerine ve vatandaşlarımıza rahmet diliyoruz .

Erdal DOĞRU-Eğitim Sen Bandırma Baştemsilcisi

19-05-2020/ERDAL DOĞRU - BANDIRMA EĞİTİM SEN