LaFontaine Bizi Kandırmış

Tilki mi akıllı yoksa Karga 'mı ?

 

İlk okulda Lafontaine'nin kargayla tilki hikayesini okurduk ve inanırdık.
Tilki  Karganın ağzındaki peyniri almak için ne kurnazlıklar yapardı  ve nihayetinde  kargayı kandırır ağzındaki peyniri kapardı ?!.Tilki akıllı ve kurnaz Karga aptal ve saftı. 
**
 Meğerse ne kadar  yanlışmış. Discovery belgesel Kanalı'nda kargaların zekasını anlatan belgeseli seyredince bütün paradigmalarım değişti. Demek ki bize  anlatılana  körü körüne inanmaya değil kendin araştırıp inceleyip  akılla tahlil edip vardığın   doğrulara inanmak doğru imiş.  Eğitim sistemimize iyice bunu yerleştirmek gerekiyor desem ironi olacak biliyorum ama hiç olmazsa yüksek öğretimde aklın ışığında gerçek  bilgi şart olmalı.
**
Türkiye’de hiçbir zaman partiler üstü bir eğitim politikası  oluşturulmamış. Bunu şimdi anlıyorum. Yakın süreçte o kadar farklı gerçekler ortaya kondu ki doğrusu bayağı saplantı bilgilerle doğrularımız varmış. 
Stratejik bir öneme sahip olduğu halde eğitim  hiçbir zaman devlet bütçesinden hak ettiği pay alamamış   ezbercilikle beraber kalite değil sorunlar artmış diyebilirim. 
 Ezbercilik sürdürülebilir bir ulusal kalkınmanın ve uluslararası alanda sürdürülebilir bir rekabet gücü oluşturma da engellerden birisi. 
Ezbercilik ve vasatlık eğitim sistemimizi riske atmakta. Örnek olarak bakalım . Güney Kore yakın zamanda dünya çapında ekonomik olarak sıçrama yapan bir ülke.Ekonomik kalkınmada ki başarısı, inovasyon ve Ar-Ge alanlarındaki çarpıcı gelişimi ile oldukça ilgi çeken bir ülke olmayı başarmıştır. Nasıl başarmış ? Ezbercilikle değil herhalde. Bilimsel eğitimle diyalektik akılcılıkla verieln eğitim  üretebilir sadece. Yeni şeyler üretilebilir.
1980’lere kadar kişi başına düşen GSYİH ve Ar-Ge faaliyetlerine yapılan harcamalar açısından Türkiye’nin altında yer almış olan G. Kore, 1980’lere gelindiğinde bu gidişatı tamamen tersine çevirmeyi başarmış ve kayda değer bir büyümenin yanı sıra, teknolojik açıdan da önemli bir gelişim kaydetmiş. Kıskanmamak elde değil. Türkiye'nin konumu zenginliğine yaklaşamaz bile. Ama başarmışlar.  Ülkemizde her bakanlık değişiminde eğitim müfredatı da değişim oluyor böyle bir sistemde nasıl bir Güney Kore Örneği olabiliriz ? Türk öğrencilerinin gelişmiş ülkelerinin  öğrencisinden geri kalır yanı aksine fazlası var. Ama  eğitimde sıkıntı var. Araştırmayan  sorgulamayan üretmeyen beyinler araştıran sorgulayan üreten beyinlerin kölesi olurlar.
**
 Özet olarak her insan bir deha potansiyeline sahiptir . İş o potansiyeli ortaya çıkarmakta. Yapılması gereken onu beslemek ve geliştirmek bunun için özgür bir ortam gerekir.  Gençlik gelecek,gelecek de gençliktir. Siyasi ihtiraslar yüzünden  gençlerimizi harcamayalım
Demokratik ve özgür atmosferden yoksun bir eğitim sisteminde sorunların tespiti de zor. ...........................

Berkan Lozan - 20 -06-2015 Bandırma 

*********************

BANDIRMA CUMHURİYET MEYDANINDA SİRTAKİ OYNAMAK.

Evet. Bandırmalılar olarak  hepimiz festival coşkusunu yaşıyoruz. Gerçekten tüm etkinlikler kalite. Misafirler paneller toplantılar konserler sergiler. Bu yıl geçen yıldan iyi. Ben bir emekçi olarak doğrusu tüm bu etkinliklerin bu kadar kısa zaman içine sığdırılıp heba edilmesinden dolayı çok üzgünüm. Çünkü yetişmek olanaksız. Ama hepsi önemli. Yılda bir kez belirli günlerde toplanarak yöresl evrensel tüm sanat ve kültürel etkinliklerini bu kadar kısa zaman içine sıkıştırılması doğru değil.

Biz emekçileri hiç düşünmemesi de hiç doğru değil.

Doğrusu dursun Başkan'ın çabasını izliyor ve tebrik ediyorum. Elinden geldiğince halkçı bir başkanın aydın kişiliğiyle topluma geleceğe örnek olmasını izliyorum ve gurur duyuyorum. Eminim olanaklar yetkiler daha çok olsa mevzuatın içinden sıyrılabilse çok daha hızlı projeler gerçekleştirilecek. Ama ya bizler. Ben elimden geldiğince yurdumuzda ve dünyada olup bitenleri takip etmeye çalışıyorum. Bandırma ile ilgili olabilecek konularda düşüncemi gazetemde ifade etmeye çalışıyorum. Doğrusu olanaklar kısıtlı. Çantamı alıp bir yerler gitmek zor.Ama benim mesaime hiç uygun olmayan bir durum var. Çoğu etkinlikleri izleme olanağım olamıyor .

Çalışanların boş zamanı yok ne yazık ki. Ağır çalışma şartlarından sonra dinlenme zamanı derken yeniden mesaiye  başlamak zorundayız. Ümit ediyorum ki gelecekte programlar biraz daha boş zamanı olanlar için değil emekçilere yönelik olarak gerçekleştirilir.

Bu yıl Despina Vandi geldi. Yunanlı bir pop şarkıcısının Bandırma Cumhuriyet meydanında bir konser vermesi belki çoğumuza sıradan bir etkinlik gibi gelebilir. Ama öyle değil. Biliyoruz ki. Aynı coğrafyanın aynı genleri taşıyan halkı olan Türk ve Yunan Ulusu  küresel efendilerin çıkarları için birbirine düşman edilmiştir. Bu bir acı gerçek. Yüzyıllarca birlikte komşu olarak yaşarken bir anda tepetaklak edildik ayrıntıları yazmaya gerek yok. Kısaca şunu yazmam gerek  Yunan Kralı durup dururken Türkiye coğrafyasını işgale kalkmadı  küresel  efendiler  istedi ve halklar düşman oldu. Aynı resmi tarih   propagandalarıyla bu iki komşu kıyısında yer alan  halklar birbirine yine düşman ve kinle yetiştirilen kitleler var. Her iki tarafta da. Diğer yanda tüm bu yanlışlığı gidermeye çalışan hümanist sanatçılar,yöneticiler barış için dostluk için çırpınmakta. Neden düşman olalım birbirimize diye sorguluyorlar ve çırpınıyorlar ki her iki halk geçmişin acılarını artık gömsün, kucaklaşalım ve dünyanın en güzel coğrafyasında kavga etmeden kin gütmeden ekonomik çıkarlarımızı ortaklaşa  çabalarla değerlendirip  bu coğrafyada yaşayanlara  hak ettikleri yaşam hakkını sağlayalım.

Sanıyorum 20 yıl gibi bir geçmişi var Bandırma bu konuda yerel yöneticileriyle  Başkan Sedat Pekel döneminde çok güzel işler yaptı. Yunanistan'dan Kıbrıs'tan gelerek ağırlanan ağır misafirlerle paneller seminerler yapıldı halk oyunları ekipleri çok güzel bir barış ve dostluk sürecine girildi. Bandırma sahillerinde mübadele acılarını yaşamış insanlarla doldu. Birlikte oturuldu kahveler içildi ve dostlukla uğurlandı.  Ve aniden bitti. Sanki gizli eller birdenbire bu süreci durdurdu dondurdu.

Ve tüm emekler boşa gitti . Yine resmi tarih kitaplarımızda ki moda döndük. Ne fayda. Kimse kazanamıyor bundan ve sadece emperyalistlerin bu sözde düşmanlıklardan sağladığı çıkarlar dışında halkların kazandığı hiç bir şey yok.

Neyse lafı uzatmıyorum Sedat Pekel 'in belediye başkanlığında yeniden başlatılan barış çubuğu ve dostluk eli süreci Dursun Mirza'nın özel çabalarıyla yeniden hızlandırıldığını görmek beni mutlu ediyor. Çat kapı onlar gelsin biz gidelim . Kamen Kardeş kentimiz gibi uzaklarda bir yerde değil soydaşlarımızın yaşadığı  yakın bir yer.  Bu kez bir adım daha ileri gidilecek ve Yunanistan'ın Kavala Kentiyle kardeş kent olacağız. Soydaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bir yer olması önemli değil .Önemli olan bu köprüleri en kısa zamanda  kurmak  dostluk ilişkilerini çok daha yaygınlaştırarak bu sonuçsuz düşmanlıklara son vermek. Biliyorum ve inanıyorum ki bu düşmanlığı yok edebiliriz. Kavala'da Bandırma Bayrağı ,Bandırma'da Kavala Bayrağı meydanlarda dalgalansın. Komşu Halklar kolayca misafirliğe geziye gitsin gezsin onlar gelsin eğlensin iş yapsın dostluk üretsin. Dünyanın en güzel ezgilerini üreten komşularımızla gurur duyalım. Beraber Sirtaki oynayalım Çiftetelli oynayalım meydanlarda.    Kimse kaybetmeyecek. Bu tarafta yok ama Yunanistan'da hristiyan din adamlarının  düşmanlığı körüklediği  ve düşmanlıkları bilediği bir gerçek ne yazık ki. Bizden yana böyle bir durum yok bence. Kavala meydanlarında  tarihi talihsizlikler sürekli kaşınıp düşmanlıklar  genç beyinlere enjekte ediliyor. Kavala Belediye Başkanı Hanımefendi Bandırma'da misafirimiz oldu  onunda fark ettiği gibi bizden yana sıkıntı yok umuyorum Kavala'da da bu gereksiz nahoş  görüntülere son verir. Düşmanlıkları körükleyen  provakasyonlar da ortadan kaldırılır diye ümit ediyorum.

Festival değerlendirmelerime devam edeceğim.

BANDIRMA GERÇEK 29 MAYIS 2015

 

Yazarın Diğer Yazıları