Yakın zamanlara kadar dünyanın en güzel iç denizi Marmara’da başlayan Müsilaj sorunu için kitlesel duyarlılık ibresi yükselirken bir baktık 5 yıl önce yayınlanmış bir soğutma suyu desarj videosuyla mesele yeniden geldi çattı yine BAGFAŞ’a kilitlendi. Sosyal medya grupları yine her zamanki gibi hedef şaşırtıp gaz alma misyonuna geçti.
Tüm atıklarını vahşi yöntemle dünyanın en güzel akvaryumuna döken 25 Milyon “DUYARSIZ” insanız. Onlarca kent var, bu kentlerin seçilmiş halk adına yetkilendirilmiş yerel yöneticileri yüzlerce kere toplanıp sorunu gündem yaptılar yıllarca havanda su dövdüler . İstisnasız hepsi çözüme odaklanacağına sadece siyasi kadroları şişirip siyasi ikbaline bakmadı mı ? Marmara Denizine kıyısı olan her kent suçludur. İstanbul 1 numara, Bursa suçludur. Şu Nilüfer Çayının haline bakın ..Drone çekilen denize dökülen sahilin durumunu izleyin içiniz acır ağlarsınız . Gemlik körfezi, İzmit ,Tekirdağ, ötede ünlü Ergene!. Bu nasıl basiretsizlik. Bu konuda vekilliğimizi yapan Namık Havutça gibi soru önergesi veren bir kişi mi olmalıydı? Yakın zamanlara kadar içilebilir suyu olan Gönen Çayı’nın ,Susurluk’un Karadere’nin..
Sorundan kurtuluşun çaresi var . Sorunu daha önce yaşayan ve çözen Avrupa’ya bakacaksınız.
1.ÇÖZÜM.
İSTİSNASIZ İLERİ BİYOLOJİK ARITMA.
BU KONUDA TÜM YÖNETMELİKLER YETERLİ. YASALAR YETERLİ.
Çözüm üretim yapan fabrikayı kapatmakla değil ekonomik ceza tercih ediliyorsa bu cezalar sivrisinek ısırığı komik rakamlarla değil “biyolojik arıtma yatırım maliyeti”nden fazla olursa işe yarar. Mevzuatımızda boşluk yok.
**.
Yaygın medyanın hala 1 numara koltuğunda oturan Hürriyet Gazetesi’nin ” Kapatın Gitsin” manşetini gördüğümde gözlerime inanamadım. Gazetenin şimdiki sahibi Demirören’le,az bir süre önce bölgemizin hazinesi antik Kyzikos kentini ortaya çıkaracak kazı ekibine aralıksız sponsor olduğunu duyduğumda şükran duyduğum Gençer ailesinin Marmaris sahillerindeki tertemiz maviliklerin içinde yer alan muhteşem adasında birlikte kahvaltıdan sonra tavlada yenilmenin hıncıyla söylenmiş bir söz değil bu dedim!.. Apaçık legal yöntemle kucağa gelen fırsatı gediğine oturtan bir Borsa spekülasyonu dedim kendi kendime. Günahı başıma..Yüksekten hisse alıp daha yüksekleri bekleyen inatçı küçük hissedarları nasıl ürkütmüştür kimbilir!! Vallahi ilk aklıma gelen bu oldu başlığı görünce.
İlginçtir .Müsilaj kabusu Marmara nın tamamından Çanakkale boğazından Ege’ye yayılma aşamasındayken sosyal medyada kısa bir video servis edildi. Videoda Bandırma Körfezi antik Kyzikos limanlarını kaplayan sazlığın splajlarına doğru fabrikadan yapılan desarjın videosu yeni değildi. Yıllar öncesinde görmüştüm. Bilenlere sormuştum. Yalanı doğrusu bu su Manyas gölünden yetmedi artezyenlerle çekilip depoya alınarak boru hattıyla fabrikaya mutlak gerekli tatlı suyun üretim safhasında tankların soğutulmasında kullanılıp denize desarj edilmesi. Kendim gidip görmedim böyle bir izin de vermezler zaten. Bu durumda TERMAL KİRLİLİK”te söz konusu .. Ama baca hikayesi çok farklı o asıl acıklı hikaye ama konumuz deniz.. Sonuçta.
Sosyal medyanın erketeden izleyen gazman çevrecilerince hedef haline gelen BAGFAŞ müsilajın tek suçlusu oldu. Hedef saptırıp gündemi değiştirmek yerine Marmara’nın tüm kentleri birlikte harekete geçmeli.
DEMAGOJİ YAPMAYA HİÇ GEREK YOK . ÇÖZÜM NET. İLERİ BİYOLOJİK ARITMA. BU YAPILACAK. YAPTIRILACAK. OLMADI DEVLET KENDİ YAPACAK.
Fabrikanın ekonomiye marjinal katkısı çalışanların ekmek derdi, yüzyıl sonra çalışma saatini 6 saate bile düşüremeyen , üye işçilerden geçinme işletmeciliğine dönüşen sendikaların örgütlenme rekabeti .Bandırma da yaşamak zorunda olan halkı ilgilendirmiyor. Tıpkı covid kapatmalarında fabrikalar 3 mesai çalışıp garanti maaşlar hesaba yatarken diğer yanda işsiz kalmış sosyal yardımlaşmadan bir koli gıda alamamış binlerce serbest çalışanın kimsenin umurunda olmadığı gibi. Bu yüzden yönetim kurulu başkanı Sayın Gençer’in fabrikanın ülke ekonomisine katkısını çalışanların düşeceği sıkıntıyı ön plana çıkarması satranç bilenler bilir Şah’ın kaçabilecek yeri olan bir hamledir, geniş kitlede hiç karşılığı yok . Burada yaşamak zorunda olan halk, kaçınılmaz sonu kanser olan kendi yuttuğu zehrin derdinde.
Bana göre bu konuda en kötü işletmeci olan Devlet’tir. Devlet önce kendi fabrikalarını düzeltsin . Bandırma Eti Maden ,Bandırma Asit fabrikaları bir devlet işletmesidir. KİT tir. Üstelik Bandırma’nın burnunun dibinde değil dahası kucağındadır. Bandırma ya girerken Eti Maden bacalarıyla girer Erdeğe doğru çıkarken Eti Asit fabrikalarıyla çıkarsınız. Bagfaş bir tık ötede. Peki bir devlet işletmesi bu kadar çirkin bu kadar kötü örnek işletme iken özel sektöre hesap sormaya hakkı var mı ? Özel sektör mutlaka yüksek kar amaçlı elden geldiğince ucuza mal etmeye çalışacaktır denetimleri varsa yolu yordamı bunu kullacak bir şekilde halledecektir. Ama devlet sınırsız kaynağıyla böylesine kötü bir işletmecilik çevre düşmanı görünümüyle olursa özel sektöre saldırmanın mantığı sakattır.
**
Yıllarca yazdık Eti Maden’in atıkları şlamı ,asit havuzu püsürü.. Bandırmanın hakim rüzgarını önüne alıp sadece Levent Mahallesi sakinlerini değil tüm Bandırmayı zehirliyor. Zehir yutanların umurunda olmayınca yöneticilerde benden sonra tufan diyor. Bakın Yerel yönetim şlam sahası rehabilitasyonunu yine erteledi. Kimse itiraz etmedi. Bir türlü değerlendirilemeyen alçı atıkları şlam dağlarıyla utanç verci çevre faciasını görmezden gelerek vur abalıya misali zıplayarak BAGFAŞ’A ATLAMAK samimiyetsizlik.. Devlet önce kendi pisliğini düzeltecek daha sonra halk adına özel sektörden hesap soracak. Evet bizde geleneksel kanı ” millet devlet içindir” ama öyle değil! Bu değişecek .Doğrusu “devlet millet içindir” çünkü devlet somut bir kişi değil halk adına çalışacak sorumluluk için yetki verilmiş görevlendirilmiş milyonlarca kişinin oluşturduğu soyut tüzel kurumdur.
Kısaca herşey ekonomiktir. Bu Sakallı Adam’ın unutulmaz bir kanunudur.
Bunun içindir ki Bagfaş üzerine odaklanmanın arkasında krizi fırsata çevirme fırsat projeleri olduğu aşikar. Bu fırsatlardan birini de Petrol – İş yakaladı yıllardır sendikal örgütlenme çabaları sürerken! Bandırma Şube Başkanı İlyas Satırlı İşçi sınıfı tarihine kara bir leke olarak geçecek söylemsel eylemi gerçekleştirdi ve işçileri çocuklarla birlikte fabrika kapısının önüne taşıyarak emekçilerin içine hiç sinmeyecek talihsiz açıklamasını yaptı. Ölmeden bu utanç verici sahneleri de görecektik. Nasıl bir pazarlık yapıldıysa zamanla öğreniriz şimdilik Sayın Gencer’i – teorik sınıfsal mücadelede, karşı cepheyi yanına çeken- bu müthiş başarısı için kutluyorum !
Farklı bir perspektif için bakınız :https://marmaraolay.net/hic-kimse-kizmasin-satirli-yapmasi-gerekeni-yapi…
19-06-2021- MEHMET LEVENTOĞLU