Mustafa Kemal Atatürk:
“Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye haklına Türk Milleti denir.” dediğinde,
etnik yapıları farklı olan birçok insan aynen bu gün olduğu gibi yaşıyordu Ülkemizde…
-Aynı dili konuşuyor,
-Aynı tarihi paylaşıyor,
-Aynen bugün olduğu gibi birlikte yaşamak istiyor,
-Birlik ve beraberlik içinde ortak duygularla ağlıyor, gülüyor,
-Kültürel miraslarını barış ve kardeşlik içinde devam ettirmek istiyorlardı.
*
‘Türk Milleti’ kavramı etnik bir tarif değildir.
Milleti oluşturanlar:
Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı VATANDAŞLARdır.
*
Dünyanın her devletinde vatandaşlara:
‘Ulus’ ya da ‘Millet’ de denir.
Fransız ulusu veya Fransız Milleti deseniz,
kimsenin aklına Franklar ya da Galyalılar gelmediği gibi
Alman ulusu veya Alman milleti deseniz,
Kimsenin aklına Galatlar ya da Saksonlar gelmez.
*
Milletleri oluşturan unsurlar her zaman aynı görüş ve duygu yapısında olmazlar ki,
bu durum o ülkelerin “beka” sorunudur.
Bölünebilir, parçalanabilir hatta tarihin karanlığına gömülebilirler.
*
Milletler, ‘Birlikten kuvvet doğar’ cümlesinin etrafında da toplanırlar.
İşte o zaman:
Savaştan çıkmış olsalar da,
borç içinde yüzseler de,
adalet terazileri bozulmuş olsa da, engellenemeyecek güzel işler yaparlar.
Kısacası ‘söz’de değil, ‘öz’de:
Ekonomisi sağlam, güven ve huzurla, dünya siyasetinde söz sahibi olarak yaşarlar.
*
Ülkemizin özelinde:
1-Toplumsal ayrışma ve kutuplaşmaya son vermek,
barış, huzur ve kardeşlik ortamı yaratmak;
2-Ülkenin siyasal sistemini normalleştirmek;
3-Hukukun üstünlüğünü,
yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığı sağlamak;
4-Tüm hak ve özgürlüklerin kullanılmasını temin etmek için
BİR ARAYA GELİNMESİ GEREKİYORDU.
Cumhuriyet Halk Partisi,
İyi Parti,
Saadet Partisi,
Demokrat Parti bir araya geldiler.
*
Bu birliktelik,
Mustafa Kemal Atatürk’ün tanımladığı “Türk Milleti” yararınadır.
Partilerin,
‘Millet İttifakı’ adı altında, farklılıklarını koruyarak bir araya gelmeleri umut ışığıdır.
Desteklenmesi gereken erdemli ve onurlu bir yoldur.