Yunan işgal ordusunun Balıkesir’den geleceği beklenmekte iken,
2 Temmuz 1920 Cuma günü sabahleyin İngiliz ve Yunan savaş gemileri Bandırma limanına girdiler. İskeçe tümeni adıyla bilinen ve general Mazaraki komutasındaki Yunan birlikleri karaya çıkarak şehri işgal ettiler . Kaymakamı vekaleten kadı efendi tarafından sabahleyin tertib edilen, müftü, metropolit vekili ve her üç millet eşrafından mürekkeb bir heyet vapurla İngiliz zırhlısına gitti. Gemi komutanı gelen heyeti kabul etmeyerek onları “Kılkış” adlı Yunan zırhlısına gönderdi. Burada kumandan Mazaraki ile görüşmelerde bulunuldu. Sahile çıkan general Mazaraki doğruca kiliseye gittikten sonra Hükümet Dairesine yöneldi. Üzüntü ve ümitsizlik içinde durumun neticelenmesini bekleyerek makamını terk etmeyen kaymakamla, tahrirat kâtibi Mithat efendi ve bir kaç memur haberdar edildi. Kadı Efendi de gelerek ; Rum ileri gelenleriyle ve maiyetiyle hükümet dairesine gelen kumandan karşılanarak idare meclisine alındı.
Yunan kralı Alexandros adına Bandırma’yı işgal ettiğini askerine karşı tecavüz olunmaması ve herkesin silahını teslim etmesi, firar edenlerin geri dönmemesinin kendileri için daha iyi olacağını Bandırma halkını itaat içinde görmekle memnuniyetini belirtti. Kadıyı müftüyü belediye reisini metropolid vekilini Ermeni murahhasını ve diğer ruhani reislerini yerlerinde bıraktı. 4 Temmuzda kaymakamlık vekâletinin yine kadı efendiye iade olunduğunu ; telgraf memurlarının eskiden olduğu gibi görevlerine bakacaklarını belirtti .
Daha sonra balkona çıktı. Ahaliye rumca nutuk vererek alkışlandı. Hükümet binasının sancak direğindeki Osmanlı bayrağı indirildi ; yerine Rum mektepli kızların şiirleri ve halkın alkış tufanı arasında ve bir bahriye müfrezesinin selâm dur vaziyetinde iken Yunan bayrağı çekildi . Sonra karantina, liman, gümrük idarelerindeki Osmanlı bayrakları indirilerek, yerlerine Yunan bayrakları çekildi. Telgrafhane işgal edilip, karantina ve liman memurlarına işten el çektirildi. Hükümet dairesindeki Yunan bayrağı yerine siyah zemin üzerine beyaz haçı hâvi bir bayrak çekildi. İskeçe fırkası deniz yoluyla limanı terk ederek, yerini baş kumandan, ferik Praskudopulos kumandasındaki orduya bıraktı.
Balıkesir yoluyla İzmir’den gelen Praskudopulos ordusu Bandırma’ya gelerek hükümet dairesini işgal edip karargâh yaptı .
Bandırma’nın işgalinin ardından, yerli Ermeni ve Rumlardan çok sayıda kişi Yunan kuvvetlerine asker olarak katılmış, bir kısmı da çeteler oluşturmuştu. Bu gelişme üzerine harekete geçen efeler, oluşturdukları kuvvetlerle kısa sürede bu çeteleri bertaraf etmişlerdir. Bandırma’da bulunan Yunan kuvvetleri işgal süresince halka zulmetmişler, olmadık hakaret ve saldırılarda bulunmuşlardır. Bedelinin ödeneceğine dair ilanat yapmalarına rağmen, halkın ekinine, hayvanlarına el koyarak kendi gemilerine yüklemişlerdi. Bilhassa Ermeni çeteciler halktan ve askerimizden pusuya düşürdüklerini hunharca katletmişlerdi. Bu saldırılara karşı bölgede hareket halinde olan Bacak Hasan, Talaşmanlı Hurşit, Pıtır Hüseyin, Gönenli Hasan gibi namlı efeler Rum ve Ermeni çetelerine bölgeyi dar etmişlerdir. Bu gelişmeler üzerine bölgede daha fazla tutunamayacağını anlayan Yunan kumandanı ve askerlerinden bir kısmı 2 Ağustos 1922 tarihinde kara yoluyla Bandırma’dan çekildi. Bir miktar askerle yüzbaşı Dalmer adında bir subay merkez kumandanı olarak şehirde kaldı. O zamana kadar Yunan askeri sevkiyatını tetkik ve izleyen İngiliz kumandanı da şehirden ayrılmak zorunda kaldı.
Ancak Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Eylül 1922’de ilk hedef olarak Akdeniz’i gösteren ünlü emrini vermesi üzerine, kahraman Türk ordusu batıya doğru kaçmakta olan Yunanlıların peşini bir an olsun bırakmadı. Türk şehir, kasaba ve köylerini baştan başa ateşe veren ve halkının çoğunu, camilere ve evlere doldurarak katleden Yunanlılar, çok sayıda silah, cephane, araç ve gereç bırakarak binlerce insanını Anadolu topraklarına gömerek maceralarını sona erdirdiler. Bu eli kanlı katiller geri çekilirken yerli Rum ve Ermenilerin de desteği ile şehri yakıp yıkmışlar ; meydanlara, camilere ve mezarlıkları topladıkları mâsum insanlarımızı katletmişlerdir.
Nihayet 17 Eylül 1922’de 3. Kolordu komutanı Şükrü Naili Paşa kumandasında marşlar söyleyerek Bandırma’ya giren millî kuvvetler, şimdiki Atatürk caddesi başlangıcında Bandırmalılar tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Büyük zafer ve şehrin düşman işgalinden kurtuluşu münasebetiyle sokaklara dökülen halk ellerinde Türk bayrakları olduğu halde bu büyük sevinci coşkuyla kutladılar.
BANDIRMA KÜLTÜR PLATFORMU PAYLAŞIMIDIR
04-07-2023