Geçen haftanın en çok konuşulan konusu HDP oldu. Bir yandan HDP’nin İyi Parti ile temas kurup kurmadığı, bir yandan Siirt dâhil 5 HDP’li belediyeye atanan kayyım bir yandan da Van Özalp’te vefa destek ekibine PKK’nın düzenlediği saldırı sonucu, HDP ve onun niteliği ile ilgili tartışmalar ön plana çıktı.
Dikkat çekici olan CHP dışındaki meclis partilerinin tamamının (Ak Parti, MHP, İyi Parti) HDP’yi PKK terör örgütünün uzantısı olarak nitelemesi. CHP yönetimi, HDP ile PKK’nın ilişkisi konusunda sus pus. Seçimlerde kurdukları ittifak nedeniyle bu konuda konuşamıyorlar. CHP içinde HDP ile ittifaka karşı çok cılız sesler var, neredeyse duyulamayacak tonda sesler. Vatan Partisi ise bu konuda çok net, bu partinin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 2015 yılından bu yana tam 4 kez dilekçe sunmuş durumda. Üstelik içerisinde PKK-HDP ilişkisini kanıtlayan sayısız delili barındıran dosyalarla birlikte.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN UZANTISI AMA!
Peki, bir siyasal partinin “terör örgütünün uzantısı” olması ne anlama geliyor?
Terör örgütünün uzantısı ama Hazine’den yılda 100 milyon TL’ye yakın yardım alıyor. Bu kaynakları terör örgütüne iletebiliyor.
Terör örgütünün uzantısı ama TBMM’de atıp tutabiliyor. İstiklal Marşı okumuyor, yemin etmiyor, Meclis Grubunda PKK’nın sözde gerilla marşını okuyup bölücü sloganlar atabiliyor.
Terör örgütünün uzantısı ama belediye yönetebiliyor. Belediyenin araç, gereç ve maddi imkânlarını terör örgütü için seferber edebiliyor, terör örgütü adına zorunlu “bağış” (haraç) toplayabiliyor.
Terör örgütünün uzantısı ama toplantı, miting yapabiliyor, kurs açıyor, çocukları dağa kaçırabiliyor.
Nasıl yani?
Neresinden bakarsanız bakın, anlaşılmaz bir durum. Yanlış olan bir şey var.
PARTİ NEDEN VE NASIL KAPATILIR?
Son dönemde yapılan değişikliklerle bizim ülkemizde parti kapatmak oldukça zor bir hale geldi. Buna rağmen HDP, Anayasada ve Siyasi Partiler Kanununda belirtilen kapatma şartlarının tamamını yerine getirmiş durumda. Bir parti hangi durumda kapatılır merak edenler Anayasanın 68. ve 69. Maddeleri ile Siyasi Partiler Kanununun 100 ve 101. Maddelerine bakabilir.
Yine kanunlarımıza göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı (YCB) bir parti hakkında resen kapatma davası açabileceği gibi, hükümet ile mecliste grubu bulunan herhangi bir parti de (Ak Parti, CHP, MHP, İyi Parti) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir partinin kapatılması için başvurabiliyor.
Peki, HDP için “terörle bağlantılı parti” diyen partiler, terörle bağlantılı partinin kanunlara göre kapatılması gerektiğini bildikleri halde neden gereğini yapmıyorlar? Neden YCB’na başvurmuyorlar? Cevabını arayacağımız soru budur.
‘YENİSİ KURULUR’ İTİRAZI
“HDP kapatılmalı” dediğimizde en sık karşılaşılan itiraz şu oluyor: Kapatmak çözüm mü, yenisi kurulur.
Bu itiraz, içerisinde herhangi bir mantık barındırmamaktadır. Örneğin siz cinayet işleyenleri hapse atsanız da cinayet işlenmeye devam ediyor. Hatta cezasını yatıp çıkan, tekrar aynı suçu işleyebiliyor. Bu durumda “cinayet suçlarını engelleyemiyoruz o halde serbest bırakalım” diyebilir misiniz? Türk Ceza Kanunu’nda cinayet suçu tarif edildiğine göre cinayet suçlarına ceza vermeye devam edeceksiniz.
Sık sık haberlerde görürüz, 30 kişi bir araya gelir, içerisinde kumar oynamak için parti kurarlar. Neden? Çünkü partilere emniyet güçleri çok karışmaz. Yine de polis buraları basar, sonra da bu partilere kapatma davası açılır ve kapatılır. Bir bakmışsınız sonra yenisi kurulur. Ama o da kapatılır. Açılır, bir daha kapatılır. Ne yapacağız bu durumda? “Yav nasıl olsa yenisini kuruyorlar, bırakalım kumar oynasınlar, kapatmayalım” mı diyeceksiniz? Yoksa kumarhane partilerine karşı gereğini mi yapacaksınız?
Her fırsatta “hukuk devleti” diyoruz. Ama “kapatmak çözüm mü, bırakalım” itirazı hukuk devletini yok sayan bir itirazdır. Hukuk devleti, hukuk uygulanırsa gerçeğe dönüşür. Hukukun gereği ise HDP’nin kapatılmasıdır.
‘6 MİLYON OY ALDI’ İTİRAZI
Bir diğer itiraz: Efendim, 6 milyon oy alan bir parti kapatılır mı? Seçmen iradesi ne olacak?
Bu söylemde de bir mantık ve hukuk kırıntısı göremiyoruz. Suç işleme özgürlüğüne kaç oy alınca sahip oluyoruz? Ne kadar oy alınca, bir parti eşbaşkanı “Sırtımızı PKK’ya dayadık” deme hakkına sahip oluyor? Böyle bir özgürlük var mıdır? Bir parti en üst kademesinden, en alt örgütüne kadar organize bir biçimde PKK için çalışacak, aldığı oy da bunun dokunulmazlığını sağlayacak. Ne kadar seçmen desteğine Eren Bülbül’ü katletme özgürlüğü verilebilir?
Söz gelimi DEAŞ bir yasal parti kurma kararı verdi. 30 sabıkasız elemanını görevlendirdi, partiyi kurdurttu. Örgütledi ve seçime soktu. Bin bir yalan dolanla iyi kötü oy da aldı. O arada bu parti, binalarında çocuk kafaladı, silahlı talim yaptırdı… Yöneticileri “Biz Ebubekir Bağdadi’nin heykelini dikeceğiz, buna alışın” diye beyanatlar verdi. Parti örgütleri DEAŞ’ın çağrısı üzerine kentlerde ayaklanmalar, yakıp yıkmalar yaptı. Hatta bazı yerlerde “öz yönetim” ilan etti. Ne yapacaksınız? “Efendim bunların şu kadar oyu var, seçmen iradesi…” mi diyeceksiniz? Yoksa hukukun gereği olarak bu partiye kapatma davası mı açacaksınız? Ya da FETÖ partisi hayal edebiliyor musunuz?
‘BU ÇAĞDA PARTİ Mİ KAPATILIR’ İTİRAZI
Saçma itirazlardan birisi de, “21. yüzyılda parti mi kapatılır, ilkellik” biçimindeki itiraz.
Terör örgütleri neden yasal parti kurar? Amaçlarına ulaşmak için. Amaçları ne? Türkiye’yi Türk ve Kürt olarak bölmek, iç savaş çıkarmak. Devleti ortadan kaldırmak. Peki ortadan kaldırılması amaçlanan devlet, “beni ortadan kaldırabilirsiniz” diyerek özgürlük tanır mı? Tanımaz. Bu dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bir devleti silahla ortadan kaldırma ya da bölme özgürlüğü diye bir demokratik kategori yoktur. Bu amaçla dünyanın hiçbir yerinde parti de kurulamaz. Kurulsa da kapatılır. Türkiye HDP’nin öncüllerini (HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP vb.) defalarca kapattı. Her defasında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi haklı buldu. Çünkü Venedik Komisyonu şöyle der:
“Siyasi Partilerin yasaklanması ya da kapatılması, ancak partilerin anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracak şekilde, demokratik anayasal düzeni yıkmak için şiddet kullanılmasını savunması ya da şiddeti politik bir araç olarak kullanması durumunda haklılaştırılabilir.”
Yani çağdaş batı hukuku açısından bile HDP’nin kurtarılabilir yanı yoktur. Venedik Komisyonu parti kapatmak için “şiddet” şartı koşuyor. HDP ise şiddetin ötesinde, örgütlü bir terör faaliyeti içerisinde. Demek ki Avrupa Birliği mevzuatında da parti kapatma var.
Avrupa Birliği üyesi olan ve dolayısıyla mevzuatı AB’ye uyumlu olan İspanya’da 2000’li yıllarda üç parti kapatıldı. Sebebi ayrılıkçı terör örgütü ETA ile bağlantılı olmak. Birini kapatıyor, diğeri açılıyor, onu da kapatıyor, sonra diğerini de. Ve çok geniş siyaset yasakları. Gerekçe ise terör ve ayrılıkçılık.
‘6 MİLYON KİŞİ TERÖRİST Mİ’ İTİRAZI
Siz “HDP, PKK’nın uzantısıdır” dediğinizde bir koro “6 milyon seçmene terörist diyemezsiniz” diyor. Ne basit demagoji. Zaten demiyoruz ki. Çünkü seçmen olma, sandığa gitme diye bir terör eylemi yok. 6 milyon kişi, vatandaşlık hakkını kullanmış ve sandığa gitmiştir. Kimse verdiği oy nedeniyle yargılanamaz. En fazla eleştirilebilir, o kadar. Doğru anlaşılsın, biz “Türkiye’ye silah doğrultan terör örgütünün emir komutasında olan bir parti yasal zeminde faaliyet yürütemez” diyoruz. Bu tarifin hiçbir yerinde seçmenle ilgili bir gönderme yok.
‘KÜRTLER TEMSİL EDİLMESİN Mİ’ İTİRAZI
“HDP kapatılmalı” dediğinizde HDP çevresi tehlikeli bir ajitasyona başlar: Siz Kürtleri siyaset sahnesinden silmek istiyorsunuz.
HDP’nin bu kışkırtıcı ajitasyonuna kapılan çok olur. Sahte solcular, sol liberaller, muhafazakâr liberaller, sosyal demokratlar, bazı İslamcılar aynı tekerlemeyi tekrar eder.
Hâlbuki sadece bu iddia bile kapatma sebebidir. “Kürt Partisi” diye bir parti olamaz. Hiçbir parti ben Alevileri, Kürtleri, Sünnileri, Müslümanları, Arnavutları temsil ediyorum diyemez. Türkiye’de partiler, bölge, din, dil, kimlik partisi olmazlar. Kanunlar bunu çok açık belirtir. Bizim mevzuatımızda kimlik değil vatandaşlık esastır. Etnik kimliklerin ya da mezheplerin temsili yoktur, bu ortaçağdır. Partiler, Türkiye için siyaset yapar, bütün vatandaşlara hitap eder. Milletvekilleri kimlikleri değil bütün Milleti temsil eder.
Sonra, HDP’nin Kürtleri temsil ettiğine dair iddianın nesnel kriteri nedir? HDP’ye çıkan oylara “Evet” ya da “Tercih” mührü yerine “Kürttür” mührü mü basılmış. Türkiye’de Kürtler, her partide yoğun ve aktif biçimde siyaset yapabiliyor. Kürtleri “Kürt Partisine” hapsetmek, bölücülüğün ve ırkçılığın hasıdır. Kürt olup HDP’ye değil başka partilere oy verenlerin sayısı HDP’ye oy verenlerden çok daha fazla. Bu gerçeği ne yapacağız?
EY MECLİSTEKİLER! KONUŞMAYIN, YAPIN!
HDP’nin kapatılmasına karşı çıkanların uydurduğu temelsiz ve mantıksız başka söylemler de var. HDP’nin açık kalmasının “devlet aklı” olduğunu söylemek gibi. Çocukça şeyler. Hepsini yazmaya yerimiz yetmez. Hepsi yalan dolan, laf kalabalığı.
Mecliste grubu bulunan partilerin terör örgütünün uzantısı, terör faaliyetlerinin odağı olduğunu bile bile HDP’nin kapatılması için harekete geçmemesinin asıl sebebi günlük siyasi kaygılar. Ne kadar inkâr etseler de, CHP ve İyi Parti için HDP, aynı gemide yer aldıkları bir ortak. Ak Parti ve MHP cephesi ise “kapattırırsak oy kaybederiz” telaşında.
Kirli ittifaklar ya da günlük siyasi kaygılar uğruna hukukumuz çiğneniyor. Böyle bir partinin siyaset yapabilmesi, hiçbir şey değilse, on binlerce asker-sivil şehidimizin hatırasına yapılan bir saygısızlıktır. Topu savcılığa atmasın kimse. Sorumluluk mecliste grubu bulunan dört partide. Madem HDP’yi PKK’nın uzantısı olarak görüyorsunuz, o zaman gereğini yapın, kapatma başvurusunda bulunun.
Milleti kandırmayın.
19-05-2020/UTKU REYHAN/AYDINLIK