Ne Olacak Bu CHP'nin Hali !!!

NE OLACAK BU CHP’NİN HALİ !!!
Ülke, yangın yerine döndü.
Ülke 6 Şubat depreminden bugüne, yıkıntılar, moloz yığınları altında kaldı.
Ülke, Dağ kadı, Çavuş köy, Yeşil Çomlu karpuzlarının tadında ve olgunluğuna ulaşmış gibi, orta yerinden ikiye bölünmüş durumda ve parası olanlara satılmayı beklemekte; parsel parsel… Yeşil dolarları, avroları basanlar kolaylıkla alabilmekte; vatandaşlığı da, yalıları da, katları da, yatları da, adaları, modaları da, katar katar boğazları da, limanları da, ormanları da… Hem de kelepir fiyatına.
22 senedir uygulanan yanlış ekonomi-politik yöntem/ yöntemsizlik, ülkeyi çökme noktasına getirdi. “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur!” denildi, “Ben ekonomistim, bunların kafası basmaz!” denildi, “ Nas var, nas! Sana bana ne oluyor?” denildi. Fakat her yanlış uygulama, her yanlış ajitasyon, nasıl oluyorsa oluyor, iktidar koltuklarında bir türlü değişime yol açmıyordu. Pekâlâ! Bütün bu gelişmeler karşısında, müzminleşmiş ana-muhalefet CHP ne yapmaktadır?
Ülke, Dağ kadı karpuzu gibi… İçi kırmızı, dışı yeşil, kütür kütür, tatlı mı tatlı… Parası olup da yiyene…
Ormanlar yanıyor, ormanlar kesiliyor, depremin yıktığı şehirler yeniden yapılaşmayı bekliyor. Ülke yangın yeri, yıkım yeri, kesim yeri. Çölleşme tehlikesi, susuzluk tehlikesi ülkenin burnunun dibinde…
İcra dosyaları, adliye koridorlarına sığmayıp, sokaklara taşıyor. Kiralar ödenemiyor, et, süt, peynir, yumurta alınamıyor. Damaca suyun maliyeti 1 TL, satış fiyatı 70 TL. Okul masraflarını karşılamaya güç yetmiyor. Sağlık sorunu, ilaç sorunu, ulaşım sorunu, benzin, mazot sorunu, tüp gaz sorunu; mutfak tüpü 460 TL.  9 milyon emeklilerin ve ailelerinin, aylık 7.500 TL ile geçinme sorunu, genç işsizlerin sorunu, sorunu, sorunu… Ülke, sorunlar yumağı; Ne mutlu Türkün sorunlarını çözenlere!
 AKP ve MHP koalisyonu her seçimden galip çıkmakta, atı alıp, Üsküdar’ı “aygır gibi” kolaçan etmekte… CHP’ye bel bağlayanlar, her seçim sonucunda milli piyango alıp da hüsrana uğrayan vatandaş Abdül Rezzak gibi, burnundan soluyarak gezinmekte. 
CHP nerede? Değişim için, fabrika ayarlarına dönüş için yeni bir kaset skandalı mı yaşanması gerekmekte? Ayrıca, beklenen fabrika ayarları nedir; ortanın solu mu, ortanın sağı mı, sağın sağı mı, sağın solu mu, nedir fabrika ayarları? 
9 Eylül 1923 CHP’nin kuruluş tarihi… Unutmuş olanlara ve de CHP’den umudunu kesenlere duyurulur. 100’üncü kuruluş yıldönümünü kutlamaya sayılı günler kaldı. 6 Ok, ilk günkü gibi durduğu yerde durmakta ve doğmakta olan güneşin okları gibi, CHP’nin flamasını süslemektedir; 1950 yılından bu yana, etkin olmayı, hedefe saplanmayı beklemektedir. Hedef tahtasına isabet ettirecek kuvvetli ve dirayetli “asrın” bileğini beklemektedir. 6 Okun ne anlama geldiğine dair bir fikri olmayan genç nesile hatırlatmak babından sıralayalım: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik… 6 ilke, 6’sı da birbirinden anlamlı, birbirinden güçlü, devletin yapılaşmasında olmazsa olmazları idi, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında… Sonrasında birçok parti çıktı ve milliyetçilik, en yüce değer olarak, iktidara giden partinin mihenk taşı oldu. Laiklik, Devletçilik, Halkçılık ilkeleri rafa kalktı; prim getirmez oldular. Bölünen karpuzun yarısı Cumhuriyet ilkelerini savunur oldu, diğer yarısı muhafazakârlığı… Devrimcilik ise, her 10 yılda bir yapılan darbelerle Per perişan edildi.
Bilenler bilir; Ülke nasıl kurtarılır sorusu, rakı masalarının vazgeçilmez konusunu teşkil ederdi bir zamanlar. Şimdiki hayat pahalılığında, aynı sıklıkta kurulamayan masaların tartışma konusu ise; CHP nasıl kurtulur? oldu. Zira CHP’siz bir Türkiye’yi toplumun yarısı kabul edemez, böyle bir olasılığı düşünmek dahi istemez haldedir. 
Marx’ın kıymetli sözünü hatırlayalım: İnsanlık, ancak, çözebileceği sorunlar ile uğraşır; çözüme ulaşabilmek için maddi koşulların oluşması ya da en azından gelişim aşamasında bulunması gerekmektedir.
CHP’yi iktidar kılacak yöntem, ancak ve ancak bilimsel diyalektik yöntem olabilir. Sağ sapmalarla, muhafazakâr partileri taklit etmekle, sağın kırıntılarını, dışlanmışlarını toplamaya çalışmakla iktidar olunamayacağı, deneye deneye anlaşılmış olması gerekir. Değişim, üst yönetimle birlikte, uygulanan “merdane” yöntem tarzında olmalıdır.   
Diyalektik yöntem, çözüm bekleyen sorunları ve problem kümelerini bilincin konusu kılarak, onları kolaylıkla kavranabilir ve izlenebilir hale getirmektedir. Hegel ’in diyalektiği, problemlerin irdelenişi ve işlenişi için en ideal olanıdır.
Diyalektik yükseliştir. Diyalektik ‘deneyim’dir. Diyalektik, değişimi, dönüşümü, hareketi temsil eder. 
Sedat PAMUK, 29.07.2023, Tatlısu, Erdek