Nogay’ların Bitmeyen Göçü

Nogay’ların Bitmeyen Göçü
REKLAM ALANI

12.yüzyıldan sonra tarihi kayıtlarda yer alan Türkçe konuşan  önemli boylardan Nogayların Orta Asya bozkrlarında yüzyıllardan beri sürdürdükleri göçebe yerleşi yaşamlarından 12 yüzyıldan itibaren zorlu bir varolma mücadelesi vermeye devam etmektedir. 

Nogay adı, Kırım’ın batısında Aksu nehri ile Özü nehri arasındaki sahada Kıpçakların boy beyi olan Emir Nogay’dn geldiği kabul edilmektedir. Emir Nogay  boy beyliğini dedesi Tuval Bey’den alarak 1270-1299 yıllarında AltınOrda’da büyük bir nüfuz kazanmış olan Berke Han’ın başkomutanı olan kişidir. O dönemden itibaren O na tâbi il ve uruğlara da Nogay adı verilmiştir.

Kıpçak Bozkırı da denilen- Kafkas Dağları’nın kuzeyinde, Dinyester ile İrtiş ırmakları arasındaki bölge kabile birliklerini muhafaza eden Moğol kökenli Mangıtların Kıpçak Türkleriyle karışarak  Türkleşmeleri neticesinde Nogay kültürü ortaya çıkmıştır. Nogay’ların tüm efsaneleri ise 14. yüzyılda emir olan Adıge’den gelmektedir. 

Moğolcada “köpek” anlamına geldiği yazılan Nogay kelimesi ve  Nogay adı Altın Ordu emirlerinden Emir Nogay’ın isminden gelmektedir. Ancak, Nogaylar arasında Emir Nogay ile ilgili en küçük bir hatıranın bile yaşamamasına karşılık, 14. yüzyılın sonlarında Kafkasya ve Deşt-i Kıpçak bölgesinde kurulan Nogay Ordası kurucusu  Edige  hakkında söylenen destanlar günümüzde dahi Nogaylar arasında canlılığını korumaktadır. Ayrıca Nogay Boyunun  bütün bey ve mirzalarının Edigey’in soyundan geldiği bilinmektedir. 
AltınOrda Han’ı Berke Han’dan sonra tahta çıkan ve 1266-1280 yılları arasında hüküm süren Mengü-Timur zamanında Altın Ordu devletinde nüfuzu artan Moğolların Mangıt boyuna mensup olan Emir Nogay, şahsî cesareti ve idarî kabiliyetiyle Altın Ordu devletinin idaresini elinde tutmuş ve kırk yıl kadar Altın Ordu’nun tek hakimi olmuştu.. Han soyundan gelmediği için “Han” unvanını alamayan Nogay “Emir” unvanıyla anılmıştı. Altın Ordu devletinin yönetimi üzerinde istediği zaman Hanları değiştirebilecek kadar etkili olan Emir Nogay 1299 yılının sonbaharında Tokta Han’a karşı verdiği savaşta yenilerek öldürülmüştü. Emir Nogay’ın ölümünün ardından Deşt-i Kıpçak sahasının Cuci (Coçi) oğullarının hâkimiyeti altına geçmesiyle birlikte Mangıt kabilesi beylerinden Edigey, Cuci ulusunda söz sahibi olmuş ve Nogay Ordası’nın kurucusu olarak tarihe geçmişti. Edigey 1419 yılında Altın Ordu Hanı Toktamış Han’ın oğlu Kerim-Birdi tarafından mağlup edilerek öldürülmüştür.
Bağımsız Nogay Hanlığı
14. yüzyıl sonunda, Altın Orda imparatorluğunun zayıflamasıyla ortaya çıkan altı Tatar/Kıpçak Hanlıklarından biri de Nogay hanlığıydı. Bu Nogayların sahip oldukları ilk ve tek kendi bağımsız yönetimleriydi. İdil/Ural Tatarları ve Altın Orda devleti ile geniş geniş bilgileri OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN.
Nogayların göç sahalarının geniş bir coğrafyaya yayılmıştı. Doğuda Altay dağları bölgesinden batıda Tuna nehri havzasına kadar uzanan geniş bir alan. Nogayların esas kitlesi İdil ırmağının doğusunda, Yayık ve Emba ırmaklarının civarlarında yaşamaktaydı ve bunların bir kısmı daha doğuda Sır Derya’ya kadar uzanırlardı. Nogay kabilelerinden yedisi “Şırın, Arın, Kıpçak, Argun, Alçın, Katay ve Mangıt” Yedisan adıyla biliniyorlardı. Kazan Hanlığı’nın Ruslar tarafından ele geçirilmesine kadar Nogay kabilelerinin göç sahasının kuzeyde Kama ırmağına kadar uzandığı bilinmektedir.
Astarhan’ın Ruslar tarafından alınmasıyla Nogay kabilelerinin bir çoğu 16. yüzyıl ortalarında İdil ırmağının batı tarafına göçe zorlandılar. 16. yüzyıl ortalarında Kırım Hanı Devlet Giray Han’ın hâkimiyeti devrinde Nogay kabilelerinin Kırım Hanlığı içinde göç sahası bulmaları bir mesele halini aldı. 1557-1558 yılları arasında ortaya çıkan kıtlık ve açlık bu göç hareketini aşağı İdil sahasında hızlandırdı. Bu sırada Nogayların başı sayılan Yusuf Mirza ile veliahdı İsmail Mirza arasında ortaya çıkan siyasî çekişme Nogayları ikiye böldü. Nogayların Rus himayesinde bulunması siyasetini takip eden İsmail Mirza’ya karşılık Rus aleyhtarı olan Yusuf Mirza arasında başlayan mücadele 1555 yılında Yusuf Mirza’nın öldürülmesiyle sonuçlandı. Yusuf Mirza’nın oğullarının İsmail Mirza’ya karşı mücadeleyi devam ettirmeleri neticesinde Nogaylar birbirine düşman iki zümreye bölündüler. Rus aleyhtarı olan Nogay kabileleri 1557-1558 yıllarında İdil ırmağının batısına göç ederek Kırım Hanı Devlet Giray (Gerey) Han’a sığındılar. Devlet Giray Han bu Nogaylara Kafkasya’nın kuzey düzlüklerinde hâkimiyeti altında bulunan Kabardey ülkesi ile Azak kalesi arasında göç sahası tahsis etti. Bu bölgeye yerleşen Nogaylar “Kiçi (Küçük) Nogay Ulusu” adıyla tanındılar.
Nogayların bir kısmının Kafkasya ve çevresindeki topraklara Ruslar tarafından yerleştirilmeleri 18. yüzyılın ikinci yarısında gelişen siyasî olaylar neticesinde gerçekleşti. 1768 yılında başlayan Rus-Türk Savaşı sırasında İkinci Katerina Yedisan ve Bucak Nogaylarının mirzaları ile bir anlaşma yaparak Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığı’na karşı Nogayları kendi tarafına çekti. 6 Temmuz 1770 tarihinde yapılan anlaşma gereğince Nogay Tatarlarının Ruslara karşı savaşmayacakları kararlaştırıldı.
Yedisan ve Bucak Nogay Tatarlarının beyleri Can Membet Bey bu ihanetin karşılığında Ruslardan 3000 ruble mükafat aldı ve Nogaylar Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığı’na karşı Rusya’nın hizmetine girdiler. 1771 yılı başında St. Petersburg’a gelen bir Nogay heyeti Çariçe İkinci Katerina’dan Nogay Hanlığı’nın yeniden kurulmasını ve Rusya’nın himayesi altına girmesini talep ettiler. Rusya kendi siyasetine uygun bulduğu bu talebi kabul etti ve Can Membet Bey’in idaresinde bir Nogay Hanlığı kurulması için Nogay mirzaları ile görüşmeler yaptı. Ancak bazı Nogay kabilelerinin Can Membet Bey’in hanlığını kabul edecekleri şüpheli görüldüğünden, Rus hükümeti dört Nogay kabilesinin Kafkasya’daki Kuban ırmağı boylarına nakledilerek başlarına Kırım hanlarının soyundan, yani “giraylardan/gereylerden” bir sultanın getirilmesi için harekete geçti. 1771 yılı sonlarında dört Nogay kabilesi Tuna havzasından alınarak Kafkasya çevresinde, Kuban ırmağı boylarında Ruslar tarafından yerleştirilip yaşamaya başladılar.
1782 yılında General Suvarov komutasındaki Rus ordusunun katliamına uğrayan Kuban çevresindeki Nogaylar Kafkasya’nın Karadeniz sahillerinden Kabardey topraklarına kadar uzanan Osmanlı hâkimiyetindeki bölgenin idarecisi Ferah Ali Paşa’ya sığınarak, Osmanlı arazisine yerleşmek istediklerini bildirdiler. Ferah Ali Paşa Nogayların hem Ruslar, hem de Çerkesler ile aralarında düşmanlık olduğundan, onların Ruslarla Çerkesler arasına yerleştirilmelerinin Osmanlı Devleti’nin menfaatleri açısından uygun olacağını düşünerek bu talebi olumlu karşıladı. Çerkezistan bölgesinin kuzeyine yerleştirilecek olan Nogay kabileleri dört gruba ayrıldı ve 10.000 kadarı Kabardey bölgesinin batısında, Abzeh ve Besleney Çerkeslerinin arasına yerleştirildi. 10.000 kadar Nogay Kemirguey Çerkeslerinin bölgesine, 10.000 kadar Nogay Hatukay Çerkeslerinin bölgesine, 10.000 kadarı da Anapa limanına yakın bir bölgeye yerleştirildi. Nogaylara bu bölgelerde yaşayabilmeleri için yerleşik hayata geçmeleri ve ziraatla meşgul olmaları, Çerkeslere ve Ruslara saldırmamaları şart koşuldu. Böylece Kafkasya çevresinde yer alan Nogay Tatarlarının yerleşik hayatları başlamış oldu.
1859 Nogay göçü
Kırım Harbi’nin hemen sonrasındaki yıllar, Kırım Türklerine yönelik fiilî ve psikolojik baskıların arttığı bir dönem oldu. Bu gayet ciddî sosyal huzursuzluk ortamında Türklerin Rusya içlerine sürülecekleri söylentileri giderek yaygınlık kazanıyordu. Bundan ilk etkilenenler eski Kırım Hanlığı ahalisinin en önemli unsurlarından biri olan kuzeydeki Deşt-i Kıpçak arazisinde yaşayan Nogaylar oldu. Nogaylar 1859’da Osmanlı İmparatorluğu’na yönelik olarak çok büyük bir göç hareketini başlattılar ve Kıpçak Bozkırları bu göçle tamamen boşaldı. O kadar ki, bir zamanların büyük ve şanlı Nogay toplumu bu muazzam dalga ve 19. yüzyıl sonuna kadarki bir kaç daha küçük göç dalgası neticesinde asırlarca aslî unsuru olduğu Kıpçak Bozkırları’ndan silindi. Bu halkın günümüzde ancak Dağıstan’ın kuzeyindeki düzlüklerde kalabilen küçük bir kısmına bakanlar Nogayları bir Kuzey Kafkasya toplumu sanmakta ve onun asıl tarihî yayılma arazisini gözardı etmektedirler.
Kafkasya Nogayları
Etnik ve kültürel açıdan “Kafkasya Halkları” grubuna dahil olmayan, ancak coğrafî açıdan Kafkasya’nın kuzeyindeki bozkırlarda yaşamaları sebebiyle Kafkasya çevresinde yer alan Türk boyları arasında sayılan Nogay Tatarlarının günümüzde yaşadıkları müstakil bir özerk bölge veya cumhuriyetleri yoktur. Kafkasya civarında yer alan Nogaylar Dağıstan Cumhuriyeti’nin Nogayskiy rayonunda (ilçesinde) ve Mahaçkala şehrinde, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nin Adige-Hablskiy rayonu ile Çerkessk şehrinde yaşamaktadırlar. Ayrıca Stavropol eyaletinin Neftekum, Açıkulakskiy ve Kayasulinskiy rayonlarında da Nogaylar bulunmaktadır. Çeçenistan’ın kuzeyinde de birkaç Nogay köyü yer almaktadır.
Kafkasya ve çevresindeki Nogay köylerini şöyle sıralamak mümkündür:
Dağıstan’ın kuzeyinde Nogay Bozkırı olarak adlandırılan bölgede yer alan Nogayskiy rayonunda Terekli-Mekteb (ilçe merkezi), Üysalgan, Karagas, Orta-Tübe, Çervlenıe Burunı, Borançı, Künbatar, Nariman, Bajigan, Lenin avul, Kalinin avul, Yangı avul, Sulu-Tübe, Karasuv, Kumlı, Batırmurza, Yujno-Suhokumsk köyleri bulunmaktadır. Ayrıca Dağıstan’ın Lenin rayonunda yer alan Nogay köyleri As-avul, Meyt-avul, Kum-avul, Glavsulak, Babayurt rayonunda yer alan Nogay köyleri Tamaza-Tübe, Keme-Tübe, Novaya Kosa, Toksanak, ve ilçe merkezi Babayurtovskoe köylerinden ibarettir. Kızlar rayonunda yer alan Nogay köyleri ise Mongol-avul, Yementey-avul, Kıstırılgan, Makar-avul, Novo-Vladimirovka, Boranbay, Sangişi, Oguzer ve Kızlar köyleridir.
Stavropol eyaletinin Neftkumskiy rayonunda yer alan Nogay köyleri Abram-Tübe, Tukuy-Mekteb, Koyasula, Mahmud-Mekteb, İlyas-Kışlav, Kunay, Biysey, Yamangoy, Nukus, Artezian, Kara-Tübe, Biyaş, Açıkulak köyleridir.
Çeçenistan’ın kuzeyindeki Şelkovskiy rayonunda uzanan bozkırlarda yer alan Nogay köyleri Sarısuv, Karşıga, Krasnıy Vostok, Şestoy Sovhoz, Şelkovskiy avul, Çervlenaya köyleridir.
Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan Nogay köyleri bu cumhuriyetin kuzeyindeki düzlüklerde bulunan Adige-Hablskiy rayonundaki Adil-Halk, İkon-Halk, Kuban-Halk, Kızıl Togay, Erkin-Yurt, Erkin Halk, Kızıl-Yurt ve Erkin Şahar köylerinden oluşmaktadır.
Sovyet hâkimiyeti
Ekim 1917 tarihinde Çarlık Rusyası’nın yıkılışıyla sonuçlanan Bolşevik ihtilali öncesinde Nogaylar Kafkasya’nın Kuzeyinde yer alan geniş düzlüklerde, Nogay bozkırı olarak adlandırılan bölgede yaşıyorlardı. Kafkasya halklarının 1918 yılında kurdukları Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti’nin (bu konudaki yazımızı OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN) Sovyetler tarafından ortadan kaldırılmasının ardından, 1921 yılında kurulan Dağlılar Cumhuriyeti’nin idarî sınırları içine Rus Kazakları ve Nogaylar da dahil edildiler.
Batı Kafkasya’da Kuban bölgesinde yaşamakta olan Nogaylar, 1922 yılında Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi’nin kurulmasıyla bu bölgenin idaresi altına alındılar. Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi 1926 yılında ikiye bölünerek Karaçay Özerk Bölgesi ve Çerkes Özerk Bölgesi adı altında iki farklı idari yapıya ayrıldı. Kafkas dağlarının üzerinde yer alan dağlık bölge Karaçay Özerk Bölgesi’ni oluştururken, kuzeydeki ovalık bölgeler Çerkes Özerk Bölgesi’ni meydana getiriyordu. Bu bölgedeki geniş düzlüklerde yaşamakta olan Nogaylar da bu suretle Çerkes Özerk Bölgesi idaresi altına alındılar ve burada oluşturulan Abazin-Nogay ilçesi idaresine bağlandılar. İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyet hükümeti ve rejimine karşı ayaklanan Karaçay halkının 2 Kasım 1943 tarihinde Kafkasya’dan Orta Asya ve Sibirya’ya sürülmeleri bölgenin etnik ve idarî yapısında meydana gelecek karışıklıkların temelini attı.
Karaçaylıların 1957 yılından itibaren Sovyet hükümeti tarafından affedilerek Kafkasya’ya geri dönmeye başlamalarıyla birlikte, sürgün öncesinde müstakil olan Karaçay Özerk Bölgesi yeniden kurulmadı ve bu bölge Çerkes Özerk Bölgesi ile birleştirilerek, Stavropol eyaletine bağlı Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi kuruldu. Bu sırada Abaza ve Nogay etnik gruplarının yaşadığı Abazin-Nogay ilçesi de lağvedildi ve Nogaylar Adige-Hablskiy ile Prikubanskiy adlı iki idarî bölgeye bağlandılar.
Kafkasya’nın diğer kısımlarında yaşamakta olan Nogaylar da 1957 yılında üç ayrı idari bölgeye bölünerek bağlandılar.
Nogay bozkırında yaşamakta olan Nogaylar parçalanarak Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Stavropol Eyaleti bölgelerine bağlanarak üç ayrı idarî yapı altına alındılar. Bu bölünme Nogay Tatarları arasında var olan kültürel gerilemeyi ve millî kimliğin kaybını hızlandırdı ve sonuçları günümüze kadar ulaşan etnik problemlerin temelini oluşturdu.
Nogayların etnik sorunlar ve siyasî problemler yaşadıkları bölgelerden biri Dağıstan Cumhuriyeti’ydi. Dağıstan’ın kuzeyindeki bozkır bölgesinde Nogaylar için idarî merkezi Terekli-Mekteb kasabası olan Nogay bölgesi oluşturuldu. Başlangıçta Nogaylar Dağıstan’ı meydana getiren Kafkasya halkları arasında sayılmadıkları için Dağıstan Özerk Cumhuriyeti içinde siyasî haklara da sahip değillerdi. Son yıllarda gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle Nogaylar da Dağıstan Cumhuriyeti’ni meydana getiren halklar arasına kabul edildiler ve Dağıstan Hükümet Konseyi’nde bir sandalye elde ettiler. Ancak bu Nogayları yeterince memnun etmedi, çünkü Nogaylar Dağıstan’ın idarî yapısı içinde nüfusları oranında temsil edilmediklerini düşünüyorlardı.
1960-1970 ve 1980’lerde Kafkasya’nın değişik bölgelerinden Nogay bölgelerine yönelen kitle halindeki göç hareketleri Nogaylarla diğer etnik gruplar arasındaki ilişkileri gerginleştirdi, bu halklar arasında her an tutuşabilecek bir etnik gerilim meydana getirdi. Özellikle Dağıstan’ın güneyindeki dağlık bölgeden kuzeydeki Nogay düzlüklerine göç ettirilip yerleştirilen Dargılar ile Nogaylar arasında ekonomik sebeplere dayanan bir etnik gerilim her an çatışmaya dönüşebilecek bir hal aldı. Nogaylar arasında işsizlik oranının yüksek olması ve Dargıların Nogayların geleneksel hayvan otlatma bölgelerine yerleştirilmeleri Nogaylar arasında huzursuzluğa yol açtı. Daha iyi hayat şartları arzulayan Nogay aileler tarihî topraklarını terkederek başka bölgelere göç etme arayışına girdiler. Bu arada Nogay bölgesine yerleşmeye başlayan Ruslar da Nogayları medeniyetsiz bir toplum olarak değerlendirmeye ve kültür ve dillerini hor görmeye başladılar. Nogaylarla Ruslar ve Dargılar arasında etnik gerilim yaşanırken, Nogay bölgelerine Özbekistan’daki sürgün yerlerinden Ahıska Türklerinin getirilip yerleştirilmesi etnik gerginliği git gide şiddetlendirdi. Nogayların müstakil bir özerk bölge ya da cumhuriyete sahip olmamaları onların siyasî ve kültürel faaliyetlerini geriletti. Nogaylar arasında 1957 yılından önceki sınırlar içersinde bir özerk Nogay bölgesi oluşturma çabaları başlatıldı. Nogaylar Sovyet merkezî otoritelerine bir dilekçe ile başvurarak bu isteklerini ilettiler. Ancak başta Dağıstan olmak üzere Kafkasya’daki özerk cumhuriyetler Nogay bozkırında yer alan geniş otlaklarını kaybedecekleri endişesiyle bu isteğe karşı çıktılar.
Birlik
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya Federasyonu içinde cumhuriyet statüsüne yükseltilen Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan Nogaylar “Birlik” adlı bir teşkilat bünyesinde millî ve siyasî haklarını elde etmek amacıyla halk hareketi başlattılar. Öncelikle Nogaylar arasındaki ekonomik faaliyetleri canlandırmayı amaçlayan “Birlik” teşkilatı, koyun ve at yetiştiriciliği gibi artık Nogaylar arasında unutulmaya yüz tutmuş geleneksel üretim biçimlerini ve geleneksel el sanatlarını hayata geçirmeyi planladı. Nogay köylerinin asfalt yol, gaz boru hatları gibi altyapı sorunlarına el atan “Birlik” Nogaylar için sosyal ve kültürel bir altyapının da temellerini atmaya çalıştı.
Büyük çoğunluğu tarımla uğraşan köylü nüfustan meydana gelen Nogaylar Sovyet idaresi döneminde Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi’nin idarî yapısında söz sahibi olmaktan mahrum bırakılmışlardı. Bu yüzden Nogaylar bölgede yaşamakta olan Karaçaylılar ve Çerkeslerin aksine, ekonomik faaliyetlerde bir gelişme başlatacak olan sermaye birikimine de sahip olamadılar. “Birlik” teşkilatı Nogay halkının ekonomik ve sosyo-kültürel seviyesini yükseltmek için Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde ana hedefler belirledi. Bunlar şu maddeler altında toplandı:
1. Cumhuriyetin idarî yapısında Nogayların siyasî temsil oranını değiştirmek.
2. Nogay köylerine ve kasabalarına kültürel ve sosyal altyapı için finans sağlamak.
3. Çerkeslerle birlikte oluşturulan bölgelerde Nogay köy konseylerini meydana getirmek.
4. Nogaylardan meydana gelen Nogay yerleşim birimlerini kurulacak olan Nogay idarî bölgesine bağlamak.
5. Koyun ve at yetiştiriciliği gibi geleneksel üretim biçimlerini halk arasında tekrar canlandırmak.
Son yıllarda “Birlik” teşkilatının faaliyetleriyle birlikte Nogaylar arasında millî bilinç uyanmaya başlamıştır. Bu durum özellikle bölgede yaşayan Rusları tedirgin etmektedir. 15 Mayıs 1999’da Stavropol eyaletinin Nogay bölgesine bağlı Tukuy-Mekteb köyünde mahallî polis tarafından öldürülen iki Nogay genci için düzenlenen bir mitingde “Birlik” teşkilatının bölge temsilcisi Murat Auvesov’un dile getirdiği sıkıntılar ileride yaşanacak etnik bir problemin habercisiydiler. Murat Auvesov Stavropol eyaletinin Neftekumsk ilçesinde yaşamakta olan Nogayların bölgedeki diğer halklarla eşit hiçbir haklarının olmadığını, ilçe yönetiminde tek bir Nogay’ın bile yer almadığını bildirirken, Nogay halkının eşit haklarının sağlanmadığı takdirde üzücü sonuçların meydana gelebileceğini sözlerine eklemesiyle bölgede yaşanan etnik gerilim Rusları rahatsız etmeye başladı.
Rusya’da yaşanan gelişmeler Nogay halk hareketi arasında yeni umutlara yol açtı. 5 Mart 2000 tarihinde Nogay halkının 6. kongresi Terekli-Mekteb’de toplandı. Kongre Nogay halk hareketi “Birlik” tarafından düzenlendi. Vladimir Putin’in politikasını tasvip eden ve başkanlık seçimlerinde onu destekleme sözü veren Kongre Dağıstan, Kalmukya, Stavropol ve Astrahan’daki Nogayların millî-kültürel özerklik yapısı için bir çözüm şekli hazırladı. Delegeler Putin’e bir mektup göndererek Nogay meselesi için onun işbirliğini ve yardımını talep ettiler.
Nogaylarda Sosyal Yapı
Nogaylar 18. yüzyıl sonlarında Kafkasya’nın kuzeyindeki bozkırlarda yerleşik hayata geçilene kadar toplumsal yapılarında Orda adı verilen teşkilatlanmanın son derece önemli bir yeri vardı. Nogay Ordası’nın başında Edigey’in soyundan gelen bir bey bulunur, Edigey soyundan gelen diğer erkek üyeler de “mirza” olarak adlandırılırlardı. Bilindiği üzere Kıpçak kökenli Türk boylarında “Han” unvanı yalnızca Cengiz Han soyundan gelenlere verilirdi. Nogay Ordası’nın kurucusu Edigey ise Mangıt beylerindendi ve dolayısıyla “han” değil ancak “emir” unvanı alabilirdi. Onun soyundan gelenlere verilen “mirza” unvanı da “emirzâde” unvanının kısaltılarak halk arasında yayılmış şekliydi.
Orda’nın idaresi sülalenin yaş bakımından en büyük olanına verildiği gibi, zaman zaman kardeşten kardeşe geçen bir sıralamanın ortaya çıktığı da görülmekteydi. Şecerelerin incelenmesinden anlaşıldığı kadarıyla, kardeşler arasında daha güçlü ve başarılı olan idarenin başına geçmekteydi. Nogay Ordası’nı ilgilendiren bütün kararlar bey ve mirzalar tarafından alınıyordu. Geleneksel Nogay hukukuna göre bey ve mirzaların ayrıcalıklı konumlara sahip oldukları anlaşılmaktadır. Geleneksel hukuk kuralları ise bütün Kıpçak boylarında geçerli olan Cengiz Han yasalarına dayanmaktaydı. Örneğin, Nogay Tatarlarında bey ya da mirzalardan biri halktan birisine silah çekse üç kere ateş etmedikçe ateş edilen ona el kaldıramazdı ve ancak sağ kalırsa onun da bey veya mirzaya ateş etme hakkı doğardı. Bu Tatarlar arasında geçerli olan Cengiz Han yasalarının bir gereği idi.
Nogay Ordası’nda bey ve mirzalardan sonra yönetim hiyerarşisinde yer alan diğer bir makam da “Nureddinlik” makamıydı. Bu unvan veliahdın kullandığı bir unvan olarak düşünülmektedir. Nureddinlikten sonra gelen ikinci önemli mevki de “Keykubatlık” adını taşımaktaydı. Bunların görevi Nogay Ordası’nı her türlü tehlikeye karşı korumak olarak belirlenmişti. Keykubat ve Nureddinler belirli oranda gelir elde edebiliyorlar, törenlerde protokol içinde yer alabiliyorlardı. 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren “Taybugalık” adıyla üçüncü büyük mevki de idarî yapı da yer aldı. Bunlar Nureddin ve Keykubatlara göre ganimet ve hediyelerden daha az pay alıyorlardı. Taybugalık unvanının Nogaylar arasında karışıklık döneminde çıkmış olduğu ve makamla susturulmak istenen mirzalar için düzenlenmiş bir unvan olduğu düşünülmektedir.
Nogay Ordası’nda yönetim kadrosunda önemli görev ve yetkilere sahip bir zümre de “Karaçi” beyleriydi. Orda beyinin bulunmadığı zamanlarda halkın dilek ve şikayetlerini bunlar dinler ve gereğini yerine getirmeye çalışırlardı.
Toplumsal yapının önemli kurumlarından biri olan aile açısından ele alacak olursak, Nogay Tatarlarının sosyal hayatlarındaki eski aile yapısı Nogayların bozkırdaki göçebe hayatını terkederek yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte önemli değişikliklere uğramıştı.
Kafkasya’nın kuzeyindeki düzlüklerde, Çerkes ve Abaza kabilelerine komşu bölgelere yerleştirilen Nogay Tatarları âdet ve gelenekler yönünden bu halklardan büyük ölçüde etkilenirken, aile tipleri ve ev biçimleri de bu halkların tesiri altında kaldı. Önceleri uçsuz bucaksız bozkırlarda göçebe hayatı sürerken taşınabilir büyük keçe çadırlarda yaşayan Nogaylar, 19. yüzyıldan itibaren komşuları Çerkes ve Abazaların yaşadığı tipte, uzun kerpiç evlerde hayatlarını sürdürmeye başladılar. Aile ve evle ilgili terminolojileri ise kendilerine yakın bir dil konuşan Karaçaylıların tesiri altındaydı. Dede, amcalar ve kardeşlerden meydana gelen büyük aile tipine Nogaylar “üyken ayel” (büyük aile) adını veriyorlardı. Büyük aile için “bir kazannan as işetaganlar” (bir kazandan yemek yiyenler) terimi de kullanılıyordu. 1860’lı yıllarda bir Nogay büyük ailesi 30-35 kişiden meydana geliyordu. Büyük ailenin yaşadığı ev “üyken üy” (büyük ev) olarak adlandırılıyordu. Büyük ev ayrıca her kuşağın müstakil yaşadığı küçük bölümlere ayrılıyordu.
Evin yaşlılarının yaşadığı bölüme “üykenlerding bölmesi” (büyüklerin bölümü) adı verilirken, evlenip ayrı bir bölmeye geçenler için “kelin üy” (gelin evi), “otav üy” (yeni evlilerin evi), “kazan üy” (kazan evi-mutfak) gibi yeni bölümler yer alıyordu.
19. yüzyıl sonlarında Çarlık Rusyası’nda yaşanan gelişmeler ve toplumsal değişmeler Kafkasya halkları üzerinde de etkili olurken, Nogay toplumsal yapısı da bu değişmelerin tesiri altında kaldı. 20. yüzyıl başlarında Nogayların toplum hayatında büyük aile tipinin önemli bir rolü kalmadı. Aile işletmeciliğinin ortadan kalkması ve Nogay köylerinde kapitalist ilişkilerin gelişmesi sonucunda toplumda ve aile içi ilişkilerin karakterinde büyük değişiklikler yaşandı. Neticede büyük aileler dağılarak çekirdek aile biçimini kazandı. Eski büyük aile tipinde ailenin bölünmesi ve evlenen oğulların evden ayrılmaları ancak ailenin reisi olan babanın ölümüyle gerçekleşebilirken, 20. yüzyıl başlarında Nogay toplumunda evlenen oğullar aile reisi henüz hayatta iken evi terkedip başka bir yere yerleşmeye başladılar.
Şayet babanın ölümü ile oğullar büyük evden ayrılırlarsa, bu takdirde ayrılanlar miras hukukunun kendilerine tanıdığı haktan faydalanarak malları paylaşabilirlerdi. Oğullardan biri babanın sağlığı sırasında evden ayrılıyorsa, bölünme sırasında oğulun büyük aileye o zamana kadar sağladığı gelir ve fayda gözönüne alınırdı. Oğul evden ayrılırken aile toplanarak “kazan maylav” (kazan yağlama) adı verilen bir tören yaparlardı. “Kazan maylav” törenine akrabalar davet edilir ve ziyafet düzenlenirdi. Büyük aile evden ayrılan oğula belli sayıda hayvan, ev eşyası ve buğday verirdi. Malların bölünmesi sırasında kız çocuklarına da pay düşerdi.
Nogay Tatarlarının toplumsal yapıları Sovyet hâkimiyeti altına girdikten sonra tabiî gelişme sürecinden ayrılarak önemli değişmelere uğradı.
Nogay dili
Nogayca Türk lehçelerinin Kıpçak grubunun Kıpçak-Nogay alt grubuna dahil bir Türk lehçesidir. Bu gruba Nogayca ile birlikte Kazakça ve Karakalpakça da dahildir. Gramer yapısı ve kelime hazinesi açısından Orta Asya’da konuşulan Karakalpak Türkçesi ile Nogay Türkçesi arasında büyük benzerlik vardır. Kafkasya çevresinde konuşulmakta olan Nogay Türkçesi üç diyalekte ayrılır. Kara Nogay diyalekti Dağıstan’ın kuzeyindeki geniş düzlüklerde yer alan Nogay bölgesinde, Kuma ve Terek ırmaklarının aşağı kısımlarında konuşulur. İkinci diyalekt asıl Nogayca olarak adlandırılır ve Stavropol bölgesinin Açıkulak, Neftekumsk gibi Nogay yerleşim yerlerinde konuşulur. Ak Nogay diyalekti ise Kuban ırmağının aşağı kısımlarında, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti sınırları içindeki Nogaylar ile Mineralnıy Vodı bölgesi sınırları içindeki Kanglı köyünde yaşayan Nogaylar tarafından konuşulur. Kara Nogay ve Asıl Nogay diyalektleri birbirine oldukça yakınken, Ak Nogay diyalektinde Karaçay Türkçesinin etkisi görülmektedir.
Türk lehçelerinden birini meydana getiren Nogayca 20. yüzyıl başlarına kadar Arap harflerine dayalı bir alfabeyle yazılıyordu. Sovyet döneminde, 1928 yılında Nogaylar için bir Latin alfabesi hazırlandı ve uygulanmaya başlandı. Nogayca ilk okuma kitabı 1929’da Moskova’da yayımlandı. Bunu Nogayca okul kitapları ve sözlükler takip etti. Latin harfleriyle ilk Nogayca imla kitabı Nogay akademisyen A. Canibekov tarafından hazırlandı. Ancak Nogaycanın farklı diyalektlerinin bulunması imla kitabının hazırlanışındaki en büyük zorluk olarak ortaya çıktı. Sonunda Dağıstan’ın kuzey düzlüklerinde konuşulan Kara Nogay diyalekti temel alınarak imla kitabı tamamlandı. Ancak Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi’nde konuşulan Nogayca ile Kara Nogay diyalekti arasında kelime hazinesi açısından ortaya çıkan büyük farklılık sebebiyle Nogay edebî dilinin oluşturulması için 1936 yılında yeni bir proje hazırlandı. Fakat henüz uygulamaya geçilmeden Latin alfabesi kaldırılarak, Nogaylar için hazırlanan Rus- Kiril harflerine dayalı yeni bir alfabe kabul edildi.
1957 yılına kadar Nogayca ilkokul beşinci sınıfa kadar okutuluyordu. Günümüzde, örneğin Stavropol bölgesindeki Nogaylar arasında Nogayca eğitimi ya tamamen kaldırılmış, veya velilerin isteğine bağlı olarak ilkokul seviyesinde seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Dağıstan Cumhuriyeti’ndeki Nogay bölgesinde ise öğretmen açığı sebebiyle Nogayca eğitiminde sıkıntı yaşanmaktadır. Kızlar şehrindeki Nogay Pedagoji Okulu’nun kapatılması yüzünden Nogay öğretmenlerin yetiştirilmesi mümkün olmamaktadır. Nogay gençliği arasında millî dillerinin itibar görmemesi sebebiyle Karaçay-Çerkes Pedagoji Enstitüsü’nde de Nogayca konusunda öğretmen yetiştirilmesinde zorluk çekilmektedir.
Nogaylar ve Nogayca üzerinde Rusçanın etkisi geniş ölçüde hissedilmektedir. Ticarete dayalı Rus-Nogay ilişkilerinin yüz yıldan fazla tarihî geçmişi vardır. Nogay bozkırının Terek bölgesinden yerleşmek amacıyla gelen Rus mültecileriyle dolduğu iç savaş yıllarında bozulan Rus-Nogay ilişkileri sonraki yıllarda düzelmiştir. Nogaylar arasında Rusça hızla yayılırken Rus-Nogay nüfustan meydana gelen karışık köyler ortaya çıkmıştır.

Nogay nüfusu
Göçebe dönemlerde gök tengri inancına daha sonra kısmen museviliğe ve ardından sunni Müslümanlığı benimseyen Nogay’ların inanca dair kültürlerinde eski şaman izlerine rastlanmaktadır.  Günümüzde Nogayların toplam nüfusunu farklı kaynaklar 195 bin ila 900 bin arasında göstermektedir. Daha çok Kafkasya ve çevresinde yaşamaktalar. Türkiye’de 90-150 bin, Romanya/Dobruca’da 10 bin, Kırım, Başkurdistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Deliorman v.b. bölgelerinde yaşayan çoğu asimile olmuş Nogay nüfusu bulunmaktadır.
2002’de Nogay nüfusu Rusya Federasyonu içinde 90.666, Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde 44.873, Çeçenistan ve Dağıstan 138.168 idi. 2007’de Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde merkezi Erken-Şahar olan, toplam 95 bin nüfuslu bir Nogay rayonu (ilçesi) oluşturulmuştur.
1926 yılında bütün Kafkasya’da 34.000 olan Nogay nüfusu 1959 yılında 41.200 kişiye, 1970’da 52.000 kişiye, 1979’da ise 59.546 kişiye ulaşmıştı. 1989 nüfus sayımına göre Stavropol eyaletinde 28.562, Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nde 28.294, Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi’nde 12.993, Çeçen-İnguş Özerk Cumhuriyeti’nde 6.884 Nogay yaşamaktaydı.
Nogaylar etnik problem ve sıkıntı yaşadıkları Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti sınırları içinde daima azınlıkta kaldılar. Sovyetler Birliği döneminde Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi adını taşıyan bu bölgede 1959 yılında 8903 Nogay yaşamaktaydı ve toplam nüfusun %3.1’ini meydana getirmekteydi. 1970 yılında Nogay nüfusu 11.062’ye yükselirken nüfus oranları da toplam nüfusun %3.2’sini oluşturmaktaydı. 1979’da nüfusları 11.872’ye ulaşırken toplam nüfusun %3.1’ini meydana getiriyorlardı. Nogay nüfusu 1989’da 12.993 kişiyle Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi’nin toplam nüfusunda %3.1’lik bir orana sahipti.
Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde yaşamakta olan Nogaylar arasında şehirleşme oranının da çok düşük seviyelerde olduğu görülmektedir. 1970 yılında 1635 Nogay şehirde yaşıyordu ve bu da toplam Nogay nüfusunun ancak %0.5’ini oluşturuyordu. 1979’da şehirli nüfus 2517’ye yükseldi ve toplam nüfusun %0.7’sini meydana getirdi. 1989 yılında şehirli Nogay nüfusu 3297 kişiydi ve toplam nüfusun %0.8’ini meydana getiriyordu.
Eğitimli nüfus açısından ele aldığımızda Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi’de 1989 yılında 15 yaşının üzerindeki toplam Nogay nüfusu 9054 kişiydi. Bunların arasında yüksek öğrenim sahibi olanlar 690 kişiyle nüfusun %7.62’sini meydana getirirken, ortaöğretime sahip Nogaylar 2923 kişiyle toplam nüfusun %32.28’ini oluşturuyorlardı.
Bazı görüşlere göre Litvanya Tatarları olarak adlandırılan Müslüman Türk halkı aslında Nogaydır. Bir bölümü 1831 – 1863 yıllarında Ruslara karşı Polonyalılarla birlikte isyan etmişler bu isyanlar kanlı bir şekilde bastırıldıktan sonra dalgalar halinde Karadenize, Osmanlı topraklarına göç etmişler, oradan da Anadolu’da dağılmışlar, evlilik yoluyla Anadolu Türkleri arasına karışmışlar. Eşimin dedesinin dedesinin babası Vlad İlgauskas da bunlardan birisi.
Nogayların dağınık bir nüfus yapısına sahip olmaları onların etnik-millî meselelerinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Nüfuslarının dağınık olmasının yanı sıra, hiçbir bölgede çoğunluk oluşturacak seviyeye ulaşamaması da bölgedeki diğer etnik gruplar arasında siyasî hak elde etmelerini mümkün kılmamaktadır.
Türkiye’deki Nogaylar
Türkiye’ye göç eden Nogay sayısı 600 bin olarak verilmektedir. Büyük bir kısmı zamanın Konya vilayetine göç etmiştir. Günümüzde yerleşim yerleri o zamanlarda Cihanbeyli Kazasına, sonradan ilçe olan Kulu ilçesine bağlı Konya-Adana-Ankara yol ayrımı olan Kulu Makasına yakın köyler: Seyitahmetli, Ağılbaşı (Mandıra),  Kırkkuyu, Boğazören (Köstengil), Tuz Gölü’ne yakın, Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesine bağlı:  Şeker, Doğankaya, Akin, Ankara-Konya/Adana yolunda Gölbaşı’na bağlı Ahiboz, Haymana’nın Çayraz ve Cingirli, Polatlı’nın Tatlıkuyu köyleridir. Eskişehir’in Alpu Aktepe (Rıfkıye) Köyü ve Işıkören (Aziziye; daha sonra Arap Kuyusu) köyü Nogay’dır. Ankara Karşıyaka, Demetevler ve Keçiören’de çok sayıda Nogay yaşamaktadır. Ilgın ilçesinde de bir mahalle oluşturmuşlardır.
Çukurova’daki Ceyhan’da ilk olarak 1859-1860 yıllarında gelen Nogay göçmenleri/muhacirleri tarafından Yarsuvat adıyla bir köy olarak kurulmuş, onlardan hemen sonra gelen Kırım göçmenleriyle de gelişerek zamanla şimdiki halini almıştır.
Buna ilaveten, Tatarların yaşadığı iki-üç köyden veya bir semtten ve de birkaç izole yerleşimden oluşan bazı küçük bölgeler de vardır. Günümüzde Türkiye’de evlilik yoluyla karışmamış Nogay sayısı 90-150 bin arasında tahmin edilmektedir.
Tatar – Nogay ne fark var?
Tatarlar ve Nogaylar birçok geleneği paylaşmaktadırlar ve bu iki grup arasında kesin bir ayırım yapmak mümkün değildir. Nogayların Kırım ve Dobruca’da olduğu gibi Tatarlar içinde kendilerine ait ve oldukça yaygın bir şekilde özel bir etnik grup oluşturması oldukça dikkat çekicidir. Doğal olarak değişik duygular da mevcuttur. Diğer taraftan bazı Tatarlar özellikle bunlardan kendilerini Tatardan ziyade Türk görenler, harflerinin farklı olması ve dillerinin anlaşılmaz olduğunu vurgulayarak, Nogaylara kendi dilleri arasındaki bağlantıları kabul etmemektedirler. Diğer yandan, bazı Nogaylar Tatarlarla yakın bağlantılarının ve dillerinin benzerliğinin farkında oldukları halde Kırımlılarla ortak hiçbir şeylerinin olmadığını; Moskova, Kafkasya, Volga veya Koban’dan geldiklerini iddia etmektedirler. Yaşlı bir kadın olan ve Ankara’da oğlunun yanında yaşayan Bayan Damakan Ünal; “biz Kırım değiliz onlar bize kobanşıl derler” demektedir. [Kobanşıl/Kubansil, Koban nehrinin kenarında yaşayanlar]. Dahası, birçok zaman geçmesine rağmen, konuşanların iddiaları onların geçmişe ait ve tarih bilgileri çok zayıf olduğundan dikkatlice değerlendirilmelidir, ilginçtir ki gerçekleri karıştırmaktadırlar veya bir çokları kendilerin ağızdan söylenen metinlerinin bazı parçalarını oldukça iyi hatırladıkları halde geçmişleri ile ilgili bir şey bilmediklerini söylemektedirler. Etnik kökenleri ne olursa olsun, sonraları Nogaylar ve Tatarların tarihleri birlikte geçmiştir. Aksine karşılıklı bağlantıları yakınlaştırma noktasında aralarında nükteler söylenmiştir. Yukarıda bahsi geçen Damakan Ünal “Kırımlar bızge at etı aşagan aram nogaylar ‘at eti yiyen günahkâr nogaylar’ derler” demiştir.
Bir Tatar bir Nogaya der ki:
Nogay, Nogay nögerek (…dostça)
Arabası tögerek (…yuvarlakça)
Nogaylarga ne kerek (…Nogaylara ne gerek)
Bir araba kok kerek. (…kuru gübre gerek)
Nogay cevap verir:
Kırım, Kırım kırılgay (…kırılgandır)
Bır tesıkke tıgılgay (Bir deliğe tıkılgandır)
Kasık berseng kangkayır (Kaşık versen daha ister)
Şömüş berseng şongkayır. (Kepçe versen keyiflenir)
Nogay yemekleri
Çibörek, tabakbörek, sarburma, göbete, kaşık (kasık) börek-hinkal, üykenbörek, kalakay, bavursak, tavalokumu (lukumu), omaş çorbası, sorpa,  vb.
Nogayların tarihsel olarak oluşan yemek sisteminin temeli, bitkisel gıda ile tamamlanan süt ve et ürünleridir. Örneğin, su veya sütle pişirilen darı lapası çok yaygındır. Darı unundan genellikle “talkan” adlı süt lapası, veya “unaş” adlı et suyu yapılır.
Nogayların en çok sevdikleri yemeklerden biri “hinkal” – et suyunda pişirilen ince ince kesilen mayasız hamur. Yufka parçalarına konularak haşlanmış kıyma için Nogaylar kendi dillerinde “kasık börek” derler.
Kaynatılan yağda kızartılan kıymasız unlu yemeklerin Nogayların yemek listesinde özel bir yeri vardı. Bu yemekler uzun bir zaman içinde bayatlamazdı ve tadını değiştimezdi. Bayram günlerinde “baur-sak” (bavursak) adlı ekşi hamurdan yapılan yuvarlak pide veya bazlama yapılır. Mayasız hamurdan kuyruk yağında “lukumlar” kızartılırdı. Yağda kızartılan yıvarlak börekler ve “katlama” adlı kalaçlar da çok popülerdir.
Nogay’ların içkileri arasında kaymak, yağ, biber ve tuz karışımından yapılan Kalmık çayından söz etmek lazım. Ama Nogay’ların daha sık olarak kullandıkları içki ayran idi. Tere yağı,çeşitli peynirler, ekşimik gibi süt ürünleri Nogay’ların günlük yemek listesine giriyor.
At eti Nogay’ların yemekleri arasında özel bir yer tutuyor.Bu yemek şifalı sayılır.Deve hörgüçü de Nogaylar tarafından enfes bir yemek olarak sayılır. İnce parçalara kesilen deve hörgüçü kızartılıp şerefli misafirlere ikram edilir. Deve yağı da hastaları tedavi etmek için kullanılır.
Nogayların çok çeşitli et yemekleri var. Örneğin, bir gövde kuzudan “kurleme” adlı bir et yemeği. Bunun için onu yüzüp içiriğini ve bağırlarını çıkarıp bir kaç saat için tandırda pişirirler. Bu arada kuzunun et ve bağırsaklarından “toltırma” adlı sucuk da yapılır. Kuyruk yağından ise soğan,tuz ve biber katarak “sokta” adlı bir sucuk türü yapılır. Nogaylar göçebe oldukları için yedek olsun diye yemek tedarik etmek zorundaydılar. Sonbaharda tedarik ettikleri kuru et, genellikle bahara kadar kalıyordu. Milli yemekler bugün de Nogay ailelerinin sofrasında önemli yer tutmaya devam ediyor.
Nogay Katlaması (Hasene Bayar Aysul’un tarifi)
Su, tuz, un yoğrulup sert bir hamur yapılır.Sonra hamurdan, portakaldan biraz daha büyük parçalar koparıp ayrılır, tek tek açılıp bir çarşafın üzerine serilir
hepsi bittikten sonra tek tek üzerleri yağlanarak üst üste on hamur dizilir
10 kat üst üste dizilen hamur bir ucundan başlanarak sarılarak lüle yapılır
hamur isteğe göre iki-üç parmak genişliğinde kesilir,kesilen parçanın üst ucu alt ucuna sokuşturulur ve ilk hamurdan başlanarak katmer gibi açılır bol ve kızgın yağda pişirilir.

05-01-2020/kaynak . https://iccrimea.org/scholarly/jankowski.html

40
A+
A-
REKLAM ALANI