Örgütsel Yaşamda Kapalı Kapılar Arası Kültür ve Partilerde Yapısal Tutuculuk

Gençlik örgütlerinin şu andaki durumu ana partinin yakın geleceği hakkında ön bilgi vermenin yanı sıra,tüm gelişmeleri adeta bir teleskop bakışıyla belirgin hale getiriyor.

Ana partilerin örgütsel yaşamının da ritüelleşmiş ve sıkıcı olduğu ve partiye katılacak yeni üyeleri korkutucu nitelik taşıdığı belirtiliyor. İlçe teşkilatlarının “KAPALI KAPILAR ARASI KÜLTÜRÜ”
neredeyse partilerin itici yaklaşımının sembolü haline gelmiş bulunuyor. Burada haksız bir genelleştirmeyapıyor olabiliriz. Ancak gerçek olan husus, sosyaldemokrat ilçe teşkilatları veya organları arasında sadece bazılarının tüzüğe dayalı olarak üstlenmiş oldukları işlevleri yerine getirdikleri ve üyelere şayet başka yollardan ulaşamazlarsa– çoğu kez bilgi aktarmadıklarıdır. Kaldı ki yerel örgüt faaliyetleri çok cazip, canlı ve hareketli olarak algılanmakta ve gerek parti sempatizanlarına gerekse üçüncü kişilere çekici gelmektedir.

Bunda sosyal demokrasinin yapısal tutuculuğunun da belirleyici rol oynadığı söylenebilir. Son birkaç on yılda üye sayılarında büyük düşüş yaşanmış olmasına rağmen, ilçe teşkilatlarının veya yerel parti örgütlerinin sayısı büyük ölçüde sabit kalmış, hatta sayılarında artış bile görülmüştür.
Yine partilerin finansmanında üye gelirlerinin parti gelirlerindeki oranının çok düşük olması ve bu konuda beklenti içinde olan iş adamları ve yönetsel erg sahiplerinin partinin harcama ve finansmanında etkin rol almalarıda belirleyici olmalarına oraları dizayn etmelerine sebep olmuş.Mutlak hakimiyet üstüne kurulu tribüne oynayan siyaset figürlerinin çokça oluşmasına sebep olunmuştur.Bu örnekten yola çıkarak bir betimleme yapılırsa trübüne oynayana tribünde seyirci lazım oysa ya tribün vasat bir sayıda debelenip duruyor.Kimsenin trübündeki salt sayıyla falan ilgilendiğide yok.Oysa alkış onay tezahürat yancılık olmadan siyasette olmaz.Burda çözümde bir sakatlık var sayıyı azalt mevcuttan bir şakşakçı yarat bunun dışında kalanı ötele yada örgüttte nötr etkisiz hale getir.Bunun adınada örgüt içi mücadele de adınada sosyal demokrasinin vazgeçilmezi demokrasi de…Keşke bu kadar basit olsaydı yıllardır gelenekselleşen kelle avcılığından bir sonuç ortaya çıkardı.

Bütün bu söylediklerimizi görmek için kahin olmaya gerek yok.Son kongreler sürecini gözlemleyenler bi dönemin aynı lşeylerini uygulayanların bugün benzeri uygulamalarda kendini paralayıp kürsülerden doğruları feryat figan eylediklerini görebilirsiniz.Peki soruyorum aklımıza takılan bazı sorular var bunlar cevap buldumu. Bu kongrelerde sözde kan değişimlerinde, sosyal demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan halk kongrelerde nerelerdeydi.

Değerlendirme toplantılarında üyelerin bile içine dahil olmadığı blok onay mercileri bölgesel sorunlar neden gündeminde bile yoktu.Yerel ve ulusal problemler adına hiç bir yöneticinin ve kadronun proğramında yokmuyduki dillendirilmedi.

Sosyal demokratların tek sorunu parti içi mücadelemi.?

Bölgesel ekonomi,stk lar ile ilgili ilişkiler,üretici sorunları,Bölgesel kalkınma planları ve getirdikleri,istihdam,iş işveren ilişkileri bütün bunlarla ilgili bir çift söz duyan varmı.Sonra bi rakam takıntısı bilmem %25 lerin üzerini neden bulamıyoruz falan.Açıkça söylemek gerekirse bütün bunlarla yoğrulmamış bir siyasetçi ve ekibin siyaseten başarılı olması ve halkın umudu beklentisi olması zor.Yukarıda belirtildiği üzere belki sadece seromoni tamamlanır belli güçlerin himayesinde bir vesayetle alan işgalleri yapılarak sembolik görevler yürütülür.Oysa cengaver bedel ödeyen taşlı çakıllı yolarda yürümeyi göze alan ve bunun bir tarihsel süreç olduğunu kabul ederek genel değerlemeyi yapanlar bu görevlerin üstesinden gelebilirler.Umarım bu yeni yıl genel anlamda böyle bir değerlendirmeyi ve kıvılcımı ateşleyecek durumlara başlangıç olur…

AYDIN AKBAL -BANDIRMA GERÇEK

11
A+
A-
REKLAM ALANI