Bir süredir iktidarın gerginliği azaltması ve “yumuşaması” konusunda yazan Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, on ikiden vurdu. Tayyip Erdoğan 3 Mayıs’ta Dolmabahçe Çalışma ofisinde ağırladığı MÜSİAD yöneticilerine hitaben yaptığı konuşmada “Dünden itibaren de tüm ürünleri kapsayacak şekilde İsrail’le ithalat ve ihracat işlerini durdurduk.” dedi.
Erdoğan bu kararı alabilmek için ana muhalefet partisi CHP ve yeni lideri Özgür Özel’le görüşmenin ve desteğini alabilmenin gerekli olduğunu biliyordu. Buna uygun adımları da bir bir attı.
23 Nisan’da Mecliste verilen resepsiyonda çay içme daveti ve sonrası yapılacak olan görüşme teklifi bu karara destek sağlamak içindi. Kamuoyunda ve basında anayasa değişikliği tartışmalarıyla bu karar gizlenmeye çalışıldı ve başarılı da olundu.
İsrail’le ticari ilişkileri sürdürme konusunda Özel ve CHP sözcüleri de her ortamda AKP’yi ve Erdoğan’ı sert bir şekilde eleştiriyorlar, ticari ilişkilerin bütünüyle kesilmesini istiyorlardı.
Erdoğan’ın seçim öncesi hem muhafazakar hem dinci tabandan hem CHP’den gelen bu eleştirilere kulak tıkaması muhafazakar tabanın sandığa gitmemesine ve seçmeninin bir bölümünün CHP’ye bir bölümünün Yenden Refah’a oy vermesiyle AKP ikinci parti konumuna düştü.
Peki Erdoğan seçimi kaybetme riskine karşın İsrail’le ilişkileri seçim öncesi kesmezken şimdi neden böyle bir adım attı? Çünkü Maliye bakanı Mehmet Şimşek’in Dünya Bankasıyla anlaşma imzalamasını bekledi. Para gelecek, ekonomik göstergeler düzelecek, enflasyon hazirandan sonra düşecek, halk rahatlayacaktı. Böylece muhafazakar ve dinci seçmen yeniden AKP’ye dönecek, yaparsa AKP yapar diyecek, yapılacak bir erken seçimde tabanı AKP’yi ödüllendirecek ve Erdoğan yeniden başkan olmasının önü açılacaktı. Bu anlaşma yapılmadan İsrail’le ilişkiler kesilmeden yapılacak bir erken seçimde Erdoğan hem başkanlığı hem iktidarı kaybedeceğini çok iyi biliyordu.
Şimdi bu İsrail kararı uluslararası finans kuruluşlarından beklenen paralar gelir mi? Sermaye akışı hızlanır mı? Sanmıyorum. Aksine kesilir. Ekonomik göstergeler iyice bozulur; enflasyon iyice artar, alım gücü düşer.
Erdoğan-Özel görüşmesini bu açıdan değerlendirmek daha doğru ve yerinde olur düşüncesindeyim. Erdoğan Özel’le görüşmeyi bu nedenle istedi ve yaptı. Yani yumuşama ve gerginliğin azaltılması tam bir aldatmacaydı. Bu aldatmacaya uygun yapılmış olan görüşmelerde büyük bir olasılıkla Gezi davası hükümlülerin salıverilmesi, Anayasa mahkemesi kararları, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılması gibi siyasi konuların yanında sosyal ve ekonomik sorunların da gündeme geldiğini Özel’in açıklamalarından biliyoruz..
Bu görüşmede konuşulan konularda Erdoğan samimi olsaydı ertesi günü Taksim Meydanı işçilere kapatılmaz, göstericilere biber gazı sıkılmaz, onlarcası göz altına alınmazdı. Erdoğan’ın anladığı yumuşama bu olsa gerek.
Bu görüşmeden iki gün sonra Barış Terkoğlu iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Alın size Erdoğan’ın anladığı basın ve düşünce özgürlüğü.
Yapılan görüşme işçiye, emekçiye, emekliye, çiftçiye, esnafa işsize ne kazandıracak? İçeriği tam açıklanmayan bu görüşme konularıyla ilgili nasıl bir yol izleneceğinin bilinmemesinin de Erdoğan’a yaradığı açıktır. Umarız bu görüşmeler 2018 Haziran’ında genel seçim sonrası yapılan istikşafi görüşmelere dönmez.
Şimdi burada madalyonun bir de öbür yüzüne de bakmak gerekir ki bu daha önemlidir.
Özel-Erdoğan görüşmesinin ne gibi bir yarar sağlayacağı, doğruluğu ya da yanlışlığı CHP tabanında tartışmaya yol açarken, eski Genel başkan Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan’la müzakere edilmez, mücadele edilir.” açıklaması geldi.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın İsrail konusunda atacağı adımları önceden bildiği için olacak ki bu görüşmeyi engellemeye çalışsa da başarılı olamadı. Bir anlamda eski genel başkanın bu açıklaması Özel’i Erdoğan’ın ayak oyunlarından kurtulmaya yönelikti. Ancak bu tuttum kamuoyunda tam olarak anlaşılamadı.
Yapılan görüşme konularının ve bir anlamda uzlaşmanın hangi konularda olduğunu ve gerekçelerini anlatma zorunluluğu ortaya çıktığı için olacak ki Özel dün Kılıçdaroğlu’yla bir araya gelmek zorunda kaldı. Büyük bir olasılıkla Özel, eski genel başkana Erdoğan bizi aldatamaz dedi ve Kılıçdaroğlu’nun desteğini istedi.
Bu ara İmamoğlu’nun da Özel-Erdoğan görüşmesine pek sıcak bakmadığının da altını çizmeliyiz.
Şimdi zurnanın zırt dediği yere geliyoruz.
İsrail’le ticari ilişkinin kesilmesi sonucunda ABD’nin ve AB’nin sessiz kalmayacağı, iktidara bir fatura keseceği çok açık. Bu fatura sonucu beklenen sermaye akışı engellenirse yukarıda belirttiğimiz gibi ekonomik açıdan tam bir felaketle karşı karşıya geleceğiz. ERDOĞAN’IN ödeyeceği bu fatura kendisi ve iktidarı için çok ağır sonuçlar doğuracaktır. Bu faturadan Özel de nasibini alacak başkanlığı tartışılmaya başlanacaktır.
Sonuç olarak yapılacak bir erken seçimde, ki olma olasılığı çok yüksek, Erdoğan başkanlığı ve iktidarı kaybedecek, bu sürece ortak olan Özel de tasfiye edilmeye çalışılacak.
Bu süreçte yaşanacak olanlardan da en çok da biz etkileneceğiz. Faturanın çoğunu da bize ödetecekler ama öyle ama böyle. 04.05 2024
04-05-2024 /BANDIRMA/GÜLTEKİN MUTLU