Sana Büyük Bir Sır Vereceğim;

Sana Büyük Bir Sır Vereceğim;
Büyük hayallerim vardı hiç vazgeçemediğim! Nerde bulacağım ve nerde kuracağım sorularının cevabını aramakla geçmişti ömrüm. Bazen yemyeşil ovaları çevreleyen güneş görmeyen ormanlarda aramıştım seni, bazen okyanus derinliklerinde deniz kızını arayan biriydim. Daldım mı okyanuslara nefes almadan inerdim derinliklere. Ne kadar derine inersem ineyim, hiç vurgun yememiştim, nefessiz kalmamıştım, yorulmamıştım. Okyanusların derinliklerindeki her ses senin şarkılarını hatırlatıyordu bana. Okyanusların bütün canlıları tanırdı beni. Balinalar, küçük-büyük balıklar, yunuslarla sohbet eder seni sorardım. En çok da yunusların gözyaşları etkilerdi beni. Çaresizce ıslık çalarlardı mızıka derinliğinde. Yönümü hiç kaybetmezdim, her defasında başladığım yere dönerdim. Belki de yeniliyordum her defasında ama hiç vazgeçmemiştim aramaktan, yorulmamıştım, unutmamıştım kokunu dahi. 
Bilir misin okyanus derinliklerinden bile seni yıldızlarda aramanın imkansızlığını? Okyanus derinliklerinde bulutların kapattığı güneşi görememek nasıl üşütür hayalleri bilir misin?
Güneşin bile sızmayı güçlükle başarabildiği ağaçların gölgesinde de çok aradım seni. Gelesin diye bir ağaç dahi kesmeden yaptığım patika ve dolambaçları yolları arşınlayıp dururdum sabahları. Düşlerimin peşinde koşan biriydim ve bu bir mutluluktu aslında. Hayal kurardım yazdıklarımı sana okutabilmenin sevinciyle. Beyaz bir yelek ve kırmızı eteklerinle hayal ediyordum seni hep. Görür görmez kızarırdım, sigaramdan üç nefes üst üste çekerdim. Çam kozalaklarını tekmeleyerek gidermeye çalışırdım heyecanımı. Yan yana yürüyebilmenin düşleri dolaşırdı damarlarımda. Pamuktan bir gökyüzü var olurdu hep üstümüzde, iki tomurcuk yürek hayal ederdim. Sen ve ben ikimiz yani anlıyor musun? Gözlerimiz de farkında her şeyin ve sen bir gölge gibi yaklaşıyorsun patika yollarda… 
Ansızın gelmeni beklerdim her defasında. Elini tutabilmeyi, gözlerinin derinliklerinde özgürlüğü yaşayabilmeyi… Hatta bir gece gökyüzünü seyrederken kurgulamıştım. “Hasretlik nefeslerinden sararmış dişlerimizin, ilk öpüşmemizde bembeyaz kesildiğini, bütün ağrılarımızın dindiğini, nefes alışımızın, dökülmüş saçlarımızın gürleştiğini vb…. “ delilik işte bu biliyorum. Belki de damarlarımızda dolaşan “imkansızı isteme” güzellemesi…
Şimdi sana diyorum eyy hayallerim “kapat gözlerini ve düşün, ipekten gülüşlerimiz, pamuktan bir gökyüzü ve iki tomurcuk yüreğimizde ve sen ve ben ikimiz yani. Gözlerimizin birbirinin farkında olduğunu bil.”
Yani böyle bir dünya olsa, hani böyle düşlerimizin peşinden koşarak, bir Haziran memleketinde yaşamayı istemek ve her daim düşlerin peşinden koşan sabırsızlık zamanının güzel çocukları olabilmek…
Hayallerim işte bunlar. Ne alınır ne de satılır bir şey. Belki de sadece paylaşılır.

Gerçeğe dönüşmesi dileğiyle.

ŞABAN ÖZDEMİR 12-12-2017