Savruliye / Haydar Masaj Salonunda

 31 (ZOR GÜNLERDE BİRAZ GÜLÜMSEMEK HEPİMİZE İYİ GELECEK)
                                SAVRULİYE /HAYDAR MASAJ SALONUNDA
       Almanya' ya gelince Haydar' ın ilk işi yıllardır orada yaşayan arkadaşı İrfan' la iletişim kurmak oldu. Savruliye' den izin koparır koparmaz, İrfan geldi Haydar' ı alıp gitti. Savruliye  izin  verirken,   sadece İrfan gelecek  oturup konuşacaklar sanıyordu. Ama İrfan içeri girmedi Haydar' ı aşağıya çağırdı. Şöyle bir kafede oturup sohbet ederiz dedi. Savruliye oldu bittiye geldi. Sesini çıkartamadı. İki adam çekti gittiler. Nereye gidiyorlar, ne zaman dönerler belli değil.  Meğer İrfan yapmış planını. Yakında ünlü bir masaj salonu varmış Haydar'ı orada ağırlayacak.
Masaj  ve SPA hizmetlerinin doğru bir şekilde sunumu için  Avrupa'da uzun ve ayrıntılı bir eğitim süreci oluyormuş.  Masajın medikal olanından başka, köpük, klasik, çikolata, bal, sultan  gibi çeşitleri de varmış.  Genç  ve dinamik masözler, uzmanlardan bu konularda eğitimler alıp hangi danışana nasıl bir hizmet edeceği konusunda eğitiliyor sertifika alıyorlarmış.
Masaj hizmetini profesyonel terapistler son sistemler ile donatılmış mekanlarda veriyorlarmış.
     Masaj işlerinde insanların sadece fiziksel değil ruhsal sağlıklarını da sağlanması gibi bir durum söz konusuymuş. Fiziksel bağlamda da masaj yapacak olan kişinin hangi dokulara hangi liflere nasıl müdahale etmesi gerektiğini bilmesi çok önemliymiş.  Fiyatlar da ona göreymiş tabii. İrfan bu konuyu yalamış yutmuş. Bilmediği yok!
    Haydar bunuları duyunca; elbette ağzı kulaklarına yayılmış. Arkadaşına hepten cahil görünmemek için duyduğu birkaç cümleyi aralara sıkıştırıyormuş. Ne varsa eski dostunda var. Amca oğlu, onu böyle yerlere götürüp beş kuruş harcayacak adam değil. Haydar bu masaj salonları hakkında daha önceden çok şey duymuştu. İşin rahatlatıcı ve keyif veren yanı sıra bilgi de olmalıydı. Hayalleri çığ gibi büyüdü, büyüdü... Beklentisi yükseldikçe yükseldi.
     Masaj salonuna geldiklerinde neredeyse aklını oynatacaktı. Binanın dışında geyşa tipli güzel kadınların, masaj yaparken çekilmiş fotoraflarını görünce, yaşayacaklarının, hayallerini gölgede  bırakacağından yüzde yüz emin oldu.
      Büyük demir kapıda,  güvenlik görevlileri  onları saygıyla karşıladılar. İnce belli, koca popolu bir genç kız onlara yol gösterdi. İrfan  veznede peşin ödeme yaptı. Kızla almanca birşeyler konuştular. İrfan konuşulanları türkçeye çevirdi. Önce bekleme salonuna alınacaklarmış. Orada hafif bir içki içip form dolduracaklarmış. Bu formda yaptırmak istedikleri masajın özellikleri varmış. Masaj sırasında gül, lavanta, leylak, orkide, sümbül, karanfil; hangi kokuyu duymak istedikleri, ne tür masaj yağı kullanılacağı, sıcak, soğuk hava seçimi yapılacakmış. Ayrıca vücutlarında bir rahatsızlık var mı öğrenip ona göre masaj yapacaklarmış, filan.  Haydar bunları ne bilsin, daha önce masaj yaptırmışlığı mı var? Almış eline formu, her soruda  bir kutucuğu işaretlemiş. İrfan da onu birşeyler biliyor, ona göre seçim yapıyor sanmış. Bu iş bitince iki güzel hanım onlara eşlik etmiş. Dar kırmız ışıklı koridordan geçirip bunları özel odalarına almışlar. Genç hanım, Haydar'a , işaretle soyunup masaj masasına uzanmasını söylemiş. Haydar  hanımı bekletmemek için alel acele istenilen şekilde masaya uzanmış, beyaz örtüyü üzerine çekmiş. Işık iyice kısılmış. Yere konan vazonun içinden tütsü kokusu yayılmaya başlamış.  Derinden derine slov müzik, harika ortam. Salonda içtikleri içkinin de etkisiyle Haydar iyice havaya girmiş. Az sonra başını kaldırınca tepesinde aznavur gibi  yarı çıplak  adamın  dikildiğini görmüş . Bir anda bütün vücudu kasılıp buz gibi olmuş. Haydar adama birşey soracak ama, adam onu dilini bilmiyor. ( Ahan da yedim boku! deyip gözlerini kapatmış. )  Adamın her bir pazusu Haydar' ın beli kadar. Avucuna yağı döküp döküp döküp enseden başlayıp topuğa kadar başlamış ezmeye. Kulunçlarını( Relax relax! ) diye  diye; ezmek de ne ezmek. Haydar üzerinden dozer geçmiş gibi  inim inim inliyormuş. Arada bir  masör şaplaklar atıp   yumuşak kasları çimdiriyormuş. Hele topuklarının az üstündeki  suptalar eklemi , iki parmağının arasına alıp  mengene gibi sıkıştıp sağa sola oynatınca, Haydar adama, at gibi çifte atmamak için kendini zor tutmuş. Ellerinin dış yanı ile seri darbeler vurup kan akışını hızlandırıyormuş. Bunlar yetmemiş gibi; çene ve başından tutup  boynunu kütürdetmiş. Kollarını dirsekten ters yana bükmüş. Ayaklarını başına değdirmeye  çalışmış. Bu arada Haydar, değil rahatlayıp gevşemek; kasıldıkça kasılmış, İrfan' a bilendikçe bilenmiş.  Masaj bitince;  aynı anda bekleme salonuna  girmişler. İrfan sekiz köşe, Haydar barut gibi. İrfan ters birşeyler olduğunu sezmiş. Haydar renk vermeyip teşekkürle yetinmiş. Evde merakla bekleyen Savruliye Onu sorguya alınca, fazla direnemeyip olanları bir bir anlatmış .

Savruliye' de( ALLAH' ın sopası yok! Beter ol! )  deyip kahkahalarla gülmüş...
 27-02-2022/ULVİYE KARA AKCOŞ