Savruliye - Kadın Dayanışması

SAVRULİYE - KADIN DAYANIŞMASI
      Savruliye  ve Aynur hergün tempolu yürüyüş yapmaya karar verdiler. İkisi de son günlerde kıyafetlerine sığmıyorlar. Bugün mantı, yarın kıymalı börek, öbür gün tatlı derken, olacağı buydu.  Sabah kahvaltıdan önce, arka caddedeki parka gidip dönecekler. Yol üzerinde birkaç kafe ve dükkan var ama bunların ilgisini çekip tempoyu bozmaz. Dükkanlar, kırtasiye , nalbur. Kafeye de gençler takılıyor. Hatta, yolda sohbet bile etmeyip  tempoyu bozmayacaklar. Ama daha beş yüz metre yürümeden ikisi birden durup birbirlerine bakıştılar. Gördüklerine inanmaları zor.!Sabahın bu saatinde; Ayhan, kafede sarışın, uzun saçlı bir hanımla  oturuyor. Öyle, bir arkadaş veya akraba oturuşu değil bu.  Burun buruna, sarmaş dolaş... Adamın gözü dönmüş olmalı! Karısı Gülsün, akşam sabah doğuracak. Karnı burnunda. Garibim bütün gün balkon yıkıyor, cam siliyor. Balkona astığı çamaşırlar kardan beyaz, pırıl pırıl. İyi ev kadını, astığı çamaşırdan anlaşılır. Öyle çalı üstünde kurutulur gibi asılmaz çamaşır. Önce silkelenir, buruşuk yerler elle açılır. Dikiş yerleri çekiştirilip düzeltilir. Mahrem iç çamaşırları görünmeyecek yerlere asılır. Diğerleri grup grup;  yani gömlekler bir arada, atletler bir arada. Aynı boy ve düzende sıralanır. Bir pantolon, bir çorap rastgele asılmaz. Mandallanırken kulak yapmasın diye dikkat edilir.  İşte bu ölçülere göre Gülsün ideal kadın. Aileler kızlarını özenle yetiştirirler, adını da ömür boyu gülsün diye Gülsün koyarlar. Ama ideal kadının değeri bilinmez.  El oğlu acımaz. Bir hain koca onu, bu özel durumunda boynuzlar, hem üzer, hem ağlatır. Kadının en zayıf, en korumasız zamanıdır hamilelik. Hele hamileliğin son günleri! Kavga edemez, stresden karnındaki çocuğa zarar gelir diye. Çekip gidemez, henüz doğmamış bebeğini babasız bırakmamak için. Gözyaşları  ılgıt ılgıt akar içine. Adamın yaptığı yanına kar kalır. Kadın bu acıyı ömür boyu unutmaz...  Aynur bunu iyi bilir.! İlk hamileliğinin son günlerinde kocasının yaptığı zamparalığı duymuş, bu yıkımı yaşamıştır. Hatta yavrucuk, annesinin tüm korumasına rağmen erken doğmuş, yirmi gün küvezde yaşam savaşı vermiştir. Aynur bu olayı zaman zaman anımsar, anlatır ve ağlar. Savruliye O' nun bu  acıklı haline, kaç kez şahit olmuştur.
       İşte Ayhan'ı burada bu şekilde görünce; iki kadının duyguları aynı noktada yoğunlaştı. Yürüyüş temposu düştü , yürekleri sıkıştı. Parka kadar ayaklarını sürükleyerek gidip bir banka oturdular. Aslında Savruliye, Ayhan' ı daha önce de bu kadınla görmüştü de; kimseye söz edememişti. Karısının kulağına gider, kızcağız üzülür diye susmuştu. Bazı konuları bilip de susarsan için şişer.  Fırsat bu fırsat gördüklerini bir solukta anlatıverdi Aynur' a. Aynur' un yüreği, mayalı hamur gibi kabardıkça kabardı dinlerken. Evet, eşine söylemek, kadını üzmek olurdu. Ama böyle suskun kalmak da doğru değildi. Gidip suratına tükürse veya ( Kardeşim, bu yaptığın hem ayıp hem günahtır!) dese; azman gibi adam( Sana ne be kadın!) dese , saldırsa, ne yaparsın? Hele bunu bir de kocası duysa, kıyamet kopar. Vah vah! Tüh  tüh! Diye diye eve döndüler. Savruliye' nin başı tuttu, bir ağrı kesici alıp yattı. Akşam üzeri, Aynur telaşla( Buldum , buldum, diyerek geldi. Onu da duyan Einstein, fotoelektrik etki kanunu keşfetti sanır. ( Ben bu Ayhan devesine yapacağımı biliyorum! Sen de bana yardım edeceksin! ) diye söze başladı. Savruliye konuya karışmak istemese de arkadaşını yalnız bırakmayacaktı.
    Ayhan bir yemek şirketinde kurye olarak çalışıyordu. Her akşam saat onbirde iş çıkışı bunların evinin önünden geçiyordu.  Tam geçerken kafasına bir kova kaynar su dökülebilirdi  mesela. Ama Aynur, daha etkili bir ceza bulmuştu. Evlerinin yanında Sümbül Teyze' nin yüksek bahçe duvarı vardı. Adam o duvarın yanından da geçiyordu. Gece o duvarın üzerinde saklanıp   iri bir kediyi Ayhan geçerken  üzerine atacaktı. İri kedi olarak, kasabın kedisi Tekir uygundu. Aslında bu işi Sümbül Teyze' nin toroman kedisi de yapardı ama, Sümbül Teyze buna asla izin vermezdi. Duvar, onun bahçesinin duvarı olduğu için;  konu ona da anlatıldı, onay alındı. Aynur herşeyi inceden inceye planlamıştı. Akşam üzeri, Tekir' i sosis koklata koklata Zilli'nin  kedi kafesine soktu. Tekir sokak kedisi olduğu için kafesi bilmiyordu. Girerken, boğaz derdine sorun çıkartmadı.  Sonra süt içti, sosis yedi. Aynur kafese elini sokup onun ensesini, gıdısını kaşıdı. Sokak kedileri böyle okşanmanın keyfini de bilmezler. Tekir, kendini kedi cennetine düştü sandı. Döne döne her tarafını kaşıttı. Operasyon saati gelince; Aynur  kafesi aldı, merdiven dayayıp  duvarın üstünde sarmaşıkların arasına saklandı. Savruliye yolun karşı tarafında  bakkalın vitrinine bakıyormuş gibi yaparak yolu gözledi. Ayhan görününce ellerini başına götürüp işaret verdi.  Aynur kediyi okşaya okşaya kafesten çıkartıp( Ya Allah!) diyerek Ayhan' ın üzerine fırlattı... Yaz günü, Ayhan' ın üzerinde kısa kollu gömlek var, Tekir can havliye, boynunu kolunu yırttı adamın. Oh olsun! Var mı dünya tatlısı karını karnı burnundayken aldatmak? Savruliye alaca karanlıkta, Ayhan' ın ayaklarının yerden bir karış yükseldiğini gördü, aynı zamanda  Hıyyyk! diye garip bir ses  duydu. Bu ses kediden mi Ayhan'dan mı  çıktı anlayamadı. Kedi ve Ayhan aynı anda yok oldular. Az sonra, üç kadın Sümbül Teyze' nin evinde kıkır kıkır gülüyor( İyi oldu P.....'e )diyorlardı.
    Aradan kısa bir süre geçti. Gülsün' ün sancıları başlamış. Ayhan koşarak eve gelmiş. Sümbül Teyze yardıma  çağrılmış. Sokakta heyecan var. Komşular camlardan sarkıp bakıyorlar. Derken sokağa bir araba geldi. Gülsün' ü arabasıyla hastaneye götürecek olan akraba. Arabadan Ayhan ve o sarışın hanım indi. Az önce eve koşarak giren Ayhan değil miydi? O Ayhan'sa; Ayhan' a tıpatıp benzeyen bu adam kimdi? Ya bu sarı yosmanın burada ne işi vardı? Arabanın arka koltuğuna  Gülsün ve Ayhan oturdular. Öbür Ayhan direksiyona geçti. Yanına da bebek çantasını taşıyan sarışın kadın... Ayhan' ın ikiz eşi olduğu, diğer eşin bu sarışın hanımla evli olduğu ve arka caddede kafe işlettiği  mahallede o gün duyuldu.

DÜNYA KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN! (Birbirimizi gaza getirmeyelim!) RELAKS!  Anlayan anladı!
 ULVİYE KARA AKCOŞ / 08-03-2022