Bana diyorlar ki ; sen mütemadiyen solcuyum diyorsun o zaman neden bir Ak Parti milletvekili ilgisi.
Sema Kırcı Hanım söz konusu edilen.
**
Bir kere ben çoğunluğun anladığı solcu takımından değilim. Benim ve benim yaşımdakilerin anladığı bir solculuk tanımı vardı. Antikapitalist . Mülkiyetin reddi. Ortak üretilenin adil paylaşımı. Yurtseverliği bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi kucaklayan birlikte yaşam mücadelesi verdiğimiz proleterya kardeşliğinin dayanışması.
Evet ütopik bir durum. Bugün solcuyum diyenlerin yüzde doksan dokuzu mülkiyeti reddedemiyor. Ama nasılsa solcuyum diyebiliyor. Solculuk izafi bir kavram . Kişiden kişiye değişiyor.
Örneğin Yaşar Kırbıyık hocam . Bazen tartışıyoruz. Haklı reel tespitleri yok değil pratik anlamda. Ama sadece sosyal demokrat olmanın solcu tanımına girebildiğini savunur. Oysa sosyal demokrasi sermaye emek işbirliğidir. Ama bir sermayeci var oldukça emek hep sömürülecektir. Mülkiyeti reddedemeyen,paylaşmayı hazmedemeyen, sosyal adaletin ancak böyle sağlanabileceğine inanmayan kendine solcu demesin.
Irkçılık üzerine kurulan yapay sorunların ırkçılıkmış, etnik farklılıklar inançlar üzerinden yapılan soykırımlar küresel projelerin dayatmaları bana göre.
Sosyalist düzene doğru gidiyoruz. Kapitalist sürecin sonunda geleceği yer sosyalizm olacak zaten başka bir alternatifi yok. Ama bugün küresel sermayenin dayatmasıyla yaşanan vahşet inanılmaz .
**
İnandığım gibi yaşıyorum. Bugünkü şartlarda bu konuyu marksistim diyenlerle bile algı anlayışı bile çok zorken genel kitleyi ikna etmek olasılığı bile yok. Adam solcuyum hem de Marksist Leninistim diyor bakıyorsun etnik ırkçılığı yücelten küresel ABD sermayenin çıkarlarını arkasına alan bir misyonu destekliyorum ve oyum onlara diyebiliyor. Kafalar karışık. Seksen yenilgisinin büyük travması bu. Oligarşiye karşı kaybedilen büyük seksen yenilgisinin bilinçaltına itilen intikam duygusunun dışa vurumu muhtemelen. Sınıf mücadelesi yerine etnik ırkçı kalkışmayı sol anlam katabilme bazı eski solcuları duygusal olarak yönlendiriyor. Ama karşılığı olmayan güdük bir durum. Karşımızda ABD destekli bir misyonun sosyalist içerikli olabilmesinin samimiyeti ne olabilir ki ?
**
İnsan vermeye programlı değil. Doğasında bu var.Vermez. Paylaşmayı sevmez.Hümanist değerlerle değil Mülkiyetiyle güçlü olma arzusu buna izin vermez. Daha fazlasına sahip olma hırsı, asla yiyemeyeceği ,tüketemeyeceği kullanamayacağı birikimlere sahip olma hırsının insan genlerine dahil olması milyonlarca yıllık insanlık tarihinin diyalektik bilinç altında gizli.
Bu kolay kolay altından kalkılacak yok edilecek bir bilinç değil. Joseph Stalin SSCB ‘ de bayağı bir uğraştı ve çok can yaktı. Mülkiyetin temeli aileyi kaldırmayı denedi örneğin . Kestirmeden olmayacak iş . Milyonlarca insan direndi ve öldürüldü ama yine olmadı. Demek ki bu iş sakallı adamın işaret ettiği gibi zamana bağlı bir süreç..kestirmeden olmuyor. Olmamalıydı diyemeyiz ama hatalarıyla da sonuçlarıyla muhteşem bir deney yaşandı. Sakallı adam Marks’ın kapitalizmin tahliliyle ilgili yazdığı kitabın özü nihai aşamanın sosyalizmi getireceği tezidir.. Bunu bilimsel olarak kitabında tahlil etmiş açıklamıştır. Ordan burdan eleştirlerle zaafları yoklansa da bu teori yolunda yürüyor. Kapitalizmin nihayetinde geleceği yer İhsan Eliaçık Hoca’nın çevresinde toplanan anti kapitalist müslümanların işaret ettiği yer. Ama o zamana kadar ne kadar dinsel içeriğinden ne kalır ? Tartışılır.
*
Sema Kırcı ile ne ilgisi var ? Halkın vekili Hanımefendiyi izlemeyi sürdürüyorum. Evet bir sol veya sosyalist söylemi yok. İçinde bulunduğu şartlarda yetişmiş olduğu mecrada olamazda. Bu şartlarda beklentimiz de yok zaten. Ancak o bir proleter ailenin çocuğu olarak ait olduğu sınıfın farkındalığında bir görüntü veriyor . Şimdi muhafazakar liberal bir iktidar partisi milletvekili olarak ve Bandırma milletvekili olarak ortak kazançların paylaşımdan payını alamayan dar gelirli yoksul kitlelerin sıkıntılarına yönelik izlenimleri bir proleterya ailesinden gelen kişi olarak farkındalıklı bir görünüm içeriyor !
**
Yoksul Halkın içinden gelmeyenler onların derdine derman olamaz. Yoksulluğun çaresizliğin farkında olmayanların bildiği yöntem hamasettir. Şablon sloganlarla durumu idare etmektir. Ve Sema Hanımın paylaşım yaptığı resimlerde yer alan proleteryayla kurduğu ilginç ilişki ?!. İş olsun diye yapılan göstermelik gezilerde, paylaşılan resimlerde reklam ötesinde bir içten samimiyet ben hissediyorum. Evet Almanya’da doğmuş bir muhacir çocuğu olarak zor bir süreçten , katı eğitim şartlarında inandığı mecrada mücadelesini vererek adım adım yükselmiş. Bandırma’da herkesin bildiği ve mutlaka ekonomik destekli kemikleşmiş bağlarla kenetlenmiş çok güçlü bir hizibin hakkından da gelmeyi de başarmış olmasıyla da dikkat çekti. Ancak bu başarısının karne notu da bölgede partisinin alacağı oy oranları ile doğru orantılı olacak.
**
Bütün bunlar beni de halkımızı da çok ilgilendirmiyor. Benim dikkatimi çeken yaşadığımız kentle ilgili lokal müdahaleler. Sanki Bandırma adına bir ışık var. Örneğin yaklaşık iki yıldır bitmiş haliyle dar gelirliye tahsis edilen ne hesapsa bekletilen TOKİ evleri yeni Kaymakam Tuncay Sonel’ın de katkısıyla kısa sürede sahiplerine verildi . Sahi bugüne kadar neden erteleniyordu diye sormak lazım. Diyorum ya proleteryanın sesini duyuracak mecrası yok mecali de yok. Bekliyorlardı sadece. Efendilerin eşref saati gelsin. Hemen ötede yine 100 Yılda Bandırma SSK Binası yerel seçime yakın hızlandırıldı ama yerel seçim hezimetiyle sanki zaman durdu. Öylece kaldı. Bu arada yarım kalan inşaat yağmacılara ekmek kapısı oldu.Şimdi bakıyoruz Kaymakam Tuncay Sonel yine devreye girmiş hizmete girecek. Bunlar küçük işler ama önemli işaretler. Bandırma yıllardır özellikle hizmet ve yatırımlarla ilgili konularda yerel birimlerle iktidar partili milletvekilleri kopukluğunu yaşadı ve acil sorunlarıyla ilgili çözümlerde bir sinerji yaratamadı. Bu yüzden halka yönelik sosyal yatırımlarda çok geride kaldı. Yerel yönetimlerle siyasi kaygı hissetmeden mutlaka işbirliği olmalı.Rakip diye engel çıkarılmamalı.
**
Kulağımıza gelen bir öykü, bir ilk öğretim ilkokulumuzda cereyan eden olay. Yeni öğretim yılı başlamadan önce bir güzide okulumuzun tüm öğrenci taşımacılık işleri ihaleleri bitirilmiş ama engelli çocuklarımıza ait işin ihalesi becerilememiş. Nedeni belli . Kar oranı riskli ve zor iş. Bu nedenle bugün yarın derken engelli öğrencilerimiz hem de nasıl mağdur !. Ve Kaymakam Sonel konuyu duyar duymaz devreye girince bir günde sorun bitmiş. Hep söylüyorum . Sorun görev yüklenenlerin görevlerini yapmama işten kaçma sorumluluk almama sorunsalı.. Yapılabilir işlerin sürekli ertelenmesi. Benden sonra tufan eğilimleri bir kangren.
**
Şimdi önümde bir sosyal medyada paylaşılan bir resim var ve altında metin : aynen: “Ak Parti Balıkesir Milletvekili Sema Kırcı Gönen ve Bandırma’da seçim çalışmalarını sürdürdü. Gönen’de bir fabrikayı ziyaret eden Kırcı çoğunluğu kadın olan çalışanlarla öğle yemeğinde buluştu. Fabrika ziyaretinde Kırcı “Gönen’in vefakâr kadınları yoğun tempoda çalışarak hem ev ekonomisine hem de ülke ekonomisine katkıda bulunuyor. Her türlü zorluğa katlanan ve güler yüzü ile ailesine ve çocuklarına sahip çıkan kadınlarımızı yürekten kutluyorum” dedi. Resimdeki proleter başörtülü kadın emekçilere bakıyorum. Evet mutlu resim vermeye çalışmışlar. Ama orada aslında hüznün resmi var. Güvencesiz çalışma şartlarında geçinmek için zor koşullarda mesaisi belirsiz ,ateşhanelerde ,buzhanelerde insanın dayanamayacağı soğuklarda takati yetene kadar çalıştırılıp aldıkları ücretlere bile Allaha Şükür diyerek tevekkülle karşılayan güzel yüzlerin hüzün resimleri. Yarınları yok..güvence yok.
Sema Kırcı Hanımefendinin o gülümseyen gözlerin arkasında ki hüznü görebilecek konumda olduğunu hissediyorum. Bu yüzden içinden geldiği proleterya adına nasıl bir çizgi izleyecek ilgiyle izliyorum. http://www.gercekbandirma.com/sema-kirci-hanimefendiyi-ilgiyle-izlemeyi-…