Sentez

 

 

HDP Sol değildir yazımdam sonra  Bandırma entellektüel çevreden oldukça sert  tepkiler aldım. HDP nin sınıfsal anlamda bir sol mücadele vermediğini bu yüzden sol parti olarak kabul edilemeyeceğini  dile getirmiştim. Yanıt  verip ikna etmek yerine  kolaycılıkla ötekileştirme  ve hınç taktiği var. 
Bu benimde beklediğim bir süreçti ancak yazımı objektif değerlendirenler  görecektir ki hedef kürt ve diğer kimliklerin özgürlükleri  üzerinden  gelişen sol siyasetin emek cephesinde olası kazanımlarının somut sonuçlarını -varsa- görebilmekti.  Fikren yanılgıda olunulabilir.  Çünkü bilgiler izafi. Proleterya adına kazanımdan  ziyade pek çok ayrışmayı da beraberinde getirecek  öncelikle kürtlerin istediği hakları da  muhtemelen öteleyecek ve  Marksist  anlamda gerçek bir sınıf mücadelesi sürecinin  böylesine restorasyon  içerikli reformist  hareketlerden fayda değil zarar göreceği  iddialarına katıldığımdı ve   henüz karşılığı yok..
*
Pek çok benzer  rol düşünce sosyal medyada  kısa kısa dile getiriliyor  zaten . Eski tüfekler sosyal medyanın inlerinde kalemşörlükle idare ediyor korkuyorlar  çünkü çok  sıkıtı  çekilmiş . Ancak demokratik süreç açısından bunlardan alınacak derslerle  Türkiye Marksist sol siyasetinin ve sınıf mücadelesinin gerçeklerinin ortaya çıkmasını sağlayacak bir deney olması açısından HDP  projesinden fayda çıkarılabilmeli..  Seçimin hemen arkasından HDP nin temsil ettiği sol Reformizm hatta emperyalizmle ilişkilerine bakarsak  oportünizm dolayısıyla faşizm karşısında   yapamadıkları  kayıtlara geçtikçe bu da  bir tecrübe olacaktır . Şimdi  bile o kadar güçsüzler  ki, düzenin seçim oyunları kapsamında elde ettikleri başarı"ları ZAFER olarak değerlendirebiliyorlar .  Oysa zafer denilen şey güçlü efendiler karşısında pamuk ipliği .Yani burada Demirtaş'ın hakkaten bu coğrafyanın  güzel bir  insanı bir proleter kimliği  olarak üzerine aldığı sorumlulukları  samimiyetle yerine getirmeye çalıştığını  gözlüyorum. Gerçeklerin farkında olmadığını gözlerinin tamamen kapalı olduğunu sanmıyorum ama onu da aşan güçler var. Yani oligarşik düzen devam ederken  proleterya  kütlesel olarak ezilirken kimlik siyasetlerine dair küçük sanal kazanımların enternasyonal sınıf mücadelesi sürecine nasıl katkı yapabildiğini ya da yapabileceğini sorguluyordur muhtemelen. Ama  süreç akılla sorgulanmalı duygularla değil.  Çünkü ustaların dediği gibi Oligarşinin meclisine girerek  devrim  yapmış olmuyorsunuz. Çağda atlamazsınız. Çünkü  siz etnik özgürlükler adına sanal bir zafer kazandınız diye dışarda kalan ezilen proleterya hala orada temsiliyetsiz sizi seyretmektedir..
*
 Cumhurbaşkanına  kendi tanımıyla  Beştepe külliyesi  üzerinden yoğunlaştırılan eleştirilerin içi boştur . Gerçek sorunları gizleyen  maske gündemleridir.   Kapitalist sömürüyü gizlemeye ve burjuvazinin hegemonyasını yeniden  üretmeye yarayan baş belası bir  SÖZCÜ GAZETESİ MUHALEFETİ ki AK Parti iktidarını ayakta tutan aldatmaca muhalefettir. 
 Söylemeliyim şu an ki düşüncem bu ; isyan günlerinde ve direniş eylemlerinde ölenlerin  yıldönümlerine odaklanmak ta benzer bir  enerji boşaltma ritüelleri olarak  sol kitleyi oyalamaya devam ediyor .  Mücadeleyi sadece ölü anma  eylemlerine  ve ritüelleiştirme törenlerine    saptırmanında yine oligarşinin   işine gelen  gaz alma seanslarına dönüşmüş  olması  artık gerçekçi  olarak masaya yatırılmalı ele alınmalıdır. Faşizme karşı eylemlerde ölenler sonsuza dek proleteryanın kalplerinde sevgi ve saygıyla yerlerini almıştır. Farkındasınızdır  ki ne yerel ne yurt çapında bu törenleri engellemeye kısıtlamaya yönelik bir çaba yoktur.  
Oligarşinin hiç itiraz etmediği ses çıkarmadığı  bu ölüm günleri anma eylemleri öncelikle  inançlar üzerinden  ötekileştirilen  büyük bir sistem mağduru  proleter kitleyi  de karşı tarafın kemikleşmiş destekçisi olarak  sürdürmeye yaradığı açıkça görülmelidir.   Yöntem yanlıştır. Diğer taraftan çokça eleştiri odağına konan  Cumhurbaşkanının  tek başına başkanlık sistemini isteyen bir  kişi olarak hedeflenmesi yanlışı var bana göre.  1980  den bu yana kısa sürede  geri kalmış bir ülke sınıfından  Dünyanın ilk 20 ekonomik gücü olarak  İmparatorluğun mirasçılığına soyunan  derin oligarşik yapının  sorumluluğunu yüklenen  güçlerin arkasında yer alan  belirleyici güçün talebidir başkanlık sistemi.  Kanımca budur.  Bu talep içi boş ve hamasi olabilir ama  Küresel sermaye ve onun yerel uzantıları olan kompradorlar birliği türedi holdinglerin sahiplerinden gelen taleptir ve nedeni ekonomiktir.. Sermayenin asla dini olmaz  ama sermaye dini kullanır ve dünyanın her yerinde  tüm ülkelerde inançlar  kullanılıyor  mükemmel bir senaryo sistemiyle hemde. Kitleler  emeklerinin göz göre göre çalınmasına ses çıkaramaz halde şaşkın ve sahipsizdir.. Vahşi sömürü sisteme karşı çıktıkları zaman sanki Allah'a karşı ,tanrıya karşı  geleceklermiş gibi bir haleti ruhiyedeler. İşçiler evet. Hindistanda da böyle Amerika da da ..Bugün Bursa'da direnenler  içindeki en büyük handikapta  budur.  
*
AKP,  MHP esas itibariyle sermaye  çıkarlarını  temsil edebilir sonuçta küresel liberal poltikalra açık ve muhafazakar olduklarını zaten deklare ediyorlar ama  CHP ve HDP ninde bu çıkarlara karşı hiç bir söylemi olmadığını açıkça görmekten hicap duyuyorum. Fırsatlar öylesine harcanıyor Nitekim CHP milletvekilleri kadroları  Gezi sürecinde de pasif kaldıkları gibi  Bursa'da ki olağanüstü enerjiyi de görmezden gelerek tarihi bir fırsatı kaçırmış oluyorlar kendi adına.  Bana göre emekçilerin haksız ücretler karşısında  onca sarı sendika pasifizmi dayatmalarına rağmen  duruş gösterip  yeni sendika arayışları içine girebilmeleri  tarihi bir aşama.  Bursa metal işçilerinin direnişi  küresel tekelci emperyalist stratejilere ve kapitalist  sömürüye karşı çıkan bir  direnişin içinde emeğin temsilcisi olduğunu iddia eden sosyalist enternasyonal üyesi  CHP olabilirdi ve bu ivme halk iktidarının yolunu açabilecek etkili  anahtardı. Ama kendini sol ilan eden  HDP bile , halkların emeğin gücüyüz dediği halde  Bursa 'da  hiç göremedim onları. Muhtemelen etnik içerikli özgürlük sloganları olmadığı içindir !. Seçimden önce işçi emekçi söylemlerinin bolca kullanılışı  klasik , düzen partilerinin  sol bilinci olmayan  halkın oylarını almak kolay yol,  buyrun gereğini yapsınlar  Kobane Rojava'da söylemek kolay.  Ne İşten atılanların, Ne de  bugün devam eden  haksızca sinsice işten çıkarılanlarla  direnenlerle birlikte  bir resim yok henüz. 

HDP Tofaş’ta, Renault’da direndikleri  için işten atılan metal işçilerinin sayısı bine yaklaşıyor..irili ufaklı onlarca fabrikada işçi direnişleri sürüyor. KESK 'e bakıyorum  Yönetiminde Kürt  milliyetçileri, reformist, oportünist  sol   bolca var  kusura bakmasınlar ama öyle  ve  ben eksik bilgiye sahip değilsem  KESK kılını bile kıpırdatmıyor.  Etnik kimlik ve kürt milliyetçiliği  ve inançllar üzerinden baskılara karşı eylemlerde  aslan kesilen KESK  kendini dar ve reformist kafese kitleyen  ve böylece  emekçi kitlenin en dinamik kitlesini adeta kilitletyerek pasifleştirmek gibi ilginç bir  misyon içinde.  Bence onların da kendi içlerinde bir özeleştiri sürecine gereksinimleri var.  Bu düşmanca bir tavır ve eleştiri değil dostça   dışardan tutulan ayna misali  dostça subjektif düşüncelerimdir.  Çünkü Solun en büyük zaafı olarak ortaya çıkan sıkıntının  emekçi kesimin en dinamik gücünü elinde tutanların  en gerektiği anda örneğin  Haziran  Ayaklanması’nın en şiddetli  geçtiği, bütün Türkiye’nin ayakta olduğu  zaman içinde etnik söylem yok diye sessiz kalınmış olunmasının  getirdiği zaafların zararıdır. Bildiğim kadarıyla  Saatlerce süren  toplantılar olmuş ama destek gelmemiştir.
*
Bana göre Kuzey Irakta yine Kürt halkının gerçek özgürlüklerine kavuşmasını öteleyen  emperyalistlerle işbirliğinde ırkçı milliyetçi bir işbirliği  süreci yaşanıyor. Suriye’de, Irak’ta emperyalistlerle açıkça işbirliği yapılması  samimi kürt kökenli  Marksistleri  bile sersem etmiş durumdadır.. İşbirliğinin de ötesinde emperyalizmin Ortado ğu’yu yeniden şekillendirmek politikalarında kara gücü olarak kullanılmakta olan Kürtlerin içine düşürüldüğü durumun sonucu ne olacak ?. Bu  süreç uyduruk olduğunu tahmin ettiğim bir küresel  sermaye çetesi  olan IŞİD üzerinden  kamuoyunca  meşrulaştırılmaya çalışılırken Ortadoğu’da dökülen her damla kandan emperyalistlerin onların çıkarlarına hizmet edenlerin sorumlu olmadığını kim söyleyebilir. Afganistan da El Kaide yi ürettiler Orta Doğu da yarattıkları IŞİD canavarı yüzünden Ortadoğu’nun tamamına müdahale etmeyi meşrulaştırıyorlar.
*
Devrimci olduğu iddia edilen    PYD şu anda hangi stratejik hedefle  hareket etmekte? Amaç sosyalist bir kanton yönetimi ise buna asla izin vermeyecek   emperyalistlerle ve   işbirlikçilerle  neden aynı koalisyon içindedir?Geçtiğimiz günlerde haberler doğruysa tabi çünkü tüm haberlere kuşkuyla bakmaktan başka çare yok. Nitekim bir anda  kült kent Kobani'ye bir saldırı oldu İŞİD kente girdi kim var kim yok  yaşadığı kente dönen yerel halk öldürüldü yüzlerce ölü var ve bir iddia  kürtler lehine etnik temizlik yapılıyor dendi derken  haberlerin devamında Koalisyon güçleri -yani ABD İSRAİL  - bölgeyi  bombaladılar akabinde güzel ve gösterişli  giyimli kadın savaşçılar YPG bayraklarıyla yeniden kente girdiler ve kurtardılar. Bu bir Holywood FİLM SENARYOSU gibi . Bizim nesil bunları altmışlı yıllarda bahçe sinemalarında çokça izledi.  Vahşi ve acımasız katil yerlilerle Kızılderililerle savaşan özgürlük kahramanlarının !! Amerikan Rangerlerinin kızılderilileri  modern silahlarıyla katledilişini alkışlattıkları sahnelere  ne kadar benziyor . 
Sonuçta gerçek şu..Hiç bir şeyi doğru analiz edecek  gerçek bilgi yok.
Sentez de yok.

 

Mehmet Levetoğlu - 07-07-2015 Bandırma