Siirt. Efsaneler Kenti Kültür ve Turizm

Siirt. Efsaneler Kenti Kültür ve Turizm
REKLAM ALANI

Siirt ili doğal ve kültürel turizm kaynakları açısından büyük bir potansiyele
sahiptir. Dolayısıyla bu çalışma ile Siirt ilinin kalkınmasında turizmin rolünün ortaya
konulması, turizm kaynaklarının tespit edilmesi, ilde gerçekleşen turizm
faaliyetlerinin sınıflandırılması ve dağılışının belirlenmesi, il turizminin sorunlarının
coğrafi bakış açısıyla ortaya konulması amaçlanmıştır. Ayrıca burada bulunan turistik
değerlerin sürdürülebilirliğine yönelik öneriler sunularak yeni bir bakış açısıyla bu
kaynakların kullanımını ve sunum olanakları irdelenmiştir.
Çalışma üç bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde Siirt ve çevresinin
jeomorfoturizm özellikleri, kanyon, yayla, alpinizm ve mağara turizmi başlıkları
altında incelenmiştir. İl turizminin gelişiminde, zengin jeomorfoturizm kaynaklarının
büyük katkısı olduğu tespit edilmiştir. İkinci bölümde Siirt ilinin kültürel kaynakları
turizm açısından değerlendirilmiştir. Bu bölümde tarihsel ve kültürel değerler ele
alınarak bunların birer turistik ürün olarak kullanımı için çeşitli öneriler sunulmuştur.
Siirt ve çevresinde turizm arzının incelendiği üçüncü bölümde, turizmin gelişimi ve
planlamasına temel oluşturabilecek ulaşım, konaklama, ağırlama tesisleri ve alışveriş
olanakları hakkında değerlendirilmeler yapılarak çeşitli öneriler getirilmiştir.
Tez çalışmam süresince benden destek ve yardımlarını esirgemeyen, bilgi ve
tecrübelerini benimle paylaşan danışman hocam Prof. Dr. Suna DOĞANER’e; tezime
büyük katkıları olan hocalarım Doç. Dr. İbrahim TEĞİN, Dr. Öğr. Üyesi Adnan
ALKAN ve Dr. Öğr. Üyesi Şahap BULAK’a, ihtiyaç duyduğum alanlarda bana destek
olan arkadaşım gazeteci Fecri BARLIK’a; tezim için fotoğraflarından faydalandığım
gazeteci Mehmet Niyazi DENİZ’e; haritaların çiziminde büyük emeği olan Orman
Mühendisi Eyüp YILDIRIM’a; bana her konuda yardımcı olan Dr. Gurbet
CANPOLAT’a, tezim için kaynak temininde yardımcı olan Siirt İl Kültür ve Turizm
Müdürü Remzi USLU’ya ve Ömer GÜLMEZ’e; fedakârlığıyla her zaman yanımda
olan kızkardeşim Esra KILINÇ’a ve pozitif enerjileri ile beni cesaretlendiren tüm
arkadaşlarıma çok teşekkür ederim

BİRİNCİ BÖLÜM
DOĞAL KAYNAKLAR VE TURİZM
1.1.Jeomorfoturizm—————————————————————————– 6
1.1.1.Kanyonlar ve Turizm —————————————————————– 8
1.1.2.Mağara Turizmi ———————————————————————-16
1.1.2.1.Çaykaya Köyü Mağarası——————————————————16
1.1.2.2.İki Girişli Mağara————————————————————–18
1.1.2.3.Sağlık Turizmi Açısından Mağaralar —————————————19
1.1.2.4.Kültür Turizmi Açısından Mağaralar—————————————20
1.1.3.Alpinizm——————————————————————————-20
1.1.4.Yayla Turizmi ————————————————————————23
1.2.Akarsu Turizmi —————————————————————————-24
1.3.Kaplıca Turizmi —————————————————————————33
1.4.Botanik Turizmi —————————————————————————45
1.5.Doğal Kaynakların Değerlendirilmesi İçin SWOT Analizi ————————-50
İKİNCİ BÖLÜM
KÜLTÜREL KAYNAKLAR VE TURİZM
2.1.Prehistorik Turizm (Tarih öncesi turizm/Taş çağı turizmi) ————————-53
2.2.Arkeolojik Turizm————————————————————————-73
2.2.1.Höyükler——————————————————————————-76
2.2.2.Antik Yollar—————————————————————————86
2.3.Tarihsel Turizm—————————————————————————-87
vii
2.3.1.Siirt Kent Merkezinde Yer Alan Tarihsel Yapılar——————————-89
2.3.2.Siirt Çevresindeki Tarihsel Yapılar————————————————94
2.3.3.Tarihsel Konutlar——————————————————————- 116
2.4.İnanç Turizmi —————————————————————————- 130
2.4.1.Siirt Kent Merkezinde Dini Yapılar ——————————————— 132
2.4.2.Siirt Çevresinde İnanç Turizmi————————————————— 136
2.5.Siirt Mutfağı ve Turizm —————————————————————- 154
2.6.Turistik Ürünler————————————————————————– 158
2.7.Kültürel Kaynakların Değerlendirilmesi İçin SWOT Analizi ——————– 168
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TURİZMİN ALT YAPISI VE GELİŞİMİ
3.1.Ulaşım————————————————————————————- 172
3.2.Konaklama ——————————————————————————- 180
3.3.Yeme İçme Olanakları—————————————————————— 186
3.4.Alışveriş Olanakları——————————————————————— 189
3.5.Festivaller ve Anma Günleri———————————————————– 193
3.6.Siirt ve Çevresinde Turizm Arzının SWOT Analiziyle Değerlendirilmesi —– 194
SONUÇ VE ÖNERİLER —————————————————————– 197
KAYNAKÇA ——————————————————————————– 203
viii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1: Araştırma alanının konum haritası ……………………………………………………….. 2
Şekil 2: Botan Kanyonu konum harita………………………………………………………………. 9
Şekil 3: Botan Kanyon……………………………………………………………………………………. 9
Şekil 4: Araştırma sahasındaki dağlık alanlar ………………………………………………….. 21
Şekil 5: Araştırma alanındaki akarsular ve Göller…………………………………………….. 25
Şekil 6: Araştırma alanında bulunan kaplıcalar………………………………………………… 34
Şekil 7: Araştırma alanında bulunan höyükler ve antik yollar ……………………………. 56
Şekil 8: Siirt kent merkezinde yer alan tarihsel yapılar ve konutlar…………………….. 93
Şekil 9: Siirt çevresindeki tarihsel yapılar……………………………………………………… 115
Şekil 10: Araştırma alanında yer alan inanç turizmi kaynakları………………………… 153
Şekil 11: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Haritası …………………………… 175
Şekil 12: Türkiye ulaşım haritası………………………………………………………………….. 178
Şekil 13: Siirt Ulaşım Haritası……………………………………………………………………… 179
Şekil 14: Konaklama tesisi sınıfına göre ortalama doluluk oranı………………………. 181
Şekil 15: Siirt kentinde otellerde yapılan konaklama sayıları …………………………… 184
Şekil 16: Turizm arzı ………………………………………………………………………………….. 192
ix
FOTOĞRAFLAR LİSTESİ
Fotoğraf 1: Botan Kanyonu ……………………………………………………………………………. 8
Fotoğraf 2: Rasılhacar (Deliktaş) seyir tepesi………………………………………………….. 11
Fotoğraf 3: 21Mart ve 23 Eylül tarihlerinde Tillo’ya düşen ilk güneşi kapatmak için
yapılmış olan kale ve ışığın süzüldüğü penceresi ……………………………………………… 12
Fotoğraf 4: Kale (Kale-tül Üstad) seyir noktası……………………………………………….. 14
Fotoğraf 5: Botan Vadisi’nde Yamaç Paraşütü ……………………………………………….. 15
Fotoğraf 6: Çaykaya Köyü Mağarası……………………………………………………………… 17
Fotoğraf 7: İki Girişli Mağara……………………………………………………………………….. 18
Fotoğraf 8: Alpinizmde Yazlıca Dağı (Herekol Dağı), Sadak Dağı, Çatılı Dağı,
TilloKale (Kal’a-tül üstad) Tepesi ………………………………………………………………….. 22
Fotoğraf 9: Çemikari Yaylası, Yazlıca Dağı (Herekol Dağı) …………………………….. 24
Fotoğraf 10: Botan Çayı (Uluçay) …………………………………………………………………. 26
Fotoğraf 11: Botan Çayı Rafting Etkinlikleri ………………………………………………….. 28
Fotoğraf 12: Zarova Çayı……………………………………………………………………………… 29
Fotoğraf 13: Bitlis Çayı üzerinde Emir Nasreddin Köprüsü (1221/Meyyafarikin
Artukileri Dönemi)……………………………………………………………………………………….. 30
Fotoğraf 14: Başur Çayı üzerinde Çarpiran (Dört Ulular) Köprüsü……………………. 30
Fotoğraf 15: Siirt kenti içinde Kezer Çayı ve kıyı düzenlemesi…………………………. 31
Fotoğraf 16: Mergagüze Şelalesi …………………………………………………………………… 32
Fotoğraf 17: Hesta-1 (Süleyman ) Kaplıcası …………………………………………………… 36
Fotoğraf 18: Hesta-2 (Belkısana) Kaplıcası…………………………………………………….. 37
Fotoğraf 19: Billoris-1 (Sağlarca) Kaplıcası……………………………………………………. 38
Fotoğraf 20: Billoris 2 Karşı Mağara İçi Kaplıcası ………………………………………….. 39
Fotoğraf 21: Billoris 3 Karşı Kaplıcası…………………………………………………………… 40
Fotoğraf 22: Bostancık (Şemsemira) Kaplıcası……………………………………………….. 41
Fotoğraf 23: Koğa (sağ) (Çırpılı Mezrası) Kaplıcası………………………………………… 42
Fotoğraf 24: Koğa (sol) (Çırpılı Mezrası) Kaplıca …………………………………………… 43
Fotoğraf 25: Memira (Görendoruk) Kaplıcası…………………………………………………. 44
Fotoğraf 26: Kever (Çetinkol) Kaplıcası ………………………………………………………… 45
Fotoğraf 27: Ters Lale (Fritillaria imperialis)………………………………………………… 49
x
Fotoğraf 28: Güsir Höyük…………………………………………………………………………….. 58
Fotoğraf 29: Güsir Höyük’te ele geçirilen Neolitik Çağ’a ait Buluntular……………. 59
Fotoğraf 30: Güsir Höyük’te ele geçirilen Neolitik Çağ’a ait Buluntular……………. 59
Fotoğraf 31: Siirt-Türbe Höyük…………………………………………………………………….. 61
Fotoğraf 32: Türbe Höyük Pişmiş Tuğladan Atık Su Kanalı …………………………….. 62
Fotoğraf 33: Türbe Höyük Obsidyen Buluntuları…………………………………………….. 62
Fotoğraf 34: Çattepe Höyük …………………………………………………………………………. 64
Fotoğraf 35: Ortaçağ ve MÖ 2 Binyıla Tarihlenen Buluntular (Çattepe Höyük)….. 64
Fotoğraf 36: Kızıl Kahve Renkli Pithos-Ortaçağ (Çattepe Höyük)…………………….. 65
Fotoğraf 37: Başur Höyük (Haluk Sağlamtimur) …………………………………………….. 66
Fotoğraf 38: Devrik Ağız Kenarlı Uruk Kapları, Uruk Konik Kâseler- MÖ 4 Binyıl
(Başur Höyük)……………………………………………………………………………………………… 67
Fotoğraf 39: Göz İdolü-Taş-MÖ 4 Binyıl (Başur Höyük)…………………………………. 68
Fotoğraf 40: MÖ 3 Binyıla Tarihlenen Kase-Kap-Çömlek (Başur Höyük)…………. 68
Fotoğraf 41: MÖ 3 Binyıla Tarihlenen Buluntular (Başur Höyük)…………………….. 69
Fotoğraf 42: MÖ 3 binyıla tarihlenen oyun takımı (Başur Höyük)…………………….. 70
Fotoğraf 43: Geç Kalkolitik (Uruk Dönemi) mimarîsi ve mezarları (Başur Höyük)70
Fotoğraf 44: Gökçebağ kaya yerleşkeler ………………………………………………………… 72
Fotoğraf 45: Rasılhacar mağaraları………………………………………………………………… 73
Fotoğraf 46: Çattepe Höyük …………………………………………………………………………. 78
Fotoğraf 47: Çattepe’de ortaya çıkarılan liman yapısı………………………………………. 79
Fotoğraf 48: Siirt-Türbe Höyük MÖ 2. ve 1. binyıl yapıları ……………………………… 80
Fotoğraf 49: Başur Höyük ……………………………………………………………………………. 82
Fotoğraf 50: Başur Höyükte ele geçirilen Erken Tunç çağı çanak-çömlekler………. 83
Fotoğraf 51: Antik Erzen Şehri ve Kalesi kalıntıları ………………………………………… 85
Fotoğraf 52: Botan Vadisi’nde bulunan Antik Akabe Yolu………………………………. 86
Fotoğraf 53: Siirt Ulu Camii…………………………………………………………………………. 89
Fotoğraf 54: Siirt Ulu Camii’nin çinili minaresi ……………………………………………… 90
Fotoğraf 55: Çarşı (Asakir) Camii…………………………………………………………………. 91
Fotoğraf 56: Siirt Merkezde Bulunan Sabatlar………………………………………………… 92
Fotoğraf 57: Ayn Salip Çeşmesi……………………………………………………………………. 92
Fotoğraf 58: Deyr Mir Yakup Manastırı…………………………………………………………. 95
xi
Fotoğraf 59: Kubbe-i Hassa Mescidi……………………………………………………………… 96
Fotoğraf 60: Kayabağlar Köyü camii …………………………………………………………….. 97
Fotoğraf 61: Bilgili Köyü Camii……………………………………………………………………. 98
Fotoğraf 62: Oymakılıç Köyü (Kaya Oyma)…………………………………………………… 98
Fotoğraf 63: Kaletü’l Üstad ………………………………………………………………………… 100
Fotoğraf 64: Derzin Kalesi …………………………………………………………………………. 101
Fotoğraf 65: Şirvan İncekaya (Kormas) Kalesi ……………………………………………… 102
Fotoğraf 66: İrun Kalesi……………………………………………………………………………… 103
Fotoğraf 67: Pervari Ayvalıbağ Köyü Kalesi ………………………………………………… 104
Fotoğraf 68: Han-ı Sor……………………………………………………………………………….. 105
Fotoğraf 69: Gerre Han………………………………………………………………………………. 106
Fotoğraf 70: Emir Nasreddin Köprüsü …………………………………………………………. 107
Fotoğraf 71: Çemepri (Eğlence) Köprüsü …………………………………………………….. 108
Fotoğraf 72: Şirvan Değirmen köprüsü ………………………………………………………… 109
Fotoğraf 73: Güllü Hatun Köprüsü………………………………………………………………. 110
Fotoğraf 74: Derviş Ağa Köprüsü ……………………………………………………………….. 111
Fotoğraf 75: Gerre Han Köprüsü…………………………………………………………………. 112
Fotoğraf 76: Çarpiran (Dört Ulular) Köprülerinin restorasyon öncesi ve sonrası
görünümleri……………………………………………………………………………………………….. 113
Fotoğraf 77: Kentin tarihi dokusu ve yeni kısımlar………………………………………… 118
Fotoğraf 78: Abdullah ALP’ın Evi ………………………………………………………………. 119
Fotoğraf 79: Ev-Algül Mah. 212 Ada…………………………………………………………… 120
Fotoğraf 80: Suat ERTEKİN Evi…………………………………………………………………. 120
Fotoğraf 81: Ali SEVİLGEN Evi ………………………………………………………………… 121
Fotoğraf 82: İsmail ELÇİÇEK Evi ………………………………………………………………. 122
Fotoğraf 83: İbrahim AYDIN evi ………………………………………………………………… 122
Fotoğraf 84: Ata-Makbule GÜNÇ Evi …………………………………………………………. 123
Fotoğraf 85: Emrağ Ailesi Evi…………………………………………………………………….. 124
Fotoğraf 86: Naciye-Mediha AVCI Evi ……………………………………………………….. 125
Fotoğraf 87: Siirt Kültür Evi……………………………………………………………………….. 126
Fotoğraf 88: Şeyh Kamil Konağı restorasyondan önce ve sonra ……………………… 127
Fotoğraf 89: Şeyh Nasrettin evi…………………………………………………………………… 128
xii
Fotoğraf 90: Yıkılmış olan cas evler…………………………………………………………….. 129
Fotoğraf 91: Siirt Ulu Camii……………………………………………………………………….. 133
Fotoğraf 92: Şeyh Ebü’l Vefa Hz.’nin Türbesi ………………………………………………. 134
Fotoğraf 93: Şeyh Musa Hz.’nin Türbesi ……………………………………………………… 135
Fotoğraf 94: Şeyh Zeynep Türbesi ………………………………………………………………. 136
Fotoğraf 95: Veysel Karani Hazretleri türbesi……………………………………………….. 137
Fotoğraf 96: Şeyh Osman Türbesi……………………………………………………………….. 138
Fotoğraf 97: Işık Hadisesi ‘nin yaşandığı mekânlar (Kale, kule ve türbe)………….. 140
Fotoğraf 98: 21Mart ve 23 Eylül tarihlerinde Tillo’ya düşen ilk güneşi kapatmak için
yapılmış olan kale ve ışığın süzüldüğü penceresi ……………………………………………. 140
Fotoğraf 99: 21 Mart 23 Eylül tarihlerinde Işık Hadisesinin izlenmesi için yapılan
etkinlik ……………………………………………………………………………………………………… 141
Fotoğraf 100: İsmail Fakirullah Hazretleri ve İbrahim hakkı Hazretleri’ne ait Türbe
…………………………………………………………………………………………………………………. 142
Fotoğraf 101: Sultan Memduh Hazretleri ve Eşi Zemzem’il Hassa’ya ait Türbe… 144
Fotoğraf 102: Şeyh Muhammed Hazîn-i Firsâfî’ye ait Türbe ………………………….. 145
Fotoğraf 103: Şeyh Mücahid Hz. Türbesi …………………………………………………….. 146
Fotoğraf 104: Şeyh Hamza el-Kebir Türbesi…………………………………………………. 147
Fotoğraf 105: Abdurrahman b. Avf’ın Kabri ve Kitabesi ……………………………….. 148
Fotoğraf 106: Deyr Mir Yakup Manastırı……………………………………………………… 150
Fotoğraf 107: Hadrianus Kilisesi…………………………………………………………………. 151
Fotoğraf 108:Büryan (Perive)……………………………………………………………………… 155
Fotoğraf 109: Perde Pilavı………………………………………………………………………….. 156
Fotoğraf 110: İçli Köfte (Kitel) …………………………………………………………………… 157
Fotoğraf 111: Bumbar Dolması (Cokat)……………………………………………………….. 157
Fotoğraf 112: Ekşili Sumaklı Dolma……………………………………………………………. 158
Fotoğraf 113: Siirt Battaniyesi…………………………………………………………………….. 160
Fotoğraf 114: Siirt’in tiftikle dokunan diğer ünlü mamulleri…………………………… 160
Fotoğraf 115: Siirt kilimi……………………………………………………………………………. 161
Fotoğraf 116: Siirt’te Bakırcılık ………………………………………………………………….. 162
Fotoğraf 117: Menengiç ağacı …………………………………………………………………….. 163
Fotoğraf 118: Siirt Fıstığı …………………………………………………………………………… 164
xiii
Fotoğraf 119: Pervari Balı ………………………………………………………………………….. 165
Fotoğraf 120: Zivzik Narı…………………………………………………………………………… 165
Fotoğraf 121: Tayfi Üzümü ………………………………………………………………………… 166
Fotoğraf 122: Bıttım Sabunu ………………………………………………………………………. 167
Fotoğraf 123: Siirt Ürünleri ………………………………………………………………………… 167
Fotoğraf 124: Siirt Şehirlerarası Yolcu Terminali………………………………………….. 174
Fotoğraf 125: Siirt’in Kurtalan İlçesinde Tren Garı ……………………………………….. 176
Fotoğraf 126: Siirt Havaalanı ……………………………………………………………………… 177
Fotoğraf 127: Barden Otel ………………………………………………………………………….. 182
Fotoğraf 128: Bahattin Büryan Salonu …………………………………………………………. 188
Fotoğraf 129: Siirt’te Turistik Ürünlerin satıldığı işletme……………………………….. 190
Fotoğraf 130: Siirt’te Turistik Ürünlerin satıldığı işletme……………………………….. 190
Fotoğraf 131: Siirt Helvacılar Çarşısı…………………………………………………………… 191
Fotoğraf 132: Melede Ateşi………………………………………………………………………… 194

DOĞAL KAYNAKLAR VE TURİZM
Siirt sahip olduğu kanyon, mağara, doruk, platolarıyla jeomorfoturizme çok
uygundur. Botan Çayı ve kolları akarsu turizmi için, sıcak su kaynakları kaplıca
turizmi için, bitki örtüsü botanik turizmi için değerlendirilebilir. Bu bölümde, Siirt ve
çevresinde bulunan doğal kaynakların turizm potansiyeli, kullanımı, dağılışları ve
geliştirilebilecek turizm aktiviteleri üzerinde durulmuştur.
1.1.Jeomorfoturizm
Jeomorfolojik yer şekilleri görsel ve doğal güzellikleriyle yüzyıllardır
insanların ilgisini çeken ve onlarda merak uyandıran coğrafi oluşumlardır.
Günümüzde sanayi ve kentleşme sonucu doğal alanların gittikçe yok olması özellikle
kent insanı için doğal özelliğini kaybetmemiş farklı coğrafi alanlara yönelik turizm
hareketlerini daha çekici hale getirmiştir. Bu durum dünyada yer şekillerinin önemli
bir turizm potansiyelinin olması ve bu potansiyelin değerlendirilmesi günümüzün
güncel tematik turizm konsepti trendlerinden biri olan uluslararası literatürde
jeomorfoturizm veya jeomorfolojik turizm olarak da isimlendirilen yeni bir turizm
tipini ortaya çıkarmıştır (Ekinci & Doğaner, 2012: 396).
Jeomorfoturizm, doğada farkındalığı yüksek, korunmaya değer jeolojik ve
jeomorfolojik unsurlardan oluşan doğal mirasın önemli bir bileşenidir. Bilimsel,
görsel, kültürel değeri olan yer şekillerini bir destinasyon olarak kullanan
jeomorfoturizm, benzer özelliklere sahip fosil, kayaç, mineral ve sedimentler gibi
oluşumları içeren jeoturizmden (geoturizm, jeolojik turizm) farklı olarak volkanlar,
peribacaları, karstik unsurlar (traverten, obruk gölleri), kıyı jeomorfolojisi unsurları,
mağaralar, kanyonlar gibi yer şekillerini kapsar (Ekinci & Doğaner, 2012: 396).
Jeomorfoturizm ortaya çıkana kadar yer şekilleri, daha çok bitki örtüsünün
temelini oluşturduğu doğa turizmine dâhil ediliyordu. Jeomorfoturizm “jeo” ön
ekinden de anlaşıldığı gibi yerkabuğuyla ilgilidir ve yer şekillerini içeren abiyotik
özelliği ile doğa turizminden ayrılır (Ekinci & Doğaner, 2012: 396). Dolayısıyla bu iki
turizm tipi, farklı ilgi alanlarına sahip olup birbirinden ayrı özellikler taşımaktadır.
7
Her turizm tipinde olduğu gibi jeomorfoturizmin unsurları da olumsuz
süreçlere maruz kalabilmektedir. Bu nedenle korunması gereken yer şekilleri için
koruma statüsü ihtiyacı doğurmuştur. Jeomorfosit kavramı, bilimsel, kültürel, tarihsel,
estetik, sosyal ve ekonomik değer kazanmış olan yer şekillerini ve süreçlerinin, insan
algısı ve sömürüsü nedeniyle oluşturulan koruma şeklidir (Reynard, 2005: 323).
Böylece bunlar bilimsel olarak tescillenmekte ve turizm kapsamında sürdürülebilir
kullanıma açılabilmektedir (Uzun, 2015: 342). Jeomorfositlerin ilgi alanına giren yer
şekillerinden bazıları olarak buzul, volkan, dağ, fluviyal yer şekilleri, nehir vadileri,
kıyılar, kıyı şekilleri, resifler, atoller, okyanus adaları, glasiyal ve periglasiyal yer
şekilleri, mağara ve karstik şekiller belirtilebilir (Dingwall vd, 2005: 10). Benzer
şekilde geniş bir alanda farklı jeomorfosit ve jeositleri içinde bulunduran veya aynı
veya farklı türden birkaç jeolojik ve jeomorfolojik şeklin bir arada bulunduğu sınırları
belirlenen alanların uluslararası terminolojide koruma statüsü jeopark olarak
adlandırılmaktadır (Ekinci & Doğaner, 2012: 396). Ayrıca günümüzde dünyada
UNESCO, Türkiye’de ise JEMİRKO (Jeolojik Mirası Koruma Derneği) sahip
olduğumuz doğal ve kültürel mirasın korunmasına dair çalışmalar yapmaktadır.
Bilimsel, görsel ve kültürel değeri olan yer şekilleri bakımından dünyanın en
zengin ülkeleri arasında yer alan Türkiye, jeomorfoturizm bakımından önemli bir
potansiyele sahiptir. Ülkenin her tarafında turistik değeri yüksek yer şekillerine
rastlamak mümkündür.
Siirt şehri ve çevresi yer şekilleri bakımından oldukça zengin bir sahadır.
Çalışma sahası Alp orojenezi sonucunda oluşan Toros dağlık silsilesinin kenar
kıvrımları bölgesinde yer almaktadır. Saha çeşitli zaman aralıklarında aşınmış veya
deforme olmuş kıvrımlı yapı elamanlarıyla bu yapıyı şekillendiren akarsuların
meydana getirdiği fluviyal şekillerden oluşmaktadır (Özgen vd, 2016: 7). Kalkerli
yapıların yoğun olduğu sahada Botan, Kezer ve Reşan çayları kimyasal çözülmeler ve
fiziksel aşındırmalar sonucu derin boğazlar (antesedant vadi sistemleri) ve sarp
yamaçlar meydana getirmişler (Özgen vd, 2016). Bunun sonucunda oluşan önemli
yükseltiler ve kanyonları görmek mümkündür. 

1.1.1.Kanyonlar ve Turizm
Dik ve derin yamaçlarıyla turistlere farklı etkinlik alanları sağlayan kanyonlar
önemli bir jeomorfoturizm unsurudurlar. Genellikle turistleri manzara seyretmek için
çeken kanyonlar, spora meraklı macera sever turistleri ise uzun yürüyüş (trekking),
kaya tırmanışı ve su sporları (kano, rafting) için çekmektedir (Doğaner, 2001: 168).
Araştırma sahasında bulunan Botan Vadisi’nin bazı bölümleri kanyon
şeklindedir. Siirt kent merkezinin doğusunda ve 4 km mesafede bulunan vadi kanyon
şeklindedir Bu kısma Botan Kanyonu adı verilir (Şekil 2; Şekil 3). Botan Kanyonu
turizm için oldukça dikkat çekicidir. Bu dar ve derin kanyon, Alt Pleyistosen’de Botan
Çayı’nın (Uluçay) Kavika ve Gökçedağ antiklinallerini yarması sonucu Kayaboğaz
Köyü civarında oluşmuştur (Özgen vd, 2016: 8). Bu vadi içlerinde bulunan katmanlar
litolojik olarak farklı yapıya sahip olduklarından farklı aşınım ve birikim şekilleri
(kornişler, sekiler, vb.) meydana gelmiştir (Alkan, 2018: 482; Özgen vd, 2016:
Fotoğraf 1: Botan Kanyonu
9
Şekil 2: Botan Kanyonu konum harita
Şekil 3: Botan Kanyon
10
Ayrıca flüvyal ve karst jeomorfolojisine ait çok sayıda örnek bulunur (Alkan,
2018: 482, Özgen vd, 2016: 8). Dolayısıyla kanyon, içinde bulunan sekiler, kornişler,
gömük menderes, doğal mağaraları, sarp yamaçlar ve daha birçok jeomorfolojik ve
litolojik oluşumlar ve muazzam coğrafi görümü ile jeomorfoturizm için önemli bir
potansiyeldir (Fotoğraf 1). Ancak turistlerin en çok ilgisini çeken mekânlar ise hem
Botan Vadisi’ne hem de Botan Kanyonu’na hâkim noktalarda yer alan olan Rasılhacar
Tepesi ve bu tepe de yar alan Rasılhacar (Deliktaş) oluşumu ile Kale (Kaletül Üstad)
seyir noktalarıdır.
Rasılhacar (Deliktaş): Çalışma sahasının turistler tarafından en çok ziyaret edilen
mekânlarından biridir. Siirt il merkezine dört kilometre mesafede bulunan Rasılhacar
(Deliktaş), Botan Vadisi ve Botan Çayı’na (Uluçay) hâkim bir konumdadır (Fotoğraf
2). Her mevsim ayrı görünümler sunan Rasılhacar (Deliktaş) oldukça ilgi çekici bir
seyir noktasıdır. Ayrıca burada eskiden yaşamın olduğunu gösteren izlerin bulunduğu
mağaraların bulunması sahayı daha ilgi çekici kılmaktadır. Rasılhacar (Deliktaş) da
bazı mekânsal düzenlemeler yapılmıştır. Kanyona bakan ve yaklaşık 750-1000 metre
yüksekliğine sahip olan tepe, gelen turistler ve yerel ziyaretçiler için büyük bir tehlike
arz etmekte idi. Özellikle de gelen ziyaretçilerin kanyonun kenar kısımlarında fotoğraf
çekmesi ve buraya adını veren delik oluşumunun belli bir kısmına kadar ilerlemeleri
büyük sorun oluşturuyordu. Düşme tehlikesini ortadan kaldırmak ve burayı daha
güvenli bir hale getirmek için sahanın kenar kısımları demir parmaklıklarla
kapatılmıştır. Sahada gelen ziyaretçilerin dinlenmesi veya piknik yapmasına olanak
sağlayacak çok sayıda kamelya bulunmaktadır. Botan kanyonu manzarasına hâkim
doğal çevre koşullarına uygun büyük bir kafe, çocuklar için oyun parkı, mescit, WC
ve otopark alanı bulunmaktadır (Fotoğraf 2). Sahanın çevresinde yer alan çok sayıda
fıstık ağacının yanı sıra seyir alanında ağaçlandırma yapılmış ve çöp kutuları
konulmuştur. Ayrıca Rasılhacar’a (Deliktaş) giden yolun dar olması ve gidişgelişlerde sıkıntı yaratması nedeniyle yol çalışmaları yapılmaktadır. Bu sahanın Siirt
kent merkezine yakın olması (4 km mesafe), ulaşımının kolay olması ziyaretçi
sayısının artmasında büyük rol oynamaktadır. Ayrıca kanyon yaz sıcağından
kaçanların, serinleyebileceği bir ortam sağlamaktadır.
11
Fotoğraf 2: Rasılhacar (Deliktaş) seyir tepesi
12
Kale (Kaletü’l-Üstad): İbrahim Hakkı Hazretleri vefat eden hocası İsmail Fakirullah
Hazretleri için Tillo’nun yaklaşık 3-4 kilometre doğusunda yer alan tepede (Kaletü’l
Üstad) ortasında 40×50 cm’ lik açık bir pencerenin bulunduğu harçsız taştan bir duvar
inşa etmiştir (Fotoğraf 3). 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde doğan yılın ilk güneşinin
ışınları, duvardaki pencereden girerek, türbenin kulesine, oradan da kırılarak türbenin
penceresinden içeri süzülür ve hocası İsmail Fakirullah Hz.´nin başucunu aydınlatır.
Bu ışık düzeni 1964 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sırasında zarar görmüş,
2010 yılında Siirt Valiliği’nin girişimleri ile tekrar kale-minare-türbe arasındaki ışık
düzeni eski haline getirilmiştir (Özgen, 2012: 261; Sönmez, 2012: 31). İbrahim Hakkı
Hazretleri tarafından XVIII. yüzyılda inşa edildiği bilinen duvar kalıntısı Diyarbakır
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 24.10.2008/1832 tarih
ve kararla koruma altına alınmıştır. İbrahim Hakkı Hz. yaptığı Işık hadisesi ile ilgili
“Hocamın başucuna doğmayan güneşi neyleyeyim..!” sözlerini söyleyerek, hocasına
olan saygısını göstermiştir.
Fotoğraf 3: 21Mart ve 23 Eylül tarihlerinde Tillo’ya düşen ilk güneşi kapatmak için
yapılmış olan kale ve ışığın süzüldüğü penceresi
13
Kale (Kaletü’l-Üstad) ve çevresi sahip olduğu doğal çevre özellikleri ile de
oldukça ilgi çekicidir. Kalenin üzerinde bulunduğu bölgeden, Botan Vadisi, Botan
Çayı (Uluçay), Alkumru Barajı ve Siirt’in doğusundaki dağlar tam olarak
izlenebilmektedir. Bu bölge vadi tabanından yaklaşık 750-1200 metre yüksekliktedir.
Ayrıca Botan Kanyonunun en yüksek yerinde bulunan kale, eşsiz manzarası, doğal
güzelliği ve meşe ağaçlarıyla kaplı çevresi ile turizm ve rekreasyonel faaliyetler için
tercih edilmektedir. Rasılhacar’da (Deliktaş) olduğu gibi burada da çeşitli mekânsal
düzenlemeler yapılmıştır. Tillo Kaymakamlığı, Tillo Köylere Hizmet Götürme
Birliği, Dicle Kalkınma Ajansı’nın (DİKA) desteği ile kalenin hâkim bir noktasına
cam seyir terası inşa edilmiştir (Fotoğraf 4). Vadiden yaklaşık 1.100 metre yükseklikte
kurulan, 7 metre uzunluğunda ve 40 m2
’lik alana sahip ortası boş olan terasın taşıma
kapasitesi 30 kişi olup Türkiye’deki sayılı cam teraslardan biridir. Botan Vadisi’nin
eşsiz manzarasının doğal güzelliğine cam seyir terasının kazandırılması burayı daha
ilgi çekici kılmıştır. Yerel halkın ve turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bölgedeki bu ilk
cam seyir terası, Tillo’daki Kaletü’l-Üstad mevkiine önemli ölçüde turizme katkı
sağlamaktadır. Ayrıca Tillo Belediyesi tarafından buraya kamelyalar, çocuk oyun
parkı, otopark, yürüyüş yolu, restaurant, mescit, WC gibi yapılar inşa edilmiştir. Kale,
yükseklik açısından tehlike arz ettiğinden etrafı demir parmaklıklarla kapatılmıştır.
Işık Hadisesi’nin bir parçası olan duvarın etrafı da tahrip edilmesin diye demir
parmaklıklarla kapatılmıştır (Fotoğraf 4).
Siirt ilinde koruma statülü alanlar arasında bulunan Tillo Tabiat Parkı, 40,14
ha alana sahiptir (Tillo.tabiat.gov.tr). Tabiat Parkı doğusunda Botan Çayı (Uluçay),
Batısında Tillo ilçe merkezi, güneyinde ise kale rekreasyon alanı bulunmaktadır. 

Botan Kanyonu, uzun yürüyüş (trekking), yamaç paraşütü, rafting, kaya
tırmanışı, foto safari gibi sportif faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için büyük bir
potansiyele sahiptir. Ancak bu faaliyetlerden sadece yamaç paraşütü aktif olarak
yapılmaktadır (Fotoğraf 5). Kanyonu hak ettiği önemin verilmesi, diğer aktivitelerin
gerçekleştirilebilmesi ve turizmde aktif olarak rol alması için gerekli olan çalışmaların
yetkili kurumlarca yürütülmesi önem arz etmektedir. Daha birçok özelliği içinde
barındıran bu sahaya jeopark statüsü verilmesi ve buranın koruma altına alınması
gerekmektedir. Çünkü bu saha sadece çalışma sahasında değil, Türkiye çapında en
dikkat çekici jeomorfolojik oluşumlardan biridir.
Çalışma sahasının turizm potansiyelini artırmak için yörede yer alan diğer
kanyon oluşumlarının turizm için değerlendirilmesi ve bu alanlarda gerekli
düzenlemelerin yapılması önemlidir.
Fotoğraf 5: Botan Vadisi’nde Yamaç Paraşütü
16
1.1.2.Mağara Turizmi
Mağaralar tarih boyunca insanların ilgisini çeken oluşumlardır. Büyük yer altı
oyukları olarak da tanımlanan mağaralar, genellikle suların eritme süreci ile oluşmuş
karstik aşınım şekillerinin en tipik örneklerinden olan yer altı ve yerüstü boşluklarıdır
(Erinç, 2015: 82-160; Doğanay & Zaman, 2013: 105). Doğal oluşumlu mağaralar
dışında, insan eliyle yapılmış mağaralar bulunmaktadır (Doğanay & Zaman, 2013:
105). Mağaraların görsel, sportif, kültür ve sağlık bakımından sahip oldukları
özellikler, turizme alternatif bir tip olarak mağara turizmini meydana getirmiştir
(Doğaner, 2001: 163). Her biri farklı özelliklere sahip olduğundan Mağaraları çeşitli
başlıklar altında incelemek mümkündür. Mağaralar doğal oluşum ve varlıklarıyla
(sarkıt ve dikitler, traverten, kuyu, göller, dereler, süslü salonlar) doğa turizminin,
yerleşim ve dini ibadet yeri olarak kültür ve inanç turizminin, mikrokliması ve içindeki
termal şifalı suları ile ise sağlık turizminin içinde değerlendirilmektedir.
Ülkemizin her tarafında olduğu gibi Siirt ve çevresi de mağara turizmi için
büyük bir potansiyele sahiptir. Çalışma sahasının jeolojik yapısında kalkerli ve jipsli
oluşumlar hâkim olduğundan (Özgen & Karadoğan, 2007: 648-650) sahada birçok
mağara oluşumu görmek mümkündür (Alkan, 2018: 486-487). Genellikle vadi
boylarında dağılış gösteren bu oluşumlara en çok Rasılhacar tepesi, Gökçebağ Köyü
yakınları ve Sağlarca Köyü mevkiinde rastlanır. Ayrıca çalışma sahasında
keşfedilmemiş çok sayıda mağara bulunmaktadır.
Bu tür mağaralar daha çok görsel zenginliklerinden dolayı tercih edilir. Siirt ve
çevresinde bu tip mağaralar çok sayıda bulunmakla birlikte, çoğunluğu keşfedilmemiş
ve bilinenlere de turizm açısından gereken önem verilmemiştir. Çaykaya Köyü
mağarası doğal özellikleri ile en dikkat çekici olanıdır.
1.1.2.1.Çaykaya Köyü Mağarası
Çaykaya Köyü mağarası, Siirt ili Baykan ilçesi sınırları içerisinde bulunan
Çaykaya Köyü’nde yer almaktadır. Siirt şehir merkezine yaklaşık 45 km uzaklıktadır.
Mağara, bölgede günümüze kadar araştırması yapılmış en uzun doğal mağara
özelliğine sahiptir. Germik Formasyonun üst seviyelerini oluşturan masif kireçtaşları
17
içerisinde, sahadaki bindirmeler sonucu gelişmiş olan mağara yaklaşık 200 m
uzunluğundadır. Mağara, sağ tarafında yer alan Başur Çayı vadisine paralel olarak, fay
hattı boyunca K-KD yönlü olarak devam etmektedir (Amcalar, 2013: 65)
Ortalama 5 m derinliğe sahip olan ve ilk girişten itibaren 13 m’lik ikinci bir
inişle ulaşılan mağara tabanından itibaren, yaklaşık 20 derece eğime sahip olan ana
galeriden 6 m ilerlenerek GD yönünde gelişmiş olan bir kola ulaşmaktadır. Yarasa
popülasyonunun bulunduğu yan kol ortalama 1,5 m genişlik, 1,5 m yükseklik ve
yaklaşık 60 m uzunluğundadır (Amcalar, 2013: 65). Mağaranın tabanı genel olarak
çökmüş moloz ve irili ufaklı kaya parçalarıyla kaplı olup, yer yer damlataş oluşumları
görülmektedir. Çaykaya Köyü mağarası turizm için büyük bir potansiyele sahiptir
(Fotoğraf 6). Ancak mağara, gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde şartıyla turizm
amaçlı kullanılabilir.
Ayrıca mağaranın bulunduğu Çaykaya Köyü, Başur Çayı manzaraları, dağ
manzaraları ve karstik şekilleriyle oldukça ilgi çekicidir. Köyün diğer doğal kaynakları
ile turizmde kullanılması önem arz etmektedir.
1.1.2.2.İki Girişli Mağara
İki girişli mağara araştırma alanında turizm potansiyeli yüksek olan
jeomorfolojik oluşumlardan biridir. Mağara, Siirt-Kurtalan eski yolunda, Yuvalı Köyü
sınırları içinde Botan Çayı ile Bitlis Çayı’nın birleştiği alanın yaklaşık 8 km
Kuzeybatısında Bitlis Çayı kıyısında yer almaktadır. Mağara, kalkerli kayacın akarsu
tarafından aşındırılması sonucu oluşmuştur. Mağaranın iki girişi olduğu için “İki girişli
mağara” olarak bilinmektedir (Fotoğraf 7). Mağara Bitlis Çayı kenarındaki konumu ve
sahip olduğu görünümlerle oldukça ilgi çekicidir. Işıklandırma ve diğer çeşitli çevre
düzenlemeleri yapılmak suretiyle turizmde değerlendirilebilir.
Fotoğraf 7:İki Girişli Mağara
19
1.1.2.3.Sağlık Turizmi Açısından Mağaralar
Bazı mağaralar, sağlık turizmi açısından büyük önem taşımaktadır. “Mağara
tedavisi (speleoterapi), mağara mikroklimasının tedavi edici etkisi, yapılan deneyler
sonucunda ortaya çıkmıştır” (Doğaner, 2001: 170). Ayrıca mağaraların tavanından
akan ekşi sular ile içinde bulunan termal kaynakların birçok hastalığa iyi geldiği
bilinmektedir. Çalışma sahasında sağlık turizmine kaynak oluşturacak nitelikte olan
mağaralar bulunmaktadır.
Siirt şehir merkezinin 15 kilometre kadar güneyinde, Botan Çayı (Uluçay)
kenarında, Sağlarca (Billoris) Köyü sınırları içesinde yer alan mağaralar sağlık turizmi
açısından ilgi çekicidir. Mağaralar, Botan Çayı’nın (Uluçay) iki kenarında karşı
karşıya bulunmaktadır. Bunlardan akarsuyun batı kenarında yer alanı yüksekliği az
bir yamacın içinde, büyük bir oyuk şeklindedir. Bu mağaranın içinde yer alan termal
su (Sağlarca Kaplıcası), içinde bulunan minarelleri, 31 0C su sıcaklığı, 7.3pH değeri
ile önemli bir kaynaktır. (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34). Bu termal kaynağın
romatizma ve cilt hastalıkları başta olmak üzere çoğu hastalığa iyi geldiği
bilinmektedir. Ayrıca mağara görsel açıdan da ilgi çekicidir.
Botan Çayı’nın (Uluçay) doğu kenarında hemen akarsuyun bitişiğinde yer alan
mağara ise bir dağın içinde bulunmaktadır. Küçük bir girişi bulunan ve girişten sonra
içi giderek büyümektedir. Mağaranın geniş kısmında yuvarlak uzun tünel şeklinde
oyuklar bulunmaktadır. Mağaranın hemen girişinin biraz ötesinde bir soğuk su kaynağı
ve onun hemen sağında ise kayaların arasında oluşan havuzlarda sıcak su
bulunmaktadır. Sarkıt şeklinde bulunan mağaranın tavanından damlayan ekşi suyun
mide hastalıklarına ve böbrek taşlarına iyi geldiği söylenmektedir (Yolbaş, 2018: 34).
Ayrıca bu mağaranın içinde yer alan termal su (ekşi sulu kaplıca), içinde bulunan
minarelleri, 19 0C su sıcaklığı, 7.7pH değeri ile (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018:
34) sağlık turizmi açısından talep gören bir kaynaktır. Kaplıcanın birçok hastalığa iyi
geldiği bilinmektedir. Mağara içinde bulunan akarsu, göl ile muazzam bir görüntü
sunmaktadır. Ayrıca içinde bulunan oyuk vb. oluşumlar da il çekicidir.
20
1.1.2.4.Kültür Turizmi Açısından Mağaralar
Eskiden beri insanların ilgisini çeken mağaraların, insan hayatının ilk
devrelerinde doğal barınak olarak kullanıldığı bilinmektedir (Doğanay & Zaman,
2013: 105). Böylece mağaralar, insan müdahalesinin de etkisiyle bazılarında görülen
dar uzun geçitler ve bölmeler, duvarlarına çizilmiş olan kaya resimleri, romantik
güzellikleri ve daha birçok ilgi çekici özellikleri ile (Doğanay & Zaman, 2013: 106)
kültür turizmi kapsamına girmektedir. Dolayısıyla mağaralar doğal güzellikleri ile
birlikte paleontolojik, prehistorik, arkeolojik, speleolojik, coğrafik ve antropolojik
araştırmalar yapan gruplar için dikkat çekicidir (Doğaner, 2001: 171).
Siirt ve çevresindeki mağaralardan Gökçebağ Kaya Yerleşkeleri olarak
adlandırılan mağaralara insanlar yerleşmiş ve bu mağaraları oyarak yeni desen
vermişlerdir. Bu mağaraların doğal özelliği kaybolmuş ve prehistorik ve arkeolojik
turizm açısından önem kazanmıştır. Rasılhacar mağaralarında da yerleşim izleri
bulunmaktadır
1.1.3.Alpinizm
Dorukları hedefleyen dağcılık sporu ve daha alçak seviyelerde bilimsel ve
rekreasyon amaçlı tırmanışlar için verilen güvenlik, ulaşım, konaklama, ağırlama vb.
hizmetleri kapsayan alpinizm, ismini Alp dağlarından almaktadır (Doğaner, 2001:
163). Dağlar her zaman özellikle de spor aktiviteri için ilgi çekmişlerdir.
Alp-Himalaya kıvrım kuşağının devamını teşkil eden Kuzey ve Güney
Anadolu sıradağları ve tek başına bulunan volkanik dağlarıyla Türkiye alpinizm için
uygun bir sahadır. Dolayısıyla Güneydoğu Torosların kenar kıvrımlarında yer alan
çalışma sahası önemli yükseltilere sahip olduğundan dağcılık faaliyetleri için uygun
bir yapıya sahiptir (Fotoğraf 8). En önemli yüksek alanları Yazlıca Dağı (Herekol Dağı
2940 m) Gökçedağ, Şeyhömer Dağı (1408 m) ve Sadak Dağı, Çatılı Dağı, Rasılhacar
tepesi, Tillo Kalesi ve Botan Vadisi’nin birçok kesiminde bulunan dik yamaçlardır
(Şekil 4). Bu yükseltiler alpinizm için büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak bu
dağların turizm amaçlı kullanılabilmesi için gerekli düzenin sağlanması ve önlemlerin
21
alınması gerekir. Bu yükseltiler hem profesyonel hem de amatör dağcılara hitap edecek
şekildedir. Çalışma sahasında Alpinizm aktif olarak yapılmamaktadır.
Şekil 4: Araştırma sahasındaki dağlık alanlar
22
Fotoğraf 8:Alpinizmde Yazlıca Dağı (Herekol Dağı), Sadak Dağı, Çatılı Dağı,
TilloKale (Kal’a-tül üstad) Tepesi
23
1.1.4.Yayla Turizmi
Yaylaların yüzyıllardır devam eden klasik amaçlı kullanımlarına günümüzde
yeni fonksiyonlar eklenmiştir. Son yıllarda bu alanlar turizm için oldukça ilgi
çekmektedir. Yayla turizmi, yaz aylarında serinleme, dinlenme, dağ-yayla havası
teneffüs etme, doğal ortamda doğal yaşamı gözlemleme, doğal ürünler tüketme gibi
birçok faaliyetin gerçekleştirilebildiği turizm türüdür (Doğanay & Zaman, 2013: 161).
Ayrıca yaylalar yerel, kültürel, sosyal ve etnolojik özellikleri ile de ilgi çeken
alanlardır (Tekin, 2016:1096).
Çalışma sahasında Botan Çayı, Kezer Çayı ve daha birçok akarsu kolu ile
yarılması sonucu çok sayıda plato ve dağlık saha bulunmaktadır. Dolayısıyla yayla
turizmi açısından zengin bir alandır. Pervari ilçesindeki Çemikare, Cema, Herekol
yaylaları ve Şirvan ilçesinde bulunan Baçova, Nar ve Şeref yaylaları ilgi çekici
sahalardır. Ayrıca zengin bir floraya sahip olan bu sahalar, hayvancılık ve arıcılık
faaliyetlerinin yoğun olarak sürdürüldüğü ve meşhur Pervari balının üretiminin
gerçekleştiği yerlerdir.
Çemikare Yaylası, doğası ve çeşitli çiçekleriyle doğa turizm potansiyeli en
yüksek yayladır. Ancak burada hiçbir turistik faaliyet gerçekleştirilmemektedir. Yayla
geçmişten günümüze kadar hayvancılık faaliyetleri için kullanılıştır. Konaklama tesisi
bulunmayan yaylada hiçbir mekânsal düzenleme yapılmamıştır (Fotoğraf 9). Güvenlik
sorunları nedeniyle özellikle trekking için tercih edilen bir saha değildir. Buranın
turizm için değerlendirilmesi için başta güvenlik sorunu olmak üzere turizm için
gerekli hizmetlerin sağlanması, düzenlemelerin yapılması, belirli program ve gezi
turlarıyla tanıtılması gerekmektedir.

Genel olarak bakıldığında; Siirt ve çevresi jeomorfoturizm faaliyetlerindeki
arz, talep ve güncel durum incelendiğinde oldukça önemli bir potansiyelinin olduğu
görülmektedir. Ancak bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için ciddi çalışmalar
gerekmektedir.
1.2.Akarsu Turizmi
Turizm için oldukça ilgi çekici bir kaynak olan akarsular turizmde birçok
faaliyet alanı sunmaktadır. Doğal kaynaklar içinde bulunan akarsular özellikle rafting,
kano ve nehir kayığı, sportif olta balıkçılığı gibi bilgi ve beceri gerektiren sporlara
olanak sağladığından turizm kapsamında değerlendirilir. Ayrıca ulaşım araçlarına
bağlı akarsularda yapılan tekne gezintileri ve gemi turizmi diğer ilgi çekici turistik
faaliyetlerdir (Akova, 2008: 103, Doğaner, 2001: 94). Akarsular çevrelerindeki doğal,
tarihi, kültürel, arkeolojik, otantik değerler ve diğer turizm olanaklarıyla oluşturdukları
bütünlük akarsu turizmini daha çekici hale getirmektedir (Akova, 1995: 394).
Özellikle yer şekilleri (kanyon, traverten vb.), bitki örtüsü ve çağlayanlar akarsuların
çekiciliğini artıran doğal unsurlardır. 

Akarsu kıyılarında görülen biyolojik çeşitlilik ve ekolojik yapı, akarsu turizmi
için diğer bir ilgi alanı oluşturur. Özellikle doğa gözlemciliği, bitki gözlemciliği, kuş
gözlemciliği gibi faaliyetlere olanak sağlamanın yanında av turizmine de konu
olmaktadır. Bunlarla birlikte akarsular, günübirlik geziler, keşif gezileri, kampçılık
gibi sportif etkinlikler ve rekreasyon aktiviteleri için bir potansiyel oluşturmaktadır.
Çalışma sahası, bütünüyle Dicle Havzasında yer alan akarsuları açısından
zengin bir sahadır. Sahanın ana akarsularını oluşturan Botan Çayı (Uluçay) ve kolları
(Bitlis Çayı, Kezer Çayı, Başur Çayı, Zarova Çayı ve diğer küçük çaplı akarsular) ve
Pervari’nin Çemikare Yaylası’ndan gelerek Şırnak ili yakınlarında (Kasrik
Boğazı’nda) Dicle Nehri’ne karışan Reşinan Çayı (Şekil 5) akarsu turizmi açısından
oldukça zengin bir potansiyele sahip olmasına karşın turizm ve rekreasyonel amaçlı
olarak sınırlı bir şekilde değerlendirilmektedir.
Şekil 5: Araştırma alanındaki akarsular ve göller
26
Botan Çayı (Uluçay), gerek akarsu sporlarının yapılması için taşıdığı uygun
koşullar, gerekse içinde aktığı vadinin doğal güzelliği ve vadinin etrafında bulunan
zengin tarihi ve arkeolojik kalıntılarıyla turizme konu olmuştur (Fotoğraf 10). Botan
Çayı (Uluçay) boyunca uzanan Botan Vadisi’nde yer yer rastlanan kanyon oluşumları
akarsuyu daha ilgi çekici kılmıştır. Ayrıca nehrin birçok kesimi güzel doğa
manzarasına sahip olup, doğa gözlemciliği açısından önemli bir potansiyele sahiptir.
Özellikle Botan Vadisi Kanyonu seyir terasları ile Kale (Kaletü’l-Üstad) ve Rasılhacar
(deliklitaş) muazzam akarsu görünümlerine sahiptir. Botan Çayı (Uluçay) ve çevresi
izcilik, kampçılık ve karavancılık aktivitelerinin de gerçekleştirilebileceği ortamlar
sunmaktadır.
Fotoğraf 10:Botan Çayı (Uluçay)
Botan Çayı (Uluçay) rafting sporu için gerekli potansiyele sahiptir. Nehrin akış
hızı ve hacmi akarsu yatağının genişliği, doğrultusu ve eğimi rafting sporu için
uygundur (Fotoğraf 11). Özellikle Botan Vadisi Kanyonun olduğu saha ve sahanın
güneye devam eden kesimleri uygun güzergâhı oluşturmaktadır. Nisan ve Mayıs ayları
bu spor için en uygun dönemlerdir. Ancak rafting sporu sahada aktif olarak
yapılmamaktadır. Siirt ilinde ilk rafting, Siirt Valisi Nuri Okutan’ın davetlisi olarak
27
kentte gelen Türkiye Kürek ve Kano Federasyonu Rafting Sorumlusu Ataç Besi ile
raftingci Emrah Özesen’ in katkılarıyla Botan Çayı’nda (Uluçay) 2001 yılında yapıldı
(Siirt (AA), 2001). Rafting sorumlusu Ataç Besi, ”Botan Çayı (Uluçay) 70 kilometrelik
güzel bir parkura sahip. Valimizin desteğiyle Siirt’te rafting kursları açmayı
planlıyoruz” (Siirt (AA), 2001) şeklindeki sözleri sahanın rafting sporu için önemini
göstermektedir. Botan Çayı’nda (Uluçay) rafting sporu belli zaman aralıklarıyla
yapılmaya devam etmektedir. 2004 yılında Siirt Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü
tarafından, Şirvan İlçesi yakınlarındaki Botan Çayı’nda (Uluçay), gençler için rafting
kursları düzenlenmiş ve yine rafting için Siirt Valiliği’ne Denizcilik Müsteşarlığı’nca
başlatılan kampanya çerçevesinde 2 sandal tahsis edilmiştir. (Siirt (AA), 2004). Uzun
bir aradan sonra 2013 yılında valilik tarafından organize edilen, Yerlibahçe ile Eğlence
köyleri arasındaki 8 kilometrelik bir parkurda rafting yapılmıştır. Yine 2013 yılında
Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nce, “Siirt Okuyor Avrupa’da Projesi”
kapsamında Botan Çayı’nda rafting etkinliği gerçekleştirilmiştir (Siirt (AA), 2014).
Botan Çayı’nda (Uluçay) zaman zaman gerçekleştirilen rafting etkinliği için
belirli bir parkur olmayıp, bu faaliyetin ilk zamanlarda başlama noktası Pervari ilçesine
bağlı Kilisli Köyü olup, Yerlibahçe Köyü veya Eğlence Köyü’nde yaklaşık 70 km
mesafede sonlandırılmıştır. Diğer rafting etkinlikleri ise genelde Yerlibahçe ile
Eğlence köyleri arasındaki 8 veya 6 kilometrelik bir parkurda gerçekleştirilmiştir.
Yapılan rafting etkinlikleri de burada herhangi bir rafting şirketi olamadığından, Siirt
Valiliği ile Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün katkılarıyla
gerçekleştirilmiştir. Konuyla ilgili haberlere göre burası rafting ve diğer doğa sporları
için büyük bir potansiyel barındırmaktadır. Ancak bu potansiyelin farkında
olunmasına rağmen bu etkinlik sahada devamlılık kazanmamış ve gerekli
düzenlemelerin yapılmasına yönelik girişimler yetersiz kalmıştır. Burada rafting
sporunun aktif bir şekilde yapılması için gerekli tesislerin kurulması, rafting
şirketlerinin bulundurulması, rafting için gerekli akarsu parkurların kurulması, zorluk
derecesinin belirlenmesi ve araçların temin edilmesi gerekmektedir. Bu etkinliğin
devamlılık kazanması bölge turizmine büyük katkı sağlayacaktır.
28
Fotoğraf 11: Botan Çayı Rafting Etkinlikleri
Botan Çayı (Uluçay) kano sporu için de uygun alanlar barındırmaktadır. Ayrıca
sportif olta balıkçığı imkânı sağlamakta ve akarsu balıkçılığı aktif olarak
yapılmaktadır.
Botan Çayı (Uluçay), tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir
sahada yer alması ve ulaşımın gerçekleştirildiği bir güzergâh olması nedeniyle çok
sayıda tarihi (Han-ı Sor, Gerre Han vb.) ve arkeolojik kalıntı (Çattepe Höyük, Antik
Yol Siirt Akabesi, Antik Kral Yolu) açısından zengindir.
Çalışma sahasında bulunan diğer akarsularda (Bitlis Çayı, Kezer Çayı, Başur
Çayı, Zarova Çayı, Reşinan Çayı ve diğer küçük çaplı akarsular) turistik faaliyetler
çok gelişmemiştir. Ancak nehirlerin birçok kesimi güzel doğa manzarasına sahip olup,
doğa gözlemciliği açısından önemli bir potansiyele sahiptir (Fotoğraf 12-13-14).
Ancak piknik gibi rekreasyonel faaliyetlerin yapıldığı bu akarsular, kamp, karavan
turizmi ve izcilik gibi faaliyetler için uygun koşullar sağlamaktadırlar. Akarsu
balıkçılığının yapıldığı bu akarsular sportif olta balıkçılığı için önemli bir potansiyele
sahiptir. Bu akarsular boyunca bulunan tarihi ve arkeolojik kalıntılar doğa turizminin
yanı sıra kültür turizmi için de dikkat çekicidir. Özellikle bu akarsuların üzerinde
29
bulunan tarihi Köprüler akarsu turizmini daha önemli kılmaktadır (Fotoğraf 13-14).
Bitlis Çayı üzerinde bulunan Emir Nasreddin Köprüsü, Başur Çayı üzerinde bulunan
Çarpiran (Dört Ulular) Köprüsü, Zarova Çayı üzerinde bulunan Derviş Ağa Köprüsü
gibi tarihi yapılar, akarsu turizminde de ilgi çekmektedirler. Ayrıca Botan Çayı’nın
karışan daha küçük çaplı akarsular üzerinde de çok sayıda tarihi köprü bulunmaktadır.

Fotoğraf 12: Zarova Çayı
30
Fotoğraf 13: Bitlis Çayı üzerinde Emir Nasreddin Köprüsü (1221/Meyyafarikin
Artukileri Dönemi)
Fotoğraf 14: Başur Çayı üzerinde Çarpiran (Dört Ulular) Köprüsü
31
Siirt ve çevresinde bulunan bazı akarsuların kenarlarında rekreasyon amaçlı
kullanıma imkân veren kıyı düzenlemeleri yapılmıştır. Siirt-Kurtalan karayolu
üzerinde, Başur Çayı kıyısında, Orman Bakanlığınca Başur Ormaniçi Dinlenme Yeri
tesis edilmiştir. Şehir merkezine 18 km uzaklıkta olan bu mekân ormanlık bir saha
olması nedeniyle de ilgi çekicidir. Yine Siirt-Kurtalan karayolunun 10. km’sinde,
Kezer Çayı kıyısında yaklaşık 80 dönüm arazi üzerine kurulan Recep Güldoğan Piknik
ve Mesire Alanı diğer önemli bir dinlenme yeridir (Fotoğraf 15). Bu dinlenme
yerlerinden Siirt ili ve çevresindeki yerleşmelerde bulunan halk günübirlik olarak
faydalanmaktadır. Siirt iline bağlı Baykan ilçesinin içinden Başur Çayı geçmektedir.
Başur Çayı, ilçeye muazzam bir görünüm kazandırmaktadır. Burada çayın kenarına
yürüyüş yolu, çay bahçeleri gibi düzenlemeler yapılabilir. Ayrıca çalışma sahasında
içinden akarsu geçen çok sayıda köy (Beğendik, Ayvalıbağ, Kilisli, Çaykaya vb.)
bulunmaktadır. Bu köyler akarsu turizmi ve kırsal turizm açısından değerlendirilebilir.
Bunların yanı sıra bölgede yer alan akarsuların birçok kesiminde rekreasyon amaçlı
kullanım için çok güzel alanlar mevcuttur. Özellikle de Başur Çayı’nın Baykan İlçesi
sınırları içinde kalan kesimi bu hususta değerlendirilebilecek çok özel alanlara sahiptir.
Buralar kıyı düzenlenmesi yapılmak suretiyle halkın hizmetine sunulmalıdır.
Fotoğraf 15: Siirt kenti içinde Kezer Çayı ve kıyı düzenlemesiMergagüze Şelalesi turizm için önemli bir doğal kaynaklardan biridir (Fotoğraf
16). Mergagüze Şelalesi Siirt‘in Şirvan ilçesinde, Yamaçlı Köyü’ne bağlı Halenze
Mezrası yakınlarında bulunmaktadır. Siirt iline uzaklığı yaklaşık 84 km olan şelalenin,
Şirvan ilçe merkezine uzaklığı ise 55 km’dir. Sülav Dağları’nda yaklaşık 30 m
yükseklikten vadi tabanına akan şelalenin oluşturduğu dere Botan Çayı’na (Uluçay)
karışmaktadır. Ormanlık alanda bulunan ve yaz aylarında azalan ilkbahar aylarından
sonra debisi artan şelale doğal ortamı ve sunduğu görünümlerle oldukça ilgi çekicidir.
Ancak Mergagüze Şelalesi kente ve bulunduğu ilçede dâhil çok az kişi tarafından
bilinmektedir. Dolayısıyla şelalenin turizme kazandırılması için gerekli mekânsal
düzenlemelerin yapılarak tanıtımının sağlanması oldukça önemlidir.
Fotoğraf 16: Mergagüze Şelalesi
33
1.3.Kaplıca Turizmi
Günümüzde sağlıksız ve yorucu kent yaşamı, insanları doğal turizm
kaynaklarına yöneltmiştir. Özellikle termal sular insan sağlığı üzerindeki olumlu
etkileri nedeniyle yoğun talep gören doğal mekânlardır. Bu ilgi sağlık turizminin bir
kolu olan kaplıca turizmin her geçen gün önemini daha da artırmıştır. Kaplıca turizmi
sağlık amacıyla soğuk ve sıcak mineralli suların içme ve dış tatbiklerle kullanımı için
turistlerin ulaşım, konaklama, ağırlama gereksinimlerinin karşılanmasını sağlayan ve
onların dinlenme, tedavi, eğlence ve spor gibi ihtiyaçlarını karşılayan turizm çeşididir
(Doğaner, 2001: 74; Doğaner -Tuncel, 1992: 47; Doğanay & Soylu, 1999: 2). Tarihte
Eski Çağa kadar gerilere giden, bileşiminde belli oranların üzerinde eriyik madde
bulunan soğuk şifalı suların içilmesi (içten tedavi), sıcak sularda ise banyo yapmak
veya çamur sürülmesi şeklinde kür tedavisi (dıştan tedavi) günümüzde de önemini
korumaktadır (Doğanay & Soylu, 1999: 2, Doğanay & Zaman, 2013: 258).
Genel olarak termal su kaynaklarının ortaya çıkmasında faylar etkilidir.
Özellikle suları sıcak olan su kaynakların ortaya çıkışı bütünüyle magmatik ve tektonik
oluşumlarla ilgilidir (Doğanay & Soylu, 1999: 6). Bu tür kaynak sularda belli oranlarda
erimiş madde bulunmasının gerekliliğiyle birlikte, termal turistik faaliyetleri
desteklemesi açısından sıcaklığının 20-30 0C dolayında bulunması daha uygundur
(Doğanay & Soylu, 1999:8). Ancak sıcaklık daha üst limitlere kadar da (50-60 0C’ye
kadar) çıkabilir.
Siirt ve çevresindeki termal kaynakların ve termal turistik potansiyelin
varlığında, bölgenin tektonik özellikleri ve fay hatlarının bulunması etkilidir. Çalışma
sahası şifalı kaplıcalar açısından zengin bir bölgedir. Ancak gerekli tesislerin eksikliği
veya yokluğu, ulaşım ve konaklama gibi nedenlerden dolayı kaplıcalar henüz tam
olarak dış turizme açılmamıştır. Dolayısıyla bu kaplıcalar sadece yöre halkı ve komşu
illerden gelenlere hizmet vermekten öteye gidememiştir.
Siirt’teki kaplıcalar rekreasyonel amaçlı faaliyetler bakımından da çok uygun
özelliklere sahiptir. Siirt merkezde, ilçelerinde ve çevre köylerde oturan aileler hafta
sonu tatillerini iyi bir şekilde geçirmek amacıyla, günübirlik kaplıcalara
34
gitmektedirler. Ayrıca kaplıcaların genelde akarsu kenarlarında yer alması ve güzel
manzaralarının bulunması buraları daha çekici hale getirmektedir.
Siirt ve çevresinde 12 dolayında kaplıca bulunmaktadır. Bunlar; Billoris
kaplıcaları (Sağlarca Kaplıcası, Ekşi Sulu (Mağara İçi) Kaplıcası, Karşı Kaplıca),
Bostancık (Şemsimira) Kaplıcası, Hesta Kaplıcaları (Süleyman Kaplıcası, Belkısana
Kaplıcası), Lif Kaplıcası, Kelekazan Kaplıcası, Kuğa (Çırpılı (Sağ ve Sol kaplıcaları))
Kaplıcaları, Kever (Çetinkol) Kaplıcası, Memira (Görendoruk) Kaplıcası şeklinde
bulunurlar (Şekil 6).
Şekil 6: Araştırma alanında bulunan kaplıcalar
35
Araştırma alanında bulunan kaplıcalar birkaç kaynak şeklindedir.
Hesta-1 (Süleyman) Kaplıcası, turizm potansiyeli en yüksek kaplıcalardan
biridir. Ayrıca kaplıca ilin en önemli tarihi değerleri arasında bulunmaktadır. Eskiden
Siirt‘in Eruh İlçesinin Fındık Beldesine bağlı Düğünyurdu Köyü sınırları içinde
bulunan kaplıca, Şırnak’ın il olmasıyla buranın sınırlarına alınmıştır. İl merkezine 70
kilometre uzaklıkta Dicle Nehri kenarında bulunmaktadır.
Hesta Kaplıcasının, üç farklı kaynağının kabotajı yapılarak bu kaynaklardan
gelen su birleştirilip kadın ve erkekler için ayrı ayrı oluşturulmuş hamamlara
dağıtılmaktadır. Kaplıca, sodyum, magnezyum, silisyum, potasyum, kalsiyum, demir,
stronsiyum, brom, klor ve kükürt içeren suyu ile (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018:
34) ülkemizin en önemli termal sularından biri olarak bilinmektedir. Kaplıcanın su
sıcaklığı 61 0C olup, pH değeri 7.0 (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34),
radyoaktivitesi 14.71 emandır (Amcalar, 2013: 68). Kaplıca gerek su sıcaklığı gerekse
diğer özellikler bakımından turizm amaçlı işletilmeye çok uygun bir kaynaktır. Ayrıca
Hesta Kaplıcası sularının özellikleri bakımından insan sağlığı için güçlendirici
özelliklere sahiptir. Banyo, serpintileme, koklama, gargara ve içme tedavilerinin
yapılabildiği kaplıcada, her türlü romatizmal hastalıklar, nevralji, nevrit, dermatozlar,
solunum yolları hastalıkları ve kadın hastalıkları tedavi edilebildiği, dış uygulamalarda
ise sedatif ve antienfeksiyöz etki göstermesi beklenen hipertermal bir sudur (Amcalar,
2013: 68).
Siirt’in Tillo İlçesinde türbesi bulunan İbrahim Hakkı Hazretleri’nin el yazması
eseri Marifetname’de geçen, bu kaplıcanın, Hz. Süleyman tarafından Seba Melikesi
Belkıs’a hediye edilen bir güzellik kaplıcası olduğuna ve ayrıca havuzun kenarında
bulunan ayak izinin Hz. Süleyman’a ait olduğuna dair bilgiler dikkat çekicidir.
Dolayısıyla hem sağlık nedeniyle hem de bu mitolojik efsane ve inanç nedeniyle
kaplıcaya, tarih boyunca halk tarafından büyük rağbet olmuştur.
Hesta Kaplıcası, her mevsimde ziyaret edilmekle birlikte, genelde haziran,
temmuz ve ağustos aylarında yoğunluğu artmaktadır. Kaplıca, il özel idaresi tarafından
işletilmekte ve kendine bir oteli bulunmaktadır. Eski havuzların açık tutulduğu
kaplıcanın modern tesisinde de kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı girilebilen iki adet
36
üstü kapalı havuz bulunmaktadır (Fotoğraf 17). Ancak yerli ve yabancı ziyaretçiler
için oldukça önemli turizm potansiyeli olan kaplıca konaklama tesisleri
yetersizliğinden dolayı ikinci plana düşmektedir. Gerekli düzenlemelerin yapılması,
tesis eksikliğinin giderilmesi gibi yatırımlar burada turizmin gelişmesinde etkili
olacaktır.
Fotoğraf 17: Hesta-1 (Süleyman ) Kaplıcası
Hesta-2 Belkısana Kaplıcası, Hesta-1 (Süleyman) Kaplıcasının karşısında
Dicle Nehri kenarında bulunmaktadır. Kaplıcanın su sıcaklığı 59 0C olup, pH değeri
6.7 olan Kaplıca (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34) Süleyman Kaplıcası ile
birlikte önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. Kaplıca, Sodyum, magnezyum,
silisyum, potasyum, kalsiyum, stronsiyum, brom, klor ve kükürt içeren suyu ile (Teğin
vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34) önemli bir termal kaynaktır.
37
Fotoğraf 18: Hesta-2 (Belkısana) Kaplıcası
Billoris kaplıcaları birkaç kaynak şeklindedir.
Billoris-1 (Sağlarca) Kaplıcası, Siirt şehir merkezinin 15 kilometre kadar
güneyinde, Botan Çayı kenarında, ismini de aldığı Sağlarca (Billoris) Köyü’nde
bulunmaktadır. Çalışma sahasının en önemli doğal değerleri arasında yer alan kaplıca,
bir mağaranın içinde oluşu, tavanı kubbe şeklindeki havuzu, dinlenme yerleri ve
muazzam doğal manzarası ile oldukça dikkat çekici bir yapıdır (Fotoğraf 19).
Kaplıcanın girişi bölgeye has kesme alçı taşlarıyla örülmüş ve üst kısmına aydınlık
sağlayacak şekilde mermer sütunlarla döşenmiştir. Sağlarca kaplıcasının büyük
havuzu, hem akar şekilde bulunan hem de dipten kaynayan sular ile beslenmektedir.
Sağlarca Kaplıcası sağlık açısından da önem taşımaktadır. Kaplıca, sodyum,
magnezyum, silisyum, potasyum, kalsiyum, demir, stronsiyum, brom, klor ve kükürt
içeren suyu ile (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34) araştırma sahasının önemli
termal sularından biridir. Kaplıcanın su sıcaklığı 31 0C olup, pH değeri 7.3 (Teğin vd,
2017: 111; Yolbaş, 2018: 34), radyoaktivitesi 2.5 emandır (Amcalar, 2013: 68).
38
Kaplıca su sıcaklığı ve diğer özellikler bakımından turizm potansiyeli yüksek bir
kaynaktır. Ayrıca Sağlarca Kaplıcası sularının özellikleri bakımından romatizma ve
cilt hastalıkları başta olmak üzere çoğu hastalığa iyi gelmektedir. İl özel idaresi
tarafından işletilen kaplıca, özellikle çevre il ve ilçelerden çok sayıda kişi tarafından
ziyaret edilmektedir. Rekreasyonel faaliyetler çok uygun bir mekân olan kaplıcada
kampçılık da yapılabilir. Sağlarca Kaplıcasında konaklama özellikle il dışından
gelenler için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Kaplıcayı turizme kazandırmak için
daha fazla yatırım gerekmektedir.
Fotoğraf 19: Billoris-1 (Sağlarca) Kaplıcası
Billoris-2 Karşı Mağara İçi (Ekşi Sulu) Kaplıcası Botan Çayı kıyısında, Billoris
(Sağlarca) Kaplıcasının karşısında bir mağara içinde yer almaktadır. Halk arasında
Ekşi Sulu Kaplıca adıyla kayaların arasında oluşan havuzlarda sıcak su bulunmaktadır.
Sarkıt şeklinde bulunan mağaranın tavanından damlayan ekşi suyun mide
hastalıklarına ve böbrek taşlarına iyi geldiği söylenmektedir (Yolbaş, 2018: 34).
39
Kaplıcanın bulunduğu doğal mağara ortamı ve Botan Çayı kıyısında oluşu ile turizm
ve rekreasyonel faaliyetler için uygun bir mekândır. anılmaktadır. Küçük bir girişi
bulunan ve girişten sonra giderek büyüyen mağaranın hemen girişinin biraz ötesinde
bir soğuk su kaynağı bulunmaktadır. Mağaranın iç kısmında soğuk su kaynağının
hemen sağında ise
Karşı Mağara İçi (Ekşi Sulu) Kaplıcası, sodyum, magnezyum, silisyum,
potasyum, kalsiyum, stronsiyum, klor ve kükürt içeren suyu ile (Teğin vd, 2017: 111;
Yolbaş, 2018: 34) önemli bir termal kaynaktır. Su sıcaklığı 19 0C olup, pH değeri 7.7
olan kaplıca, içerdiği mineral maddeler sayesinde birçok hastalığa iyi gelmektedir
(Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34).
Fotoğraf 20: Billoris 2 Karşı Mağara İçi Kaplıcası
40
Billoris-3 Karşı Kaplıcası, Billoris (Sağlarca) Kaplıcasının karşısında, Botan
Çayı kıyısında, kayalıkların dibinde bulunmaktadır. Arapça Garnavıt Lizğayre küçük
sıcak su anlamına gelen bu kaplıcanın suyu büyük kaplıcaya oranla daha bulanık bir
yapıya sahiptir (http://www.siirtliler-board.net/siirt-fotograflari-ve-resimleri/42402-
billoris-kaplicasi-gernave-germove/.). Havuzu nispeten küçük olan kaplıca yüzmeye
imkân vermediğinden sadece sağlık amaçlı kullanılmaktadır (Fotoğraf 21). Ancak
sahip olduğu doğal ortam rekreasyonel faaliyetler için çok uygundur. Kaplıca,
sodyum, magnezyum, silisyum, potasyum, kalsiyum, alüminyum, demir, stronsiyum,
brom, klor ve kükürt içeren suyu ile dibinde bulunan çamurun, cilt hastalıklarına iyi
geldiği söylenmektedir (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34). Kaplıcanın su
sıcaklığı 32 0C olup, pH değeri 7.3’tür (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34).
Kaplıcanın etrafına herhangi bir mekânsal düzenleme yapılmamış olup tamamen doğal
bir ortam sunmaktadır.
Fotoğraf 21: Billoris 3 Karşı Kaplıcası
41
Bostancık (Şemsemira) Kaplıcası, Siirt’in yaklaşık yirmi kilometre güneyinde,
Bostancık Köyü yakınında, Botan Çayı ile Bitlis Çayı’nın kesişme noktasında yer alan
bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Kaplıca, sodyum, magnezyum, silisyum, potasyum,
kalsiyum, demir, stronsiyum, brom, klor ve kükürt içeren suyu ile (Teğin vd, 2017:
111, Yolbaş, 2018: 34) araştırma sahasının en önemli şifa kaynaklarından biridir.
Kaplıcanın su sıcaklığı 18 0C olup, pH değeri 7.4’tür (Teğin vd, 2017: 111, Yolbaş,
2018: 34). Kaplıca su sıcaklığı ve diğer özellikler bakımın turizm potansiyeli yüksek
bir kaynaktır.
Fotoğraf 22: Bostancık (Şemsemira) Kaplıcası
Lif Kaplıcası, Siirt il merkezine bağlı Kışlacık Köyü yakınında, Bitlis Çayı
kenarında bulunmaktadır. Su sıcaklığı 41 0C olan bu kaplıcanın suyu kükürtlü hidrojen
içeren, kalsiyum karbonatlı sular grubuna girmektedir
(http://www.kaplica.biz/siirt.htm). Suyunun deri, romatizma ve kadın hastalıklarına
iyi geldiği bilinmektedir. Lif Kaplıcasının büyük havuzu dipten kaynayan sular ile
42
beslenmektedir. Kaplıca bulunduğu doğal ortam ve sahip olduğu kimyevi özellikler
turizm ve rekreasyonel faaliyetler için son derece uygundur. Ancak kaplıca için havuz
dışında hiçbir düzenleme yapılmamıştır.
Koğa (sağ ve sol) Kaplıcaları, Siirt-Eruh arasında bulunan Çırpılı
Karakolundan yaklaşık 4 km uzaklıkta bulunan Çırpılı Köyü Koğa Mezrası’nda yer
alan kaplıcalar çalışma sahasının bir diğer termal kaynaklarıdır. Dere içerisinde karşı
karşıya iki farklı taraftan sular çıkmaktadır (Fotoğraf 23-24). Kaplıcalar, sodyum,
magnezyum, silisyum, potasyum, kalsiyum, alüminyum, demir, stronsiyum, brom,
klor ve kükürt içeren suyu ile (Teğin vd, 2017: 111; Yolbaş, 2018: 34) sağlık açısından
önemlidir. Koğa (sağ) Kaplıcasının su sıcaklığı 21 0C olup, pH değeri 7.0, Koğa (sağ)
kaplıcasının ise yine su sıcaklığı 21 0C olup, pH değeri 7.2’dir (Teğin vd, 2017: 111;
Yolbaş, 2018: 34). Bu kaplıcalarda yine bulundukları doğal ortam, kimyevi özellikleri
ile turizm için son derece uygundur. Bu kaplıcaların gerekli düzenlemelerinin yapılıp
turizme kazandırılması özellikle yöre halkı için önem arz etmektedir.
Fotoğraf 23: Koğa (sağ) (Çırpılı Mezrası) Kaplıcası
43
 Fotoğraf 24: Koğa (sol) (Çırpılı Mezrası) Kaplıca
Memira (Görendoruk) Kaplıcası, Siirt’in Eruh ilçesi ile Şırnak arasında 7. km
de Görendoruk Lokantasında bulunan kaplıca halk arasında Memira Kaplıcası olarak
bilinmektedir. Kaplıca, sodyum, magnezyum, silisyum, potasyum, kalsiyum, demir,
stronsiyum, klor ve kükürt içeren suyu ile (Teğin vd, 2017: 111, Yolbaş, 2018: 34)
sağlık açısından önemlidir. Su sıcaklığı 12 0C olup, pH değeri 7.4 olan (Teğin vd,
2017: 111; Yolbaş, 2018:34) kaplıcanın havuzu küçüktür.
44
Fotoğraf 25: Memira (Görendoruk) Kaplıcası
Çetinkol (Kever) Kaplıcası, Siirt’in Eruh İlçesinden yaklaşık 5 km uzaklıkta
Çetinkol Köyü (Kever) girişinde dağın eşiğinde bulunmakta ve Kever Kaplıcası olarak
bilinmektedir. Kaplıca, sodyum, magnezyum, silisyum, potasyum, kalsiyum, demir,
stronsiyum, brom, klor ve kükürt içeren suyu ile (Teğin vd, 2017: 111, Yolbaş, 2018:
34) araştırma sahasının önemli termal sularındandır. Kaplıcanın, su sıcaklığı 12 0C
olup, pH değeri 7.6‘dır (Teğin vd, 2017: 111, Yolbaş, 2018: 34). Kaplıca doğal yapısı
ve diğer özellikleri ile turizme uygundur.
45
Fotoğraf 26: Kever (Çetinkol) Kaplıcası
1.4.Botanik Turizmi
Botanik turizmi, turistlerin kitle turizminden farklı turizm çeşitlerine yönelmesi
ve doğayı keşif aktivitelerine duydukları ilgi sonucu son yıllarda önemi giderek artan
bir turizm türüdür. Botanik (bitki gözlemciliği) turizmi, özel ilgi turizmi içerisinde
bulunduğu gibi, doğaya yönelik bir turizm türü olan ekoturizm kapsamında da yer
almaktadır (Sayılan 2005: 477). Sönmez’e göre, botanik turizm, bitkileri izlemek ve
onların özelliklerini ve dünyadaki örneklerini iyi bir tur liderinin öncülüğünde yapılan
öğrenmeye dayalı, gruplar halinde gerçekleşen alternatif bir turizm etkinliğidir
(Morçin & Tosun, 2013: 3; Sönmez, 2008: 164). Diğer bir deyişle, bitki örtüsünü
tanıma, araştırma, gözlemleme, endemik türlerin fotoğrafını çekmeye dayalı, doğayı
keşfederken onu korumaya odaklanan, turist profili ve turizm gelirleri açısından
oldukça avantajlı bir turizm tipidir. Bütün flora zenginliği; örneğin endemik ve relikt
bitkiler, bir doğal lale yetişme yöresi, uzun yılardan beri (500-600 ile 1000 yıl)
varlığını sürdüren anıt ağaçlar gibi daha birçok flora elemanı potansiyel turistik çekim
gücü taşıyıcısı olabilir (Doğanay & Zaman, 2013: 77).
46
Türkiye, bu turizm etkinliği açısından bakıldığında önemli bir coğrafi
potansiyele sahiptir. Nitekim sahip olduğu 3.000 civarında endemik tür ve 9.000’i
çiçekli türler olmak üzere 10.000’den fazla bitki türü ile ülkemiz zengin bir
biyoçeşitliliğe sahiptir (Morçin & Tosun, 2013: 3).
Siirt ve çevresinde, sıcaklık ve yağış değerlerinin kısa mesafelerde hızlıca
değişmesi, jeomorfolojik ve jeolojik özelliklerin çok çeşitlilik göstermesi ve elverişli
bir toprak yapısının varlığı, zengin bir biyoçeşitlilik oluşturmuştur (Alkan, 2018: 483;
Tablo1; Tablo 2). Sahada yaklaşık olarak 1000’e yakın bitki ve hayvan türünün varlığı
söz konusudur (Fidan & Kayci, 2014). Bitki türleri arasında birçok endemik bitki türü
de görmek mümkündür. Bunlardan en dikkat çekici olanlar;
1- Salvia siirtica: Siirt ili için endemik olan ada çayı türü Çatılı Köyünde dar bir alanda
yayılım göstermektedir.
2- Hyecintella siirtencis: Siirt ilinde yayılım gösteren sümbül türlerindendir.
3- Fritillaria imperialis: Bölge için endemik ters lale türüdür. Siirt linde Şirvan,
Pervari ve Eruh ilçelerinin yüksek kesimlerinde yayılış göstermektedir.
4- Populusfıratica: Güneydoğuda nehir ve dere yataklarında bulunan dere vejetasyonu
olan ağaççık türüdür. Fırat kavağı olarak bilinmektedir. Siirt ilinde Botan Çayı, Kezer
Çayı ve Bitlis Çayı’nın kenarlarında bulunmaktadır ( Siirt ili 2016 Yılı Çevre Durum Araştırma sahası bu özellikleriyle Botanik (Bitki Gözlemciliği) turizmi
bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. Özellikle de bu endemik bitki türlerinden
ters lale (Fritillaria imperialis) en ilgi çekici olanıdır (Fotoğraf 27). Siirt iline bağlı
Şirvan, Pervari ve Eruh ilçelerinin yüksek kesimlerinde yayılış gösteren ters lale
(Fritillaria imperialis) bitki gözlemciliği (botanik turizmi) açısından önem arz
etmektedir. Geçmişte bu bölgede yaşayan Asurilerin her sabah göbeğinden su
damladığı için “ağlayan lale” adını verdiği ve bu yüzden kutsal sayıldığı
söylenmektedir. Ters lale (Fritillaria imperialis) halk arasında ise “ağlayan gelin”
olarak bilinmektedir. Çalışma sahasında karın yerden kalktığı nisan ayı sonu ile mayıs
ayı başlarında çiçek açan ters lalenin sarı, turuncu ve kırmızı türleri bulunmaktadır.
Ters lale (Fritillaria imperialis) doğal görünüşüyle kültür lalelerinden çok daha
gösterişlidir. Çalışma sahası için ters lalenin tanıtımının yapılması botanik (bitki
gözlemciliği) turizmi açısından büyük önem arz etmektedir.
Siirt’in Şirvan İlçesine bağlı Taşlı Köyü civarında yetişen ters laleler
(Fritillaria imperialis), burada yaşayan köylülerin müracaatı sonucu Siirt Belediye
Kültür ve Sosyal Müdürlüğü tarafından koruma altına alınmıştır
(https://www.haberler.com/siirt-te-ters-lale-koruma-altina-alindi-5298288…).
Nesli tükenmekte olan bu bitkinin koruma altına alınması, biyolojik zenginliğin
sürdürülebilirliği ve turizm için oldukça önemlidir.
Fotoğraf 27: Ters Lale (Fritillaria imperialis)
50
1.5.Doğal Kaynakların Değerlendirilmesi İçin SWOT Analizi
İngilizce ’deki strenghts, weaknesses, opportunities ve threats kelimelerinin
baş harflerinden oluşan SWOT (GZFT) analizi incelenen alanın, kuruluşun, tekniğin,
sürecin veya durumun güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koymakta ve dış çevreden
kaynaklanan fırsat ve tehditleri tespit etmekte kullanılan bir tekniktir (Çoban &
Karakaya, 2010: 347). Bu teknikle iç ve dış etkenleri dikkate alarak, var olan güçlü
yönler ve fırsatlardan en üst düzeyde faydalanmak, tehditlerin ve zayıf yanların etkisini
en aza indirgeneceği plan ve stratejiler geliştirmek amaçlanmaktadır.
1970’li yıllarla birlikte akademi alanında kullanılmaya başlanan SWOT
(GZFT) analizi, günümüzde birçok alanda planlama amacıyla tercih edilen bir
yöntemdir (Yücenur vd, 2010: 277). Bir sahanın genel ve özel turizm politikalarının
belirlenmesinde SWOT analizinden yararlanılarak, sahanın turizm potansiyelinin içsel
(güçlü ve zayıf yönler) ve dışsal (fırsatlar ve tehditler) faktörlerinin ortaya çıkarılması
açısından önemli bir tekniktir (Güngör & Arslan, 2004: 68).
İl turizminin geliştirilmesi hem sektör içi faktörlerden kaynaklanan güçlü ve
zayıf yönlerin analizini, hem de dış çevresel durumların oluşturduğu tehdit ve
fırsatların analizini gerektirmektedir. Araştırmanın içeriğinde yapılan analiz ve
sentezlere dayanarak araştırma alanının güçlü ve zayıf yönleri, fırsatlar ve tehdit
unsurları SWOT analizi uygulaması yapılarak ortaya koyulmaya çalışılmıştır (Tablo
3). Araştırma alanını mevcut durumun görülüp, sahaya ilişkin ileriye dönük daha
sağlıklı, daha gerçekçi ve daha etkin adımların atılması ve planlamaların yapılması için
SWOT analizi çeşitli kuruluş ve kişilerle fikir alışverişi yapılarak tamamlanmıştır.Araştırma alanında bulunan Botan Vadisi ve Botan Kanyonu yöre turizminin
en önemli doğal çekicilikleridir. Yine yoğun karstik oluşumlar, paraşüt ve kaya
tırmanışına uygun yamaçların bulunması, bazı kurumlarca çeşitli aktivite ve
etkinliklerin planlanması, akarsular açısından zengin olması ve ters lalenin (Fritillaria
imperialis) koruma altına alınması yöre turizminin güçlü yönleridir. Jeomorfoturizm
açısından herhangi bir gelişimin olmaması, Botan Çayı’nda (Uluçay) meydana gelen
su baskınları, ani akım yükselmeleri, kaya düşmeleri, kış mevsimi düşük sıcaklık
değerleri ve uzun yürüyüş parkurlarının olmaması ise çalışma sahasının doğal turizm
açısından zayıf yönlerini oluşturmaktadır. Siirt, turizmin geliştirilmesine imkân
sağlayacak fırsatlara sahiptir. Yayla turizmi açısından zengin olması, yapılabilecek
kanyon turizm aktivitelerinin çok sayıda olması (yamaç paraşütü, trekking, botanik
turu, foto safari), rafting turizmi açısından potansiyel nehirlerin olması, termal
kaynaklar açısından zengin olması, Botan Vadisi’nin tabiat parkı olması için gereken
özelliklere sahip olması önemli fırsatlardır. Kanyondan düşmelere karşı yeterince
önlem alınmamış olması, yaylaların bilinçsiz bir şekilde kullanımı, endemik tür olan
ters lalenin tükenme riskinin olması, tarım ve evsel kökenli hidrografik kirlilik,
akarsulardan yasal ve kaçak yoldan kum çıkarımı ise turizmin gelişimini olumsuz
yönde etkilemektedir (Tablo 3)

KÜLTÜREL KAYNAKLAR VE TURİZM
Siirt, zengin tarihi ve kültürel değerleriyle önemli bir turizm merkezidir.
Araştırma sahasında bulunan höyükler, arkeolojik kazı alanları ve eserleri prehistorik
turizm ve arkeolojik turizm imkânı sunmaktadır. Tarihi eserler tarihsel turizm, dini
şahsiyetler ve öğeler inanç turizmi, yöreye özgü yemekler ise mutfak turizmi için
değerlendirilebilir. Turistik ürünler ise yörenin turizmden büyük oranda pay almasını
sağlamaktadır. Bu bölümde, araştırma sahasında bulunan tarihi ve kültürel değerler,
bunların turizm potansiyeli, kullanımı ve dağılışları üzerinde durulmuştur.
2.1.Prehistorik Turizm (Tarih öncesi turizm/Taş çağı turizmi)
Kültür turizminin bir alt tipi olan prehistorik turizmin kapsamlı bir tanımı
yapılmamış olmakla birlikte genelde tarihsel ve arkeolojik turizm içinde
değerlendirilmektedir. Ancak yapılan araştırmalar ve kazılar sonucunda buluntuların
giderek artması sonucu ortaya çıkabilecek karışıklığı önlemesi detaylı bir
sınıflandırmayı zorunlu kılmaktadır (Doğaner, 2013: 19). Dolayısıyla “tarihsel turizm”
ve “arkeolojik turizm” olarak geniş bir şekilde sınıflandırılan kültür turizmine
prehistorik turizmin ayrı tip olarak eklenmesi turistler için daha anlaşılır olmasını
sağlayacaktır. Nitekim turist yüz binlerce yıl önce taş devrine ait bir mağarayı, ilk
köyleri veya antik kentleri tanıması, ancak bu sınıflandırmaya yerleştirmesi ile
mümkün olur (Doğaner, 2013: 19).
Tarih öncesi dönemler, insanlarda her zaman merak konusu olmuştur. Bu
dönemlere ait bilgiye ulaşmak için, geçmişte başlayan ve günümüze kadar devam eden
araştırmalar ve kazı çalışmaları bu durumu kanıtlar niteliktedir. Kazı çalışmaları
sonucu ortaya çıkarılan yapılar ve buluntular insanları bu alanlara çekmektedir.
Prehistorik dönemlere ait insanların barınma mekânları (mağaralar, köyler ve
çevreleri), ev aletleri, silahlar, dini objeler ve kaya resimleri insanların ilgisini çeken
unsurlar olarak bir kısmı müzelere taşınsa da barınma mekânları taşınamadığından
turistleri buraya getirmede bir hareket noktası oluştururlar (Doğaner, 2013: 19-20). Bu
döneme ait yerlere yapılan turizmin kültür turizminde karşılığı “prehistorik turizm
54
(tarih öncesi turizm/taş çağı turizmi)” olarak karşımıza çıkar. Bilimsel araştırmalarla
sürekli değişse de, insanın dünyadaki varlığı olarak bilinen 2.8 milyon yılı aşan sürenin
hemen tamamında insan mağarada yaşamış MÖ 12.000’li yıllarda höyük adı verilen
köyler kurarak mağara yaşamından çıkmışlardır (Doğaner, 2013:19). Bilimsel olarak
üç devreye ayrılan bu dönemde, paleolitik (eski taş devri) ve mezolitikte (yontma taş
devri) mağarada oturmuş avcılık ve toplayıcılık yapmış, neolitikte (cilalı taş devri) ise
köyler kurarak tarım ve hayvancılık faaliyetlerine başlamışlardı. Dolayısıyla turizmde
bu dönemleri ayrı değerlendirmek gerektiğinden, Taş Çağı turizmini “eski taş devri
turizmi (paleolitik turizm)” ve “cilalı taş devri turizmi (neolitik turizm)” olarak ikiye
ayırmak gerekir (Doğaner, 2013: 20).
Prehistorik turizm için en önemli unsurlar kazı alanları ve buluntulardır.
Dolayısıyla insanların bu dönem ile ilgili bilgi edinmesini sağlamak için buluntuların
geniş müze alanlarında veya ören yerlerinde muhafaza edilip sergilenmesi ve ayrıntılı
bilgiler verilmesi önemlidir.
Mağaralar ve neolitik döneme ait köylerle sınırlı olmayan prehistorik turizm,
Yerleşik yaşamın en alt katı neolitiği takip eden Kalkolitik Çağ (MÖ 5600-5500)
kültürünü yaşamış höyük adı verilen köylerde bu turizm tipinin bir parçasıdır.
Kalkolitik Çağı izleyen Bronz Çağı (Tunç Çağı MÖ 3300-1200) ortalarında yazının
bulunması nedeniyle bu çağa ait buluntular arkeolojik turizme dâhil edilmemektedir
(Doğaner, 2013: 19). Söz konusu çağlara ait buluntular bütünüyle prehistorik turizmin
kapsamındadır.
Medeniyetlerin oluşumları, gelişimleri ve sonradan sahip oldukları unsurlar
belirli bir mekân üzerinde gerçekleştiğinden, insanın ekonomik, sosyal ve kültürel
özellikleri bütünüyle mekânın koşullarına göre şekillenir (Dans & González, 2018:
183; Özgüç, 2017). Sahip olduğu insan yaşamına uygun coğrafi özelliklerinden ve
Avrupa, Asya ve Afrika arasında bir köprü konumunda olmasından dolayı Anadolu da
her dönemde önemini korumuş, çeşitli medeniyet ve kültürlerin gelişimini her zaman
sağlamıştır. Dolayısıyla Prehistorik turizm potansiyeli açısından son derece dikkat
çekici bir mekândır.
55
Siirt ve çevresinin Prehistorik dönemlerden beri bir yerleşme yeri olduğu
bilinmektedir (Sağlamtimur, 2008; Sağlamtimur & Ozan, 2007; Karul, 2018: 1).
Dolayısıyla tarih öncesi çağlardan günümüze kadar kültürlerin bir arada bulunduğu bir
mekândır. Saha, coğrafi konumu nedeniyle Doğu Anadolu Bölgesinin, Güneydoğu
Anadolu Bölgesiyle bağlantısını sağlayan kapı olması ve coğrafyasının insan yaşamına
son derece uygun olmasından dolayı her zaman dikkat çekici olmuştur (Şekil 7).
Çalışma sahasında yapılan kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkarılan
buluntulardan anlaşıldığı üzere Siirt ve çevresinde tarih öncesi dönemlerde çeşitli
medeniyetlere ait kentler veya köyler kurulmuştur (Sahada paleolitik çağa ait bilgiler
neredeyse yoktur (Sağlamtimur, 2008; Sağlamtimur & Ozan, 2007). Genelde ortaya
çıkarılan yerleşmeler neolitik döneme tarihlenmiştir. Ancak neolitik dönem, “ÇanakÇömleksiz Neolitik Dönem” ve “Çanak-Çömlekli Neolitik Dönem” olarak ikiye
ayrılmaktadır (Sağlamtimur, 2008; Sağlamtimur & Ozan, 2007; Karul, 2018: 1).
Sahada her iki döneme de ait buluntular mevcuttur.Güsir Höyük bölgenin bilinen en eski yerleşim yeridir. Siirt il merkezinin
güneyinde; Eruh İlçesi’ne bağlı Ormanardı Köyü’nün 2 km kadar batısında yer alan
Gusir Gölü’nün çevresinde bulunmaktadır. Siirt il merkezine yaklaşık 40 km
uzaklıktadır. Höyük Botan Çayı (Uluçay) ile birleşen Kavaközü Vadisi’nin güneyinde
yer almakta olup, yaklaşık 3-4 hektar büyüklüğünde bir yerleşim alanına sahiptir
(Sağlamtimur, 2008: 130; Sağlamtimur & Ozan, 2007:3). Güsir höyük, toplanan
buluntulardan elde edilen bilgilere göre, yaklaşık olarak MÖ 9700-8800 aralığında,
Çanaksız Çömleksiz Neolitik Döneme tarihlenmektedir (Karul, 2018: 3). Bu
yerleşimden toplanan obsidyen aletlerin varlığı, muhtemelen Botan ve Bitlis Vadileri
aracılığıyla Van Gölü Bölgesi’ne değin uzanan bir değiş-tokuş sisteminin varlığıyla
ilişkilidir (Sağlamtimur, 2008: 130; Sağlamtimur & Ozan, 2007). Bu sahada mimarı
kalıntılar, Yontmataş buluntuları ve diğer farklı buluntular mevcuttur. Höyükte, duvar
örgü tekniği, malzeme boyutları birbirinden farklı, dörtgen, oval, yuvarlak planlı
yapılar, çukur tabanlı yapı, gömütler, dikilitaşlar, duvarlara asılı yabani koyun
boynuzları ve silo benzeri yapılar bulunmaktadır (Karul, 2018: 3-5). Ayrıca büyük
çoğunluğu çakmaktaşı ve az sayıda da obsiyenden oluşan kazıyıcılar, deliciler, uçlar,
kalem, düzeltili dilgi ve yonga gibi aletler Yontmataş buluntuları arasında yer
almaktadır (Karul, 2018: 3-5). Yine burada öğütme taşları, delikli taşlar, hayvan başı
şeklinde biçimlendirilmiş havanelleri, el taşları, altlıklar, taş tıkaç, kemik deliciler,
bezekli taş plakalar, bir yüzü bezekli diğer yüzeyi oluklu taşlar, gömütlerin birçoğuna
armağan olarak bırakılan süs eşyaları ve boncuklar, Gusir Höyük’e has olan oval veya
yuvarlak biçimli yassı taşlardan yapılan pendant benzeri objeler höyükte ele geçirilen
diğer buluntulardır (Karul, 2018: 5; Fotoğraf 29-30). Bu mimari yapılar ve buluntular,
çalışma sahasında prehistorik turizm açısından büyük öneme sahiptir. Höyük doğal
çevre özellikleriyle de oldukça dikkat çekicidir (Fotoğraf 28).
58
Fotoğraf 28: Güsir Höyük
Kaynak:https://www.google.com.tr/search?q=G%C3%BCsir+H%C3%B6y%C3%BCk&safe=strict&t
bm=isch&tbo=u&source=univ&sa=X&ved=2ahUKEwjn4amPqDeAhXFWSwKHVvjCawQsAR6BA
gAEAE&biw=1920&bih=930#imgrc=Hnw9JB7EsrCOLM:
59
Fotoğraf 29: Güsir Höyük’te ele geçirilen Neolitik Çağ’a ait Buluntular
Fotoğraf 30: Güsir Höyük’te ele geçirilen Neolitik Çağ’a ait Buluntular
60
Türbe Höyük, sahip olduğu Neolitik Döneme ait buluntularla prehistorik
turizm açısından değerlendirilebilecek önemli bir yerleşimdir. Farklı dönemlere ait
izler taşıyan, Çanak Çömlekli Neolitik Dönemin en önemli merkezi olan höyükte ilk
iskân MÖ 7 binyılın son çeyreği Halaf öncesi döneme tarihlenmektedir (Sağlamtimur
& Ozan, 2007: 1; Sağlamtimur, 2012: 403). Höyük üzerinde bulunan mezarlardan
dolayı Türbe Höyük olarak adlandırılmıştır. Sahadaki diğer höyükler gibi Botan
Vadisi’nde bulunan önemli prehistorik mekânlardan biridir.
Türbe Höyük, Botan Vadisi’nin güneybatı kıyısında, Bitlis Çayı’nın Botan
Çayı’na (Uluçay) döküldüğü yere yakın bir yerleşim yeridir. Merkez İlçe’ye bağlı
Yokuşbağlar Köyü, Çiçekyurdu Mezrası’nın kuzeybatısında yer alır. Siirt ili
merkezine yaklaşık 27 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Höyük, Botan Çayı’nın
güneybatısındaki geniş düzlüklerin doğusunda, nehrin kenarında bulunan bir teras
üzerindedir (Sağlamtimur & Ozan, 2007: 2). Konum itibariyle önemli bir sahada
bulunmaktadır.
Türbe Höyük’te kazılar sonucunda ortaya çıkarılan buluntuların farklı
dönemlere (Çanak Çömlekli Neolitik, Erken Kalkolitik-Halaf, Orta Kalkolitik-Ubaid,
Geç Kalkolitik-Uruk, Orta Tunç Çağ, Geç Tunç Çağ, Erken Demir Çağ) ait izler
taşıması burayı hem arkeolojik turizm hem de prehistorik turizm için ilgi çekici
kılmaktadır (Sağlamtimur, 2012: 402). Bu nedenle prehistorik dönemlere ait
buluntuları prehistorik turizm, tarihsel dönemlere ait buluntuları ise arkeolojik turizm
içinde değerlendirmek oluşabilecek karışıklığı önlemek açısından önemlidir.
Neolitik Dönem kafatası gömülerine sahip taş sandık mezarları ile temsil edilen
Türbe Höyük’te, Halaf, Ubaid ve Uruk dönemlerine ait mimari elemanlar Orta ve Geç
Tunç Çağ yapıları tarafından tamamen tahrip edildiğinden, bu dönemlere ait sadece
çanak çömlekler bulunmuştur (Sağlamtimur & Ozan, 2007: 1). Höyükte yassı taşların
dikine yerleştirildiği ve üzerlerine yine yassı bir kapak taşının konulmasıyla
oluşturulmuş sandık mezarlar ve mezarlardan çıkarılan Halaf öncesi döneme ait çanak
çömlek özelliği gösteren kaplar ortaya çıkarılmıştır (Sağlamtimur, 2012: 403;
Sağlamtimur & Ozan, 2007: 3). Halaf dönemine mimari unsurları oluşturan toprağa
açılmış tahıl çukurları ile pişmiş tuğladan atık su kanalı gibi önemli mimari unsurlar
61
ve Halaf, Ubaid Uruk dönemlerine ait çanak çömlek buluntuları MÖ 6 binyılına ait
bitumen bezemeli kap parçaları ve diğer bir buluntu grubu olan obsidyenler
(Sağlamtimur, 2012: 406; Fotoğraf 31-32) prehistorik turizm için önemli kaynak
niteliği taşımaktadır. Ayrıca MÖ 4 bin yıla tarihlenen az sayıdaki devrik ağızlı kâse ile
birlikte bulunan bir “Göz İdol” yine önemli buluntular arasındadır (Sağlamtimur,
2012: 406). Tekne benzeri mimari unsurlar, MÖ 4 bin yıla tarihlenen Akad dilinde çivi
yazısıyla yazılmış olan yarım tablet ve siyah bazalttan yapılmış bir “Taş Ruh”,
depolama küpleri, sığ ve derin kâseler, kızılkahve boya astarlı ve ağız kenarı koyu renk
bantlı portakal renkli ve farklı boyutlarda çanak çömlekler ve Habur boyalıları çanak
çömlek grubu Orta Tunç Çağ Dönemine ait önemli buluntulardır (Sağlamtimur, 2012:
408-410; Sağlamtimur & Ozan, 2007:5-8; Sağlamtimur, 2008: 132). Gerçekten de
buluntuların turizm açısından değerlendirilmesi bölge turizmi için büyük önem arz
etmektedir.
Fotoğraf 31: Siirt-Türbe Höyük Çalışma sahasında yer alan MÖ 4. bin yıldan Orta Çağa kadar yerleşilen
Çattepe Höyük ise sahip olduğu antik liman şehri özelliği (Sağlamtimur, 2017: 29,
(Sağlamtimur, 2014: 29) ve konumu ile önemli bir turizm merkezidir.
Çattepe Höyük Siirt’in yaklaşık 20 km kuzeybatısında ve Kurtalan ilçesine
bağlı Çattepe (Tilli/ Til) Köyü yakınında bulunmaktadır. Bu yerleşme, Botan Çayı’nın
(Uluçay) Dicle Nehri ile birleştiği sahada doğal bir yarımada üzerindedir (Fotoğraf
34).
Bu yerleşmenin eski adı Tell-Fafan’ dır. Önemli bir Ortaçağ Arap Coğrafyacısı
olan Al-Makdisi, Çattepe (Tell-Fafan) yerleşimini, “Ceziret-i İbn Ömer’e (Cizre) bir
konak (24 saat) mesafede, bahçelerle bezeli, kapalı çarşıları ve kerpiçten evleri
bulunan, hayatın ucuz olduğu bir şehir” olarak tanımlamıştır (Sağlamtimur vd, 2018:
241). Su taşımacılığına uygun iki büyük nehrin birleşme noktasında olmasından dolayı
Arap coğrafyacılara göre Dicle üzerinde gemi taşımacılığının başladığı ilk yer ve
özellikle M.S. 10. yüzyıl süresince El-Cezire’nin önemli ticari şehir ve limanlarından
biridir (Sağlamtimur, 2017: 29). Yerleşmede Geç Roma Dönemi’nde yapılan büyük
boyutlu kale, höyüğün önemli ölçüde tahrip olmasına yol açmakla birlikte, kalenin
bulunduğu alanda çıkartılan buluntular buranın prehistorik dönemlerden itibaren
yerleşilmiş bir höyük olduğunu göstermektedir (Sağlamtimur, 2014: 29; Sağlamtimur
vd, 2018: 242).
Çattepe Höyük farklı dönemlerde çeşitli medeniyetlere ev sahipliği
yaptığından dolayı farklı dönemlere ait yapılar ve kalıntılar barındırmaktadır
(Sağlamtimur vd, 2018: 242-243). Höyükte yapılan çalışmalarda, höyük ve çevresinde
yüzey buluntusu olarak Halaf ve Ubaid Dönemi çanak çömlekleri dışında, ortaya
çıkarılan Uruk Dönemi devrik ağızlı kâseler, az sayıdaki ETÇ boyalı (Ninive 5
boyalıları) çanak çömlekleri ele geçirilen önemli eserlerdir (Sağlamtimur, 2014: 30;
Sağlamtimur vd, 2018: 242-243). Yine MÖ 2 binyıl Orta Tunç Dönemi’ne tarihlenen
kalın duvarlara dayanmış, tabanları taş döşemeli teraslar halindeki mekânlar önemli
yapılardır. Bu yapılardan ele geçen çoğunluğu kızıl kahve renkte ve kenarı koyu renk
bantlı portakal renkli çanak çömlekler, uzun boyunlu küresel gövdeli çömlekler, Habur
Boyalıları denilen Çömlekler, depolama küpleri önemli buluntular arasındadır
64
(Sağlamtimur vd, 2018:243; Fotoğraf 35). Bu yapıların ve bulutuların prehistorik
turizm kapsamında değerlendirilmesi bölge turizmine katkı sağlayacaktır.
Fotoğraf 34: Çattepe Höyük
Kaynak: SAĞLAMTİMUR, H. 2014., Dicle Kıyısında Geç Roma Dönemine Tarihlenen Bir Kale ve
Nehir Limanı, TINA Denizcilik Arkeolojisi Dergisi, Sayı 2, 28-39.
Fotoğraf 35: Ortaçağ ve MÖ 2 Binyıla Tarihlenen Buluntular (Çattepe Höyük)
65
Fotoğraf 36: Kızıl Kahve Renkli Pithos-Ortaçağ (Çattepe Höyük)
Başur höyük prehistorik turizm açısından değerlendirilebilecek diğer bir
yerleşmedir. MÖ 7000’li yıllarda iskân edildiği, sonraki süreçte zaman zaman yerleşim
kesintiye uğrasa da MS 12-14 yüzyıllara dek yerleşimin sürdüğü tahmin edilen Başur
Höyük Yukarı Dicle Vadisi’nde bulunduğu jeopolitik konumu ve Geç Kalkolitik
döneme ait tabakaları ile önemli bir yerleşmedir (Sağlamtimur, 2012: 122;
Sağlamtimur & Kalkan, 2015: 57-59).
Siirt ili Aktaş Köyü Bakır Mezrası sınırları içerisinde bulunmaktadır. Başur
Höyük’ün Siirt il merkezinin yaklaşık 20 kilometre batısında bulunmaktadır. Bitlis
Vadisi’nden gelip, Botan Çayı’na (Uluçay) karışan Başur Çayı’nın yaklaşık 200 m
batısında, bir terasın üzerinde yer almaktadır. Erken dönemlerden itibaren Van
Gölü’nün batısındaki volkanik dağlarda bulunan obsidyen yatakları ilişkili olarak
66
Botan ve Bitlis Vadileri, Mezopotamya ile Doğu Anadolu arasında yoğun bir şekilde
kullanılması bu vadilerde Başur höyük gibi çok sayıda yerleşmenin kurulmasının
nedenidir (Sağlamtimur, 2012: 121). Bölgenin en büyük höyükleri arasında olmasını
bulunduğu konuma borçludur.
Fotoğraf 37: Başur Höyük (Haluk Sağlamtimur)
Başur Höyük’te birçok evre ile temsil edilen Geç Kalkolitik tabakalar başlıca
iki kültürel döneme ayrılmakta olup bunlar; en erken evre bitkisel katkılı çanak çömlek
kullanan toplumları temsil eden yerel Geç Kalkolitik dönem ve bu dönemi izleyen
Güney Mezopotamya kökenli, mineral katkılı çanak çömlek kullanan Uruk kültürü
tabakalarıdır (Sağlamtimur & Kalkan, 2015: 57). Her iki dönemde de geniş bir çanak
çömlek birikimi ile birlikte diğer küçük kalıntılara sahip olması açısından önemlidir
(Sağlamtimur & Kalkan, 2015: 57).
Başur Höyük’te yapılan arkeolojik kazılarda, Ubaid Dönemi’ne ait birbirinden
farklı mimari yapılar, tabanı taş döşeli ocak ve ateş çukurlar, fırınlar ve çeşitli çanak
67
çömlekler önemli eserlerdir (Sağlamtimur vd, 2018: 90). Geç Kalkolitik Dönemin
farklı evrelerine ait birbirinden farklı malzeme ve yapıdan oluşan boya bezeli ve yalın
çanak çömlekler, kâseler, pişirme kapları, tabaklar, şişeler, depolama çömleği, ocak ve
ateş yakma yerleri, mimari yapılar ile çark yapımı veya el yapımı Uruk malları,
genelde mat, açık kahve, devetüyü renklerde olan kaliteli hamurlu çanak çömlekler
bulunmaktadır (Sağlamtimur vd, 2018: 93). Ayrıca Erken Tunç Çağı Dönemine ait
MÖ. 3100-2900 tarihlenen taş sandık ve basit toprak tiplerinde mezarlar ve buranın
seçkin sınıfın güdümünde olduğunu kanıtlayan gömü hediyeleri (Ninive 5 dönemine
ait kaplar, Geç Saklı Astarlı kaplar, Transkafkasya etkili kaplar, metal silahlar- süs
objeleri-kaplar ve diğer buluntu grupları) önemli buluntulardır (Sağlamtimur &
Kalkan, 2015: 58; Sağlamtimur vd, 2018: 94-95). Ayrıca Güney Mezopotamya’da çok
sayıda örneği bulunan, heykellerin göz kısımlarını oluşturan ve MÖ 4 binyıla
tarihlenen “Göz İdol” olarak tanımlanan figürinler oldukça dikkat çekici olup, bu
idollerin bulundukları anıtsal yapı “Göz Tapınağı” olarak bilinmektedir (Sağlamtimur
vd, 2018: 92; Fotoğraf 39).
Fotoğraf 38: Devrik Ağız Kenarlı Uruk Kapları, Uruk Konik Kâseler- MÖ 4 Binyıl
(Başur Höyük)
68
 Fotoğraf 39: Göz İdolü-Taş-MÖ 4 Binyıl (Başur Höyük)
Fotoğraf 40: MÖ 3 Binyıla Tarihlenen Kase-Kap-Çömlek (Başur Höyük)
69
Fotoğraf 41: MÖ 3 Binyıla Tarihlenen Buluntular (Başur Höyük)
Yapılan kazılar sonucunda MÖ 3 binyıla tarihlenen bir mezardan ele geçirilen,
iki kişi oynandığı düşünülen 39 parçadan oluşan oyun takımı oldukça ilgi çekicidir
(Sağlamtimur, 2013: 79). Dönemi içerisinde bilinen en zengin oyun taşı grubunu
oluşturan takım, domuz, köpek, pramidal, yuvarlak ve mermi şeklindeki değişik
renklerde, değişik türde taşlardan oluşmaktadır (Sağlamtimur, 2013: 79; Fotoğraf 42).
Yakındoğuda mantığa ve matematiğe dayalı bir oyunun varlığını göstermekte olan
takım, Yakındoğu’nun en eski oyun takımı olmaya adaydır.
70
Fotoğraf 42: MÖ 3 binyıla tarihlenen oyun takımı (Başur Höyük)
Fotoğraf 43: Geç Kalkolitik (Uruk Dönemi) mimarîsi ve mezarları (Başur Höyük)
Kaynak: SAĞLAMTİMUR, H., OZAN, A. 2013., Başur Höyük 2012 Yılı Kazı Çalışmaları, 35. Kazı
Sonuçları Toplantısı, Cilt 3, 513-529, Muğla.
71
Siirt ilinde müze bulunmadığından söz konusu höyüklerde ele geçirilen
buluntular Batman Müzesi ve Mardin Müzesi’nde muhafaza edilmektedir. Çattepe
Höyük’e ait önemli bir sunak ise Diyarbakır Müzesi’nde korunmaktadır. Siirt ilinde
bir müze kurulması ve çalışma sahasında ortaya çıkarılan bu buluntuların müzede
sergilenmesi ve ören yerlerinin koruma altına alınması ve bunlar hakkında detaylı
bilgiler verilmesi, insanların bu dönem hakkında bilgi edinmesini kolaylaştırmakla
birlikte turizme hizmet etmesi açısından büyük oranda katkı sağlayacaktır.
Gökçebağ Kaya Yerleşkeleri Siirt ilinin güneyinde, Gökçebağ mevkiinde,
Botan Vadisi’nde akan Botan Çayı’nın (Uluçay) batı kenarında sarp yamaçlarda çok
sayıda mağaranın birleşmesinden oluşmaktadır. Eski Siirt-Eruh yolu üzerinde, yolun
solunda bulunan mağaralar Siirt şehir merkezine 10 km uzaklıktadır. Bu sahada
vadiden Botan Çayı (Uluçay) ve mağaralara “Kral Yolu” denilen yer yer onarılmış bir
antik yoldan inilmektedir (Boran vd, 2005: 192). Tarihte Botan Vadisi’ndeki
Onbinlerin Yürüyüşü’ne sahne olan bu yol, Anadolu için büyük öneme sahiptir
(Amcalar, 2013: 57-58). Bu yolun karşı yamacındaki kayalık sahada 5 gruba ayrılan 31
kaya ev bulunmaktadır (Boran vd, 2005: 192). Mağaraların girişleri çoğunlukla
yamacın güneye bakan tarafındadır. Bu mağaralar Milattan önceki devirlerden beri
tarih boyunca insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır (Amcalar, 2013:
58). Kireçtaşlarının erimesi sonucu oluşmuş bu doğal mağaraların çoğu, insanlar
tarafından oyulmak suretiyle şekillendirildikleri görülmektedir (Fotoğraf 44).
Mağaralarda genelde oturma veya yatma yerlerine benzer oyma yapılar, bazı odalarda
ise şömine, havalandırma delikleri, duvarlara eşya koymak, mum veya ateş bırakmak
için oyulmuş raflar, sarnıç, buğday dövmek için veya benzeri bir sebeple odaların
ortasına açılmış delikler ve oyuklar görülmektedir (Boran vd, 2005: 192-197; Amcalar,
2013). Mağaraların hayvanlar için ayrılan odalarında ise yemlikler bulunmaktadır. Bu
mağaralarda yerleşmenin kesin tarihi belirlenememiştir. Bu nedenle prehistorik turizm
ve sonraki yüzyıllarda da kullanıldığından arkeolojik turizmde değerlendirilebilir.
72
Fotoğraf 44: Gökçebağ kaya yerleşkeler
Rasılhacar mağaralarında da Gökçebağ kaya yerleşkelerinde olduğu gibi antik
yerleşme izlerine rastlanması onları kültürel açıdan önemli kılmaktadır. Bu mağaralar
Siirt iline iki kilometre mesafede bitiminde bulunan Rasılhacar tepesinde
bulunmaktadır. Mağaralar, Botan Çayı (Uluçay) ve Botan Vadisi’ne hâkim
manzarasıyla da ilgi çekmektedir. İki odadan oluşan bu mağaralarda insan müdahalesi
olduğu görülmektedir. Odalar arası geçişi sağlamak amacıyla iki mağaranın arasındaki
duvarda, oymak suretiyle kapı açılmıştır. Bu mağaralar çalışma sahasının en çok
ziyaret edilen mekânlarından biri olan Rasılhacar’da (Deliklitaş) olduğu için en çok
ziyaret edilen mağaralardır. Ancak bu sahaya çeşitli mekânsal düzenlemeler
yapılmakla beraber, mağaralar için hiçbir düzenleme söz konusu değildir.
Bu mağaralar bulundukları Botan Vadisi ve Botan Çayı manzaralı konumları
ile de oldukça ilgi çekicidir (Fotoğraf 45). Ancak bu mağaraların turizme
kazandırılması için çeşitli mekânsal düzenlemeler (özellikle yol ve ışıklandırma)
gerekmektedir.
73
Fotoğraf 45: Rasılhacar mağaraları
2.2.Arkeolojik Turizm
Arkeoloji, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için turizm
endüstrisinin önemli bir bileşenidir. Bir disiplin olarak arkeoloji ve turizm arasında
tarihsel gidişat açısından yakın bir ilişki vardır. Nitekim turizm, arkeolojik
uygulamanın gerçekleştirildiği alandır. Arkeoloji, arkeolojik kaydı oluşturulan
yerlerin ve insan yapımı eserlerin (Bu eserler, muazzam mimari anıtlardan bir toprak
numunesindeki polen tanelerine kadar değişebilir) araştırılması yoluyla insan
geçmişini incelenmesi anlamını içerir (Pacifico & Vogel, 2012: 1593). Yani
arkeolojinin amacı, genel olarak insan hakkındaki önemli soruları anlamak için geçmiş
hakkında bilgi edinmektir. Geçmişteki insanların yaşamları ve kültürlerine dair her şey
günümüzde merak konusudur. Bu durum arkeolojik turizmin konusunu oluştur.
Arkeolojik turizm ise, arkeolojik sit ve müzelere yapılan seyahatleri kapsayan,
kültürlerin gelişim sürecini öğreterek halkın kültür seviyesini artıran, arkeolojik
kalıntıları koruma bilincini geliştiren, ekonomik kazanç sağlayan bir turizm tipidir
74
(Doğaner, 2013: 69). Dolayısıyla bir bölgenin tarihindeki kültürel zenginliği bu turizm
türünün en önemli kaynağıdır.
Tarih, geçmişin daha iyi öğrenilerek, bugünün şekillenmesini sağlar. Tarihin
bir parçası olarak arkeolojik bir yerleşimin hayatı nasıl şekillendirdiği ve etkilediği
konusunda Ephesos (Efes) Antik Kenti örnek gösterilebilir (Gezgin, 2004: 196).
İzmir’in Selçuk İlçesinde yaşama yön veren Ephesos’un dünya halkları bakımından
taşıdığı anlam bile, hiçbir düzenlemeye ihtiyacı duyulmaksızın buranın canlı bir
merkez olmasında yeterlidir (Gezgin, 2004: 196).
Kültürel turizmin içinde ele alınan arkeolojik turizm kaynakları sosyal alanda
büyük önem taşır. Nitekim turistler, modern yaşam çevrelerindeki sosyal deneyimin
giderek daralması nedeniyle turizmde özgünlük ararlar (Robb,1998: 579). Bu durum
arkeoloji ve turizm arasındaki bağlantıyı daha da güçlendirir.
Arkeolojik turizmin elemanları çok çeşitli olmakla birlikte farklı mekânlarda
(kentsel-kırsal yerleşmeler, kaleler, ören yerleri, müzeler) dağılış gösterirler. Konutlar,
çeşitli yapılar, anıtsal tek yapılar (kale, köprü), tiyatrolar belirli bir mekâna bağlı olarak
bulunurken, aletler, heykeller, çeşitli eşyalar ve takılar mekâna bağlı olmadan
müzelere taşınabilen ve bir müzeye bağlı olmadan dünya müzelerini gezebilen
arkeolojik turizm elemanlarıdır (Doğaner, 2013: 69). Antik kentler, kentsel mimari
yapılara sahip olduğundan ve sosyal, dini, tarihi, kültürel ve siyasal yaşama dair izler
taşıdığından bu elemanlar içinde en önemlisidir (Şengül, 2017: 24).
Arkeolojik turizm gelişimi zaman ve mekâna bağlı olarak değişiklik gösterir.
Ancak başlangıcı yazının kullanımından itibaren (Anadolu için yaklaşık MÖ 1900),
çeşitli dönemleri (Arkaik dönem, Klasik dönem, Helenistik dönem, Roma dönemi,
Bizans dönemi) kapsayan süreç olarak kabul edilir (Doğaner, 2013: 69). Türkiye’de
ise arkeolojik turizm, farklı kültürleri içeren MÖ 19. yüzyıldan MS 12. yüzyıla kadar
olan çok geniş bir zaman sürecini kapsar (Doğaner, 2013: 69). Turizm gibi arkeoloji
de, 20. yüzyılın ortalarından sonra modelsel bir değişim geçirmiştir (Pacifico & Vogel,
2012:1595). Bununla orantılı olarak arkeolojik turizmin hızlı bir gelişme ile birlikte
önemi artmıştırGüneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kültürel yapısı ve yaşam şekli üzerinde
coğrafi çevre koşulları önemli derecede rol oynar. Gerçekten insanlık tarihi boyunca
bölge birçok kültürü bünyesinde barındırmıştır. Bölgede hâkim olan yüksek dağ
kütleleri Mezopotamya ve Anadolu arasında ulaşımın, akarsular ve bunların
oluşturduğu vadiler boyunca gerçekleşmesini zorunlu kılmıştır. Bu durum bölgede
farklı kültürlerin ilişki kurması bakımından önemlidir. Nitekim Siirt çevresindeki
akarsular ve vadiler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Mezopotamya kültürleri ile
tanışmasını sağlamıştır. Ayrıca Siirt, Doğu Anadolu Bölgesi’nden Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’ne ulaşımı sağlayan yol olması nedeniyle kültür ve sanat bakımından
her dönemde önemli bir merkez olmuştur.
Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasındaki nehirlerin, su taşımacılığına imkân
sağlamaları ve güneyde denizle bağlantı sağlayabilmelerinden dolayı erken
dönemlerden beri yoğun olarak kullanıldıkları tahmin ediliyor (Sağlamtimur & Ozan,
2017: 27). Dolayısıyla höyük ve yerleşmelere genelde bu nehirlerin kıyısında
rastlanmaktadır.
Botan Vadisi ve Bitlis Vadisi Siirt ve çevresindeki en eski yerleşim yerlerine
sahip alanlardır. Yapılan kazılarda 8.000 bin yıl öncesine dayanan kalıntılar
bulunmaktadır. Bölgede Neolitik, Kalkolitik ve Tunç Çağında yerleşmenin buluğu
yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. MÖ 3 binde yöreye yerleşen
Hurri ve Sabarru boyları, bölgenin en eski halkıdır (Boran vd, 2001: 18).
Kültürel turizmin içinde yer alan arkeolojik turizm, Siirt ilinin zengin turizm
potansiyelini etkileyen en önemli etkendir. Çalışma sahasında bulunan 4 arkeolojik sit
alanı (Çattepe Höyük, Türbe Höyük, Başur Höyük ve Gusir Höyük) ve tarihi Akabe
Yolu ve Kral Yolu arkeolojik turizm bakımından büyük önem arz etmektedir. Çalışma
sahasında arkeolojik kazılar sonucunda çıkarılan kalıntılar, burada prehistorik
dönemlerden günümüze kadar uzun bir süre iskân edildiğini göstermektedir
(Sağlamtimur, 2014:2 9; Sağlamtimur vd, 2018: 242).
76
2.2.1.Höyükler
Araştırma sahasında arkeolojik turizm kaynak olacak mekânlardan biri olan
Çattepe Höyük MÖ 4. bin yıldan başlayarak Orta Çağa kadar yerleşilen bir liman
şehridir (Sağlamtimur & Ozan, 2017: 29; Sağlamtimur, 2014: 29). Bulunduğu
jeopolitik konumu dolayısıyla Dicle ve Botan vadilerinde yer alan önemli arkeolojik
alanlardan biridir.
Çattepe Höyük Siirt’in yaklaşık 20 km kuzeybatısında ve Kurtalan ilçesine
bağlı Çattepe (Tilli/ Til) Köyü yakınında bulunmaktadır. Bu yerleşme, Botan Çayı’nın
(Uluçay) Dicle Nehri ile birleştiği sahada doğal bir yarımada üzerindedir (Fotoğraf
46). Su taşımacılığına uygun iki büyük nehrin birleşme noktasında olmasından dolayı
Arap coğrafyacılara göre özellikle MS 10. yüzyıl süresince El-Cezire’nin önemli ticari
şehir ve limanlarından biridir (Sağlamtimur & Ozan, 2017: 29). İlk olarak Geç Roma
Dönemi’nde tatlı su kaynağı için kullanılan bu saha muhtemelen bu dönemde yatağı
daha batıdan, kaleye uzak bir alandan aktığı için, kaleye kanallarla getirilen içilebilir
tatlı suyun depolanması için sarnıç olarak yapılmıştır (Sağlamtimur & Ozan, 2017:
29). Ancak daha sonra meydana gelen bir tektonik hareketten dolayı, Dicle Nehri’nin
yatağı yer değiştirerek kalenin yanından akışına devam etmesi sarnıç olarak kullanılan
bu yapının bazı değişikliklerle bir liman olarak kullanılamaya başlandığı tahmin
edilmektedir (Sağlamtimur, 2014: 35). Ancak MS 12. ve 13. yüzyıl kayıtlarında TellFafan adına hiç rastlanmaması bu tarihlerden itibaren yerleşim yeri ve limanın önemini
tamamen yitirdiğini gösterirken, bu kentin terk edilmesi ile birlikte kullanım dışı kalan
liman yapısı, Dicle Nehri’nin taşımış olduğu alüvyal dolgunun altında kalarak
tamamen kullanılamaz hale gelmiştir (Sağlamtimur & Ozan, 2017: 29) .
Çattepe Höyük arkeolojik turizme kaynak olabilecek yapılar ve buluntular
bakından zengin bir yerleşimdir. Höyükte bulunan Erken Demir Çağ Yivlileri ve Geç
Demir Çağa tarihlenen boyalı çanak çömlekler, açık renk astarlı yüzeyleri çoğunlukla
kırmızı üçgen bezemelerle kaplı olan dar ağızlı kulpları testi biçiminde olan kaplar
ortaya çıkarılan önemli eserlerdir (Sağlamtimur vd, 2018: 243). Ayrıca burada Geç
Roma Döneminde inşa edilen ve Geç Roma İmparatorluğunun doğu savunma
sisteminin bir parçası olan kale ve sur duvarları önemli mimarı yapılardır
77
(Sağlamtimur vd, 2018: 244). Çattepe Höyük’te bulunmuş, Diyarbakır Müzesi’nde
korunan, MS 2 yüzyıl Geç Roma Dönemi’ne ait sunak oldukça önemli bir buluntu
olup, Roma ordusundan emekli bir askerin Zeus Olympios için yaptırdığı ve üzerinde
yazıt bulunan eser oldukça ilgi çekicidir (Sağlamtimur vd, 2018: 244). Yine kazılarda
ortaya çıkarılan çoğunluğu II. Constantius (MS 337-MS 361) dönemine tarihlenen
sikkeler ve höyüğün doğu ve güney tarafında bulunan liman yapısı (Fotoğraf 47) diğer
önemli eserlerdir (Sağlamtimur vd, 2018: 244). Yerleşim yerinin kuzeyinde bulunan
tarlalarda Geç Roma-Erken Bizans Dönemine ait Vicus yerleşimi, Ortaçağ’da iskân
edilmiş olan bir dış kent ve daha çok Ortaçağ’a tarihlenen mezarlık alanı yer
almaktadır (Sağlamtimur, 2014: 30). Bu yapı ve buluntuların turizm için kullanılması,
bölge turizmine oldukça katkı sağlayacaktır. Ancak Siirt’te bunların muhafazasını
sağlaması ve sergilemesi için müze bulunmaması büyük bir eksikliktir. Ayrıca höyük
üzerinde bulunan köy yerleşimi ve köye ait yapılarla birlikte, Geç Roma-Erken Bizans
ve Ortaçağ tabakaları höyükteki erken dönemlerin geniş alanlarda kazılmasını şimdilik
engel olmaktadır (Sağlamtimur, 2014: 30)Türbe Höyük, Çattepe Höyük gibi Botan vadisinde bulunan önemli arkeolojik
mekânlardan biridir. Höyük, MÖ 6. binyıl ile MÖ 1000 yılın başlarına yani Neolitik
Dönemden Demir çağlara varan zaman diliminde iskân edildiğinden (Sağlamtimur &
Ozan, 2007: 1; Sağlamtimur, 2012: 403), hem prehistorik hem arkeolojik kaynaklara
ilgi duyan turistler için ilgi çekicidir
Türbe Höyük, Botan Vadisi’nin güneybatı kıyısında, Bitlis Çayı’nın Botan
Suyuna döküldüğü yere yakın bir yerleşim yeridir. Merkez ilçeye bağlı Yokuşbağlar
Köyü, Çiçekyurdu Mezrasının kuzeybatısında yer alır. Siirt ili merkezine yaklaşık 27
kilometre uzaklıktadır. Höyük, Botan güneybatısındaki geniş düzlüklerin doğusunda,
nehrin kenarında bulunan bir teras üzerindedir (Sağlamtimur & Ozan, 2007: 2).
Konum itibariyle önemli bir sahada bulunmaktadır.
Türbe Höyük’te bulunan Geç Tunç Çağ/Orta Asur dönemine tarihlenen mimari
yapılar ve ortaya çıkarılan buluntular arkeolojik turizm içinde değerlendirmek
80
mümkündür. MÖ 1300 yıllarında höyük üzerine inşa edilen kale Geç Tunç Çağ’a ait,
boyutlarıyla ilgi çeken büyük bir tahkimat duvarı önemli mimari yapılardır
(Sağlamtimur, 2012: 412; Sağlamtimur & Ozan, 2007: 4). Yine Orta Asur Dönemi
çanak çömlekleri, ağız kenarı kırmızı bant bezemeli çanaklar ve ağız kenarı yivli çanak
çömlekler önemli buluntular arasındadır (Sağlamtimur, 2012: 4014). Türbe Höyük’te
çıkarılan bu buluntuların müze ve höyük alanında sergilenerek arkeolojik turizm
açısından değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Fotoğraf 48: Siirt-Türbe Höyük MÖ 2. ve 1. binyıl yapılarıBaşur Höyük arkeolojik turizm potansiyeli yüksek mekânlardan bir diğeridir.
MÖ 7 Bin yıllarda iskân edildiği, sonraki süreçte zaman zaman yerleşim kesintiye
uğrasa da MS 12-14 yüzyıllara dek yerleşimin sürdüğü tahmin edilen Başur Höyük
Yukarı Dicle Vadisi’nde bulunduğu jeopolitik konumu ve Geç Kalkolitik döneme ait
tabakaları ile önemli bir yerleşmedir (Sağlamtimur, 2012: 122; Sağlamtimur &
Kalkan, 2015: 57-59).
81
Siirt ili Aktaş Köyü, Bakır Mezrası sınırları içerisinde bulunmaktadır. Başur
Höyük’ün Siirt il merkezinin yaklaşık 20 kilometre batısında bulunmaktadır. Bitlis
Vadisi’nden gelip, Botan Çayı’na (Uluçay) karışan Başur Çayı’nın yaklaşık 200 m
batısında, bir terasın üzerinde yer almaktadır (Fotoğraf 49). Erken Dönemlerden
itibaren Van Gölü’nün batısındaki volkanik dağlarda bulunan obsidyen yatakları
ilişkili olarak Botan ve Bitlis Vadileri, Mezopotamya ile Doğu Anadolu arasında
yoğun bir şekilde kullanılması bu vadilerde Başur Höyük gibi çok sayıda yerleşmenin
kurulmasının nedenidir (Sağlamtimur, 2012: 121). Bölgenin en büyük höyükleri
arasında olmasını bulunduğu konuma borçludur.
Başur Höyük arkeolojik kalıntılar bakımından oldukça zengin bir yerleşimdir.
Orta Tunç Çağı’na ait (MÖ 1800/1750 – 1600/1550) dağınık mimari kalıntılar,
höyükte bulunan yaklaşık 180 parça Habur Çanak Çömleği ve çok sayıda KırmızıKahverengi Boya Astarlı Mallar gibi çeşitli buluntuların varlığı söz konusudur
(Sağlamtimur vd, 2018: 94-95; Sağlamtimur & Kalkan, 2015: 58). Geç Tunç Çağına
ait (MÖ 1550/1500 – 1450/1400), yine depolama kapları ve günlük kullanım kapları,
standart mallar, krem astarlı mallar, habur çanak çömleği, kırmızı-kahverengi boya
astarlı mallar, az sayıda nuzi çanak çömleği ve kırmızı bant boyalı mitanni seramiği,
düz gövde biçimli, dışa açılan gövde duruşlu derin ve yayvan çanaklar ortaya çıkarılan
diğer önemli buluntulardır (Sağlamtimur vd, 2018: 95). Ortaçağa ait Emevi Halifesi
II. Mervan Dönemine ait, MS 8. yüzyıla tarihlenen bir gümüş sikke ve M.S. 12-14
yüzyıllara tarihlenen sırlı seramikler dikkat çekicidir (Sağlamtimur & Ozan, 2013:
262-266; Sağlamtimur, 2017: 1; Sağlamtimur & Batıhan, 2017: 99-101). Höyüğün
sahip olduğu yapı ve buluntuların turizmde kullanılması hem höyüğün korunması hem
de ekonomik olarak değerlendirilmesi açısından önemlidir.
Söz konusu höyüklerde ortaya çıkarılan buluntuların ya yerinde ya da bunlar
için müze kurularak korunması ve turizme sunulması önem arz etmektedir. Ancak Siirt
ilinde müze bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu höyüklerde ele geçirilen
buluntular Batman Müzesi’nde muhafaza edilmektedir. Buluntuların bir kısmı müzede
sergilenmekte diğer buluntular ise müzenin başka bir bölümünde muhafaza
edilmektedir. Çattepe Höyük’e ait önemli bir sunak ise Diyarbakır Müzesi’nde
korunmaktadır.
82
Fotoğraf 49: Başur Höyük
Kaynak: SAĞLAMTİMUR, H. 2012., Başur Höyük, Ege Üniversitesi Arkeoloji Kazıları, Ege
Üniversitesi, 120-133, İzmir.
83
Fotoğraf 50: Başur Höyükte ele geçirilen Erken Tunç çağı çanak-çömlekler
Kaynak: SAĞLAMTİMUR, H., OZAN, A. 2013., Başur Höyük 2012 Yılı Kazı Çalışmaları, 35. Kazı
Sonuçları Toplantısı, Cilt 3, 513-529, Muğla.
Antik Erzen Şehri ve kalesi araştırma alanın önemli turizm kaynakları
arasındadır. Ne zaman ve hangi koşullarda kurulduğuna dair bir bilgi bulunmayın
şehre, Romalıların Arzan, Süryanilerin Arzon, Ermenilerin Arzn/Artzn, Arapların ise
Erzen adıyla andıkları bilinmektedir (Çevik, 2008: 249). Ortaçağın bölgedeki önemli
şehirlerinin başında gelen Erzen Şehri’nin tarihi İslam Öncesi, İslam Dönemi olarak
iki ayrılmaktadır şehrin ismine ilk defa Asurlara ait çivi yazılı metinlerde (MÖ 884-
859) rastlanmaktadır. Bu metinlerde Asurlularca ele geçirilen şehirlerden sayılması
Erzen’nin IX. yy’dan önceki zamanlarda kurulduğunu ortaya çıkarmaktadır (Boran vd,
2009: 37). Ayrıca şehrin Roma ve Bizans medeniyetlerine de ev sahipliği yaptığı
bilinmektedir. Coğrafi konumu nedeniyle sürekli savaş ve istilalara maruz kalmıştır.
İslam Dönemi’nde ise en uzun ve en önemli dönemini, Anadolu’nun en eski ve
84
Artuklulardan sonraki en uzun ömürlü Türkmen beyliği olan Dilmaçoğulları devrinde
(1085-1394) yaşamıştır (Boran vd, 2009: 36, Boran vd, 2003: 37). Günümüzde toprak
altında kalan kent kalıntıları üzerinde tarım yapılmaktadır. Şehirden iç kale, dış kale
(66 tane burç tespit edilmiştir) ve üç giriş kapısı günümüze kadar varlığını
koruyabilmiştir (Boran vd, 2009: 48).
Antik Erzen Şehri ve kalesinin konumu hakkında birbirinden farklı görüşler
söz konusudur. Bir görüşe göre Siirt ili Kurtalan İlçesine bağlı Yunuslar Köyü ile
Garzan /Yanarsu Çayı arasında kalan ve geçmişi antik çağa kadar uzanan
Arzanen/Erzen Harabeleri adıyla bilinen mevki bulunmaktadır (Boran vd, 2009: 36).
Diğer görüş ise Erzen Şehri ve kalesinin, Batman ili, Kozluk ilçesi, Oyuktaş Köyüne
bağlı, yöre halkının “Golamasya” adıyla bildiği, Yeşilyurt Mezrası ile mezranın hemen
karşısındaki kıyıda yükselen yine yöre halkının “Şey Bace” adını verdiği kaleyi ihtiva
eden alan olduğunu savunmaktadır (Çevik, 2008: 246). Konumu hakkında çeşitli
görüşler bulunsa da, sonuçta Siirt ili Kurtalan İlçesine bağlı Yunuslar Köyü ile
Garzan/Yanarsu Çayı arasında kalan sahada antik bir şehir bulunmaktadır (Fotoğraf
51). Bu şehrin tarihinin netleştirilmesi ve turizme kazandırılması önem arz etmektedir.
2.2.2.Antik Yollar
Antik döneme ait yolların günümüze kalan parçaları da arkeolojik turizmin
konusu içine girmektedir. Araştırma alanı içinde arkeolojik döneme ait iki antik yol
kalıntısı bulunmaktadır. Bunlardan birisi “Siirt Akabesi” adıyla bilinir.
İnsan eliyle yapılan, antik çağdan kalan yeryüzündeki üç akabeden biri olan
Siirt Akabe yolu (Seçkin, 2005: 299), arkeolojik turizm açısından büyük bir
potansiyele sahiptir. Akabe tehlikeli, sarp ve zor geçit anlamına gelmektedir (TDK).
Bu yol Asurlar tarafından yapılmıştır (Amcalar, 2013: 64). Dolayısıyla “Asur Yolu”
olarak da adlandırılabilir. Siirt Akabesi Batı ile Doğu arasındaki ulaşımı sağlayan
önemli yollardan birinin üzerinde yer almaktadır (Seçkin, 2005: 299). Aşağı Botan
Vadisi’nde yamaç boyunca 6 metre genişliğinde ve yaklaşık 3,5 km uzunluğunda,
büyük taşların dizilmesiyle oluşturulmuş basamaklar şeklindedir (Fotoğraf 52). Bu
yolun basamakları Botan Vadisi’nin yamacı boyunca uzanarak, Botan Çayı (Uluçay)
kıyısında sona erer. Bu antik yol, arkeolojik turizmin yanı sıra doğa yürüyüşleri içinde
uygundur. Bir kısmı doğa olayları sonucu zamanla tahrip olan Siirt Akabesi’nin
yapısına uygun şekilde restore edilmesi gerekmektedir.
Fotoğraf 52: Botan Vadisi’nde bulunan Antik Akabe Yolu
87
Bir başka yol “Kral Yolu” adındadır. Siirt ilinin güneyinde, Gökçebağ
mevkiinde, Botan Vadisi’nde akan Botan Çayı’nın (Uluçay) batı kenarında sarp yamaç
boyunca uzanmaktadır. Siirt merkezine 10 km uzaklıktadır. Asfalt yoldan Botan
Vadisi’nin tabanına kadar inen yolun uzunluğu yaklaşık 2.4 km’dir. Kral Yolu da
Botan Vadisi’nde bulunan Siirt Akabesi (Asur Yolu) gibi taşlarla döşenmiş olup,
zikzaklar çizerek vadiyi tırmanmaktadır. Ortaçağ’da kullanılmış antik bir yoldur.
Tarihte Botan Vadisi’ndeki Onbinlerin Yürüyüşü’ne sahne olan bu yol, Anadolu için
büyük öneme sahiptir (Amcalar, 2013: 57). MÖ 400’lü yıllarda yaşamış Yunanlı bir
savaş muhabiri olan ve Yunan ordusu ile birlikte bu yürüyüşe katılmış olan
Ksenophon’un “Anabasis (On Binlerin Dönüşü)” kitabına göre, bu bölge de onbinlerin
yürüyüşünün gerçekleştiği mekânlardan biridir (Gülensoy, 2011: 8). MÖ 401 yılında
Pers Prensi Kyros, ağabeyi Pers Kralı Artakserkses’e karşı MÖ 401 yılında Grek paralı
askerlerini de içine alan bir ordu ile Lidya’nın Sardes kentinden başlayarak çıktığı
seferde (Gülensoy, 2011: 8) bu yolu da kullanmıştır (Amcalar, 2013: 57-58).
Dolayısıyla bu yol tarihsel önemi nedeniyle bölge turizmi açısından çok büyük önem
taşımaktadır.
2.3.Tarihsel Turizm
Tarihsel kaynaklar yerel turizmin gelişmesinde büyük rol oynar. Diğer turizm
türlerinde olduğu gibi tarihsel turizm de mekân odaklı bir olgudur. “Tarihsel turizmin
mekânla ilişkisi, tarihi yol, politik olay, anlaşma gibi tarihi bir olayın mekânı veya
tarihi bir kişilikle ilgili yapı ve yapılar topluluğudur” (Doğaner, 2013: 145). V. S.
Smith’e göre tarihsel turizm belirli bir turizm türü olarak düşünülmekte ve tarihi
yerlere, yani tarihi kişi ve/veya olaylarla ilgili olan yerlere belirli bir ilgi olarak
tanımlamaktadır (Smith, 1989 atfen Varfolomeyev vd, 2015: 86). Bu turizm türünün
ortaya çıkmasını sağlayan en önemli faktörü tarihi kaynaklar oluşturmaktadır. Bu
kaynaklar, binalar, eski anıtlar gibi bir ülkenin nesillerinden kendisine miras kalan
maddi varlıkları içermektedir (Özgüç, 2011: 140).
Tarihsel turizm kültürel turizmin bir alt bileşenidir. Aynı zamanda başka
turizm çeşitleriyle (inanç turizmi, savaş turizmi, miras turizmi) arasında yapıların
işlevi ve mekân konusunda bir ayrım görülür (Doğaner, 2013: 145).Coğrafi çevre şartları tarihsel turizm kaynaklarının konumunu, yapısını ve
dağılışını etkiler. Birçok tarihsel yapının inşasında kullanılan malzeme bulunduğu
coğrafi çevreden temin edilmiştir. Aynı zamanda bu yapıların çoğu uzak kırsal bir
alanda tek başına olacağı gibi (Örneğin bir malikâne), şehir kasabalarda ve köylerde
bir cadde boyunca uzanmış binalar halinde veya belirli bir alanda (örneğin müzelerde)
toplu bir halde bulunabilirler (Özgüç, 2011: 140).
Günümüzde bölgesel tarihsel çalışmalar turizm için büyük önem taşıyor.
Geçmişin, yerel ve kültürel mirasının temsil edilmesi, bir bölgenin kamusal imajının
teşvik edilmesi ve dolayısıyla bölgesel turizm ile ekonominin geliştirilmesi için bir ön
şarttır (Varfolomeyev vd, 2015: 86).
Siirt ili yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığından tarihsel,
kültürel ve dinsel bakımdan birçok değeri bünyesinde barındırır. M.Ö 2000 yıllarda ve
Sami kökenli kavimlerce kurulduğu kabul edilen Siirt ili, el-Cezire düzlüklerini Doğu
Anadolu yaylalarına ve bu yörelerin aracılığı ile Azerbaycan’a bağlayan yollar
üzerinde bulunduğu konumuyla tarihin her döneminde önem taşımıştır (Tuncel, t.y.:
173). Tarih boyunca Samiler, Babil İmparatorluğu, Asur İmparatorluğu, Medler,
Persler, Büyük İskender, Romalılar, Partlar, Sasaniler, Hurri ve Mitani Krallıkları,
Selepkaslar, Sasaniler, Selçuklu Devleti, Mervaniler, Artuklular, İlhanlılar, Celayirler,
Karakoyunlar, Akkoyunlar, Safeviler, Eyyubiler Siirt topraklarında hüküm
sürmüşlerdir (Demir, 2016: 11, Özgen & Karadoğan, 2009: 66, Seçkin, 2005:3,
Yılmaz vd, 2017). l5l4 Çaldıran zaferinden sonra Yavuz Sultan Selim tarafından
Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır (Seçkin, 2005). Dolayısıyla çalışma sahasında,
tarihsel turizm potansiyeli bakımından çok sayıda tarihi kaynak varlığı mevcuttur. Bu
kaynaklar cami, kilise, köprü, çeşme, han, hamam ve kale şeklinde işlevi farklı
yapılardan oluşmaktadır. Söz konusu kaynaklar genel olarak tek başına dağınık bir
şekilde dağılış gösterirler.
Tarihsel turizme en fazla konu olan yapıları, anıtsal yapılar arasında en çok
korunan dini yapılar (cami, kilise) oluşturur (Doğaner, 2013: 147). Siirt dini yapılar
bakımından önemli bir şehirdir. Günümüze kadar varlığını korumuş üç cami, dört
kilise ve çok sayıda türbe bulunmaktadır.
89
2.3.1.Siirt Kent Merkezinde Yer Alan Tarihsel Yapılar
Tarihsel turizmde tarihi yapılar içinde camiler ve kiliseler tarihçeleri açısından
tarihsel turizme girmekle beraber aynı zamanda inanç turizminin de ilgi alanı içine
girerler. Tarihsel turizme en fazla konu olan yapıları, anıtsal yapılar arasında en çok
korunan dini yapılar (cami, kilise) oluşturur (Doğaner, 2013: 147). Siirt dini yapılar
bakımından önemli bir şehirdir. Günümüze kadar varlığını korumuş üç cami, dört
kilise ve çok sayıda türbe bulunmaktadır.
Araştırma sahasında en ünlü ve en büyük dini yapı Ulu Cami’dir. Selçuklu
dönemine ait bu yapı Anadolu’daki en eski çinili abidelerden biri olarak karşımıza
çıkar (Öztürk vd, 2005: 388). Siirt Ulu Cami’nin tek olan geometrik şekillerden oluşan
çini kaplamalı minaresi ve Ankara Etnografya Müzesi’ne konulan, Selçuklu ağaç
oymacılığının güzel örneklerinden olan ceviz ağacından minberi caminin ayırıcı
özellikleridir (Fotoğraf 54). Günümüzde caminin hangi dönemde yapıldığı konusunda
kesin bilgi olmamakla beraber 523/1129 yılında inşa edildiği söylenebilir (Atalay,
1946: 40; Öztürk vd, 2005: 388). Anadolu’nun en erken tarihli camilerinden olan bu
cami restorasyonlarla günümüze ulaşmıştır (Fotoğraf 53).
Fotoğraf 53: Siirt Ulu Camii
90
Fotoğraf 54: Siirt Ulu Camii’nin çinili minaresi
91
Çalışma sahasında yer alan diğer önemli bir yapı ise Çarşı (Asakir) Camii’dir
(Fotoğraf 55). Artukoğullarından Melik-üs Salih Nasuriddin 1265 yılında yaptırmış
olduğu bu cami tarihi bakımdan önemlidir (Atalay, 1946: 42).
Fotoğraf 55: Çarşı (Asakir) Camii
Yukarıda özelliklerine kısaca değindiğimiz camiler dışında, Camiü’lMünkedir, Mescidü’l-Uveyn Dırre, Camiü’l-Atik, Camiü’l-Darik, Berğuz Camii,
Mescidü’l Şerif camii önemli tarihi yapılardır (Seçkin, 2005: 302).
Sabatlar Siirt’in tarihi kent dokusunun önemli unsurların biri olarak önemli
tarihsel turizm kaynaklarıdır. Sabatlar sokakları birbirine bağlayan ve üzerinde evlerin
bulunduğu, yuvarlak ve sivri kemerli alt geçitlerdir. Sabatların genelde uzunluğu 6,
genişliği 3 metre civarındadır. Evlerde olduğu gibi sabatlarda da cas malzeme
kullanılmıştır. Mimarileriyle dikkat çeken bu yapılar Siirt‘in eski mahallelerinde çok
sayıda bulunmaktadır. Ayrıca Sabatlar eski kent dokusu içinde sokakları birbirine
bağlama görevini günümüzde de sürdürmektedir (Fotograf 56).
92
Fotoğraf 56: Siirt Merkezde Bulunan Sabatlar
Yerleşmelerde tarihsel yapılar arasında hamamlar ve çeşmeler yer alır. Çalışma
sahasında yer alan Kavvam Hamamı turizm bakımından değerlendirilebilir özelliklere
sahiptir. Aynı şekilde hangi tarihte yapıldığı bilinmemekle birlikte Selçuklular
dönemine ait olduğu düşünülen Ayn Salip Çeşmesi önemli tarihsel bir yapıdır
(Fotoğraf 57).
Fotoğraf 57: Ayn Salip Çeşmesi
93
 Şekil 8: Siirt kent merkezinde yer alan tarihsel yapılar ve konutlar
94
2.3.2.Siirt Çevresindeki Tarihsel Yapılar
Çalışma sahasındaki dini yapıların (cami, kilise, manastır, külliye, mescit)
önemli bir kısmı da Siirt çevresinde bulunmaktadır.
Tarihsel turizm kaynakları arasında yer alan kiliseler önemli dini yapılardır. Bu
yapıların tarihi ve mimarisi turizm bakımından ilgi çekicidir. Siirt ve çevresinde çok
sayıda kilise bulunmakla birlikte, bunlar büyük oranda yıkılmış ve kullanılamaz
durumdadır. Hadrianus Kilisesi ve Deyr Mir Yakup Manastırı Siirt’te bulunan önemli
dini yapılardır.
Deyr Mir Yakup Manastırı turizm açısından değerlendirilebilecek dini
yapılardan biridir. Siirt’in güney batısında Deyr adı verilen sahada yer alır. Siirt şehir
merkezine yaklaşık 6 km uzaklıktadır. Manastıra ait kitabe çalındığından, bu yapının
tarihi hakkında tam bir bilgi bulunmamakta, ancak plan ve malzeme bakımından XVII.
yüzyılın ortalarına tarihlemek mümkündür (Boran vd, 2001: 22). 16. ve 17.yüzyıllarda
önemli bir Doğu Süryani merkezi olarak bilinen manastır, yöredeki dini ve sivil
mimari yapılarıyla kullanılan malzeme (Cas harcı) ve inşa tekniği açısından büyük
benzerlik gösterir (Siirt Valiliği, t.y.: 33). Ana kilise, keşiş odaları, kütüphane,
yemekhane ve misafirhaneden oluşan manastırın ancak bir bölümü kalıntı olarak
günümüze kadar varlığını koruyabilmiştir. Ayrıca manastır Siirt’in fıstık ve nar
bahçelerinin bulunduğu Botan Çayı’na hâkim bir tepe üzerinde bulunan konumu ile
de doğa turizmi bakımından dikkat çekicidir (Fotoğraf 58). Hadrianus Kilisesi, Siirt’in güney batısında, şehir merkezine yaklaşık 3 km
uzaklıkta, Deyr Mir Yakup Manastırı’na yakın bir konumda bulunan önemli bir turizm
kaynağıdır. Kilisenin ana duvarlarının büyük kısmı günümüze kadar sağlam ulaşmakla
birlikte, kilisenin giriş kısmı, kuzey ve batı kenarları neredeyse tamamen yıkılmış
durumdadır. Kilise doğrudan dışarı ile bağlantılı nef ve neften kapı açıklığıyla geçilen
bema bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır (Boran vd, 2001: 22). Moloz
taşlarla örülmüş duvarlarının üzeri sıvanarak inşa edilmiş yapı gönünüm bakımından
oldukça sadedir. Hadrianus Kilisesi, tarihsel ve inanç turizmi bakımından önemli bir
potansiyele sahiptir.
Kubbe-i Hassa Mescidi Siirt’in Aydınlar İlçesinin güneybatısında Hatrant
Köyü yolunda, dağın yamacında bulunmaktadır (Fotoğraf 59). Önemli dini yapılardan
biri olan mescidin sivri kemerli kapısını üzerinde Arapça olarak yazılmış kitabeye göre
Zeyneb-i Hassa (Sultan Memduh’un eşi) 1225/1810 yılında bu mescidi yeniden
yaptırmıştır (Boran vd, 2013: 30).
Fotoğraf 59: Kubbe-i Hassa Mescidi
97
Kayabağlar Köyü Camii Siirt’in Kurtalan İlçesine bağlı Kayabağlar Köyü’nde
bulunmaktadır. Özelliklerinden Osmanlı döneminde XVIII-XIX. yüzyılda inşa
edildiği tahmin edilmektedir (Boran vd, 2009: 17). Camii günümüzde ibadete açık
bulunmaktadır.
Fotoğraf 60: Kayabağlar Köyü Camii
Kaynak: BORAN, A., TÜFEKÇİOĞLU, A., YILDIZ, İ., ERDAL, Z. 2009., Kurtalan’daki Selçuklu
ve Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür Varlıkları Envanteri: 3, Siirt Valiliği Yayını: 11, Ankara.
Bilgili Köyü Camii Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Bilgili Köyü’nde
bulunmaktadır. Yapının üzerinde Arapça yazılı iki kitabe bulunmakta olup, Bu
kitabelerin birinde yazılanlardan caminin Osmanlı Devleti zamanında, XVII. yüzyılda
yaptırıldığı tahmin edilmektedir (Boran vd, 2009: 19).
98
Fotoğraf 61: Bilgili Köyü Camii
Kaynak: TÜFEKÇİOĞLU, A., BORAN, A. 2009., Eruh’ta Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür
Varlıkları Envanteri: 2, Siirt Valiliği Yayını: 10, Ankara.
Oymakılıç Köyü (Kaya Oyma) Camii Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Bilgili
Köyü’nde bulunmaktadır. Günümüzde kullanılmayan yapının Osmanlı Devleti
zamanında, XVII. yüzyılda yaptırıldığı tahmin edilmektedir (Boran vd, 2009: 27).
Fotoğraf 62: Oymakılıç Köyü (Kaya Oyma)
99
Siirt çevresinde bulunan diğer camiler ise genelde bir kısmı yıkılmış ve
kullanılmayan camilerdir. Ayrıca bu camilerin bir kısmına eklemeler yapılarak doğal
görünümü ortadan kaldırılmıştır. Bu yapıların restore edilip koruma altına alınması
hem tarih hem de turizm için önem arz etmektedir.
Güvenlik amacı ile genelde yerleşim yerlerinin en yüksek yerinde kurulan
kaleler, turizmin en ilgi çekici yapıları arasındadır. Bu yapılar ya yerleşim yeri içinde
ya da yerleşmeye hâkim bir şekilde kurulurlar. Kalelerin tarihi geçmişi ve mimarisi
önemli özellikleridir. Bu yapıların kuruluş yer seçimi nedenleri, Kurulduğu alandaki
kayaç türü, kesme taşların cinsi, nereden getirildiği, kalenin su kaynakları, kalenin
koruduğu yerleşme ve kaleyi etkileyen doğal afetler coğrafya bilimi kapsamına
girdiğinden coğrafyacılar için önemli yapılardır (Doğaner, 2013: 163). Bu bağlamda
en belirgin özellik de kayaç yapılarıdır. Kaleler kuruldukları doğal ortamın
özelliklerini büyük ölçüde yansıtırlar.
Siirt’in, Ortadoğu, Kafkaslar ve Anadolu’nun kesiştiği bir mekânda yer alması
onu stratejik açıdan önemli kılmıştır. Dolayısıyla bu sahada yaşayan toplumlar,
güvenliklerini sağlamak amacıyla genelde yüksek sahalarda kaleler kurma ihtiyacı
duymuşlardı. Günümüzde Siirt’in merkezinde kaleye rastlanmamaktadır. Ancak
geçmişte Botan bölgesindeki yerleşim yerlerinin birçoğu kale halindeydi (Seçkin,
2005: 295). Tillo Kaletül Üstad, Derzin Kalesi, Şirvan İncekaya (Kormas) Kalesi,
Şirvan İrun Kalesi, Şirvan İnce kale, Pervari Ayvalıbağ Köyü Kalesi, Kurtalan
Yanarsu Köyü Garzan Kalesi, Kurtalan Çattepe Köyü Kalesi, Küfre kalesi, Fenike
Kalesi, Kiver Kalesi varlığını koruyan önemli kalelerdendir.
Çalışma sahasındaki önemli kalelerden biri olan Kaletül Üstad Aydınlar ilçe
merkezinin 4-5 km kuzeydoğusunda bir tepe üzerinde bulunmaktadır. İbrahim Hakkı
Hazretleri tarafından XVIII. yüzyılda inşa edildiği bilinen duvar kalıntısı Diyarbakır
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 24.10.2008/1832 tarih
ve kararla koruma altına alınmıştır (Boran vd, 2013: 62). Moloz taşların üst üste
yığılmasıyla oluşan kale, 1 m yüksekliğinde ve 3 m genişliğinde duvar şeklindedir.
Kaletül Üstad duvar kalıntısının asıl önemli özelliği buranın 4-5 km güney batısında
bulunan İsmail Fakirullah Hz. ve İbrahim Hakkı Hz. türbesine Işık Hadisesi olayının
100
gerçekleşmesini sağlayan düzeneğin bir parçası olmasıdır (Fotoğraf 63). Kaletül Üstad
duvarındaki 40 x 50 cm. ölçülerindeki pencereden her yıl gece ve gündüzün eşit olduğu
21 Mart tarihinde yeni doğan güneşin ilk ışıkları duvarın içindeki küçük pencere
boşluğundan geçip, türbe kulesinde ayarlanan camdan yansıyarak İsmail Fakirullah
Hazretlerine ait sandukanın baş tarafını aydınlatmaktadır (Boran vd, 2013: 62). Işık
Hadisesi denilen bu olay inanç turizminde detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Ayrıca bu
kale sahip olduğu Botan Çayı ve doğa manzarasıyla turizm için oldukça dikkat çekici
bir mekândır.
Fotoğraf 63: Kaletü’l Üstad
101
Çalışma sahasındaki diğer dikkat çekici kalelerden biri olan Derzin Kalesi,
Baykan İlçesine bağlı Adakale Köyü’nün kuzeybatısındaki 1330 m’lik sarp bir tepe
üzerinde bulunmaktadır (Fotoğraf 64). Derzin Kalesi gözetleme kuleleri ile eski
durumunu korumasıyla birlikte etrafında yer alan cami, medrese, türbe, sarnıç ve iki
mezarlık ile önem arz eden bir mekândır (Erdal, 2017: 226)
Şirvan İncekaya (Kormas) Kalesi ise Şirvan’a bağlı İncekaya Köyünde bir tepe
üzerinde bulunmaktadır (Fotoğraf 65). Osmanlı döneminde 1666 yılında yapıldığı ve
1702 yılında yenilendiği tahmin edilen kalede, kalenin savunması için üç burç,
içindeki yönetim kesimi ve halk için ambarlar, ev, hamam, sarnıç, imaret, yönetim
sarayı ve ahırlar bulunmaktadır (Boran vd, 2009: 67).
102
Fotoğraf 65: Şirvan İncekaya (Kormas) Kalesi
103
Şirvan ilçesinin Kayahisar Köyünde bulunan İrun Kalesi sarp bir tepe
üzerindedir (Fotoğraf 66). Musul Atabegi Nurettin Zengi döneminde (1142- 1146) var
olduğu bilinen kale, Ahlatşahlar, Selçuklu ve Osmanlı döneminde kullanılmıştır
(Boran vd, 2009: 74). Çeşitli kısımlardan (burç, kule, ahır, depo vb.) oluşan kalenin
turizme kazandırılması önemlidir.
Fotoğraf 66: İrun Kalesi
Pervari Ayvalıbağ Köyü Kalesi ve Ayvalıbağ Köyü turizm açısından
değerlendirilebilecek ilgi çekici mekânlardır (Fotoğraf 67). Botan Çayı’nın (Uluçay)
oluşturduğu vadiye hâkim bir konumda vadinin yamacına kurulmuş küçük bir köy olan
Ayvalıbağ Köyü konumu, manzarası, tek tip taş evleri ve sahip olduğu kalesi ile çok
güzel bir görünüme sahiptir. Köyün içinde köy ve nehir arasında bulunan bir kaya
kütlesi üzerinde bulunan kale ise malzeme ve inşa tekniği açısından XVIII. yüzyılda
Osmanlı Döneminde yapılmış olduğu tahmin edilmektedir (Boran vd, 2009: 90).
104
Fotoğraf 67: Pervari Ayvalıbağ Köyü Kalesi
Siirt çevresinde çok sayıda kale bulunmakla beraber bunların bir kısmı yıkılmış
durumdadır. Harabe şeklinde olan bu kalelerin ulaşım imkânları da kısıtlıdır. Ancak
kısmen de ayakta durabilmiş kalelerin restore edilip korunması ve turizme
kazandırılması önem teşkil etmektedir. Çalışma sahasında bulunan kaleler buranın
coğrafi çevre özelliklerine göre şekillenmiştir. Genelde tepe üzerinde konumlanan bu
yapılar yamaç şeklinde inşa edilmişlerdir. Ayrıca kullanılan inşa malzemesi de sahada
yoğun bir şekilde bulunan kireç taşları, jips gibi malzemelerden oluşmaktadır.
Hanlar sahip oldukları tarihi ve kültürel değerleri ile turizm için önemli bir
zenginliklerdir. Ticaretin yapıldığı her dönemde, şehirlerde ve şehirlerarası yol
güzergâhlarında, kervanların ihtiyaçlarının giderebileceği tesislere ihtiyaç duyulması
hanların inşasını gerekli kılmıştır (Karakaş & Karakaş, 2015: 306). Bu hanlar, yollar
üzerinde kaleye benzeyen yapıları, cami, imaret, hamam, kütüphane, çeşmeler, yazlık
ve kışlık yerler, gözetleme kuleleri ve taş işçiliği ile mimari açıdan dikkat çeken
yapılardır (Doğaner, 2013: 180). Hanlar yerleşmeler içinde olabileceği gibi tek anıtsal
yapı şeklinde de bulunabilirler. Ayrıca hanların kuruluş yerleri ve aralarındaki mesafe,
105
kullanılan malzeme bakımından coğrafya biliminin ilgi alanına girmektedirler
(Doğaner, 2013: 182).
Çalışma sahasında bulunan hanlar genelde Siirt merkeze bağlı sahalarda yer
alırlar. Bunlardan Han-ı Sor (Kırmızı Han) ve Gerre Han varlığını koruyan önemli
eserlerdir.
Han-ı sor Yerlibahçe Köyü mevkiinde, Botan Çayı’nın kuzeyinde yer
almaktadır. Han, dikdörtgen planlı olup, iki bölümden oluşan ve her bölümünün ayrı
girişi bulunan bir yapıdır (Fotoğraf 68).
Fotoğraf 68: Han-ı Sor
106
Gerre Han ise Siirt- Şırnak yolu üzerinde Ormanardı mevkiinde Botan Çayı
kenarında yer almaktadır. Han Osmanlı Devleti zamanında (XVII yy) ticaret yolunun
canlanması için Musul-Cizre-Eruh hattı üzerinde kurulmuştur (Fotoğraf 69).
Fotoğraf 69: Gerre Han
Kaynak: TÜFEKÇİOĞLU, A., BORAN, A. 2009., Eruh’ta Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür
Varlıkları Envanteri: 2, Siirt Valiliği Yayını: 10, Ankara.
Köprüler, birçok uygarlığın izlerini taşıyan tarihsel önemli turizmin
elemanlarıdır. Beylikler ve Osmanlı köprüleri tarihsel turizm kapsamında olanlardır
(Doğaner, 2013: 187). Köprünün ait olduğu uygarlık turizmde öncelikli konudur.
Hâkimiyetine girdiği her yeni uygarlık tarafından tamir gören köprüleri hangi
uygarlığın yaptırdığı ancak mimarisinden (Roma köprüleri yuvarlak yapılırken,
Osmanlı köprüleri sivri kemerlidir ve kitabesi, balkon şeklinde köşkleri, namazgâh ve
istirahat sofası bulunmaktadır.) anlaşılabilmektedir (Doğaner, 2013: 187).
107
Çalışma sahasında yer alan köprüler şehrin dışında yer aldıklarından anıtsal tek
yapı şeklinde bulunurlar. Siirt çevresinde çok sayıda köprü bulunmakla birlikte çoğu
yıkılmış durumdadır. Sahadaki köprüleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Emir Nasreddin Köprüsü Siirt-Kurtalan eski yolunda, Bostancık Köyü sınırları
içinde Botan Çayı ile Bitlis Çayı’nın birleştiği alanın yaklaşık 7 km Kuzeybatısında
Bitlis Çayı üzerinde inşa edilmiştir. Meyyafarikin Artukileri zamanında 1221 tarihinde
inşa edildiği tahmin edilmektedir (Seçkin, 2005:297). Beş gözlü olarak yapılan ve
varlığını hiçbir özelliğini kaybetmeden koruyarak günümüze kadar gelen köprü
kullanıma açıktır (Fotoğraf 70).
Fotoğraf 70: Emir Nasreddin KöprüsüÇemepri (Eğlence) Köprüsü ise Siirt-Eruh yolunda, Eğlence Köyü sınırları
içinde yolun batısında bahçelik bir mekânda yer almaktadır. İki küçük ve bir büyük
gözü sağlam kalan köprünün ayaklarında ise kesme taş kullanılmışken kemerlerinde
ise tuğla kullanılması dikkat çekicidir (Boran vd, 2001: 19). Köprünün kalıntılarından
çok büyük ve anıtsal bir eser olduğu anlaşılmaktadır (Fotoğraf 71). Bu köprülerin
tarihsel turizme kazandırılması önem arz etmektedir.
Şirvan Değirmen Köprüsü Şirvan’a bağlı Yağcılar Köyü’nde Beyaz Su
deresinin üzerinde bulunan tarihsel turizme kaynak olabilecek önemli köprülerdendir
(Fotoğraf 72). Köprünün ne zaman yapıldığına dair bir bilgi bulunmamakla birlikte
plan, malzeme ve teknik özelliklerine bakılarak XVIII. Yüzyılda Osmanlı döneminde
yapılmış olabileceği tahmin edilmektedir (Boran vd, 2009: 90).
109
Fotoğraf 72: Şirvan Değirmen köprüsü
Kaynak: BORAN, A., TÜFEKÇİOĞLU, A., YILDIZ, İ., ERDAL, Z. 2009., Pervari ve Şirvan’da
Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür Varlıkları Envanteri: 4, Siirt Valiliği Yayını: 13, Ankara.
Yerliçoban Köyü Güllü Hatun Köprüsü Eruh’a bağlı Yerliçoban Köyü’nün
kurulduğu vadide akan bir derenin üzerinde kurulmuştur. Köylüler tarafından Güllü
adında bir kadın tarafından yaptırıldığı söylenen köprünün plan, malzeme ve inşa
tekniğine bakılırsa Osmanlı Devleti zamanında yaptırıldığı düşünülmektedir (Boran
vd, 2009: 95). Köprünün tarihi ve bulunduğu ortam turizm açısından önem arz
etmektedir (Fotoğraf 73).
110
Fotoğraf 73: Güllü Hatun Köprüsü
Kaynak: TÜFEKÇİOĞLU, A., BORAN, A. 2009., Eruh’ta Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür
Varlıkları Envanteri: 2, Siirt Valiliği Yayını: 10, Ankara.
Derviş Ağa Köprüsü yine diğer köprüler gibi tarihi ve sahip olduğu coğrafi
ortam bakımından önemli bir eserdir. Eruh’a bağlı Bilgili Köyü’nden Zarova Deresi
üzerinde, Derviş Ağa Değirmeni’ne 500 m. uzaklıkta olan köprü, muhtemelen
değirmene ulaşımı sağlamak için inşa edilmiştir (Boran vd, 2009: 98). Köprünün yapı
özelliklerinden Osmanlı dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir.
111
Fotoğraf 74: Derviş Ağa Köprüsü
Kaynak: TÜFEKÇİOĞLU, A., BORAN, A. 2009., Eruh’ta Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür
Varlıkları Envanteri: 2, Siirt Valiliği Yayını: 10, Ankara.
Gerre Han Köprüsü, Siirt-Şırnak yolu üzerinde Ormanardı Köyü mevkiinde,
Gerre Han’ın yanında Botan Çayı’na (Uluçay) dökülen bir çayın üzerinde inşa edilen
diğer önemli bir eserdir. Köprünün Gerre Han’ıyla birlikte Osmanlı döneminde XVII.
yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir (Boran vd, 2009: 103).
112
Fotoğraf 75: Gerre Han Köprüsü
Kaynak: TÜFEKÇİOĞLU, A., BORAN, A. 2009., Eruh’ta Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür
Varlıkları Envanteri: 2, Siirt Valiliği Yayını: 10, Ankara.
Çarpiran (Dört Pirler/Ulular) Köprüleri Siirt’in Baykan ilçesinin 3 km. kadar
doğusunda Başur Çayı üzerinde bulunmaktadır. köprülerin yapıldığı tarih
bilinmemekle ancak plan, yapım tekniği bakımından Osmanlı dönemine
tarihlendirilmektedir (Siirt Valiliği, t.y.:38). Köprülere uygulanan restorasyon
çalışmaları, köprülerin mimarisine uygun yapılmamış olup, doğal görünümünü
bozulmasına neden olmuştur (Fotoğraf 76).
113
Fotoğraf 76: Çarpiran (Dört Ulular) Köprülerinin restorasyon öncesi ve sonrası
görünümleri

114
Tarihi kent dokusunun önemli unsurlarından olan sabatlara yine Siirt’in Tillo
ilçesinde rastlamak mümkündür. Cas evlerin yayılış alanlarıyla paralellik gösteren bu
yapılar sahada çok sayıda bulunmaktadır.
Siirt ilindeki tarihi süreç, tarihsel kaynaklar üzerinde büyük etkiye sahiptir.
Araştırma sahası, sahip olduğu stratejik konumu ve çok sayıda medeniyete ev sahipliği
yapmasından ötürü çok sayıda tarihsel kaynak belirlenmiştir (Şekil 9).
Siirt ve çevresinin sahip olduğu tarihsel kaynaklar turizm faaliyetlerinde
değerlendirilebilecek niteliktedir. Ancak burada bulunan kaynakların çoğu ya yıkılmış
ya da yıkılmak üzeredir. Bazı kaynakların, restorasyon sırasında doğal yapısı
korunamamış ve bazıları ise tamamen değiştirilmiştir.
115
Şekil 9: Siirt çevresindeki tarihsel yapılar
116
2.3.3.Tarihsel Konutlar
Tarihsel konutlar turizmin en dikkat çekici mimari unsurlarındandır. Farklı
coğrafi özelliklerin konutların malzeme (ılıman ve yağışlı iklimlerde ahşap, kurak ve
sıcak olan sahalarda taş yapılar, karasal iklimin görüldüğü bölgelerde ise kerpiç ve taş
ve moloz taştan yığma evler gibi) ve mimari tarzına yansımasından dolayı bölgelere
göre farklılaşan bu yapılar turizm için önemlidir. Ancak bu tarz konutlar tarihsel süreç
içinde yerini betonarme ve tek tip konutlara bırakmıştır. Bu nedenle konutların
bölgelere göre değişen özellikleri ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla kentlerin birbirine
benzeşmesini önlemek için bu tarihsel konut alanları mutlaka korunmalıdır (Doğaner,
2013:165).
Siirt ili ve çevresi tarihsel konut bakımından dikkat çekicidir. Siirt’in
geleneksel mimarisini oluşturduğu cas adı verilen malzemeden inşa edilen cas evler
önemli tarihsel konutlardır. Bu evler kullanılan malzemeden dolayı şehre farklı bir
görünüm kazandırmıştır. Bölgeye has malzemeler, coğrafi koşullar ve yaşam tarzı bu
mesken tipini meydana getirmiştir. Çalışma sahasındaki cas evlerin hemen bütünün
inşasında aynı teknik ve malzemeler kullanılmıştır. Bu evlerin adını aldıkları cas
gereci, esasen bir örtü malzemesidir. Bu geleneksel sıva sistemi günümüzde sadece
restorasyon işlerinde kullanılmaktadır.
Anadolu’nun diğer yörelerinde görülmeyen, Siirt yöresine has olan kesik
pramidal biçimli bu yapı tarzına benzer yapı formlarına Kuzey Afrika ve Ortadoğu
bölgesinde rastlamak mümkündür (Bekleyen vd, 2006: 566). Bu konut formu Fas,
Suudi Arabistan, Yemen, Nijer gibi ülkelerde yaygın olarak görülmektedir (Bekleyen
vd, 2006: 566).
Araştırma sahasında kesik pramidal formdaki evlerin yapımında önemli bir
malzeme olan “cas” yöredeki ocaklardan çıkarılan alçıtaşının (Jips) yapıda
kullanılmak suretiyle işlenmiş haline denir (Bekleyen vd, 2006: 569). Bu malzeme
Siirt ve çevresindeki tipik ve geleneksel bir üretim tekniği kullanılarak üretilir. Yakın
çevredeki yataklardan temin edilen alçıtaşı, “cas ocağı” denilen tandırlarda ısıtılırdı.
Bu işlemle alçıtaşının bünyesindeki suyun yarıdan fazlasını kaybederek daha da
sertleşmesi amaçlanmaktadır (Bekleyen vd, 2006: 569). Daha sonra alçıtaşı, yük
117
hayvanlarının çektiği değirmen taşı ile ezildikten sonra eleklerle elenerek, toz haline
getirilip, içine odun külleri katılarak yapıda kullanılırdı. Ayrıca bu malzeme kalıpsız
kubbe yapmaya imkân verdiğinden farklı bir çatı formunun ortaya çıkmasını
sağlamıştır (Obuz, 2017:143).
Moloz taşlarla cas malzemesinin birbirine tutturulmasıyla inşa edilen 2-3 katlı
olan bu evlerin damları düz ancak içten tavanları kubbe şeklinde ve pencereleri
küçüktür. Ayrıca cas malzemenin dayanıklılık oranı düşük olduğundan dayanıklılığını
artırmak için evler piramit formunda inşa edilmişlerdir. Bu evlerin planı genel olarak
giriş kapısının açıldığı eyvanın her iki yanında birer oda şeklindedir. Üst kat ve alt
katın mekân dizilimi çoğunlukla aynıdır. Bu mekâna alt kattaki avludan veya yine
eyvandan merdivenlerle geçiş yapılır.
Bu yapılarda kubbeler (tonozlar) ile yuvarlak kemerler ve çizgiler dikkat
çekicidir. Evlerin iç kısımlarında duvarlarda boşluklar bırakılarak oluşturulmuş kör
pencere veya açık dolap şeklinde gözler bulunur. Bu gözlerde kullanılan yuvarlak
kemer çizgiler göze çarpar. Bazı gözler ise düz bir şekilde inşa edilmiştir. Genelde
dolap görevi gören bu yapılarda çeşitli eşyalar muhafaza edilir. Yine evin duvarına
gömülü bir şekilde yapılmış ve hemen her odada ve eyvan da bulunan ocaklık yer alır.
Ayrıca bu yapılarda bazen kitabeler ve başta kalemişi süslemeleri olmak üzere çeşitli
süslemeler yer alır.
Siirt merkezinde tarihi konutlar, genelde kentin tarihi dokusunu oluşturan Ulu
Cami ve çevresinde bulunurlar (Fotoğraf 77). Ayrıca Siirt’te bulunan cas evler ile
kırsal kesimdeki cas evlerden daha gösterişlidir.
118
Fotoğraf 77: Kentin tarihi dokusu ve yeni kısımlar
Cas evlerin giriş kapısı görsellik açısından dikkat çekicidir. Bu kapılar genelde
kemerli bir yapıya sahip olup ebatları büyüktür. Çift kanatlı olan kapılar,15-20 mm.
kalınlığındaki düzgün tahtalar, iç yüzeyde kalın tahtalarla belli bir düzende
desteklenerek kabara adı verilen başlıklı çivilerle dış yüzeyden çakılmak suretiyle
tutturulmuştur. “Mısraheyn” isimli bu kapıların üzerinde el şeklinde metal iki tane kapı
tokmağı bulunmaktadır (Siirt Valiliği, t.y.:33). Evlerin kapılarında bulunan bu
tokmaklardan sıkılmış yumruk şeklinde olanı tok ses çıkarır ve kapıyı çalan erkekler
tarafından vurulur. Açılmış el şeklinde olan ise tiz ses çıkarır ve gelen bayanlar
tarafından kullanılırdı. Böylece gelen misafirlerin cinsiyeti anlaşılıp ona göre hareket
edilmekteydi. Teknik bakımından bronz ve demirden döküm ya da dövme saç olarak
iki tarzda yapılan bu tokmaklar farklı şekillerden oluşup el figürü en çok rastlanan
şekildir.
Siirt il sınırları dâhilinde 2863 sayılı kanun kapsamında onarımının
yapılmasına acil ihtiyaç duyulan tescilli evlerin sayısı, Siirt şehir merkezinde 11 ve
119
Aydınlar (Tillo) İlçesinde 2 olmak üzere 13 ‘tür (Alper, t.y.). Bunlardan Siirt şehir
merkezinde bulunanlar şu şekildedir.
1.Abdullah ALP’ın Evi: Siirt il merkezinde İnönü Mahallesi Cumhuriyet Caddesinde
bulunmaktadır. Abdullah ALP evi Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu’nun 12.04.2001 tarih ve 2538 sayılı kararıyla 2863 sayılı yasa uyarınca
tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yapım tarihi 19-20 yy olan ev restorasyon
görmüştür (Fotoğraf 78).
Fotoğraf 78: Abdullah ALP’ın Evi
2.Ev-Algül Mah. 212 Ada: Siirt il merkezinde Algül Mahallesi’nde yer almaktadır.
Ev Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 08.06.2007
tarih ve 1131 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yapım tarihi 19-
20 yy olan ev restorasyon görmemiştir (Alper, t.y.; Fotoğraf 79).
120
Fotoğraf 79: Ev-Algül Mah. 212 Ada
3.Suat ERTEKİN Evi: Siirt il merkezinde Algül Mahallesi’nde yer almaktadır. Suat
ERTEKİN evi Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun
08.06.2007 tarih ve 1132 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Yapım tarihi 19-20 yy olan ev restorasyon görmemiştir (Alper, t.y. Fotoğraf 80).
Fotoğraf 80: Suat ERTEKİN Evi
121
4.Ali SEVİLGEN Evi: Siirt il merkezinde Ulus Mahallesi’nde 617. sokakta
bulunmaktadır. Ali SEVİLGEN evi Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu’nun 08.06.2007 tarih ve 1133 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma
altına alınmıştır. Yapım tarihi 19-20 yy olan ev restorasyon görmemiştir (Alper, t.y.;
Fotoğraf 81).
Fotoğraf 81: Ali SEVİLGEN Evi
5.İsmail ELÇİÇEK Evi: : Siirt il merkezinde Conkbayır Mahallesi’nde 106. sokakta
bulunmaktadır. İsmail ELÇİÇEK Evi, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulu’nun 08.06.2007 tarih ve 1134 sayılı kararıyla tescil edilerek
koruma altına alınmıştır. Yapım tarihi 19-20 yy olan ev restorasyon görmemiştir
(Alper, t.y.; Fotoğraf 82).
122
Fotoğraf 82: İsmail ELÇİÇEK Evi
6.İbrahim AYDIN Evi: Siirt il merkezinde Bağtepe (Halenze) Mahallesi’nde
bulunmaktadır. İbrahim AYDIN Evi Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu’nun 08.06.2007 tarih ve 1135 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma
altına alınmıştır. Yapım tarihi 19-20 yy olan ev (Alper, t.y.) restorasyon görmüştür
(Fotoğraf 83).
Fotoğraf 83: İbrahim AYDIN evi
123
7.Ata-Makbule GÜNÇ Evi: Siirt il merkezinde Doğan Mahallesi’nde bulunmaktadır.
Ev, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 08.06.2007
tarih ve 1136 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yapım tarihi 19-
20 yy olan ev restorasyon görmemiştir (Alper, t.y.; Fotoğraf 84).
Fotoğraf 84: Ata-Makbule GÜNÇ Evi
8.Emrağ Ailesi Evi: Siirt il merkezinde Algül Mahallesi’nde bulunmaktadır. Ev,
Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 08.06.2007 tarih
ve 1137 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yapım tarihi 19-20 yy
olan ev restorasyon görmemiştir (Alper, t.y.; Fotoğraf 85).
124
Fotoğraf 85: Emrağ Ailesi Evi
9.Naciye-Mediha AVCI Evi: Siirt il merkezinde Sakarya Mahallesi’nde
bulunmaktadır. Ev, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge
Kurulu’nun 29.03.2007 tarih ve 1011 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına
alınmıştır. Yapım tarihi 19-20 yy olan ev restorasyon görmemiştir (Alper, t.y.;
Fotoğraf 86).
125
Fotoğraf 86: Naciye-Mediha AVCI Evi
10.Halil ERHELVACI Evi: Siirt il merkezinde Sakarya Mahallesi’nde
bulunmaktadır. Halil ERHELVACI Evi, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulu’nun 29.03.2007 tarih ve 1010 sayılı kararıyla tescil edilerek
koruma altına alınmıştır. Yapım tarihi 19-20 yy olan ev restorasyon görmemiştir
(Alper, t.y.).
11.Konut (Kültür Evi): Siirt il merkezinde Tınaztepe Mahallesi’nde 114. sokakta
bulunmaktadır. Konut, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge
Kurulu’nun 01.08.1992 tarih ve 1119 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına
alınmıştır. Konut, Siirt Valiliği tarafından sahibinden satın alınarak 2005-2006 yılları
arasında aslına uygun bir şekilde restore edilmiştir (Alper, t.y.; Fotoğraf 87). Konut
günümüzde Kültür Evi olarak hizmet vermektedir.Aydınlar (Tillo) İlçesindeki tescilli tarihi cas evler ise aşağıdaki gibidir.
1.Şeyh Kamil Konağı: Aydınlar (Tillo) İlçesi Fakirullah Mahallesi Halfızzıyare /
Sultan sokakta bulunmaktadır. Ev, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu’nun 13.07.2006 tarih ve 791 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına
alınmıştır. Yapım tarihi 19-20 yy olan ev (Alper, t.y.) restorasyon görmüştür. Siirt
evlerinin karakteristik özelliklerini yansıtan yapının, kitabesi bulunmaktadır (Fotoğraf
88).
127
Fotoğraf 88: Şeyh Kamil Konağı restorasyondan önce ve sonra
128
2.Şeyh Nasrettin Evi: Aydınlar (Tillo) ilçesi Fakirullah Mahallesi Halfızzıyare /
Sultan sokakta Şeyh Kamil Konağının hemen bitişiğinde bulunmaktadır. Şeyh
Nasrettin evi, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun
13.07.2006 tarih ve 792 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yapım
tarihi 19-20 yy olan ev (Alper, t.y.) restorasyonu devam etmektedir. Ev Siirt’in eski
bir mebusuna ait olduğu için inşa edilirken diğer evlerden daha fazla önem verilerek
yapılmıştır. Bu nedenle plan yapısı diğer evlerden biraz farklı olup, süsleme öğeleri
ise daha fazla kullanılmıştır (Fotoğraf 89).
Fotoğraf 89: Şeyh Nasrettin eviGünümüzde cas evlere gereken önem verilmektedir. Cas evlerin büyük bir
kısmı yıkılmış durumda iken bir kısmı da yıkılmak üzeredir (Fotoğraf 90). Bu evlerin
büyük çoğunluğu da depo veya ahır olarak kullanılmaktadır. Yukarıda da
açıkladığımız gibi cas malzemesi dayanıksız olduğundan kısa sürede tahrip
olmaktadır. Bu nedenle bu evlerin restore edilip koruma altına alınması gerekmektedir.
Alışılmışın dışında bir forma sahip olan cas evler yerleşim yeri içerisinde
oldukça dikkat çekicidir. Türkiye’nin kültürel mirasının bir parçası olan bu konutlar
hak ettikleri değeri görmeli ve dünya miras çeşitliliğine kazandırılmalıdır. Tarihsel
konutlar olarak bu evler turizm için değerlendirilmeli ve bunun için gerekli imkânlar
sağlanmalıdır  2.4.İnanç Turizmi
Din, kültürün temel bir unsuru olarak, insan hayatını çeşitli açılardan etkileyen
bir olgudur. Örneğin, din, elbise, yiyecek ve içecek, sosyal ve politik görüşleri, sosyal
tutumları ve seyahat motivasyonlarını ve davranışlarını etkiler (Nyaupane vd, 2015:
344). Dolayısıyla, inanç türüne göre farklılaşan bu etki inanç turizmine konusunu
oluşturur. Dini yapılar, ritüeller, dini bayramlar, inançlar, dini olaylar ve festivaller
insanların inanç turizmini gerçekleştirmesini sağlayan önemli turistik unsurlardır
(Henderson, 2003: 447). Bu faktörler bir dini inancın gerekliliği olarak
gerçekleştirilmesinin yanı sıra sadece diğer dini inançlara olan merak, eğlenme, bilgi
edinme veya seyahat isteği sonucu da olabilmektedir. Örneğin, İslamiyet’te Mekke ve
Medine, Hristiyanlık’ta Kudüs, Brahmanlık’ta Benares, Musevilik’te yine Kudüs’ün
kutsal mekân olarak ziyaret edilmesi dini gereklilikten kaynaklanmaktadır.
Din, turizmin gelişimini sağlayan çok sayıdaki olgu ve durumlardan biridir.
Ayrıca din, zaman geçtikçe turizm üzerinde etkisi artan ve insanları bu yönde seyahat
etmeye iten bir faktördür. İnsanların Kutsal mekânları görme isteği inanç turizminin
ortaya çıkmasını sağlamıştır. İnsanların devamlı yaşadıkları yerlerin dışına, mensup
oldukları dini inanca ait kutsal yerleri görmek amacıyla yaptıkları, turistik amaçlı
gezilerin turizm olgusu içinde değerlendirilmesi “inanç turizmi” olarak
tanımlanmaktadır (Güzel, 2010: 90; Sargın, 2006: 3; Usta, 2006: 474). İnanç turizmi
hac turizmi ve gezip-görme, bilgilendirici yönelim olarak iki türe ayrılır
(Kurmanaliyeva vd, 2014: 960). Hac ziyareti için gidinler ve gezip-görme amaçlı
giden turistlerin yolculuk anlayışları ve mekânla kurdukları ilişki birbirinden farklıdır.
Hacıların gidiş amacında maneviyat ağır basmaktadır.
Din ve turizm aynı kültürel mirası paylaşan olgulardır. Bu nedenle maneviyat
ve insanlığın en iyi şekilde gelişimini sağlamak için miras, din, kültür ve turizm
arasındaki yakın ilişkilerin sürdürülmesi ile ilgilenmek gerekir (Kurmanaliyeva vd,
2014: 960). Dolayısıyla Bunu sağlamak için inanç turizminde çeşitli düzenlemelerin
yapılması gerekir. Turizmde, dini mekânların, dini inançları gözetilmeksizin bütün
turistlere açık olması kültürel iletişimin sonucudur.
131
Mekânsal olarak dünyada insanın yaşadığı her yeri kapsayan inanç turizmi,
insanın ilk ortaya çıkışından günümüze kadar insanlığın bütün inançları ve dinleriyle
ilgilidir (Doğaner, 2013: 291). Dolayısıyla en eski turizm tiplerinden biri olarak dini
tarihin dünya çapında bir olgusudur. Ayrıca geçmişten günümüze en hızlı gelişme
gösteren turizm formlarındandır. Dünyada var olan veya günümüzde yaşamayan bütün
din ve inançları, bunların yapılarını (türbe, mezar, anıt mezar ve kilise, cami, tapınak,
sinagog, manastır gibi ibadet yerleri), dini mekânlarını (kutsal topraklar olarak kabul
edilen yerler, hac mekânı, dini kişiliklerin doğduğu, yaşadığı veya vefat ettiği yerler,
izledikleri yollar ve ibadet ettikleri veya geçici de olsa konakladıkları mekânlar), kutsal
eşyalar (dini kişiliklere veya dinlere ait), dini festivaller, dini karakterli kutlama ve
ayinleri kapsar (Doğaner, 2013: 91-292). Saydığımız bu yerler dışında, günümüzde
belirli zamanlar içinde yaşamış ve bu dünyadan göç etmiş, ancak önemi daha sonra
anlaşılmış değerli şahsiyetler de inanç turizminin kapsamını genişletmiştir. Ayrıca
tarihsel turizmde tarihi yapılar içinde camiler ve kiliseler tarihçeleri açısından tarihsel
turizme girmekle beraber aynı zamanda inanç turizminin de ilgi alanı içine girerler.
Günümüzde ulaşım ve haberleşme teknolojilerinin gelişiminin seyahatleri
kolaylaştırması ve kişi başına düşen gelirin özellikle bazı ülkelerde yükselmesi, inanç
turizminin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır. Özellikle son 30 yılda büyük
gelişmeler gösteren inanç turizminin, 90’lı yıllar en gelişmiş dönemidir. Dini
Konferans Birliği Başkanı göre, (Wright, 2007: 9) günümüzde 14.7 milyon katılımcıya
yükselen inanç pazarı, 1994’den 2006’ya kadar olan süreçte 4.4 milyon katılımcıdan
oluşuyordu (Özgen, 2012: 255).
Siirt yöresi uzun tarihi geçmişi süresince farklı dinlere mensup grupları içinde
barındırmış, dini misyonu olan önemli bir merkezdir. Önemli inanç çekim
merkezlerine sahip olan ilimiz, İslam dini başta olmak üzere çeşitli dinlere ait dini
eserlere sahip, önemli bir alternatifi teşkil etmektedir. Nitekim inanç turizminin
gelişimini sağlayan önemli bir faktör de, dini mekânların ibadetlerin gerçekleştirilmesi
için kullanımı nedeniyle insanlar tarafından ziyaret edilmesidir. Bu bağlamda çalışma
sahası avantajlı durumdadır.
132
Siirt’i inanç turizmi açısından önemli kılan etkenler, burada yetişen önemli dini
şahsiyetler ve geride bıraktıkları eserlerdir. Özellikle bu şahsiyetlerin türbeleri yöreye
olan ilgiyi artırmıştır. Araştırma sahasında inanç turizmi açısından Ziyaret (Veysel
Karani) ve Aydınlar (Tillo) iki önemli merkezi oluşturur. Bu merkezlerde, çok sayıda
yapı ve yazılı eser bırakmış ve yöre ile bölgenin dinsel ve düşünsel yaşamına büyük
oranda katkı sağlamış iki önemli bilge insan yaşamıştır (Özgen, 2012: 255).
Dolayısıyla saha tarihi ve kültürel bakımdan büyük önem arz etmektedir. Siirt inanç
turizmine türbeleriyle katkı sağlayan bir yöredir. Bunların yanında dini inanç gereği,
yörede inşa edilmiş camiler, kiliseler inanç turizminin diğer kaynaklarını
oluşturmaktadır.
2.4.1.Siirt Kent Merkezinde Dini Yapılar
Araştırma sahasında en ünlü ve en büyük dini yapı Ulu Cami’dir. Selçuklu
dönemine ait bu yapı Anadolu’daki en eski çinili abidelerden biri olarak karşımıza
çıkar (Öztürk vd, 2005: 388). Siirt Ulu Cami’nin tek olan geometrik şekillerden oluşan
çini kaplamalı minaresi (Fotoğraf 91) ve Ankara Etnografya Müzesi’ne konulan,
Selçuklu ağaç oymacılığının güzel örneklerinden olan ceviz ağacından minberi
caminin ayırıcı özellikleridir. Günümüzde caminin hangi dönemde yapıldığı
konusunda kesin bilgi olmamakla beraber 523/1129 yılında inşa edildiği söylenebilir
(Atalay, 1946: 40; Öztürk vd, 2005: 388). Anadolu’nun en erken tarihli camilerinden
olan bu cami tarihsel turizmde olduğu kadar inanç turizmi için de büyük önem arz
etmektedir.
133
Fotoğraf 91: Siirt Ulu Camii
Şeyh Ebü’l Vefa Hz.’nin Türbesi Siirt merkezde kendi adı verilen caminin
bahçesinde bulunmaktadır (Fotoğraf 92). Ebü’l Vefa Hz. Abdülkadir Geylani
zamanında yaşamıştır (http://www.sidav.org.tr/index.php/ziyaretler-ve-turbeler).
İnanç turizmi bakımından önemlidir.
134
Fotoğraf 92: Şeyh Ebü’l Vefa Hz.’nin Türbesi
Şeyh Musa Hz. Türbesi Siirt Doğan Mahallesi’ndedir. Şeyh İlyas, Şeyh Naccar
ve Şeyh Türki’nin hocası olduğu söylenen Şeyh Musa’nın keramet sahibi biri olduğu
rivayet edilmektedir (http://www.sidav.org.tr/index.php/ziyaretler-ve-turbeler).
135
Fotoğraf 93: Şeyh Musa Hz.’nin Türbesi
Şeyh Zeynep Türbesi Siirt merkezindeki Aydınlar yolu üzerinde Zeyve
Mezarlığı karşısında bulunmaktadır. Türbede yatmakta olan Zeynebü’l Muhaddise
binti Süleyman bin Hibetullah, 1219 yılında Siirt’te doğmuş, 1306’da vefat etmiştir.
Zeynebül Muhaddise binti Süleyman bin Hibetullah, hadis âlimidir (Kalafat, 2006: 3).
Türbenin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Türbe
daha çok çocukları olmayanlar ve evlenmek isteyenler tarafından ziyaret edilmektedir.
Ziyarete gidenler türbenin hemen yanındaki ağaçlara bez bağlayarak veya bezden
beşik yaparak veli adına dua edip çocuk istemektedir (Fotoğraf 94). Şeyh Zeynep
Türbesi bakımsız bir durumdadır. Yetkili kurumlarca bakımının yapılması turizm için
önemlidir. 
2.4.2.Siirt Çevresinde İnanç Turizmi
Veysel Karani Hazretleri’nin Türbesi, Siirt yöresinde bulunan, inanç turizmi
açısından son derece önemli olan dini yapıdır (Fotoğraf 95). 1901 yılında inşa edilen
türbe, Siirt’ in Baykan İlçesi’nin Ziyaret beldesinde bulunmaktadır. 5-15 Mayıs günleri,
Veysel Karani’yi anma günü olarak kutlanmaktadır. Hz. Muhammed bir hadisinde
“Beni ziyaret etmek imkânına erişemediğinizde, kardeşim Veysel Karani’nin
mekânını ziyaret ediniz” söyleminden dolayı her yıl türbenin binlerce kişi tarafından
ziyaret edilmesi söz konusudur (Özgen, 2012: 255). Türbeyi yurt içi ve yurt dışından
özellikle İran’dan yıllık 200 bin kişi, özellikle cuma günleri 10.000 kişi ziyaret
etmektedir (Doğaner, 2013:343).
Veysel Karani Hazretleri, 555-560 yılları arasında Yemen’de doğmuş, Hz.
Muhammed’in vasiyeti üzerine ölümünden sonra hırkasının verildiği önemli dini bir
şahsiyettir. Peygamberimiz Efendimizi görme arzusu ile bilinen Veysel Karani
Hazretleri, Hz. Peygamber hayattayken Müslümanlığı kabul etmesine rağmen onunla
137
görüşememiştir. Hz. Ali’nin daveti üzerine Sıffin Savaşı’na katılan ve bu savaşta şehit
olan Veysel Karani’nin naaşının savaşa katılan üç kabile tarafından Şam, Yemen ve
Siirt Baykan’a götürüldüğü rivayet edilir (Özgen, 2012: 260). Veysel Karani’nin İran
ve Azerbaycan fetihlerine katılmış sefer dönüşü şehit olduğu bir başka rivayettir
(Kalafat, 2006:3). Selçuklu döneminde “cas” adı verilen yöresel bir harçla tavanı
kubbeli olarak inşa edilmiş olan türbe, 1967 yılında yıkılmış ve yerine yenisi
yapılmıştır (Siirt, 2007: 250).
Siirt ilinde koruma statülü alanlar arasında bulunan Veysel Karani Hazretleri
Tabiat Siirt İli Parkı, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu gereğince tescillenmiştir. Tabiat
Parkı toplam 19,3 ha. alan büyüklüğünde olup alt yapı çalışmaları devam etmektedir.
Fotoğraf 95: Veysel Karani Hazretleri türbesi
138
Şeyh Osman Türbesi Siirt’in Baykan İlçesine bağlı Ziyaret Beldesi’nde
bulunmaktadır. Siirt’e 40 km, Baykan ilçesine ise 8 km uzaklıktadır. Bir rivayete göre,
Veysel Karani Hazretleri’nin peşinden gelen Şeyh Osman, “Veysel Karani nerede
kalırsa, bende olduğu yerde kalayım “demiş ve şu an 200 metre arayla, mezarları
bulunuyor. Bir başka rivayete göre: Şeyh Osman; Veysel Karani Hazretleri ’nin
türbesini bulmak üzere, Irak’tan yola çıkar ve türbesinin bulunduğu yere geldiğinde;
karşısına kılık değiştirmiş olarak şeytan çıkar. Şeyh Osman’ın, Hz. Veysel Karani’nin
türbesinin nerede olduğunu sorusuna, şeytan türbenin bu civarda olmadığını, tam tersi
istikamete gitmesini gerektiği cevabını verir. Bunun üzerine, Şeyh Osman; türbenin
tam tersi istikamete doğru yola çıkarken, yorgunluktan, vefat eder ve vefat ettiği yerde,
bugün türbesinin bulunduğu yerde gömülür (Fotoğraf 96). Şeyh Osman Türbesi,
Veysel Karani Hazretleri’leri türbesi için gelenler tarafından ziyaret edilmektedir.
Fotoğraf 96: Şeyh Osman Türbesi
139
Siirt iline bağlı Aydınlar (Tillo) İlçesinde birçok türbe bulunmaktadır. Ancak
bunların en bilineni Erzurumlu İbrahim Hakkı ve hocası İsmail Fakirullah
Hazretlerinin mezarlarının yan yana olduğu türbedir. İsmail Fakirullah Hazretleri 1655
yılında doğmuş ve Arap kültüründen gelen bir âlimdir. İlim öğrenimine çocuk yaşta
başlayan ve yaşamı boyunca ilim tahsiline devam İsmail Fakirullah Hazretleri kurduğu
Uveysiyye Tarikatı doğrultusunda insanlara yol göstermiş ve önemli bilim adamları
yetiştirmiştir. 1734 yılında vefat ettiğinde, Sultan I. Mahmud’un fermanıyla,
defnedilmek üzere yapımına karar verilen büyük kubbeli türbenin inşasında öğrencisi
İbrahim Hakkı bizzat çalışmıştır (Özgen, 2012: 260). Bu türbede gerçekleşen en ilgi
çekici durum “Işık Hadisesi”dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın hocası İsmail
Fakirullah’ın mezarının başına, 21 Mart 23 Eylül tarihlerinde doğan yılın ilk güneşin
ışınlarını düşürmek için türbenin 3 km. doğusundaki tepeye küçük bir pencerenin yer
aldığı bir duvar örmüştür (Fotoğraf 98). Bu duvarın karşısına gelen kubbenin salon
hizasına düşen kapının üzerine ışığın içeri girmesini sağlamak amacıyla bir pencere
açtırarak ve yansımayı gerçekleştirmek için aynalı bir kule inşa etmiştir (Özgen, 2012:
260). Böylece belirtilen tarihlerde yeni doğan güneşin ilk ışınları ilçenin dışındaki
duvarın penceresinden yansıyarak türbenin başucunu aydınlatır (Fotoğraf 97). Bu ışık
mekanizması astronomi ve mimari açıdan büyük bilimsel bir çalışmanın sonucudur.
Bu ışık düzeni 1964 yılındaki restorasyon sırasında tahrip edilmiştir (Siirt, 2007: 51).
Ancak Kale-Minare-Türbe arasındaki “Işık Hadisesi”, Siirt Valiliğinin girişimleri ile
2010 yılında başlanan restorasyon çalışmaları sonucu eski durumuna getirilmiştir
(Sönmez, 2012:31). İsmail Fakirullah Hazretleri Türbesi ve bileşenleri (Işık Hadisesi,
türbeye ait kule ve duvar kalıntısı) 2015 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici
Listesi’ne alınmıştır. Işık Hadisesi’nin gerçekleştiği anı izlemek isteyen ziyaretçiler
için 21 Mart 23 Eylül tarihlerinde Siirt’in Tillo İlçesinde, Siirt Valiliği öncülüğünde
Tillo Kaymakamlığı ve Tillo Belediyesi tarafından etkinlikler düzenlenmektedir. Bu
etkinliklerde Işık Hadisesi meydanda kurulan dev ekrana yansıtılarak halkın izlemesi
sağlanmaktadır (Fotoğraf 99).
140
Fotoğraf 97: Işık Hadisesi ‘nin yaşandığı mekânlar (Kale, kule ve türbe)
Kaynak: https://www.memurlar.net/haber/735999/siirt-teki-isik-hadisesi-ne-bulut-…, 2018)
Fotoğraf 98: 21Mart ve 23 Eylül tarihlerinde Tillo’ya düşen ilk güneşi kapatmak için
yapılmış olan kale ve ışığın süzüldüğü penceresi
141
Fotoğraf 99: 21 Mart 23 Eylül tarihlerinde Işık Hadisesinin izlenmesi için yapılan
etkinlik
İsmail Fakirullah ilgili olan kuyu hadisesi (Şifalı Su Kuyusu) diğer önemli bir
olaydır. 48 yaşlarındayken, taziye için gittiği komşunun evinden dönerken evinin
avlusundaki susuz bir kuyuya düşmesi onun yaşamında bir dönüm noktasıdır. Çünkü
bu kuyuda velilik mertebesine ulaşmıştır. Sonrasında onu namazda göremeyip arayan
cemaat tarafından kuyudan çıkarılmıştır. İsmail Fakirullah düştüğünde kuru olan kuyu
günümüzde su ile doludur. Kuyudaki suyun şifalı olduğuna inanılması, Tillo’ya birçok
ziyaretçinin uğramasını sağlayan nedenlerden biridir.
İbrahim hakkı Hazretleri, İsmail Fakirullah Hazretlerinin yetiştirdiği büyük
âlimlerden biridir. 1703 yılında Erzurum’a bağlı Hasankale İlçesi’nde doğan İbrahim
Hakkı, babası Molla Osman gibi kendisi de Tillo’ya gelerek burada İsmail Fakirullah’ın
öğrencisi olmuştur (Siirt, 2007:251). Hocasından din ve doğa bilimlerini birlikte
öğrendiğinden ona iki kanatlı anlamına gelen “Zülcenaheyn” ünvanı verilmiştir. İsmail
Fakirullah’ın Uveysiyye Tarikatı’na katılmıştır. Hocasından din eğitimi ile birlikte
astroloji, tıp, anatomi, fizyoloji, coğrafya, psikoloji, edebiyat bilimleri ile ilgili bilgiler
142
edinmiş, dünya çapında tanınan bir âlimdir. 1780’de 77 yaşında ölmüş, kendi arzusu
üzerine İsmail Fakirullah için Tillo’da yaptırdığı türbeye defnedilmiştir (Fotoğraf
100). İslam ilim tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Marifetnâme İbrahim
Hakkı’nın en önemli eserlerinden biridir. Bilim, astronomi, anatomi, fizyonomi,
dilbilim, tıp, coğrafya, beden, tasavvuf, irfan, fıkıh, ahlâk, psikoloji, ilm-i simâ, felsefi
ve sosyolojik yaklaşımları içeren Marifetnâme yazıldığı dönemde, Osmanlı
coğrafyasında büyük bir heyecan oluşturmuş ansiklopedik bir kitaptır (Okumuş, 2008:
12). Hemen bütün temel bilimlerle ilgili bilgiler içermesi onu önemli kılmıştır.
Marifetnâme ile birlikte birçok eseri vardır. Dolayısıyla hem İslam ilmi hem bilim
bakımından önemli şahsiyetlerin mezarlarının bulunduğu bu türbe yöredeki inanç
turizminin önemli bir kaynağını oluşturur. Değerli kitaplarla, düşünüre ait çeşitli
eşyaları, torunları kendilerine ait büyük bir odayı müzeye çevirerek burada
sergilemektedirler. İbrahim Hakkı’ya ait özel eşyalar ve diğer eşyaların sergilendiği
Müze Ev’e ilgisi, ziyaretçi sayısını artırmıştır.
Fotoğraf 100: İsmail Fakirullah Hazretleri ve İbrahim hakkı Hazretleri’ne ait Türbe
143
Sultan Memduh Türbesi Tillo merkezde yüksek bir alanda yer almaktadır. 1761
senesinde doğan Sultan Memduh Hazretleri de yine Tillo (Aydınlar) ilçesinde yaşamış
İsmail Fakirullah Hz.’nin torunudur (Sancar, 2005: 106-117). Hocası İbrahim Hakkı
Hz.’nden sarf, nahiv, hadis, tefsir ve fıkıh gibi pek çok dini ilimleri öğrenen Sultan
Memduh evliya olmanın yanı sıra hem âlim hem sanatkârdı (Sancar, 2005: 106-117).
Sultan Memduh’un 45000-47000 beyitlik divanının (Sultan Memduh Divanı)
Mevlana’nın Mesnevisi kadar önemli olduğu belirtiliyor (Doğaner, 2013: 343).
Tarikatı, dedesi Şeyh İsmail Fakirullah Hz.’nin ”Uveysiyye” tarikatına dayanan Sultan
Memduh’un zevcesi Zemzem’il Hassa da, kendisi gibi velayet makamına ulaşmış
önemli biridir (http://www.sidav.org.tr/index.php/ziyaretler-ve-turbeler). Hocası
İbrahim Hakkı Hz. tarafından “Memduh” yani “Övülmüş” lakabını alacağı
müjdelenen Sultan Memduh Hz. 1847 senesinde vefatının ardından, 1830 yılında oğlu
için yaptırmış olduğu türbede oğlunun yanına defnedilmiştir (Sancar, 2005: 106-117).
Caminin taş işçiliğinin nadir örneklerinden olan işlemeli giriş kapısı ilgi çekicidir.
Diğer metal kapının üzerindeki geometrik ve yazı süslemeleri de dikkat çekicidir.
Ayrıca Sultan Memduh’un sandukasına çevrilen parmaklığın iki başında biri cennet
diğeri ise cehennemi temsil eden iki küre bulunmaktadır. Siirt’te her yıl anma
etkinlikleri düzenlenmektedir. Bölgenin inanç turizmi için oldukça önemli bir âlimdir.
Zemzem’il Hassa 1765 yılında doğmuş ve 1852 vefat etmiş olan Tillo
dergâhlarında yetişen en büyük kadın velidir
(http://www.tillovakfi.org/2016/12/13/zemzemil-hassa-hazretleri/). Sultan Memduh
Hz.’nin eşi olan Zemzem’il Hassa, Şairdir ve kendine ait Divan adlı eseri
bulunmaktadır (http://www.tillovakfi.org/2016/12/13/zemzemil-hassa-hazretleri/).
Kabri Tillo’da Sultan Memduh Hz. Türbesi’nde bulunmaktadır (Fotoğraf 101).
144
Fotoğraf 101: Sultan Memduh Hazretleri ve Eşi Zemzem’il Hassa’ya ait Türbe
Şeyh Muhammed Hazîn-i Firsâfî Siirt Aydınlar (Tillo) ilçesine 8 km
uzaklıktaki Dereyamaç (Firsâf) Köyü’de yaşamış ve yine türbesi burada bulunan
büyük bir âlimdir. Şeyh Muhammed Hazîn-i Firsâfî daha çok Şeyhu’l-Hazîn lakabı ile
anılmakta ve bilinmektedir. Abdulkâdir-i Geylânî neslinden olan Şeyh Muhammed
Hazîn-i Firsâfî, 1816 yılında Siirt’e bağlı Firsâf Köyü’nde doğup, 1892 yılında (76
yaşında) vefat etmiştir (Baz, 2015: 91-96). Şeyhu’l-Hazîn Medrese tahsilini Molla
Halîl-i Siirdî’nin yanında yapan, daha sonra bir süre Mardin’de Kâsımiye
Medresesi’nde okuyan ve son olarak da Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin halîfelerinden
Şeyh Osman Sirâceddîn-i Tavîlî’nin yanında tasavvufî eğitimini tamamlayıp ve 1844
yılında icâzet aldı (Baz, 2015: 89). Ayrıca birçok kerametinin olduğu söylenen Firsâfî
önemli bir âlim, şâir ve sûfîdir. Şeyh Muhammed Hazîn-i Firsâfî’nin şiir şeklinde
Arapça ve Kürtçe yazılmış çok sayıda eseri bulunmaktadır. Her yıl yüzlerce kişi
tarafından ziyaret edilen türbesi inanç turizminin önemli kaynaklarındandır. Ayrıca
Şeyhu’l-Hazîn’in kabrinin bulunduğu türbedeki asırlık ağaç ilgi çekicidir. Ağacın
145
gövdesi türbenin duvarından geçmekte ve dalları yapının kubbesine kadar
uzanmaktadır (Fotoğraf 102).
Fotoğraf 102: Şeyh Muhammed Hazîn-i Firsâfî’ye ait Türbe
146
Şeyh Yusuf Türbesi, Tillo merkezde, Şüheda Camii’nin avlusunda
bulunmaktadır. Üzerinde kitabe bulunmayan türbe, kullanılan malzeme ve inşa tekniği
bakımından XVIII-XIX yy da yapılmış olduğu tahmin edilmektedir (Boran vd, 2013:
93). Önemli bir diğer dini şahsiyet olan Şeyh Hamza El-Kebir’in oğludur
(http://www.tillovakfi.org/2016/12/13/seyh-hamza-el-kebir-hazretleri/). Türbe inanç
turizmi açısından önemlidir.
Şeyh Mücahid Hz. Türbesi Tillo merkezde, mezarlıkta bulunmaktadır. Asıl adı
İbrahim olan Şeyh Mücahid Hz. Şeyh Hamza el-Kebir’in oğlu olup, doğum tarihi
bilinmemekle birlikte Tillo’da dünyaya gelmiş ve babası gibi Velayet Makamı’na
yükselmiştir (http://www.tillo.gov.tr/seyh-ibrahim-el-mucahit-hazretleri). Babasından
önce 1262 tarihinde vefat eden Şeyh Mücahid Hz.’nin türbesini babası tarafından inşa
edilmiştir (Boran vd, 2013: 102). İbrahim Hakkı Hz. eserlerinde, Şeyh Mücahid
Hz.’lerinin çok sayıdaki kerametlerinden bahsetmiştir (http://www.tillo.gov.tr/şeyhibrahim-el-mucahit-hazretleri). Tillo’da yetişen önemli âlimlerden biri olan Şeyh
Mücahid Hz.’nin türbesi turizm açısından dikkat çekicidir (Fotoğraf 103).
Fotoğraf 103: Şeyh Mücahid Hz. Türbesi
147
Şeyh Hamza el-Kebir Türbesi, Tillo merkezindeki mezarlığın içinde
bulunmaktadır. Doğum tarihi bilinmemektedir. Hıms Vilayeti’ne bağlı Tedmur
denilen yerden gelen Şeyh Hamza el-Kebir’in soyu büyük sahabi Halid Bin Velid’e
dayanır (http://www.tillovakfi.org/2016/12/13/seyh-hamza-el-kebir-hazretleri/).
Tarikatı “Hamzaviyye” tarikatı olan Şeyh Hamza el-Kebir “Kutb’ul Aktab” makamına
ulaşmış, Tillo’nun önemli dini şahsiyetlerinden biridir
(http://www.sidav.org.tr/index.php/ziyaretler-ve-turbeler). Şeyh Hamza el-Kebir’in
sahip olduğu 12 erkek çocuğu da Velayet Makamı’na ulaşmışlardır
(http://www.tillovakfi.org/2016/12/13/seyh-hamza-el-kebir-hazretleri/). 1271 yılında
vefat eden Şeyh Hamza el-Kebir’in günümüzdeki türbesi ancak 18.-19 yy’da inşa
edildiği düşünülmektedir (Boran vd, 2013: 106; Fotoğraf 104)
Fotoğraf 104: Şeyh Hamza el-Kebir Türbesi
148
Abdurrahman b. Avf’ın kabri, Pervari’ye bağlı Yukarı Balcılar Köyü’nde,
ziyaret alanında bulunmaktadır. Abdurrahman b. Avf (ö. H.32/ M. 652) Hz.
Peygamber’e ilk iman eden ve cennetle müjdelenen on sahabiden biridir. Hz.
Peygamberle birlikte bütün savaşlara katılmış ve Uhud Savaşı’nda binlerce yara almış,
hatta ayağındaki yaralar sebebiyle topal kalmıştır. Abdurrahman b. Avf, vefatında
Peygamberi kabre indiren dört sahabiden biridir. Hem cahiliye döneminde, hem de
İslam devrinde ticaret ile uğraşarak büyük bir mal varlığı edinen Abdurrahman b. Avf,
servetini Allah yolunda harcamaktan çekinmemiştir. İlgili kaynaklarda, vefat yeri ve
türbesinin Medine olduğu söylenmekle birlikte, Abdurrahman b. Avf’ın mezarının
Pervari’ye bağlı Yukarı Balcılar Köyü’nde olduğu da rivayet edilmektedir (Boran vd,
2009: 149, Önkal, 1988: 156-157). Bölgenin önemli ziyaret alanlarından biri olan
kabrin etrafı, kırma taş malzemeyle örülmüştür. Son zamanlarda yapılan onarımlarla
da özgünlüğünü kaybetmiştir (Fotoğraf 105). Günümüzde Abdurrahman b. Avf’ın
kabri bölgenin inanç turizmi açısından büyük bir öneme sahiptir.
Fotoğraf 105: Abdurrahman b. Avf’ın Kabri ve Kitabesi
149
Hz. Ali’nin neslinden Muhammed Bin Hanife’nin kabri ise Pervari İlçesinin
Taşlı Köyü’nün Ördekli Mezrası’nda bulunmaktadır. Yerleşim alanı dışında meşe
ağaçlarının altında bulunan kabrin etrafı, kırma taş malzemeyle çevrelenmiştir. Kabrin
baş şahidesinde Arapça yazılmış kitabede, kabrin Hz. Ali soyundan Ali oğlu
Muhammed’e ait olduğu, ayak şahidesindeki kitabede ise mezartaşının, bölgenin beyi
Salih Bey tarafından kabir sahibine saygı ve ta’zim amacıyla H.1214 /M.1799 yılında
diktirildiği, taş ustasının İsmail Fakirullah’ın torunu Hasan olduğu belirtilmektedir
(Boran vd, 2009: 156). Muhammed Bin Hanife’nin kabri olarak kabul gören türbe de
her yıl Mart ayının son üç gününde yapılan anma etkenliklerine yaklaşık 10 bin kişi
katılmaktadır (Doğaner, 2013: 343).
Deyr Mir Yakup Manastırı turizm açısından değerlendirilebilecek dini
yapılardan biridir. Siirt’in güney batısında Deyr adı verilen sahada yer alır. Siirt
merkezine yaklaşık 6 km uzaklıktadır. Manastıra ait kitabe çalındığından, bu yapının
tarihi hakkında tam bir bilgi bulunmamakta, ancak plan ve malzeme bakımından XVII.
yüzyılın ortalarına tarihlemek mümkündür (Boran vd, 2001: 22). 16. ve 17.yüzyıllarda
önemli bir Doğu Süryani merkezi olarak bilinen manastır, yöredeki dini ve sivil
mimari yapılarıyla kullanılan malzeme (cas harcı) ve inşa tekniği açısından büyük
benzerlik gösterir (Siirt Valiliği, t.y.:33). Ana kilise, keşiş odaları, kütüphane,
yemekhane ve misafirhaneden oluşan manastırın ancak bir bölümü kalıntı olarak
günümüze kadar varlığını koruyabilmiştir (Fotoğraf 106). Ayrıca manastır Siirt’in
fıstık ve nar bahçelerinin bulunduğu Botan Çayı’na hâkim bir tepe üzerinde bulunan
konumu ile de doğa turizmi bakımından dikkat çekicidir.
150
Fotoğraf 106: Deyr Mir Yakup Manastırı
151
Hadrianus Kilisesi, Siirt’in güney batısında, şehir merkezine yaklaşık 3 km
uzaklıkta, Deyr Mir Yakup Manastırı’na yakın bir konumda bulunan önemli bir turizm
kaynağıdır. Kilisenin ana duvarlarının büyük kısmı günümüze kadar sağlam ulaşmakla
birlikte, kilisenin giriş kısmı, kuzey ve batı kenarları neredeyse tamamen yıkılmış
durumdadır (Fotoğraf 107). Kilise doğrudan dışarı ile bağlantılı nef ve neften kapı
açıklığıyla geçilen bema bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır (Boran vd,
2001: 22). Moloz taşlarla örülmüş duvarlarının üzeri sıvanarak inşa edilmiş yapı
gönünüm bakımından oldukça sadedir. Hadrianus Kilisesi, tarihsel ve inanç turizmi
bakımından önemli bir potansiyele sahiptir.
Fotoğraf 107: Hadrianus Kilisesi
152
İslam dinine mensup insanlar için Siirt ve çevresi önemli bir merkezdir. Bu
sahada kültür turizmi kadar inanç turizmi içinde önemli yapılar vardır. Bin yıldan fazla
bir tarihe sahip olan Türk-İslam kültürüne ait dini eserleri açısından ve burada yaşamış
olan önemli dini şahsiyetler nedeniyle inanç turizminin gelişimine önemli katkıları
olmuştur. Araştırma sahası geçmişte çok sayıda dini inanca ev sahipliği yapmışsa da
İslam dini daha geniş kitleye sahip olmuş ve günümüzde de en yaygın dini inanç olarak
varlığını korumaktadır.
Yukarıda da belirtildiği gibi Siirt yöresinde İslam dini açısından önemli olan
tarihi ve turistik yapılar oldukça fazladır (Şekil 10). Ancak bunlar arasında Veysel
Karani Hz. türbesi ve İsmail Fakirullah ve İbrahim Hakkı hazretlerinin yan yana
bulunduğu türbe en önemli olanlarıdır. Dolayısıyla bu mekânlar her yıl binlerce yerli
ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. 2.5.Siirt Mutfağı ve Turizm
İnsan yaşamının önemli ve ayrılmaz bir parçasını oluşturan yemek ve mutfak
kültürü son yılarda turizm araştırmaları için büyük bir tema olarak ortaya çıkmıştır.
İnsanların yiyecek ve içecek ihtiyaçlarının sonucunda ortaya çıkan gastronomi
faaliyetleri turizm sektörü ile önemli bir bütünlük oluşturmaktadır.
İnsanların turizmde beklentilerinin değişmesi ve yeni ürünler deneyimlemek
istemeleri bu turizm türünü önemli kılmıştır. Nitekim bu konuda yapılan araştırmalar,
turistlerin tatillerini özgün ve otantik hale getiren özel yerel ürünleri denemeyi sürekli
tercih ettiklerini göstermektedir (Şerbetçi, 2011: 61). Gerçekten de yöresel mutfaklar,
geçmişi yansıtan önemli bir kültür unsuru olarak turistler tarafından her zaman talep
görmüştür. Ayrıca gastronomi turistik yerlerin pazarlanmasında büyük bir rol
oynamıştır (Kesici, 2012: 35).
Mutfak turizmindeki yiyecekler, kültürel deneyimlerin bir aracı olarak
görülüyor; buna göre, “mutfak turizmi”, yiyecek aktiviteleri ve bunun sonucu olarak
ortaya çıkan kültürel tüketim deneyiminin yanı sıra bireyin katılımının ardındaki
arzusu ile tanımlanmaktadır (Ellis vd, 2018: 253). Başka bir tanımı ise “Gastronomi
turizmi, ana motivasyon kaynağı özel bir yemeğin tadımı veya bir yemeğin üretim
aşamalarını görmek amacıyla, yöresel veya kırsal alanları, yiyecek üreticilerini,
restoranları, yemek festivallerini ve özel alanları ziyaret etmektir” (Zengin vd, 2014:
513). Ayrıca gastronomi turizmi restoran ve otellerde turistler için yemeklerin
hazırlanması yerine, yerel yiyecek ve içeceklerle ilgili deneyim yaşamak amacıyla
turistlerin seyahat etmesidir (Zengin vd, 2014: 513). Yerel bir pastane, tarihi bir
sokakta yer alan dondurmacı veya sadece yerel halkın bildiği adı duyulmamış bir
cadde de yer alan bir mekân mutfak turizminin odağını oluşturabilir (Aksoy & Sezgi,
2015: 80).
Yemek kültürünün çeşitlenmesinde ve özelleşmesinde ana etkeni içinde
bulunulan kültürel- coğrafi- ekolojik- ekonomik yapı ve tarihsel sürecin bütünleşmesi
oluşturmaktadır (Kesici, 2012: 34). Nitekim araştırma sahasının çeşitli uygarlıklara ev
sahipliği yapması, çok kültürlü yapısı ve etnik farklılıklar yemek kültürünün
çeşitlenmesinde etkili olmuştur. Özellikle çalışma sahasında Araplar, Kürtler,
155
Ermeniler ve Türklerin birlikte yaşayarak kültürel etkileşimi gerçekleştirmeleri kent
mutfağının zenginleşmesine önemli katkı sağlamıştır. Ayrıca çalışma sahasının
bulunduğu coğrafi çevre koşullarının yemek kültürüne etkisini görmek mümkündür.
Nitekim kent halkı yemeklerinde iklim, tarım ve coğrafya nedeniyle bulgur, pekmez,
sumak ve kavurmayı sıklıkla kullanmıştır (Tunç, 2015: 15). Malzemeler çoğunlukla
yöreden temin edilir. Özel günler ve yemek ilişkisi bakımından da Siirt çevresinde
önemli geleneklerle karşılaşılır. Örneğin; kandil gecelerinde Siirt’in özel tatlılarından
olan aside ve selme yapılır ve ekmek üzerine konulup dağıtılırdı (Tunç, 2015: 15).
Siirt’te yemek kültürü kendine özgü özellikler gösterir. Bu yemeklerin başında
şunlar gelmektedir: büryan (perive), perde pilavı, içli köfte (kitel), bumbar dolması
(cokat), ekşili sumaklı dolma, Siirt köftesi, sarmısaklı köfte, ayranlı yarma ve Siirt zırh
kebabı. Tatlı türleri olarak ise aside, rayoşul meketip, varak kek, imçerket öne
çıkmaktadır.
Büryan (Perive), Siirt mutfağının en popüler ve kente gelen turistler tarafından
en çok talep gören ürünüdür. Yöreye has yapım teknikleri ile pişirilen büryan kebabı
yöre turizminde oldukça önemli bir etkiye sahiptir (Fotoğraf 108). Siirt kent
merkezinde 10 civarında büryan lokantası bulunmaktadır.
Fotoğraf 108:Büryan (Perive)
156
Perde pilavı yörenin turistler tarafından en çok tercih edilen ünlü yemeklerden
bir diğeridir. Yöre için kültürel anlamda çok önemli mesajlar içeren bu yemeğin onuru
ve özgürlüğü simgelemesi dikkat çekicidir (Aksoy & Sezgi, 2015: 85). Kendine has
bakır perde pilavı tenceresi, yapım tekniği ve süslemesiyle yöre turizminin önemli bir
kaynağıdır (Fotoğraf 109). Siirt kent merkezinde 13 civarında lokantada perde pilavı
bulunmaktadır.
Fotoğraf 109: Perde Pilavı
Siirt mutfağının turistik potansiyel oluşturan diğer önemli ürünleri ise içli köfte
(kitel), bumbar dolması (cokat), ekşili sumaklı dolma, Siirt köftesi, sarmısaklı köfte,
ayranlı yarma ve Siirt zırh kebabı da lezzetleri ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Siirt
kent merkezinde 13 civarında lokantada bu yemeklerin çoğunu bulmak mümkündür.
157
Fotoğraf 110: İçli Köfte (Kitel)
Fotoğraf 111: Bumbar Dolması (Cokat)
158
Fotoğraf 112: Ekşili Sumaklı Dolma
Siirt mutfağı yemek ve tatlı çeşitliliği açısından zengin olmakla birlikte
turistlerin çoğu ürünü bulması mümkün değildir. Çünkü bu yemek ve tatlı çeşitlerinin
çoğu restoranlarda yapılmamaktadır. Bu yemeklerin artık sadece evlerde pişmesi
tanıtımını güçleştirmektedir.

2.5.Siirt Mutfağı ve Turizm İnsan yaşamının önemli ve ayrılmaz bir parçasını oluşturan yemek ve mutfak kültürü son yılarda turizm araştırmaları için büyük bir tema olarak ortaya çıkmıştır. İnsanların yiyecek ve içecek ihtiyaçlarının sonucunda ortaya çıkan gastronomi faaliyetleri turizm sektörü ile önemli bir bütünlük oluşturmaktadır. İnsanların turizmde beklentilerinin değişmesi ve yeni ürünler deneyimlemek istemeleri bu turizm türünü önemli kılmıştır. Nitekim bu konuda yapılan araştırmalar, turistlerin tatillerini özgün ve otantik hale getiren özel yerel ürünleri denemeyi sürekli tercih ettiklerini göstermektedir (Şerbetçi, 2011: 61). Gerçekten de yöresel mutfaklar, geçmişi yansıtan önemli bir kültür unsuru olarak turistler tarafından her zaman talep görmüştür. Ayrıca gastronomi turistik yerlerin pazarlanmasında büyük bir rol oynamıştır (Kesici, 2012: 35). Mutfak turizmindeki yiyecekler, kültürel deneyimlerin bir aracı olarak görülüyor; buna göre, “mutfak turizmi”, yiyecek aktiviteleri ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan kültürel tüketim deneyiminin yanı sıra bireyin katılımının ardındaki arzusu ile tanımlanmaktadır (Ellis vd, 2018: 253). Başka bir tanımı ise “Gastronomi turizmi, ana motivasyon kaynağı özel bir yemeğin tadımı veya bir yemeğin üretim aşamalarını görmek amacıyla, yöresel veya kırsal alanları, yiyecek üreticilerini, restoranları, yemek festivallerini ve özel alanları ziyaret etmektir” (Zengin vd, 2014: 513). Ayrıca gastronomi turizmi restoran ve otellerde turistler için yemeklerin hazırlanması yerine, yerel yiyecek ve içeceklerle ilgili deneyim yaşamak amacıyla turistlerin seyahat etmesidir (Zengin vd, 2014: 513). Yerel bir pastane, tarihi bir sokakta yer alan dondurmacı veya sadece yerel halkın bildiği adı duyulmamış bir cadde de yer alan bir mekân mutfak turizminin odağını oluşturabilir (Aksoy & Sezgi, 2015: 80). Yemek kültürünün çeşitlenmesinde ve özelleşmesinde ana etkeni içinde bulunulan kültürel- coğrafi- ekolojik- ekonomik yapı ve tarihsel sürecin bütünleşmesi oluşturmaktadır (Kesici, 2012: 34). Nitekim araştırma sahasının çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapması, çok kültürlü yapısı ve etnik farklılıklar yemek kültürünün çeşitlenmesinde etkili olmuştur. Özellikle çalışma sahasında Araplar, Kürtler, 155 Ermeniler ve Türklerin birlikte yaşayarak kültürel etkileşimi gerçekleştirmeleri kent mutfağının zenginleşmesine önemli katkı sağlamıştır. Ayrıca çalışma sahasının bulunduğu coğrafi çevre koşullarının yemek kültürüne etkisini görmek mümkündür. Nitekim kent halkı yemeklerinde iklim, tarım ve coğrafya nedeniyle bulgur, pekmez, sumak ve kavurmayı sıklıkla kullanmıştır (Tunç, 2015: 15). Malzemeler çoğunlukla yöreden temin edilir. Özel günler ve yemek ilişkisi bakımından da Siirt çevresinde önemli geleneklerle karşılaşılır. Örneğin; kandil gecelerinde Siirt’in özel tatlılarından olan aside ve selme yapılır ve ekmek üzerine konulup dağıtılırdı (Tunç, 2015: 15). Siirt’te yemek kültürü kendine özgü özellikler gösterir. Bu yemeklerin başında şunlar gelmektedir: büryan (perive), perde pilavı, içli köfte (kitel), bumbar dolması (cokat), ekşili sumaklı dolma, Siirt köftesi, sarmısaklı köfte, ayranlı yarma ve Siirt zırh kebabı. Tatlı türleri olarak ise aside, rayoşul meketip, varak kek, imçerket öne çıkmaktadır. Büryan (Perive), Siirt mutfağının en popüler ve kente gelen turistler tarafından en çok talep gören ürünüdür. Yöreye has yapım teknikleri ile pişirilen büryan kebabı yöre turizminde oldukça önemli bir etkiye sahiptir (Fotoğraf 108). Siirt kent merkezinde 10 civarında büryan lokantası bulunmaktadır. Fotoğraf 108:Büryan (Perive) 156 Perde pilavı yörenin turistler tarafından en çok tercih edilen ünlü yemeklerden bir diğeridir. Yöre için kültürel anlamda çok önemli mesajlar içeren bu yemeğin onuru ve özgürlüğü simgelemesi dikkat çekicidir (Aksoy & Sezgi, 2015: 85). Kendine has bakır perde pilavı tenceresi, yapım tekniği ve süslemesiyle yöre turizminin önemli bir kaynağıdır (Fotoğraf 109). Siirt kent merkezinde 13 civarında lokantada perde pilavı bulunmaktadır. Fotoğraf 109: Perde Pilavı Siirt mutfağının turistik potansiyel oluşturan diğer önemli ürünleri ise içli köfte (kitel), bumbar dolması (cokat), ekşili sumaklı dolma, Siirt köftesi, sarmısaklı köfte, ayranlı yarma ve Siirt zırh kebabı da lezzetleri ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Siirt kent merkezinde 13 civarında lokantada bu yemeklerin çoğunu bulmak mümkündür. 157 Fotoğraf 110: İçli Köfte (Kitel) Fotoğraf 111: Bumbar Dolması (Cokat) 158 Fotoğraf 112: Ekşili Sumaklı Dolma Siirt mutfağı yemek ve tatlı çeşitliliği açısından zengin olmakla birlikte turistlerin çoğu ürünü bulması mümkün değildir. Çünkü bu yemek ve tatlı çeşitlerinin çoğu restoranlarda yapılmamaktadır. Bu yemeklerin artık sadece evlerde pişmesi tanıtımını güçleştirmektedir. 2.6.Turistik Ürünler Siirt’in turistik ürünleri el sanatları olarak Siirt Battaniyesi, bakır kaplar, tarım ürünleriyle ilgili olarak Siirt Fıstığı, Tayfi Üzümü, Zivzik Narı, arıcılık mahsulü olarak Pervari Balı, orman ürünlerine bağlı olarak Bıttım Sabunu’dur. Turistik el sanatlarının kültürel turizmin geliştirilmesine ve sürdürülmesinde önemli bir payı vardır. Küreselleşen dünyada, geçmiş medeniyetlere ait kalıntılarla birlikte, yaşam biçimleri, müzik ve eğlence türleri gelenek ve görenekler, el sanatları, festivaller, yemek türleri ve alışkanlıkları dünya turizminde giderek önemi artan öğelerdir (Emekli, 2006: 56). Turistik ürün tasarımında kültürel öğelerin kullanımı 159 özgünlük ve kalite sağlamakta ayrıca özgünlük arayışı içerisinde olan turistlerin deneyimine kültürel motifler ekleyerek ziyaret deneyimini zenginleştirmektedir (Öter, 2010: 175). Özellikle el sanatları bu hususta en dikkat çekici öğelerden olup, turistlerin alışverişlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Kentleşme ve sanayileşme ile yok olmaya başlayan el sanatları ürünleri, turizmle birlikte yeniden önem kazanmıştır. El sanatları ait oldukları yörenin kültürünü yerli ve yabancılara tanıtmak, geçmişe ve geleceğe sahip çıkmak ve koruma hususunda büyük fayda sağlamaktadır. Bu açıdan Siirt avantaj sahibidir. Yöre halkı tarafından tiftikle işlenen Siirt Battaniyesi, heybe, seccade ve günümüzde talep üzerine sergi, manto, başlık, atkı, çanta, turistik heybe, kırlent, divan örtüsü ve çeşitli süs eşyaları kent turizmine büyük katkı sağlamaktadır. Siirt battaniyesi dokumasında kullanılan farklı renklerin uyumu ve kullanılan el dokuma tezgâhları ilgi çeken geleneksel el sanatlarının başında gelmektedir. Tiftikten üretildiği için insan sağlığına yararlı olan bu ürün eskiden daha sade motiflerle dokunurken günümüzde ince ayrıntılı resimlere kadar yazılı ve desenli motifler kullanılması dikkat çekicidir (Fotoğraf 114). Bu battaniyelerin yapımında, başta Ankara olmak üzere İç Anadolu Bölgesi’nde ve Siirt, Mardin, Şırnak ve Van illerinde de yetiştiriciliği yapılan tiftik keçisinin (Ankara keçisi) (Doğanay & Çavuş 2016: 189) yapağı kullanılmaktadır. Beyaz, siyah, kahverengi, sansar ve devetüyü gibi renklerden oluşan tiftik eğrilmek suretiyle ince iplikler haline getirilip, pamuk ipliklerin arasından mekik yoluyla geçirilerek dokunur. Dokuma işlemlerinden sonra ise çeşitli işlemlerden geçirilir (Fotoğraf 113). Siirt Battaniyesi Türk Standartları Enstitüsü tarafından 1977 yılında tescil edilmiştir. Turistik çevrelerde geniş bir pazar imkânına sahip olan Siirt Battaniyesinin üretiminde Siirt Üniversitesi Siirt ve Yöresi El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi aktif rol oynamaktadır. 160 Fotoğraf 113: Siirt Battaniyesi Fotoğraf 114: Siirt’in tiftikle dokunan diğer ünlü mamulleri 161 Siirt kilimleri turizm açısından önemli diğer bir üründür. Siirt’te kilim dokumacılığı oldukça gelişmiş bir el sanatıdır. Siirt kilimlerinde bulunan desenler, Siirt insanının yaşam şeklini, gelenek ve göreneklerini, inanışlarını, bölgenin bitki örtüsünü yansıtması ve her birinin sahip olduğu isimleriyle dikkat çekicidir (Fotoğraf 115). Tamamen kök boyalarla renklendirilen ipliklerin yöresel motiflerle el tezgâhlarında dokunmasıyla üretilen kilimler yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Belli başlı Siirt kilimleri şunlardır: Armoni, Avşar Güzeli, Başaklı, Belirli, Boynuzlu Yanış, Canbezer, Çitimeli, Çomçalı, Damalı, Ejderli, Eli Belinde, Gülsar, Halaylı, Hayat Ağacı, Kahküllü Kız, Karabağ, Kervan Yolu, Kırk Göbek, Koç Boynuzu, Kuşlu, Mezar Taşı, Muskalı, Nazarlık, Pıtıraklı, Saç Bağı, Sandıklı ve Seleser (Siirt Valiliği, t.y.). Fotoğraf 115: Siirt kilimi 162 Bakırcılık Anadolu’nun çoğu kentinde olduğu gibi Siirt’te de varlığını koruyan önemli bir el sanatıdır. Ancak günümüzde bakırcılık, fazla emek ve zaman istemesi ve bunun karşılığında üretim miktarının az olması, ürünlerin az gelir getirmesi ve günlük hayatta kullanılan bakır eşyaların yerini çelik, cam, plastik vb. ürünlere bırakması Anadolu’da birçok yerde olduğu gibi Siirt’te önemini kaybetmeye başlamıştır. Önemli bir tarihi geçmişe sahip olan bakırcılık sanatının yaşatılması, sürdürülmesi ve bu kültürel mirasın korunmasında turizm oldukça önemli bir faktördür. Büyük bir beceri ve uzmanlık isteyen Bakır işlemeciliği çeşitli eşyalarda kullanılarak turistlerin ilgisini çekmekte ve ürünlerin pazarlanmasında önemli rol oynamaktadır. Çalışma sahasında bakır rezervlerinin varlığından ötürü bakır işlemeciliği kentte yaygın bir el sanatıdır. Siirt’teki eski bir geçmişi olan Bakırcılık, Siirt merkezde şehrin kendi adıyla anılan çarşısında (Siirt Bakırcılar Çarşısı) yıllardır varlığını sürdürmektedir. Bu çarşıda tencere, kazan, güğüm, tas, cezve gibi eşyalar yapılmakta ve bu eşyalarda (özellikle de hamam taslarında) özgün motifler kullanılmaktadır (Fotoğraf 116). Fotoğraf 116: Siirt’te Bakırcılık 163 Siirt fıstığı diğer önemli turistik ürünlerden biridir. Siirt fıstığı, doğal olarak yetişen menengiç (bıttım) ağaçlarının aşılanmasıyla elde edilmiş ve içerdiği yüksek protein miktarı ile insan sağlığına oldukça faydalı bir üründür (Fotoğraf 117). Diğer fıstık çeşitlerine göre daha iri taneli oluşu ve tadındaki farklılıklardan dolayı çoğunlukla çerez olarak tüketilmektedir (Fotoğraf 118). Türk Patent Enstitüsü tarafından 2003 yılında tescil edilen Siirt fıstığı, yıllık ortalama 15 bin ton üretimle yurtiçi ve yurtdışı pazarlarında yer edinmiş turistik değeri yüksek ürünlerin başında gelmektedir. Her yıl kent merkezinde düzenlenen Siirt Fıstığı Teşvik ve Bal Festivali (14-20 Eylül) ürünün sürdürülmesi ve tanıtımında önemli rol oynamaktadır. Fotoğraf 117: Menengiç ağacı 164 Fotoğraf 118: Siirt Fıstığı Pervari balı katkı maddeleri kullanılmadan sadece doğal bitki örtüsünden kaynağını alan organik bir üründür. Özellikle Pervari mevkiinde bulunan Herekol Dağı eteklerinde Çemikare Yaylasında bölgeye özgü çok sayıda bitki türünden insan müdahalesi olmadan, doğal olarak arıların ürettikleri özel karakovan balıdır (Fotoğraf 119). Türkiye’deki en iyi balları arasında yer alan Pervari balı sağlık ve şifa açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle Osmanlı mutfağında kullanıldığı bilinmektedir. 2003 yılında Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil edilen ürün turistler tarafından büyük talep görmektedir. 165 Fotoğraf 119: Pervari Balı Turizm için ilgi çekici olan diğer ürün Zivzik narıdır. Zivzik narı adını yetiştiği Şirvan ilçesine bağlı Zivzik (Dişlinar) Köyünden almaktadır. Zivzik narı bol sulu, mayhoş aromalı ve aylarca bozulmadan dayanabilen endemik bir türdür (Fotoğraf 120). Fotoğraf 120: Zivzik Narı 166 Tayfi üzümü, çalışma sahasının dolgun taneleri ve lezzeti ile dikkat çeken bir ürünüdür (Fotoğraf 121). Köklü ve zengin bir bağcılık kültürüne sahip olan Siirt ili ve çevresinde 33 üzüm çeşidi (Tayfi, Sinciri, Binetati, Gozane, Veledizzine, Karrot, Çiçikenator, Gadüv, Meyan, Bağılti, Reşealye, Kıtılnefs, Turture, Besirane, Düvrevi, Rütik, Spiyo, Mevazer, Gevre, Memkyeyşo, Hacimendidi, Mıvageş, Polati, Boğa, Cevzane, Silopi, Heseni, Emiri, Şevkeye, Aşkar, Keşirte, Meymezeynep) bulunmaktadır (Erez vd, 2017: 35). Bu üzüm çeşitlerinin her biri farklı tat ve özelliklere sahiptir. Ancak son zamanlarda bölgedeki bağ alanı ve üretim oranında düşüşler görülmektedir (Erez vd, 2017: 41). Bu çeşitliliğin sürdürülebilmesi için üzümlerin korunması, tanıtılması önem arz etmektedir. Fotoğraf 121: Tayfi Üzümü Bıttım sabunu turistik değer taşıyan diğer önemli bir üründür. Yabani fıstık ağacı olan menengiç (bıttım) ağacı meyvesinin çeşitli işlemlerden geçirilmesi suretiyle elde edilir. Kepek ve saç dökülmelerine iyi geldiği bilinen bıttım sabunu tamamen doğal ve organik yöntemler kullanılarak üretilir (Fotoğraf 122). 167 Fotoğraf 122: Bıttım Sabunu Fotoğraf 123: Siirt Ürünleri 168 Siirt, yerel ürünler bakımından oldukça zengin olmasına rağmen, bu yerel değerlerin tanıtımı yetersiz kalmakta ve turizm ürünü olarak kullanımı konusunda yeterince önem verilmemektedir. TPE (Türk Patent Enstitüsü) tarafından tescilli Siirt’e ait 5 tescilli coğrafi işaret bulunmaktadır. Bunlar; Pervari Balı, Siirt Fıstığı, Siirt Battaniyesi, Siirt Perde Pilavı, Siirt Büryan Kebabıdır (Tablo 4). Tablo 4: Siirt’e ait coğrafi işaret alan ürünler Coğrafi İşaret Alan Ürünleri Coğrafi İşaret Türü Coğrafi İşaretin Yayın/Kabul Yılı Siirt Fıstığı Menşe İşareti 2003 Pervari Balı Menşe Adı 2003 Siirt Battaniyesi Mahreç İşareti 2003 Siirt Perde Pilavı Mahreç İşareti 2003 Siirt Büryan Kebabı Mahreç İşareti 2003 2.7.Kültürel Kaynakların Değerlendirilmesi İçin SWOT Analizi Bu çalışma için amaç, Siirt ili turizminin gelişimi için en iyi planlamayı yapmaktır. Bu amacı gerçekleştirmede kullanılacak olan değerlendirme kriterleri ise SWOT analizinin temel yapı taşları olan güçlü yanlar, zayıf yanlar, tehditler ve fırsatlardır. Araştırmanın içeriğinde yapılan analiz ve sentezlere dayanarak Siirt için kültürel kaynakların turizmde güçlü ve zayıf yönleri, fırsatlar ve tehdit unsurları SWOT analizi uygulaması yapılarak ortaya koyulmaya çalışılmıştır. 169 Tablo 5: Kültürel kaynakların değerlendirilmesi için yapılan SWOT analizi. Güçlü Yönler Zayıf Yönler Tarihi değerlerin çeşitliliği, Dini mekânların çeşitliliği ve İnanç turizmi potansiyeli, Ören yerleri ve zengin arkeolojik değerler, Tescilli ürünler ve kültürel sembollerin olması (yöresel yiyecek-içecek, el sanatları, hediyelik eşyalar), Yıl içerisinde yapılan festivaller, Bazı kültürel turizm değerlerinin koruma altında olması, Tarihi değerlerle ilgili projelerin yapılıyor olması Doğal, tarihi, kültürel değerlerin ve ören yerlerinin korunma yetersizliği, Kültür ve turizm envanterinin olmaması, Kentte müze bulunmaması, Kültür turizm potansiyelinden yeterince faydalanılmaması, Tarihi ve kültürel değerlerin yeterince tanımının yapılmaması ve yerel halkın bu konuda bilinçlendirilmemiş olması, Tarihi değerlerin çoğunun yıkılmak üzere olması veya yıkılmış olması, Önemli tarihi yapıların restore edilmemiş olması ve restore edilenlerin bazılarında ise eserin doğal yapısının bozulması, Tarihi yapıların çevresinde aşırı yapılaşma. Fırsatlar Tehditler Kültür turizmi-Siirt kent merkezi tarihi ve kültürel yapısının günümüze aktarılmış olması, Yerel kalkınma açısından önemi. Tarihi eserlerin çevresinde görülen kirlilik, Tarihsel turizm değerlerinin define aramaları nedeniyle tahrip edilmesi, Hızlı yapılaşma ve plansız gelişimin tarihi ve kültürel kaynaklar üzerinde yaratacağı olumsuzluklar Güvenlik sorunu 170 Araştırma alanında bulunan tarihi ve kültürel değerlerin çeşitliliği turizm gelişimini büyük oranda desteklemektedir. Yine dini mekânların çeşitliliği ve inanç turizmi potansiyeli, ören yerleri ve zengin arkeolojik değerler, tescilli ürünler ve kültürel sembollerin olması (yöresel yiyecek-içecek, el sanatları, hediyelik eşyalar), yıl içerisinde yapılan festivaller, bazı kültürel turizm değerlerinin koruma altında olması, tarihi değerlerle ilgili projelerin yapılıyor olması il turizminin güçlü yönleridir. Doğal, tarihi, kültürel değerlerin ve ören yerlerinin korunma ve kültürel turizm için kullanma yetersizliği en zayıf faktörlerdir. Kültür ve turizm envanterinin olmaması, kentte müze bulunmaması, tarihi ve kültürel değerlerin yeterince tanımının yapılmaması ve yerel halkın bu konuda bilinçlendirilmemiş olması, tarihi değerlerin çoğunun yıkılmak üzere olması veya yıkılmış olması, önemli tarihi yapıların restore edilmemiş olması ve restore edilenlerin bazılarında ise eserin doğal yapısının bozulması, tarihi yapıların çevresinde aşırı yapılaşma ise çalışma sahasının diğer zayıf yönleridir. Kültür turizmi-Siirt kent merkezi tarihi ve kültürel yapısının günümüze aktarılmış olması ile kültürel kaynakların yerel kalkınma açısından önemli olması yöre turizmi için büyük fırsatlar sağlamaktadır. Tarihi eserlerin çevresinde görülen kirlilik, tarihsel turizm değerlerinin define aramaları nedeniyle tahrip edilmesi, hızlı yapılaşma ve plansız gelişimin tarihi ve kültürel kaynaklar üzerinde yaratacağı olumsuzluklar ve güvenlik sorunu turizmin gelişimini tehdit etmektedir (Tablo 5). 171 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TURİZMİN ALT YAPISI VE GELİŞİMİ Araştırma alanı doğal ve kültürel kaynaklar açısından zengin olmasına rağmen yöre ekonomisinin turizmden aldığı pay son derece azdır. Doğal ve kültürel kaynaklar turizmin gelişimi için önemli bir temel oluşturmakla beraber sosyo-ekonomik kaynaklar da turizmin gelişimi için önemlidir. Sosyal kaynaklar olarak yerel halkın turizme bakışı, turizme yatırım yapmak istemesi, turizmin hizmet sektöründe çalışmak istemesi gibi etkenler sosyolojik olarak incelenmelidir. Yerleşim yerlerinin altyapısı içinde ulaşım olanakları, konaklama, ağırlama ve alışveriş tesisleri turizmin gelişmesi için son derece önemlidir. Çalışma sahasının barındırdığı kültürel, tarihi, doğal varlıklar ile diğer çekicilikler, bölge için zengin bir turizm altyapısı oluşturmakta ve gelişimini desteklemektedir. Bununla birlikte turizmin altyapısı ve gelişiminin bütünüyle gerçekleştirilmesi için ulaşım, konaklama, yiyecek-içecek hizmetlerini karşılayacak mekânlar (restaurant, lokantalar vb.) ve turistik ürün alışverişi yapacakları alışveriş tesislerinin etkisi büyüktür. Bu tür hizmetler, turistik sahanın çekiciliğini ve farkındalığını arttırır. Bunun sürdürebilir olması için yeni alt yapı hizmetlerinin oluşturulması ya da mevcut alt yapının geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir (Tayfun & Aslan, 2013: 192). Ancak çalışma sahası her ne kadar doğal kaynaklar açısından zengin olsa da turizm faaliyetlerinin aktif olarak yapılabilmesi ve turizmin bir gelir kaynağı olarak yöreye katkı sağlaması gerekli altyapı yoktur. Doğal kaynaklar açısından turizmin gelişimi çok yenidir. Yakın zamanlarda önem kazanmaya başlayan doğal turizm kaynakları henüz yeterli derecede değerlendirilmemektedir. Araştırma alanına turist talebi oluşabilmesi için doğal ve kültürel kaynakların mevcut olduğu görülmektedir. Fakat turizmin ekonomik gelir sağlaması için bunların ulaşılabilir olması, konaklama ve alışveriş imkânlarının olması gerekir. Araştırma alanında turizm arzında en önemli hizmet ulaşımdır. 172 3.1.Ulaşım Turizm sektörünün önemli altyapı hizmetlerinden biri olan ulaşım sistemleri ve ulaşım tekniklerindeki yenilikler turizmi etkileyen en önemli faktörlerin başında gelir (Doğanay & Zaman, 2013: 86; Yüksel & Hançer, 2004:4; Doğaner, 1998: 1). Turizm bir yer değiştirme faaliyeti olduğundan, bir sahanın turizme kazandırılması için, ulaşılabilirlik, erişilebilirlik ve güçlü bir ulaşım bağlantısı ve ağı olmalıdır (Doğanay & Zaman, 2013: 86; Doğaner, 1998: 1). “Turizm ulaştırması ise, turizm amaçlı yolculuklarda, turistin turizm pazarlarından, turizm çekim merkezlerine, hızlı güvenli ve düzenli bir şekilde taşınmasını sağlayan bir hizmet faaliyetidir” (Doğaner, 1998: 1). Turizmin ve ulaşım sistemlerinin gelişimi birbirine paralel bir şekilde gerçekleşmektedir. Ulaşım imkânlarının gelişmesi turizm faaliyetlerinde bir artış ve ulaşımın tatil süresi içindeki payında bir azalış meydana getirmiştir. Turizmin gelişmesi ise ulaşım sistemleri arasındaki rekabet, konfor, düzen ve güven, işbirliği gibi unsurları ortaya çıkarmıştır. Araştırma alanının merkezi olan Siirt kentinin başlıca ulaşım olanağı karayolu ve havayoludur. Demiryolu ulaşımı Kurtalan İlçesine kadardır. Ancak bu üç ulaşım sistemi de kentin ihtiyacı ve turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi olması gereken düzeyde değildir. Çalışma sahasındaki önemli altyapı sorunlarından biri olan ulaşım sorunu, kentin turizm fonksiyonun gelişmesine engel olan unsurlardan biridir. Karayolu ulaşımı, araştırma sahasındaki turizm açısından en önemli ulaşım sistemidir. Bu durumun en önemli nedeni ilde hava ve deniz ulaşımının olmamasıdır. Siirt’teki mevcut karayolları kentin gelişen ve artan trafik yoğunluğuna cevap verecek düzeyde değildir. Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü’nün sınırları içerisinde bulunan Siirt ilindeki yol ağının 159 km’si devlet yolu, 302 km’si il yoludur (Amcalar, 2013: 46). Siirt’te il ve devlet yolu uzunluğu 2009-2013 döneminde çok az bir artış göstererek 541 km’ye ulaşırken, köy yolu uzunluğu ise aynı dönemde %5,7 azalmıştır (Türkiye İstatistik Kurumu, 2014: 124). Çalışma sahasının topoğrafyası ulaşım ağının gelişimi için çok elverişli değildir. Özellikle kentin kuzeyi ve kuzeydoğusunun dağlık sahalardan oluşması karayolu ulaşımının buralarda zayıf kalmasına yol açmıştır. Ancak yine de karayolu 173 ağları ilin en önemli ulaşım sistemini oluşturmaktadır. Siirt karayolu ağı, Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü’ne bağlıdır. Kent, karayolu ulaşımı bakımından işlek bir geçiş bölgesi üzerinde bulunmamaktadır. Kentin dış çevre ile bağlantısını sağlayan en önemli yolu Batman karayoludur. Siirt’in en önemli yolu, Siirt ve Şırnak illerini Batman, Diyarbakır, Bitlis illerine ve buradan da ülkenin diğer bölgelerine bağlayan D-370 yolu olup, Siirt-Ziyaret arasında bulunan D-965 yolu ve Ziyaret-Bitlis yolu (D365) ise diğer işlek ulaşım ağlarıdır (Alkan, 2018: 164). Ayrıca Siirt ve çevresinde yolu olmayan yerleşim yeri bulunmamaktadır. Ancak bu yolların güvenli ve asfalt olmaması turizm kaynaklarına ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Siirt ilinde son zamanlarda karayollarının iyileştirilmesi yönünde çalışmalar gerçekleştirilse de bunlar, turizmdeki ulaşım sorununu kaldırmak yeterli değildir. Siirt’te şehirlerarası seyahatlerin gerçekleşmesine olanak sağlayan en önemli yer Siirt Şehirlerarası Yolcu Terminali’dir (Fotoğraf 124). Yakın zamanda inşaatı tamamlanan ve faaliyete geçen terminal, eskiden farklı bir mekândaydı, şartları kötü ve kullanışsızdı. Terminalin daha geniş bir alan üzerine kurulması, yerel halk ve turistler için olumlu etki göstermiştir. Terminalden düzenli olarak Batman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Mersin, Adana, Antalya, Ankara, İstanbul, İzmir, Konya, Bursa, Aydın gibi ülkenin farklı bölgelerinde yer alan illere otobüs seferleri düzenlenmektedir. Siirt Şehirlerarası Yolcu Terminali’nde bulunan seyahat firmaları şunlardır: Siirt Petrol Turizm, Metro Turizm, Siirt Has Bağdaş Turizm, Lider Siirt Seyahat, Siirt Baykan Jet Turizm, Van Gölü Turizm, Bestvan Turizm. 174 Fotoğraf 124: Siirt Şehirlerarası Yolcu Terminali Siirt kenti ile etrafındaki ilçe merkezleri (Kurtalan, Eruh, Baykan, Pervari, Şirvan, Aydınlar (Tillo) ve köyler arasında ulaşım faaliyetleri gelişmiş olup ilçelere ve hemen hemen bütün köylere her gün düzenli olarak seferler yapılmaktadır. İlçelere ve köylere giden araçların toplanma sahası ise ilçe otogarıdır. Ayrıca Batman, Erzurum, Malatya, Elazığ, Şırnak, Bitlis ve Van illerine de düzenli olarak günlük seferler gerçekleştirilmektedir. 175 Tablo 6: Siirt ili yol uzunlukları, 2009-2013 (Km) Yıl İl ve devlet yolu Köy yolu Demir yolu 2009 539 1 897 35 2010 539 1 897 35 2011 539 1 908 35 2012 541 1 787 35 2013 541 1 788 35 Kaynak: TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU, 2014., Seçilmiş Göstergelerle Siirt 2013, Ankara. Demiryolları bakımından ise Siirt’in Kurtalan ilçesinde 5. Bölge Başmüdürlüğü’ne bağlı Gar Şefliği bulunmaktadır (Şekil 11). 1995 yılında kurulan bu şeflikte yük ve yolcu treni sefer yapmaktadır. Trenlerin yolcu kapasitesi 530 kişi olup yılda 4-5 bin yolcu ve 45-50 ton civarında yük taşımaktadır. İşletme sistemi T.M.İ. olup, Diyarbakır’dan idare edilmektedir (Amcalar, 2013: 47). Şekil 11: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Haritası Kaynak: http://www.tcdd.gov.tr/ 176 Fotoğraf 125: Siirt’in Kurtalan İlçesinde Tren Garı 1991 yılında yapımı tamamlanan Siirt Havaalanı 1994 yılında hizmete girmiştir (Fotoğraf 126). Büyük uçakların inişine imkan vermeyen çevresindeki dağlık arazi, kısa pisti ve modern ekipman yetersizliği çoğu zaman havayolu ulaşımda aksamalara yol açmaktadır (Alkan, 2018: 166). 2017 yılına kadar faaliyette olan havaalanında şuan uçak seferleri gerçekleşmemekte olup kısa zamanda yeniden faaliyete girmesi çalışmalar yapılmaktadır. Bu durum yerel halk ve turistler için büyük bir dezavantajdır. Günümüzde hızı nedeniyle en çok tercih edilen ulaşım şekillerinin başında gelen hava ulaşımının bulunmaması çalışma sahasında turizmi olumsuz etkilemektedir. Günümüzde kente havayolu ulaşımı kullanarak gelmek isteyen kişilerin Batman veya Diyarbakır havaalanlarından karayolu aktarması yaparak gelmesi mümkündür. Bu şekilde yolculuk hem daha maliyetli hem de yorucu olmaktadır. Siirt Havaalanı faaliyette iken seferlerin Siirt- İstanbul (Sabiha Gökçen Havalimanı)-Ankara ve İstanbul (Sabiha Gökçen Havalimanı)-Ankara-Siirt şeklinde sınırlı ve belirli bir güzergâh doğrultusunda gerçekleşmesi de sıkıntı oluşturuyordu. 177 Fotoğraf 126: Siirt Havaalanı Çalışma sahasında ulaşım sistemleri turizm faaliyetlerini gerçekleştirmek için yeterli düzeyde değildir. Bu sorunun giderilmesi turizm için oldukça önemlidir. Bu olumsuzluk ancak planlı ve düzenli çalışmalarla giderilebilir. 178 Şekil 12: Türkiye ulaşım haritası Kaynak: http://www.kgm.gov.tr/Sayfalar/KGM/SiteTr/Bolgeler/9Bolge/Subeler/SbSiir… 179 Şekil 13: Siirt Ulaşım Haritası Kaynak: http://www.kgm.gov.tr/Sayfalar/KGM/SiteTr/Bolgeler/9Bolge/Subeler/SbSiir… 180 3.2.Konaklama Konaklama, turizmin gelişiminde en önemli unsurlardan biridir. Turistin en önemli ihtiyaçlarından biri olan gittiği yerlerdeki turistik amaçlı konaklama tesisi, yerli ve yabancıların gecelediği tesisler anlamına gelmektedir (Doğanay & Zaman, 2013: 37). Konaklamanın tesisinin tipi, konaklayacak kişilerin gelir düzeylerine göre harcamalarında da değişkenlik göstermektedir (Yüksel & Hançer, 2004: 61). Çünkü müşterilerin ekonomik düzeyi bu konuda belirleyicidir. Tablo 7: Siirt il merkezinde bulunan oteller, yatak kapasiteleri ve doluluk oranları (2017). Tesis Adı Belge Türü Sınıfı Yatak Sayısı Doluluk Oranı Kuruluş Tarihi Barden 1.sınıf 1 162 %40 2014 Çelebi Otel 3. sınıf 3 96 %80 2018 Erdef Oteli 1. sınıf 1 42 %60 1974 Diyarbakır Oteli 5. sınıf 5 30 %4 Özer Oteli 4. sınıf 4 45 %70 Vatan Oteli 2. sınıf 2 35 %50 1995 Büyük Oteli 2. sınıf 2 40 %50 1986 Özer 2 Oteli 3. sınıf 3 30 %8 Tura Oteli 5. sınıf 5 45 %3 Toplam 525 Kaynak: AMCALAR, N., 2013., Siirt İlinde Doğa Turizmi Master Planı 2013 – 2023; Türkiye İstatistik Kurumu Siirt Şubesi verileri. 181 Şekil 14: Konaklama tesisi sınıfına göre ortalama doluluk oranı Siirt kentinde turizm olanakları olmasına rağmen yeterli sayıda turistin olmadığı ve gelen turistlerin konaklama ihtiyacını karşılayacak düzeyde konaklamanın bulunduğu gelen turist sayısından anlaşılmaktadır (Tablo 7, Şekil 14, Şekil 15, Tablo 9). Kente gelen turistler daha çok birinci ve ikinci sınıf otelleri tercih etmektedir. Kentte konaklayan yerli ve yabancı turist sayısı incelendiğinde yabancı turist sayısı 2002-2016 yılları arasında en fazla yedi kat artmıştır. Bu dönemlerde yerli turist sayısında da artışlar meydana gelmiştir. Ancak yerli turist sayısında düzenli bir şekilde artış gözlenirken yabancı turist sayısında düzensiz artışlar gözlenmektedir (Tablo 9). Siirt il merkezinde konaklama hizmeti sunan toplam 9 tesis bulunmaktadır. Bunlar Barden, Çelebi, Erdef, Özer, Özer 2, Diyarbakır, Büyük, Vatan ve Tura otelleridir. Bu otellerin toplam yatak kapasitesi 525 olup, doluluk oranı değişmektedir. Bu oteller arasında Barden Oteli Kültür ve Turizm Bakanlığı işletme belgeli, diğerleri ise Belediye belgeli işletmelerdir (Tablo7). Kente turizm amaçlı gelen ziyaretçiler konaklama için genelde Kültür ve Turizm Bakanlığı İşletme belgeli tesisleri tercih etmektedir. 50% 8% 50% 70% 4% 1.sınıf 2. sınıf 3. sınıf 4. sınıf 5. sınıf 182 Barden Otel, 2014 yılında hizmete giren, Siirt’tin en büyük, modern ve en çok tercih edilen konaklama tesisidir (Fotoğraf 127). Otel, 162 yatak kapasitesi, kapalı yüzme havuzu, SPA merkezi, buhar odası, restoranı, fitness salonu ve konferans salonu ile hizmet veren kentteki en önemli 4 yıldızlı konaklama tesisidir. Yeni hizmete giren otellere göre eski bir işletme olan Erdef Otel konaklamada önemli bir paya sahiptir. Yakın bir zamanda hizmete giren Çelebi Otel, il merkezine uzak olmasına rağmen %80’lik doluluk oranına ulaşmayı başarmıştır. Diğer oteller ise bu otellere göre hizmet kalitesi düşük ve konaklama için daha az tercih edilen tesislerdir. Bu tesisler kentin farklı alanlarında, birbirine genelde uzak mesafelerde konumlanmışlardır. Ancak çoğunluğu aynı güzergâh üzerinde bulunmakta olup Hükümet Bulvarı boyunca sıralanmışlardır. Fotoğraf 127: Barden Otel 183 Siirt ilinde konaklama hizmetlerinin karşılanmasında, kamu kurumlarına bağlı kuruluşlarda kullanılmaktadır. Siirt Öğretmenevi Müdürlüğü, Siirt Üniversitesi Konukevi, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan Siirt Polisevi ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı olan Siirt Hekimevi en önemli kamu konaklama tesisleridir. Bu kuruluşlar arasında, 35 oda ve 72 yatak kapasitesi ile Siirt Öğretmenevi en büyük tesistir. Ancak bu tesis daha çok sürekli konaklama yapan öğretmen ve memurlar tarafından kullanıldığından kapasitesinin önemli bir bölümü doludur. İldeki kamu kurumlarına ait diğer önemli bir kuruluş olan Siirt Polisevi ise, 41 oda ve 80 yatak kapasitesi ile hizmet vermektedir. Siirt Üniversitesi Konukevi, konaklama hizmeti veren kamu kuruluşlarından bir diğeridir. 37 oda ve 76 yatak kapasiteli olan konukevi, hem üniversite personeline hem de dışardan talep eden halka hizmet vermektedir. Hizmet kalitesi iyi olan konukevi, Siirt Üniversitesi Kezer yerleşkesinde bulunmaktadır. Tablo 8: Siirt’e bağlı ilçelerde bulunan konaklama tesisleri, yatak kapasiteleri ve doluluk oranları (2017). İlçe Tesis Adı Belge Türü Sınıfı Yatak Sayısı Doluluk Oranı Kuruluş Tarihi Baykan Evliyaoğlu oteli 2.sınıf 2 150 %40 2011 Baykan Baykan Öğretmenevi 10 %90 Pervari Işık Otel 1. sınıf 1 108 %60 2014 Pervari Pervari Öğretmenevi 34 %100 2016 Şirvan Şirvan Öğretmenevi 17 %60 1990 Kurtalan Kurtalan Öğretmenevi 70 %60 1984 Toplam 389 184 Siirt il merkezinde yer alan konaklama tesislerinin yanında kente bağlı ilçelerde de konaklama hizmeti sunan çeşitli tesisler bulunmaktadır. Bu tesislerin bir kısmı özel işletme bir kısmı da Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan öğretmenevleri olarak konaklama hizmeti vermektedir. İlçelerdeki tesislerin toplam yatak kapasitesi 389 olup, doluluk oranları değişmektedir. Özel işletme olan otellerde genelde başka yerlerden gelen yerli ve yabancı turistler konaklarken, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan öğretmenevlerinin kullanım kapasitesinin büyük payını, sürekli konaklama yapan öğretmen ve diğer memurlar oluşturmaktadır. Özel işletmeler içinde bulunan Baykan Evliyaoğlu Oteli 150 yatak kapasitesi ile hizmet veren önemli tesislerin başında gelmektedir. Pervari Işık otel ise 108 yatak kapasitesi ile yakın zamanda hizmete açılan diğer özel işletmedir. İlçelerde konaklama sorunun giderilmesinde bu iki otelin katkısı büyüktür. Siirt’e bağlı ilçelerde özel konaklama tesisleri dışında, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan öğretmenevlerinin sağladığı konaklama hizmeti turizm açısından önemlidir. Bunlardan Kurtalan Öğretmenevi 37 oda ve 70 yatak kapasitesi, Pervari Öğretmenevi 18 oda ve 34 yatak kapasitesi ve Şirvan Öğretmenevi 13 oda ve 17 yatak kapasitesi konaklama hizmeti vermektedir (Tablo 8). Şekil 15: Siirt kentinde otellerde yapılan konaklama sayıları 1 10 100 1000 10000 100000 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 Turist Sayısı Yabancı Yerli 185 Tablo 9: Siirt kentinde otellerde yapılan konaklama sayıları (Kişi) Yıl Konaklama Yabancı Konaklama Yerli Konaklama Toplamı 2002 201 15402 15603 2003 193 20673 20866 2004 232 20983 21215 2005 252 25213 25465 2006 891 25684 26575 2007 189 20700 20889 2008 1265 11861 13126 2009 645 19847 20492 2010 394 27908 28302 2011 1480 24884 26364 2012 323 24230 24533 2013 843 33529 34372 2014 813 19963 20776 2015 263 13938 14201 2016 630 18900 19530 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu Siirt Şubesi verileri. 186 Bir sahadaki konaklama tesislerinde yıllık olarak gerçekleştirilen konaklama sayısı ve hizmetindeki oranlar, o sahadaki turizmin gelişmişliğiyle doğru orantılıdır. Araştırma sahasının konaklama sayılarının yıllara göre artış ve azalış oranında bir istikrar söz konusudur. Bazı yıllarda konaklama sayılarında bariz bir şekilde artış gözlenirken, bazı yıllarda düşüşler görülmektedir. Örneğin, çalışma sahasındaki yerli turist konaklama sayısında, 2002 yılından 2006 yılına kadar düzenli bir artış gözlenirken, 2006 yılından 2008 yılına kadar bir düşüş söz konusudur. Yine aynı şekilde 2008 yılından 2013 yılına kadar yerli turist konaklama sayısında artış gözlenirken, 2014-2015 yılarında düşüşler yaşanmıştır (Şekil 15, Tablo 9). Yabancı Turist konaklama sayısında ise 2006 yılından itibaren bazı yıllarda belirgin artışlar gözlenmektedir. Ayrıca konaklama sayılarında, yabancı turist konaklama sayısının yerli turistlere oranla oldukça düşük olması dikkat çekmektedir. Çalışma sahasındaki toplam turist konaklama sayısı ise 2002 yılında 15603 iken, 2006 yılında 26575’e yükselerek önemli oranda bir artış gerçekleştirmiştir. İldeki konaklama sayısında 2008 yılında (13126 kişi) büyük bir düşüş yaşanırken 2010’dan sonra hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Siirt’teki toplam konaklama sayısı 2013 yılında 34372’ye yükselerek, ildeki en yüksek konaklama sayısına ulaşmıştır. 2013 yılından sonraki süreçte toplam konaklama sayısında düşüşler gözlemlenmektedir. 2016 yılındaki 19530 olan toplam konaklama sayısı ise en güncel veridir. Çalışma sahasında toplam konaklama sayısının içinde başta yabancı turist olmak üzere yerli turist sayısının az olması kentin altyapı, ulaşım, güvenlik ve tanıtım gibi konuların etkisi büyüktür (Şekil 15; Tablo 9). 3.3.Yeme İçme Olanakları Turizmde yeme içme olanakları (lokanta, kafe vb.) hizmet açısından olduğu gibi turizm geliri açısından da büyük önem taşımaktadır. Turizmde, ünlü yemekleri turistlere sunmak için çeşitli tesislere ihtiyaç vardır. Turistlerin ziyaret ettikleri bir yerden memnuniyeti birçok etken gibi bu tesislerin de rolü büyüktür. Ziyaret edilen bölgede yiyecek-içecek hizmetlerinin kalitesi, yerel halk ve esnafın davranışlarının yanı sıra fiyat uygulamaları gibi birçok neden turistlerin değerlendirmelerinde önemli rol oynayabilmektedir. Ayrıca kent pazarlaması konusunda olumlu ve güçlü bir kent 187 imajının oluşturulmasında, turistlerin memnun olarak ayrılmaları önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır (Tayfun & Aslan, 2013: 192; Laws, vd, 2002: 41). Turizmin önemli bir bileşeni olan bu tür tesislerin etkilerinin olumlu yansıması bölge turizmi için önem arz etmektedir. Çalışma sahasında ihtiyaca cevap verecek çok sayıda tesis bulunmaktadır. Özellikle yiyecek-içecek hizmetlerinin karşılanmasını sağlayacak, standartları iyi tesislerin bulunması yöre için avantajdır. Siirt ilinde 189 lokanta bulunmaktadır. Siirt mutfağının en popüler ve kente gelen turistler tarafından en çok talep gören ürünü olan büryan (perive) dır. Siirt kent merkezinde 10 civarında büryan lokantası bulunmaktadır. Bunlar arasında en çok talep görenler; Meydan Kebap ve Büryan Salonu, Bahattin Büryan Salonu, Örnek Büryan Salonu, Huzur Büryan Salonu, Has Büryan Salonu, Erçelik Büryan Salonu, Ali Büryan Salonu, Başak Kebap Büryan Salonu’dur. Yörenin turistler tarafından başta perde pilavı olmak üzere en çok tercih edilen ünlü yemeklerini ise, Siirt’te yöresel yemekler yapan lokantalarda (Tannor) ve et lokantalarında (Adanalı Lokanta Kebap Büryan Salonu, İkram Tesisleri/Hakan Ustanın Yeri, Hünkâr Sofrası, Lokanta Osman, Birtat Kebap Salonu, Gözde Ocakbaşı, Ali Osman Döner Kebap ve Lahmacun Salonu, Lokanta İlbaş, Başak Kebap Büryan Salonu, Boğaziçi Et Lokantası, Barış Kebap Salonu, Bizim Durak Kebap Salonu, Cadde Kebap Salonu vb.) bulmak mümkündür. Ayrıca turistlerin, lokantalar dışında vakit geçirebilecekleri ve yeme-içme ihtiyacını karşılayabilecekleri kafeler de bulunmaktadır. Kafeler sayıca çok olmakla birlikte en çok tercih edilen ve merkezi olanlar; Mado, Şehr-i Saray ve Tomris, Nirvana Steak Cafe -Restaurant Osmanlı Kafe’dir. Söz konusu büryan ve et lokantaları arasında turistler tarafından en çok tercih edilenleri ise, Meydan Kebap ve Büryan Salonu, Bahattin Büryan Salonu, Örnek Büryan Salonu, Huzur Büryan Salonu, Erçelik Büryan Salonu, Ali Büryan Salonu Adanalı Lokanta Kebap Büryan Salonu, Birtat Kebap Salonu, Gözde Ocakbaşı Lokanta Osman, Ali Osman Döner Kebap ve Lahmacun Salonu, İkram Tesisleri/Hakan Ustanın Yeri’dir. Siirt il merkezinde bulunan büryan et lokantaları çoğunlukla Hükümet Bulvarı, Güres ve Tillo caddelerinde bulunmaktadır. Özellikle büryan salonları Hükümet Bulvarı’nda birbirilerine yakın mesafelerde bulunurlar. 188 Fotoğraf 128: Bahattin Büryan Salonu Siirt’e bağlı ilçelerde de turistlerin yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri tesisler mevcuttur. Siirt’in Eruh ilçesinde Nida Lokantası, Konak Lokantası, Merkez Lokanta, Gerdi Ocakbaşı ve yol üzerinde bulunan Bireni tesisi yeme-içme ihtiyaçlarının giderilebileceği tesislerdir. Pervari ilçesinde, Eyvan Lokantası, Ustam Kebap Salonu, Kervansaray Lokantası, Köşem Lokantası, Damak Kebap Salonu vb. tesisler mevcuttur. Baykan İlçesinde, Hacıbaba Lokantası, Geylani Lokantası ve Şirvan ilçesinde Kardeşler Ocakbaşı yeme-içme ihtiyaçları için önemli tesislerdir. Kurtalan İlçesinde ise Közde Ocakbaşı, Kısmet Kebap Salonu, Can Döner, Has Döner tesisleri bulunmaktadır. 189 3.4.Alışveriş Olanakları Turizmde hediyelik eşyalar yörenin simgesi olduğu gibi yerel halka ekonomik gelir de sağlar. Turistik ürün alışverişinin gerçekleştirilmesi için tesislere ihtiyaç vardır. Turizmin önemli bir bileşeni olan bu tür tesislerin etkilerinin olumlu yansıması bölge turizmi için önem arz etmektedir. Çalışma sahasında hediyelik eşya olarak en çok satılan ürünlerin başında Siirt Fıstığı, Pervari balı, Siirt battaniyesi ve tiftikle işlenen diğer ürünler (heybe, seccade vb), Siirt kilimi, bakırdan yapılan ürünler (tencere, kazan, güğüm, tas, cezve vb.) ve bıttım sabunu gelmektedir. Ayrıca Zivzik narı ve Tayfi üzümü de turistik alışverişlerde tercih edilen diğer ürünlerdir. Çalışma sahasında turistik ürün alışverişi yapmak isteyen turistler için çok sayıda işletme mevcuttur (Fotoğraf 129-130-131). Turistik ürün alışverişi yapabilecekleri dükkân ve çarşılar kentin her tarafında bulunmakla birlikte, Güres ve Tillo caddeleri ve Hükümet Bulvarı boyunca yoğun bir şekilde dağılış gösterirler (Şekil 16). Siirt ilinde bu tarz işyerlerinin sayısı 100 civarındadır. Ancak turistik ürün alışverişinin yoğun olarak gerçekleştiği işyerleri; Eruh Fıstık Pazarı, Mansur Özbilici, Yıldız Fıstıkçıoğlu, Has Fıstık Bal Pazarı, Botan Fıstık Pazarı, Tillo Bal Arıcılık, Çiçek Bal Arıcılık, Alp Bal Fıstık Ticaret, Jet Kuruyemiş, Kilim Dünyası, Çetin Yöresel Ürünler Pasajı, Altın Siirt Ürünleri Pasajı, Ekin Battaniye, Alakaşlı Siirt Battaniyesi, Helvacılar Çarşısı, Siirt Bakırcılar Çarşısı’dır. Ayrıca Siirt Üniversitesi Siirt ve Yöresi El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi bünyesinde üretimi yapılan Siirt’in tiftikten dokunan ünlü mamullerinin satışı gerçekleştirilmektedir. Siirt’e bağlı ilçelerde de turistlere alışveriş yapma olanağı sağlayan işletmeler bulunmaktadır. Pervari ilçesinde, Bilen Arıcılık, Pervari Yaşam Arıcılık ve Asan Arıcılık işletmeleri bu amaca hizmet eden işletmelerdir. Eruh İlçesinde ise Eruh Halk Eğitim Merkezi bünyesinde üretimi yapılan Siirt kilimi, Siirt Battaniyesi ve diğer yöresel ürünlerin satışı yine aynı kurum tarafından yapılmaktadır. Kurtalan İlçesinde, Halk Eğitim Merkezi bünyesinde üretimi yapılan halılar satışa sunulmaktadır. 190 Fotoğraf 129: Siirt’te turistik ürünlerin satıldığı işletme Fotoğraf 130: Siirt’te turistik ürünlerin satıldığı işletme 191 Fotoğraf 131: Siirt Helvacılar Çarşısı 192 Şekil 16: Turizm arzı 193 3.5.Festivaller ve Anma Günleri Günümüzde alternatif turizm türlerine olan ilgi artmıştır. Bu durum, festivaller ve anma günlerini turizm için daha önemli kılmıştır. Festival, dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat (TDK), kültür, bilim, ürün veya belli bir temaya yönelik olarak bir kez veya belirli aralıklarla düzenlenen etkinlikler olarak tanımlanmaktadır. Festivallerde hem gösteriyi gerçekleştirecek, hem de gösteriyi izleyecek kişilerin festival yerine gelmesini sağlayacak ulaşım hizmetleri, kalacak yer olarak konaklama tesislerinin bulunması, gösterilerin sunulması için çeşitli mekânların düzenlemesi gibi faaliyetler bölgede turizmin canlanmasını sağlayacaktır (Yemenoğlu vd, 2013: 17). Ayrıca festivaller farklı kültürlere olan merakı artırdığından yeni yerleri görme isteğini artırmaktadır. Düzenlendiği bölgenin tanıtımını sağlayarak, festival dışı zamanlarda da ziyaret edilmesine katkısı olmaktadır. Siirt ili, festival ve anma günleri bakımından zengin bir merkezdir. Bu etkinlikler geliştirilirse yöre turizmine katkısı artırılabilir. Melede Ateşi araştırma alanında kutlanan geleneklerden biridir. Yaklaşık bin yıllık geçmişi olduğu bilinen Melede Ateşi ramazanın gelişini simgelemektedir. Melede Ateşi, Siirt’te her yıl ramazan ayının başladığı gün mahallelerin meydanlarında yakılır. Melede Ateşi için hazırlıklar yaklaşık bir ay önceden başlar. Mahalleli gençler ve çocuklar, maniler söyleyerek ev ev dolaşır ve çalı çırpı toplar. Ayrıca esnafın eve dönüş saatlerinde, mahallelerin ana girişleri çocuklar tarafından ince sırıklarla kapatılır ve esnaftan para toplanır. Mezarlık ziyaretinin ardından her mahallenin en büyük meydanında çalı çırpılar kule haline getirilerek tutuşturulur (Fotoğraf 132). Bu durum kültürel turizm kapsamında değerlendirilebilir. 194 Fotoğraf 132: Melede Ateşi Siirt festival ve etkinlik takvimi şu şekildedir; • Veysel Karani Hz’ leri Anma (Yeri ve Tarihi: Siirt/05-15 Mayıs) • Siirt Fıstığı Teşvik ve Bal Festivali (Yeri ve Tarihi: Siirt/14-20 Eylül) • Çemikare Yayla Şenlikleri (Yeri ve Tarihi: Pervari/10-15 Temmuz) • Siirt’in Şeref Günü (Yeri ve Tarihi: Siirt/14 Eylül) • Yumurta Bayramı (Şıhrıl Bayf) ve Kültür Sanat Şenliği (Yeri ve Tarihi: Siirt/Mayısın 3. Haftası) 3.6.Siirt ve Çevresinde Turizm Arzının SWOT Analiziyle Değerlendirilmesi Bu bölümde Siirt ili turizm altyapısı ve gelişimi için SWOT analizi yapılmıştır. Yapılan bu analiz araştırmanın içeriğinde yapılan analiz ve sentezlere dayanmaktadır. Siirt ili turizminin gelişimi için en iyi planlamanın amaçlandığı bu analizle turizmin mevcut durumu ortaya konularak, çeşitli sonuçlara varılmıştır. 195 Tablo 10: Siirt ve çevresinde turizm arzının değerlendirilmesi için yapılan SWOT analizi. Güçlü Yönler Zayıf Yönler Doğal, tarihi ve kültürel değerlerin varlığı, Çeşitli turizm aktiviteleri sunması, Alternatif turizm türlerine imkân vermesi, Çeşitli projeler, Turizme yönlendirilebilecek işgücünün varlığı, Yerel bağların güçlü olması. Turistik tesislerin yetersizliği (konaklama kapasitesi, nitelik ve nicelik olarak yetersiz olmalarını), Altyapı ve hizmet kalitesinin ihtiyaçlara cevap vermemesi, Yerel kalkınmada turizm payının düşük olması ve turizm bilincinin yeterince gelişmemiş olması, Bölgenin turizm açısından yeterince tanıtımının yapılmaması, İlgili kurumların turizmde gereken çabayı göstermemesi, Kurumlar arası iletişim ve koordinasyon eksikliği, Devlet yardım ve desteklerinin yetersizliği, Yerli ve yabancı yatırımcılar için çekim merkezi olmaması Rehberlik faaliyetinin yetersizliği, Tur programlarının olmaması. Fırsatlar Tehditler Alternatif turizm türleri için potansiyelin yüksekliği, Doğa, tarih ve kültür turizmine olan ilginin artması Turizmin ilin gelişimine katkı imkânı, Turizme yönlendirilebilecek işgücünün varlığı. Kentin turistik imajının zayıflığı, Siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar, İmar ve yapı denetiminin zayıflığı, Güvenlik sorunu, Kamu kurumları arasında yetki belirsizliği. 196 Siirt ili turizminin en güçlü yanı zengin tarihe, kültür ve tabiat varlıklarına sahip olmasıdır. Çeşitli turizm aktiviteleri sunması, alternatif turizm türlerine imkân vermesi, çeşitli projeler, turizme yönlendirilebilecek işgücünün varlığı, yerel bağların güçlü olması ise Siirt turizminin gelişimini destekleyen diğer güçlü yönlerdir. Siirt turizminin zayıf yönleri ise, turistik tesislerin yetersizliği (konaklama kapasitesi, nitelik ve nicelik olarak yetersiz olmalarını), altyapı ve hizmet kalitesinin ihtiyaçlara cevap vermemesi, yerel kalkınmada turizm payının düşük olması ve turizm bilincinin yeterince gelişmemiş olması, bölgenin turizm açısından yeterince tanıtımının yapılmaması, ilgili kurumların turizmde gereken çabayı göstermemesi, kurumlar arası iletişim ve koordinasyon eksikliği, devlet yardım ve desteklerinin yetersizliği, yerli ve yabancı yatırımcılar için çekim merkezi olmaması, rehberlik faaliyetinin yetersizliği, tur programlarının olmamasıdır. Siirt turizminin en önemli fırsatı, alternatif turizm türleri için potansiyelinin yüksek olmasıdır. Turizmin ilin gelişimine katkı imkânı, doğa, tarih ve kültür turizmine olan ilginin artması ve Turizme yönlendirilebilecek işgücünün varlığı Siirt turizmine fırsatlar sunmaktadır. Kentin turistik imajının zayıflığı, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar, imar ve yapı denetiminin zayıflığı, güvenlik sorunu, kamu kurumları arasında yetki belirsizliği Siirt turizmini tehdit eden unsurlar arasındadır (Tablo 10). 197 SONUÇ VE ÖNERİLER Siirt ili, tarih yönünden çok eski bir geçmişe sahiptir. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar Siirt’te günümüzden 8000 yıl evvel yerleşimin olduğunu ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu kazılar bölgede neolitik, kalkolitik ve tunç çağında yerleşim olduğunu ortaya koymaktadır. Sahada yer alan Güsir Höyük, Çattepe Höyük, Türbe Höyük ve Başur Höyük gibi tarihi yerleşmeler, tarih öncesi dönemler ve tarihi dönemlere ait birçok önemli eseri barındırmaktadır. M.Ö 2000 yıllarda ve Sami kökenli kavimlerce kurulduğu kabul edilen Siirt ili, Mezopotamya, Kafkaslar ve Anadolu arasındaki yollar üzerinde bulunduğu konumuyla tarihin her döneminde önem taşımıştır. Bölgede Alziler, Hurriler, Sümerler, Akadlar, Babiller, Hititler, Urartular, Mitaniler, Asurlular, Medler ve Persler hâkimiyet kurmuşlardır. Şehir zamanla Romalıların, Sasanilerin ve Bizanslıların hâkimiyetine geçmiştir. Böylece Siirt ve çevresinde tarih öncesi dönemlere ait çok sayıda kalıntı ile birlikte, Helenistik dönemin ve Romalıların izlerini ve kültürünü görmek mümkündür. Şehir daha sonra sırasıyla İlhanlılar, Akkoyunlular, Safaviler ve Selçuklular yönetiminde kalmış, l5l4 Çaldıran zaferinden sonra Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır. Dolayısıyla sahada birçok farklı devlet ve toplumun hâkim olması, bölgeye zengin bir tarihi ve kültürel birikim sağlamıştır. Bu medeniyetlerden kalan çok sayıda cami, türbe, kilise, kale, han, hamam, köprü, çeşme gibi işlevi farklı tarihi değerler günümüzde varlığını koruyarak önemli bir turistik potansiyele sahiptirler. Selçuklu dönemine ait Anadolu’daki en eski çinili abidelerden biri olan Ulu Cami, çalışma sahasındaki en ünlü dini yapı olarak büyük önem arz etmektedir. Çarşı (Asakir) Cami, Kubbe-i Hassa Mescidi, Hadrianus Kilisesi ve Deyr Mir Yakup Manastırı, Emir Nasreddin Köprüsü, Çemepri (Eğlence) Köprüsü, Sabatlar, Han-ı Sor (Kırmızı Han) ve Gerre Han, Ayn Salip Çeşmesi, Tarihi Cas evler, Tillo Kaletü’l Üstad, Derzin Kalesi, Şirvan İncekaya (Kormas) Kalesi, Şirvan İrun Kalesi, Şirvan İnce Kale, Pervari Ayvalıbağ Köyü Kalesi, Kurtalan Yanarsu Köyü Garzan Kalesi, Kurtalan Çattepe Köyü Kalesi, Küfre Kalesi, Fenike Kalesi, Kiver Kalesi ve çok sayıda tarihi kaynak turizm için önemli altyapı unsurlarıdır. 198 Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen dönüşümler yöreyi çok az etkilemiş, geleneksel, toplumsal ve kültürel yapı uzun süre korunmuştur. Bunun bir sonucu olarak doğal ve tarihi ve kültürel özellikleri ile önemli bir turizm potansiyeline sahip şehirlerden biridir. Çalışma sahasında bulunan zengin turizm varlıkları genelde yerel halk tarafından daha çok talep görmekte, ancak dış turizmde gerekli ilgiyi görmemektedir. Bunun nedeni özellikle de bu turizm kaynaklarının ve olanaklarının yeterince tanıtılmaması ve gerekli altyapı hizmetlerinin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Siirt, şimdiye kadar iyi değerlendirilemese de yüksek turizm potansiyeline sahip bir şehirdir. Turizm faaliyetleri için gerekli olan kültürel ve tarihi kaynaklara ve doğal ilgi alanlarına sahiptir. Prehistorik, arkeolojik, tarihsel, inanç, kanyon, mağara, akarsu, yayla vb. turizm için kaynak oluşturan yerler var. Çalışma sahasının, turizm açısından en dikkat çekici unsurları dini öğelerdir. Siirt şehir merkezine kısa mesafelerde bulunan, geçmişte çok değerli dini şahsiyetlerin yaşadığı Tillo ve Veysel Karani gibi önemli mekânlar bulunmaktadır. Ayrıca Siirt il merkezinde ve çevre köylerde inanç turizmi için önemli çok sayıda dini öğe ve dini şahsiyetlere ait türbeler bulunmaktadır. Dolayısıyla bu mekânlar geçmişten günümüze kadar devamlı bir şekilde ziyaret edilen sahalardır. Böylece çalışma sahasında, inanç turizminin en eski geçmişe sahip turizm olduğunu ve zamanla da daha çok talep gördüğünü ve geliştiğini söylemek mümkündür. Günümüzde de her yıl binlerce yerli ve yabancı turist, Veysel Karani Hazretleri türbesini, İbrahim Hakkı Hazretleri türbesini ve eserlerini görmek ve diğer önemli dini şahsiyetlerin türbelerini ziyaret etmektedir. Ancak inanç turizmi potansiyeli yüksek olan bu mekânlar için bugüne kadar yeterli ölçüde ilgi, yatırım ve tanıtımların yapılmadığı ve buralara gerekli önemin verilmediği gözlemlenmektedir. Araştırma sahası yine doğal turizm kaynakları bakımından büyük bir potansiyel barındırmaktadır. Botan Vadisi ve burada yer alan jeomorfolojik oluşumlar başta olmak üzere, sahada yer alan karstik şekiller, mağara oluşumları, yaylalar, dağlık alanlar, vadi oluşumları, akarsular, çok sayıda endemik bitki ve hayvan türleri gibi önemli doğal çekici unsurlardır. Çalışma sahası jeomorfoturizm açısından zengin bir potansiyel barındırmaktadır. Özellikle Botan Vadisi’nde yer alan Botan Kanyonu ve diğer kanyon oluşumları en ilgi çekici turizm kaynaklarıdır. Çalışma sahasında uzun 199 yürüyüş (trekking), yamaç paraşütü, rafting, kaya tırmanışı, Safari gibi sportif faaliyetlerin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan çok sayıda doğal alanın bulunması turizm potansiyeli açısından büyük önem teşkil etmektedir. Ayrıca görsel, kültürel, tarihi ve sağlık açısından dikkat çeken Rasılhacar ve Gökçebağ mağaraları ve Çaykaya Köyü mağarası ve diğer mağara oluşumlarının bulunması kent için oldukça önemli turizm kaynaklarıdır. Dağ tırmanışı, yamaç paraşütü gibi sportif faaliyetler için uygun olan dağlık sahalar ve serinleme, dinlenme, dağ-yayla havası teneffüs etme, doğal ortamda doğal yaşamı gözlemleme imkânı sağlayan Pervari ilçesindeki Çemikare, Cema, Herekol yaylaları ve Şirvan İlçesinde Baçova yaylası ve Nar ve Şeref yaylaları turizm altyapısı için diğer ilgi çekici sahalardır. Çalışma sahasının termal su kaynakları bakımından zengin bir bölge olması kaplıca turizmi gelişmesine olanak sağlamıştır. Özellikle Hesta, Billoris ve Lif kaplıcaları en çok talep gören termal kaynaklardır. Sahada bulunan akarsular (Botan Çayı, Bitlis Çayı, Kezer Çayı, Başur Çayı, Zarova Çayı, Reşinan Çayı ve diğer küçük çaplı akarsular), turizm, rekreasyonel ve sportif faaliyetler için uygun koşullara sahiptirler. Araştırma sahasında bulunan endemik (özellikle ters lale (fritillaria imperialis)) ve diğer bitki botanik turizmin gelişimi için önemlidir. Ayrıca yaban hayatının korunuyor olması diğer bir avantajdır. Siirt’in turistik ürünleri el sanatları olarak Siirt Battaniyesi, bakır kaplar, tarım ürünleriyle ilgili olarak Siirt Fıstığı, Tayfi Üzümü, Zivzik Narı, arıcılık mahsulü olarak Pervari Balı, orman ürünlerine bağlı olarak Bıttım Sabunu yöre turizmine büyük katkı sunmaktadır. Siirt ilinin, zengin bir yemek kültürü ve çeşitliliğine sahip olması, yöreyi gastronomi turizmi bakımından ilgi çekici kılmıştır. Özelikle Türk Patent Enstitüsü tarafından tescilli olan büryan (perive), perde pilavı en çok tercih edilen yemeklerdir. içli köfte (kitel), bumbar dolması (cokat), ekşili sumaklı dolma, Siirt köftesi, sarmısaklı köfte, ayranlı yarma ve Siirt zırh kebabı ise diğer önemli yemeklerdir. Araştırma sahasında zengin doğal ve kültürel turizm potansiyelinin yanında çeşitli sorunlar gözlenmektedir. Siirt ili doğa ve kültür turizmi kapasitesi açısından zengin bir yapıya sahip olup, bölgenin özel durumu itibariyle bu zenginlikleri yeterince 200 değerlendirilmemektedir. Doğal turizm kaynakları için gerekli mekânsal düzenlemelerin yapılmamış olması ve çeşitli turizm aktivitelerinin (yamaç paraşütü, rafting vb.) sürekliliğinin desteklenmemesi diğer önemli sorunlardır. Eski kültürel mekân ve mimari değerlerin korunamaması ve restore edilenlerin doğal yapısının bozulması yöre turizmini olumsuz etkilemektedir. Turizm merkezlerine uzak olması, yapısal ve ekonomik bakımdan yeterince gelişmemiş olması uzun yıllar araştırma sahasının turizmden sınırlı olarak faydalanılmasına neden olmuştur. Turizm gelişiminin plansız ve kontrolsüz bir seyir izlemesi en önemli sorunlar arasındadır. Siirt ilinin konaklama hizmetleri ve ulaşım açısından yetersiz olması turizmde önemli altyapı sorunlarıdır. Ayrıca planlama ve tanıtım kampanyalarının uygulamaya geçirilmemesi, turizm alanında hizmet veren kuruluş sayısının az olması, genel istihdam oranı içinde turizm kaynaklı istihdam oranının düşük olması da yöre turizminin önemli sorunlarındandır. Siirt ilinde doğal ve kültürel turizm kaynakları ile turizmin altyapısı için dikkate alınmasının faydalı olabileceği bazı önerilerde şunlardır: • Alternatif turizm kapsamında yayalar trekking, binicilik sporları ve günübirlik yayla turları için değerlendirilebilir. Ancak yaylaların turizme açılması halinde yapılacak olan tesisler yayla mimarisine uygun olmalıdır. • Başta Botan Kanyonu olmak üzere kanyonların bulunduğu alanın yol ve çevre düzenlemeleri yapılarak turizm aktivitelerine uygun hale getirilmelidir. • Siirt Akabe yolunun bulunduğu kısımda manzaradan dolayı seyir terasları yapılabilir. • Botan Vadisi’nin jeopark olması yönünde çalışmalar yürütülebilir. • İl turizmi için büyük potansiyel olan rafting ve yamaç paraşütü üzerine gerekli çalışmalar yapılıp alt yapı oluşturularak devamlı hale getirilmelidir. • Araştırma sahasından geçmekte olan nehirlerin çevre temizliği, mekânsal düzenlemeleri yapılarak, turizm ve rekreasyonel amaçlı olarak kullanıma uygun hale getirilmelidir. • Araştırma alanında turizme açılmamış olan mağaralar incelenerek gerekli planlamalar yapıldıktan sonra turizme kazandırılmalıdır. 201 • Daha çok rekreatif amaçlı kullanılan kaplıcalarda çevre düzenlemesi yapılmalı ve buralar uygun şekilde ışıklandırılmalıdır. • Siirt ilindeki çeşitli bitki türleri dolayısıyla botanik turizmi geliştirilebilir. • Siirt ve çevresinde bulunan tarihi yapıların tespiti yapılmalı, bu yapılar aslına ve yapılış dönemi mimari özelliklerine göre restore edilip koruma altına alınmalıdır. Ayrıca uygun şartlara sahip yapılar ışıklandırılmalıdır. • Siirt’in simgesi haline gelen bazı meyvelerin tanıtımının yapılması gerekmektedir. Özellikle Siirt Fıstığı, Zivzik Narı ve Tayfi Üzümü için agroturizm (tarım turizmi) uygulanabilir. • Araştırma alanında yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkarılmış kültürel değerler ve ören yerleri koruma altına alınmalı ve turizm açısından değerlendirilmelidir. Ayrıca kazılar sonucu ele geçirilen eserler için müze kurulmalıdır. • Başta kilise ve manastırlar olmak üzere türbeler üzerindeki en büyük tehdit olan kaçak define arayıcılarının verdiği zararlar önlenmelidir. • Araştırma alanı için turizme yönelik envanter çalışması ve bölgesel eylem planı hazırlanarak, Siirt ilinin turizm potansiyeli kapsamlı bir şekilde araştırılmalıdır. • Bütün doğal ve tarihi kaynaklar için ve içeriği zengin bilgilendirme ve yön levhaları hazırlanmalıdır. • Siirt ilinin turizm potansiyelini tamamen kullanabilmek için kentsel pazarlamaya yönelik faaliyetlere önem verilmelidir. • Tanıtımını iyi bir şekilde gerçekleştirmek amacıyla turistik değerleri tanıtıcı bilgilendirme kitapları, broşürler, ayrıntılı kent haritaları, web sayfaları hazırlanmalı ve bunlar seyahat acentelerine dağıtılarak, ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılmalıdır. • Yerel halkın çoğu yaşadığı ilin kültürel değerlerinin farkında olmayıp bu eserlerin yerleri hakkında bilgi sahibi değildir. Yerel halk, kültürel değerler konusunda bilinçlendirilmelidir. • Turistler tatillerini geçirmek için farklı ortamlar aradığından, turistik tesisler yörenin fiziksel ortamı ve mimari özellikleri dikkate alınarak inşa edilmelidir. 202 • Siirt ve çevresinde turizmin sektörünün gelişebilmesinin yollarından biri de yerel halk ve yakın çevre iller üzerine yoğunlaşan turizm yatırımlarının dış çevreye yönelmesi gerekmektedir. • Turizmin gelişimi için il kültür ve turizm müdürlüğü, belediye, üniversite ve diğer ilgili kuruluşlar ortak hareket etmelidirler. • Siirt ve çevresinde yeme-içme-eğlence vb. hizmetler sunan tesisler geliştirilmedir. • Araştırma alanındaki doğal ve kültürel turizm değerlerin görülmesini sağlayacak tur programları organize edilebilir. • Siirt ve çevresinde karayolu ulaşımı iyileştirilmeli, karayolu ulaşımının olmadığı gerekli alanlara da yollar yapılmalıdır. Ayrıca havayolu ulaşımında yaşanan aksama giderilmeli, uçak seferleri artırılmalı ve ulaşım ağı genişletilmelidir. • Konaklama hizmet kalitesinin artırılması turizm için önemli bir faktördür. Siirt’in turizmden pay alabilmesi için doğal ve kültürel kaynaklar mevcut olmakla beraber önemli tur hatlarına uzak olması ve bölgenin kültürel zenginliği nedeniyle Güneydoğu Anadolu turlarının Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır’da toplanması Siirt’in turizmdeki payını azaltmaktadır. 203 KAYNAKÇA AKOVA, İ. 1995., Akarsu Turizmi, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı 30, 393- 407, İstanbul. AKOVA, İ. 2008., Turizm Araştırmaları, Çantay Yayınevi, İstanbul. AKSOY, M., SEZGİ, G. 2015., Gastronomi turizmi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Gastronomik Unsurları, Journal of Tourism and Gastronomy Studies, Cilt 3, Sayı 3, 79-89. ALKAN, A. 2018., 2018., Orta ve Aşağı Botan Vadisi’nin Ekoturizm Potansiyeline Analitik Bir Yaklaşım. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 22, 475-499. ALKAN, A. 2018., 2018., Bir Kent Coğrafyası Araştırması Siirt Kenti, Kriter Yayınevi 1. Baskı, İstanbul. ALPER, M. C. t.y., Siirt Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. AMCALAR, N. 2013., Siirt İlinde Doğa Turizmi Master Planı 2013 – 2023. ATALAY, Ö. 1946., Siirt tarihi (Vol. 1), Çeltut Matbaası. AVCIKURT, C., HACIOĞLU, N. t.y., Nobel Yayın ve Dağıtım,163-187, Ankara. BAZ, İ. 2015., Siirtli Âşık Bir Sûfî: Şeyh Muhammed Hazîn-i Firsâfî, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 6, Sayı 11, 89-125. BEKLEYEN, A. AKIN, T., YILDIRIM, M. 2006., Siirt Yöresel Konut Mimarisi, Uluslararası Siirt Sempozyumu, Siirt Belediyesi,563-581. 204 BORAN, A., TÜFEKÇİOĞLU, A., ERDAL, Z. 2001., Siirt ve İlçelerindeki 2000 Yılı Yüzey Araştırması, 19. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, 17-32, Ankara. BORAN, A., TÜFEKÇİOĞLU, A., ERDAL, Z., YILDIZ, İ. 2003 Siirt ve İlçelerindeki 2002 Yılı Yüzey Araştırması “Kurtalan”, 21. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, 33- 42, Ankara. BORAN, A., TÜFEKÇİOĞLU, A., ERDAL, Z. 2005., Siirt-Batman İlleri ve İlçelerindeki Ortaçağ ve Sonrasına Ait 2004 Yılı Yüzey Araştırmaları, 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, 191-204, Antalya. BORAN, A., TÜFEKÇİOĞLU, A., YILDIZ, İ., ERDAL, Z. 2009., Kurtalan’daki Selçuklu ve Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür Varlıkları Envanteri: 3, Siirt Valiliği Yayını: 11, Ankara. BORAN, A., TÜFEKÇİOĞLU, A., YILDIZ, İ., ERDAL, Z. 2009., Pervari ve Şirvan’da Osmanlı Dönemi Eserleri, Siirt Kültür Varlıkları Envanteri: 4, Siirt Valiliği Yayını: 13, Ankara. BORAN, A., TÜFEKÇİOĞLU, A., YILDIZ, İ., ERDAL, Z. 2013., Tillo’daki Tarihi Eserler, Siirt Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayını-2, İstanbul. ÇEVİK, A. 2008., Yukarı Dicle Havzasında Yeni Bir Ortaçağ Başkenti: Erzen, Uluslararası Batman ve Çevresi Tarihi ve Kültürü Sempozyumu, T.C Batman Valiliği, Cilt 1, 241-256, Batman. 205 ÇOBAN, B., KARAKAYA, Y. E. 2010., Geleceği Planlamada Stratejik Yönetim ve SWOT Analizi: Kavramsal Yaklaşımlar, e-Journal of New World Sciences Academy,5(4), 341-352. DANS, E. P., GONZÁLEZ, P. A. 2018., The Altamira controversy: Assessing the economic impact of a world heritage site for planning and tourism management, Journal of Cultural Heritage, 30 (180–189). DEMİR, Ş. 2016., Cumhuriyet Döneminde Siirt, Düzey Yayınevi, İstanbul. DİNGWALL, P. R., WEİGHELL, T., BADMAN, T. 2005., Geological World Heritage: a global framework: a contribution to the global theme study of World Heritage Natural Sites. DOĞANAY, H., SOYLU, H. 1999., Deliçermik Kaplıcası’nın Turizm Açısından Önem, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı 34, 1-18, İstanbul. DOĞANAY, H., ZAMAN, S. 2013., Türkiye Turizm Coğrafyası, Pegem Akademi. DOĞANAY, H., ÇAVUŞ, A. 2016., Türkiye Ekonomik Coğrafyası, Pegem Akademi (Güncellenmiş ve Genişletilmiş 7. Baskı), Ankara. DOĞANER, S.1998., Türkiye Ulaşım Sistemleri Turizm ve Çevre İlişkileri, Coğrafya Dergisi, Sayı 6, 1-25. DOĞANER, S. 2001., Türkiye turizm coğrafyası. Çantay Kitabevi, İstanbul. DOĞANER, S. 2013., Türkiye Kültür Turizmi. Doğu Kitabevi, İstanbul. 206 EKİNCİ, D., DOĞANER, S. 2012., Jeomorfoturizm Açısından Simav (Yeniköy) Peribacaları, III. Ulusal Jeomorfoloji Sempozyumu, 395-410, Hatay ELLİS, A., PARK, E., KİM, S., YEOMAN, I. 2018., Progress İn Tourism Management What İs Food Tourism?, Tourism Management, 68 (250–263). EMEKLİ, G. 2006., Coğrafya, Kültür Ve Turizm: Kültürel Turizm, Ege Coğrafya Dergisi, Sayı 15, 51-59, İzmir. ERDAL, Z. 2017., Bir Mezartaşında Saklı Tarih, Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, Cilt 7, Sayı 2/1, 225-237, Batman. EREZ, M. E., FİDAN, M., PINAR, S. M., İNAL, B., KAYA, Y., ALTINTAŞ, S. 2017., Siirt İlinde Yetiştirilen Bazı Üzüm Çeşitlerinin Tanımlanması ve Kalite Değerlerinin Belirlenmesi. Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi, 4(1), 31-42. ERİNÇ, S., ERTEK, A., GÜNEYSU, C. 2015., Jeomorfoloji II. Der Yayınları, İstanbul. ERYEŞİL, H., ÖZDEMİR, A., ORAN, A., GÜNEŞ, A. 2007., Beyaz Kent Siirt, Siirt Valiliği Yayınları, Ankara. FİDAN, M., KAYCİ, L. 2014., Siirt İlinde Yayılışı Bulunan Bazı Bitki ve Hayvan Türleri, Doğa Turizmi ve Biyolojik Çeşitlilik Sempozyumu, Kocaeli. GEZGİN, İ. 2004., Arkeoloji ve Turizm: Eleştirel Bir Bakış. Turizm: İlkeler ve Yönetim (Editörler: Atila Yüksel, Murat Hançer), Turhan Kitabevi, 195-209, Ankara 207 GÜLENSOY, T. 2011., Ksenophon, Anabasis (On Binlerin Dönüşü), Kültür Evreni Dergisi, 7-16, Ankara. GÜNGÖR, S., ARSLAN, M. 2004., Turizm ve Rekreasyon Stratejileri için SWOT Analizi, Görsel Kalite Değerlendirmesi, Turizm Tesislerinin Beğenilirliği ve Turizm Tesisleri Durum Analizi Uygulaması: Beyşehir İlçesi Örneği, Selçuk Üniv. Ziraat Fak. Dergisi, 18 (33), 68-72. GÜZEL, F. Ö. 2010., Turistik Ürün Çeşitlendirmesi Kapsamında Yeni Bir Dinamik: İnanç Turizmi, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, 87-100. HENDERSON, J. C. 2003., Managing Tourism and Islam in Peninsular Malaysia, Tourism Management, 24 (447–456). KALAFAT, Y. 2006., Siirt Yöresinde Yatırlar Etrafında Şekillenmiş Halk İnançları ve Kesik Baş Motifi, Geçmişten Günümüze Uluslararası Siirt Sempozyumu.[Online]: http://www. turkoloji. cu. edu. tr/HALKBILIM/kalafat_siirt. pdf. adresinden, 13. KARAKAŞ, A., KARAKAŞ, E. 2015., Hanların Turizme Kazandırılması: Mardin, Diyarbakır ve Şanlıurfa İl Merkezlerindeki Hanlar Üzerine Bir Çalışma, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 7, Sayı 13, 306-321, Diyarbakır. KESİCİ, M. 212., Kırsal Turizme Olan Talepte Yöresel Yiyecek ve İçecek Kültürünün Rolü, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Cilt 14, Sayı 23, 33-37. 208 KURMANALİYEVA, A., RYSBEKOVA, S., DUİSSENBAYEVA, A., IZMAİLOV, I. 2014 Religious Tourism as a Sociocultural Phenomenon of the Present “The Unique Sense Today is a Universal Value Tomorrow. This is the Way Religions are Created and Values are Made.”, Procedia-Social and Behavioral Science, 143 (958–963). LAWS, E., SCOTT, N., PARFITT, N. 2002., Synergies in Destination Image Management: A Case Study and Conceptualization, International Journal of Tourism Research, 4 (39-55). TUNCEL, M. 2009., Siirt, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 37, İstanbul. MORÇİN, S. E., TOSUN, C. 2013., Türk Turizmine Yeni Ufuklar Açmada Alternatif Destinasyonlar: Ardahan İlinin Botanik Turizmi Potansiyelinin Değerlendirilmesi, Journal of Current Researches on Social Sciences, 3(1), 1-11. NYAUPANE, G. P., TİMOTHY, D.J., POUDEL, S. 2015., Understanding Tourists in Religious Destinations: A Social Distance Perspective, Tourism Management, 48 (343-353). OKUMUŞ, E. 2008., Marifetname’de Beden, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt 8, Sayı 4, 9-44. ÖNKAL, A. M. 1988., Abdurrahman b. Avf, DİA, Cilt 1, 156-157, İstanbul. ÖTER, Z. 2010., Türk El Sanatlarının Kültür Turizmi Bağlamında Değerlendirilmesi, Milli Folklor, 22(86), 174-185. ÖZGEN, N., KARADOĞAN, S. 2009., Siirt şehrinin kuruluşu ve gelişimi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 19, Sayı 2, 61-81, Elazığ. 209 ÖZGEN, N. 2012., Siirt’in İnanç Turizmi Mekânları: Ziyaret (Veysel Karani) Ve Tillo (Aydınlar) Örnekleri. Doğu Coğrafya Dergisi, Cilt 17, Sayı 27, 251-272. ÖZGEN, N., TONBUL, S., KARADOĞAN, S.2016., Siirt Çevresinde Kıvrımlı Yapı Elemanları, Jeomorfolojik Özellikleri ve Gelişimi, 1-16. ÖZGÜÇ, N. 2007., Turizm Coğrafyası Özellikler ve Bölgeler, Çantay Kitabevi 5. Baskı, İstanbul. ÖZGÜÇ, N. 2017., Turizm Coğrafyası Özellikler ve Bölgeler, Çantay Kitabevi 9. Baskı, İstanbul. ÖZTÜRK, Ş., KILAVUZ, B. N., CAN KARAKUŞ, Ü. 2007., Siirt Ulu Cami Minaresi, 385-405. PACIFICO, D., VOGEL, M. 2012, Archaeological Sites, Modern Communities, and Tourism, Annals of Tourism Research, Volume 39, No. 3, 1588–1611, Britain. REYNARD, E. 2005., Geomorphological Sites, Public Policies and Property Rights. Conceptualization and Examples From Switzerland, Italian Journal of Quaternary Sciences, 18(1), 323-332. ROBB, J. G. 1998., Tourism and legends archaeology of Heritage, Annals of Tourism Research, Vol. 25, No. 3, 579-596.2.5.Siirt Mutfağı ve Turizm İnsan yaşamının önemli ve ayrılmaz bir parçasını oluşturan yemek ve mutfak kültürü son yılarda turizm araştırmaları için büyük bir tema olarak ortaya çıkmıştır.

İnsanların yiyecek ve içecek ihtiyaçlarının sonucunda ortaya çıkan gastronomi faaliyetleri turizm sektörü ile önemli bir bütünlük oluşturmaktadır. İnsanların turizmde beklentilerinin değişmesi ve yeni ürünler deneyimlemek istemeleri bu turizm türünü önemli kılmıştır. Nitekim bu konuda yapılan araştırmalar, turistlerin tatillerini özgün ve otantik hale getiren özel yerel ürünleri denemeyi sürekli tercih ettiklerini göstermektedir (Şerbetçi, 2011: 61). Gerçekten de yöresel mutfaklar, geçmişi yansıtan önemli bir kültür unsuru olarak turistler tarafından her zaman talep görmüştür. Ayrıca gastronomi turistik yerlerin pazarlanmasında büyük bir rol oynamıştır (Kesici, 2012: 35). Mutfak turizmindeki yiyecekler, kültürel deneyimlerin bir aracı olarak görülüyor; buna göre, “mutfak turizmi”, yiyecek aktiviteleri ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan kültürel tüketim deneyiminin yanı sıra bireyin katılımının ardındaki arzusu ile tanımlanmaktadır (Ellis vd, 2018: 253). Başka bir tanımı ise “Gastronomi turizmi, ana motivasyon kaynağı özel bir yemeğin tadımı veya bir yemeğin üretim aşamalarını görmek amacıyla, yöresel veya kırsal alanları, yiyecek üreticilerini, restoranları, yemek festivallerini ve özel alanları ziyaret etmektir” (Zengin vd, 2014: 513). Ayrıca gastronomi turizmi restoran ve otellerde turistler için yemeklerin hazırlanması yerine, yerel yiyecek ve içeceklerle ilgili deneyim yaşamak amacıyla turistlerin seyahat etmesidir (Zengin vd, 2014: 513). Yerel bir pastane, tarihi bir sokakta yer alan dondurmacı veya sadece yerel halkın bildiği adı duyulmamış bir cadde de yer alan bir mekân mutfak turizminin odağını oluşturabilir (Aksoy & Sezgi, 2015: 80). Yemek kültürünün çeşitlenmesinde ve özelleşmesinde ana etkeni içinde bulunulan kültürel- coğrafi- ekolojik- ekonomik yapı ve tarihsel sürecin bütünleşmesi oluşturmaktadır (Kesici, 2012: 34). Nitekim araştırma sahasının çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapması, çok kültürlü yapısı ve etnik farklılıklar yemek kültürünün çeşitlenmesinde etkili olmuştur. Özellikle çalışma sahasında Araplar, Kürtler, 155 Ermeniler ve Türklerin birlikte yaşayarak kültürel etkileşimi gerçekleştirmeleri kent mutfağının zenginleşmesine önemli katkı sağlamıştır. Ayrıca çalışma sahasının bulunduğu coğrafi çevre koşullarının yemek kültürüne etkisini görmek mümkündür. Nitekim kent halkı yemeklerinde iklim, tarım ve coğrafya nedeniyle bulgur, pekmez, sumak ve kavurmayı sıklıkla kullanmıştır (Tunç, 2015: 15). Malzemeler çoğunlukla yöreden temin edilir. Özel günler ve yemek ilişkisi bakımından da Siirt çevresinde önemli geleneklerle karşılaşılır. Örneğin; kandil gecelerinde Siirt’in özel tatlılarından olan aside ve selme yapılır ve ekmek üzerine konulup dağıtılırdı (Tunç, 2015: 15). Siirt’te yemek kültürü kendine özgü özellikler gösterir. Bu yemeklerin başında şunlar gelmektedir: büryan (perive), perde pilavı, içli köfte (kitel), bumbar dolması (cokat), ekşili sumaklı dolma, Siirt köftesi, sarmısaklı köfte, ayranlı yarma ve Siirt zırh kebabı. Tatlı türleri olarak ise aside, rayoşul meketip, varak kek, imçerket öne çıkmaktadır. Büryan (Perive), Siirt mutfağının en popüler ve kente gelen turistler tarafından en çok talep gören ürünüdür. Yöreye has yapım teknikleri ile pişirilen büryan kebabı yöre turizminde oldukça önemli bir etkiye sahiptir (Fotoğraf 108). Siirt kent merkezinde 10 civarında büryan lokantası bulunmaktadır. Fotoğraf 108:Büryan (Perive) 156 Perde pilavı yörenin turistler tarafından en çok tercih edilen ünlü yemeklerden bir diğeridir. Yöre için kültürel anlamda çok önemli mesajlar içeren bu yemeğin onuru ve özgürlüğü simgelemesi dikkat çekicidir (Aksoy & Sezgi, 2015: 85). Kendine has bakır perde pilavı tenceresi, yapım tekniği ve süslemesiyle yöre turizminin önemli bir kaynağıdır (Fotoğraf 109). Siirt kent merkezinde 13 civarında lokantada perde pilavı bulunmaktadır. Fotoğraf 109: Perde Pilavı Siirt mutfağının turistik potansiyel oluşturan diğer önemli ürünleri ise içli köfte (kitel), bumbar dolması (cokat), ekşili sumaklı dolma, Siirt köftesi, sarmısaklı köfte, ayranlı yarma ve Siirt zırh kebabı da lezzetleri ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Siirt kent merkezinde 13 civarında lokantada bu yemeklerin çoğunu bulmak mümkündür.

157 Fotoğraf 110: İçli Köfte (Kitel) Fotoğraf 111: Bumbar Dolması (Cokat) 158 Fotoğraf 112: Ekşili Sumaklı Dolma Siirt mutfağı yemek ve tatlı çeşitliliği açısından zengin olmakla birlikte turistlerin çoğu ürünü bulması mümkün değildir. Çünkü bu yemek ve tatlı çeşitlerinin çoğu restoranlarda yapılmamaktadır. Bu yemeklerin artık sadece evlerde pişmesi tanıtımını güçleştirmektedir. 2.6.Turistik Ürünler Siirt’in turistik ürünleri el sanatları olarak Siirt Battaniyesi, bakır kaplar, tarım ürünleriyle ilgili olarak Siirt Fıstığı, Tayfi Üzümü, Zivzik Narı, arıcılık mahsulü olarak Pervari Balı, orman ürünlerine bağlı olarak Bıttım Sabunu’dur. Turistik el sanatlarının kültürel turizmin geliştirilmesine ve sürdürülmesinde önemli bir payı vardır. Küreselleşen dünyada, geçmiş medeniyetlere ait kalıntılarla birlikte, yaşam biçimleri, müzik ve eğlence türleri gelenek ve görenekler, el sanatları, festivaller, yemek türleri ve alışkanlıkları dünya turizminde giderek önemi artan öğelerdir (Emekli, 2006: 56). Turistik ürün tasarımında kültürel öğelerin kullanımı 159 özgünlük ve kalite sağlamakta ayrıca özgünlük arayışı içerisinde olan turistlerin deneyimine kültürel motifler ekleyerek ziyaret deneyimini zenginleştirmektedir (Öter, 2010: 175). Özellikle el sanatları bu hususta en dikkat çekici öğelerden olup, turistlerin alışverişlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Kentleşme ve sanayileşme ile yok olmaya başlayan el sanatları ürünleri, turizmle birlikte yeniden önem kazanmıştır. El sanatları ait oldukları yörenin kültürünü yerli ve yabancılara tanıtmak, geçmişe ve geleceğe sahip çıkmak ve koruma hususunda büyük fayda sağlamaktadır. Bu açıdan Siirt avantaj sahibidir. Yöre halkı tarafından tiftikle işlenen Siirt Battaniyesi, heybe, seccade ve günümüzde talep üzerine sergi, manto, başlık, atkı, çanta, turistik heybe, kırlent, divan örtüsü ve çeşitli süs eşyaları kent turizmine büyük katkı sağlamaktadır. Siirt battaniyesi dokumasında kullanılan farklı renklerin uyumu ve kullanılan el dokuma tezgâhları ilgi çeken geleneksel el sanatlarının başında gelmektedir. Tiftikten üretildiği için insan sağlığına yararlı olan bu ürün eskiden daha sade motiflerle dokunurken günümüzde ince ayrıntılı resimlere kadar yazılı ve desenli motifler kullanılması dikkat çekicidir (Fotoğraf 114). Bu battaniyelerin yapımında, başta Ankara olmak üzere İç Anadolu Bölgesi’nde ve Siirt, Mardin, Şırnak ve Van illerinde de yetiştiriciliği yapılan tiftik keçisinin (Ankara keçisi) (Doğanay & Çavuş 2016: 189) yapağı kullanılmaktadır. Beyaz, siyah, kahverengi, sansar ve devetüyü gibi renklerden oluşan tiftik eğrilmek suretiyle ince iplikler haline getirilip, pamuk ipliklerin arasından mekik yoluyla geçirilerek dokunur. Dokuma işlemlerinden sonra ise çeşitli işlemlerden geçirilir (Fotoğraf 113).

Siirt Battaniyesi Türk Standartları Enstitüsü tarafından 1977 yılında tescil edilmiştir. Turistik çevrelerde geniş bir pazar imkânına sahip olan Siirt Battaniyesinin üretiminde Siirt Üniversitesi Siirt ve Yöresi El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi aktif rol oynamaktadır. 160 Fotoğraf 113: Siirt Battaniyesi Fotoğraf 114: Siirt’in tiftikle dokunan diğer ünlü mamulleri 161 Siirt kilimleri turizm açısından önemli diğer bir üründür. Siirt’te kilim dokumacılığı oldukça gelişmiş bir el sanatıdır. Siirt kilimlerinde bulunan desenler, Siirt insanının yaşam şeklini, gelenek ve göreneklerini, inanışlarını, bölgenin bitki örtüsünü yansıtması ve her birinin sahip olduğu isimleriyle dikkat çekicidir (Fotoğraf 115). Tamamen kök boyalarla renklendirilen ipliklerin yöresel motiflerle el tezgâhlarında dokunmasıyla üretilen kilimler yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Belli başlı Siirt kilimleri şunlardır: Armoni, Avşar Güzeli, Başaklı, Belirli, Boynuzlu Yanış, Canbezer, Çitimeli, Çomçalı, Damalı, Ejderli, Eli Belinde, Gülsar, Halaylı, Hayat Ağacı, Kahküllü Kız, Karabağ, Kervan Yolu, Kırk Göbek, Koç Boynuzu, Kuşlu, Mezar Taşı, Muskalı, Nazarlık, Pıtıraklı, Saç Bağı, Sandıklı ve Seleser (Siirt Valiliği, t.y.). Fotoğraf 115: Siirt kilimi 162 Bakırcılık Anadolu’nun çoğu kentinde olduğu gibi Siirt’te de varlığını koruyan önemli bir el sanatıdır. Ancak günümüzde bakırcılık, fazla emek ve zaman istemesi ve bunun karşılığında üretim miktarının az olması, ürünlerin az gelir getirmesi ve günlük hayatta kullanılan bakır eşyaların yerini çelik, cam, plastik vb. ürünlere bırakması Anadolu’da birçok yerde olduğu gibi Siirt’te önemini kaybetmeye başlamıştır. Önemli bir tarihi geçmişe sahip olan bakırcılık sanatının yaşatılması, sürdürülmesi ve bu kültürel mirasın korunmasında turizm oldukça önemli bir faktördür. Büyük bir beceri ve uzmanlık isteyen Bakır işlemeciliği çeşitli eşyalarda kullanılarak turistlerin ilgisini çekmekte ve ürünlerin pazarlanmasında önemli rol oynamaktadır. Çalışma sahasında bakır rezervlerinin varlığından ötürü bakır işlemeciliği kentte yaygın bir el sanatıdır. Siirt’teki eski bir geçmişi olan Bakırcılık, Siirt merkezde şehrin kendi adıyla anılan çarşısında (Siirt Bakırcılar Çarşısı) yıllardır varlığını sürdürmektedir. Bu çarşıda tencere, kazan, güğüm, tas, cezve gibi eşyalar yapılmakta ve bu eşyalarda (özellikle de hamam taslarında) özgün motifler kullanılmaktadır (Fotoğraf 116). Fotoğraf 116: Siirt’te Bakırcılık 163 Siirt fıstığı diğer önemli turistik ürünlerden biridir. Siirt fıstığı, doğal olarak yetişen menengiç (bıttım) ağaçlarının aşılanmasıyla elde edilmiş ve içerdiği yüksek protein miktarı ile insan sağlığına oldukça faydalı bir üründür (Fotoğraf 117). Diğer fıstık çeşitlerine göre daha iri taneli oluşu ve tadındaki farklılıklardan dolayı çoğunlukla çerez olarak tüketilmektedir (Fotoğraf 118). Türk Patent Enstitüsü tarafından 2003 yılında tescil edilen Siirt fıstığı, yıllık ortalama 15 bin ton üretimle yurtiçi ve yurtdışı pazarlarında yer edinmiş turistik değeri yüksek ürünlerin başında gelmektedir. Her yıl kent merkezinde düzenlenen Siirt Fıstığı Teşvik ve Bal Festivali (14-20 Eylül) ürünün sürdürülmesi ve tanıtımında önemli rol oynamaktadır. Fotoğraf 117: Menengiç ağacı 164 Fotoğraf 118: Siirt Fıstığı Pervari balı katkı maddeleri kullanılmadan sadece doğal bitki örtüsünden kaynağını alan organik bir üründür. Özellikle Pervari mevkiinde bulunan Herekol Dağı eteklerinde Çemikare Yaylasında bölgeye özgü çok sayıda bitki türünden insan müdahalesi olmadan, doğal olarak arıların ürettikleri özel karakovan balıdır (Fotoğraf 119). Türkiye’deki en iyi balları arasında yer alan Pervari balı sağlık ve şifa açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle Osmanlı mutfağında kullanıldığı bilinmektedir. 2003 yılında Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil edilen ürün turistler tarafından büyük talep görmektedir. 165 Fotoğraf 119: Pervari Balı Turizm için ilgi çekici olan diğer ürün Zivzik narıdır. Zivzik narı adını yetiştiği Şirvan ilçesine bağlı Zivzik (Dişlinar) Köyünden almaktadır. Zivzik narı bol sulu, mayhoş aromalı ve aylarca bozulmadan dayanabilen endemik bir türdür (Fotoğraf 120). Fotoğraf 120: Zivzik Narı 166 Tayfi üzümü, çalışma sahasının dolgun taneleri ve lezzeti ile dikkat çeken bir ürünüdür (Fotoğraf 121). Köklü ve zengin bir bağcılık kültürüne sahip olan Siirt ili ve çevresinde 33 üzüm çeşidi (Tayfi, Sinciri, Binetati, Gozane, Veledizzine, Karrot, Çiçikenator, Gadüv, Meyan, Bağılti, Reşealye, Kıtılnefs, Turture, Besirane, Düvrevi, Rütik, Spiyo, Mevazer, Gevre, Memkyeyşo, Hacimendidi, Mıvageş, Polati, Boğa, Cevzane, Silopi, Heseni, Emiri, Şevkeye, Aşkar, Keşirte, Meymezeynep) bulunmaktadır (Erez vd, 2017: 35). Bu üzüm çeşitlerinin her biri farklı tat ve özelliklere sahiptir. Ancak son zamanlarda bölgedeki bağ alanı ve üretim oranında düşüşler görülmektedir (Erez vd, 2017: 41). Bu çeşitliliğin sürdürülebilmesi için üzümlerin korunması, tanıtılması önem arz etmektedir. Fotoğraf 121: Tayfi Üzümü Bıttım sabunu turistik değer taşıyan diğer önemli bir üründür. Yabani fıstık ağacı olan menengiç (bıttım) ağacı meyvesinin çeşitli işlemlerden geçirilmesi suretiyle elde edilir. Kepek ve saç dökülmelerine iyi geldiği bilinen bıttım sabunu tamamen doğal ve organik yöntemler kullanılarak üretilir (Fotoğraf 122). 167 Fotoğraf 122: Bıttım Sabunu Fotoğraf 123: Siirt Ürünleri 168 Siirt, yerel ürünler bakımından oldukça zengin olmasına rağmen, bu yerel değerlerin tanıtımı yetersiz kalmakta ve turizm ürünü olarak kullanımı konusunda yeterince önem verilmemektedir. TPE (Türk Patent Enstitüsü) tarafından tescilli Siirt’e ait 5 tescilli coğrafi işaret bulunmaktadır. Bunlar; Pervari Balı, Siirt Fıstığı, Siirt Battaniyesi, Siirt Perde Pilavı, Siirt Büryan Kebabıdır (Tablo 4). Tablo 4: Siirt’e ait coğrafi işaret alan ürünler Coğrafi İşaret Alan Ürünleri Coğrafi İşaret Türü Coğrafi İşaretin Yayın/Kabul Yılı Siirt Fıstığı Menşe İşareti 2003 Pervari Balı Menşe Adı 2003 Siirt Battaniyesi Mahreç İşareti 2003 Siirt Perde Pilavı Mahreç İşareti 2003 Siirt Büryan Kebabı Mahreç İşareti 2003 2.7.Kültürel Kaynakların Değerlendirilmesi İçin SWOT Analizi Bu çalışma için amaç, Siirt ili turizminin gelişimi için en iyi planlamayı yapmaktır. Bu amacı gerçekleştirmede kullanılacak olan değerlendirme kriterleri ise SWOT analizinin temel yapı taşları olan güçlü yanlar, zayıf yanlar, tehditler ve fırsatlardır. Araştırmanın içeriğinde yapılan analiz ve sentezlere dayanarak Siirt için kültürel kaynakların turizmde güçlü ve zayıf yönleri, fırsatlar ve tehdit unsurları SWOT analizi uygulaması yapılarak ortaya koyulmaya çalışılmıştır. 169 Tablo 5: Kültürel kaynakların değerlendirilmesi için yapılan SWOT analizi. Güçlü Yönler Zayıf Yönler Tarihi değerlerin çeşitliliği, Dini mekânların çeşitliliği ve İnanç turizmi potansiyeli, Ören yerleri ve zengin arkeolojik değerler, Tescilli ürünler ve kültürel sembollerin olması (yöresel yiyecek-içecek, el sanatları, hediyelik eşyalar), Yıl içerisinde yapılan festivaller, Bazı kültürel turizm değerlerinin koruma altında olması, Tarihi değerlerle ilgili projelerin yapılıyor olması Doğal, tarihi, kültürel değerlerin ve ören yerlerinin korunma yetersizliği, Kültür ve turizm envanterinin olmaması, Kentte müze bulunmaması, Kültür turizm potansiyelinden yeterince faydalanılmaması, Tarihi ve kültürel değerlerin yeterince tanımının yapılmaması ve yerel halkın bu konuda bilinçlendirilmemiş olması, Tarihi değerlerin çoğunun yıkılmak üzere olması veya yıkılmış olması, Önemli tarihi yapıların restore edilmemiş olması ve restore edilenlerin bazılarında ise eserin doğal yapısının bozulması, Tarihi yapıların çevresinde aşırı yapılaşma. Fırsatlar Tehditler Kültür turizmi-Siirt kent merkezi tarihi ve kültürel yapısının günümüze aktarılmış olması, Yerel kalkınma açısından önemi. Tarihi eserlerin çevresinde görülen kirlilik, Tarihsel turizm değerlerinin define aramaları nedeniyle tahrip edilmesi, Hızlı yapılaşma ve plansız gelişimin tarihi ve kültürel kaynaklar üzerinde yaratacağı olumsuzluklar Güvenlik sorunu 170 Araştırma alanında bulunan tarihi ve kültürel değerlerin çeşitliliği turizm gelişimini büyük oranda desteklemektedir. Yine dini mekânların çeşitliliği ve inanç turizmi potansiyeli, ören yerleri ve zengin arkeolojik değerler, tescilli ürünler ve kültürel sembollerin olması (yöresel yiyecek-içecek, el sanatları, hediyelik eşyalar), yıl içerisinde yapılan festivaller, bazı kültürel turizm değerlerinin koruma altında olması, tarihi değerlerle ilgili projelerin yapılıyor olması il turizminin güçlü yönleridir. Doğal, tarihi, kültürel değerlerin ve ören yerlerinin korunma ve kültürel turizm için kullanma yetersizliği en zayıf faktörlerdir. Kültür ve turizm envanterinin olmaması, kentte müze bulunmaması, tarihi ve kültürel değerlerin yeterince tanımının yapılmaması ve yerel halkın bu konuda bilinçlendirilmemiş olması, tarihi değerlerin çoğunun yıkılmak üzere olması veya yıkılmış olması, önemli tarihi yapıların restore edilmemiş olması ve restore edilenlerin bazılarında ise eserin doğal yapısının bozulması, tarihi yapıların çevresinde aşırı yapılaşma ise çalışma sahasının diğer zayıf yönleridir. Kültür turizmi-Siirt kent merkezi tarihi ve kültürel yapısının günümüze aktarılmış olması ile kültürel kaynakların yerel kalkınma açısından önemli olması yöre turizmi için büyük fırsatlar sağlamaktadır. Tarihi eserlerin çevresinde görülen kirlilik, tarihsel turizm değerlerinin define aramaları nedeniyle tahrip edilmesi, hızlı yapılaşma ve plansız gelişimin tarihi ve kültürel kaynaklar üzerinde yaratacağı olumsuzluklar ve güvenlik sorunu turizmin gelişimini tehdit etmektedir (Tablo 5). 171 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TURİZMİN ALT YAPISI VE GELİŞİMİ Araştırma alanı doğal ve kültürel kaynaklar açısından zengin olmasına rağmen yöre ekonomisinin turizmden aldığı pay son derece azdır. Doğal ve kültürel kaynaklar turizmin gelişimi için önemli bir temel oluşturmakla beraber sosyo-ekonomik kaynaklar da turizmin gelişimi için önemlidir. Sosyal kaynaklar olarak yerel halkın turizme bakışı, turizme yatırım yapmak istemesi, turizmin hizmet sektöründe çalışmak istemesi gibi etkenler sosyolojik olarak incelenmelidir. Yerleşim yerlerinin altyapısı içinde ulaşım olanakları, konaklama, ağırlama ve alışveriş tesisleri turizmin gelişmesi için son derece önemlidir. Çalışma sahasının barındırdığı kültürel, tarihi, doğal varlıklar ile diğer çekicilikler, bölge için zengin bir turizm altyapısı oluşturmakta ve gelişimini desteklemektedir. Bununla birlikte turizmin altyapısı ve gelişiminin bütünüyle gerçekleştirilmesi için ulaşım, konaklama, yiyecek-içecek hizmetlerini karşılayacak mekânlar (restaurant, lokantalar vb.) ve turistik ürün alışverişi yapacakları alışveriş tesislerinin etkisi büyüktür. Bu tür hizmetler, turistik sahanın çekiciliğini ve farkındalığını arttırır. Bunun sürdürebilir olması için yeni alt yapı hizmetlerinin oluşturulması ya da mevcut alt yapının geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir (Tayfun & Aslan, 2013: 192). Ancak çalışma sahası her ne kadar doğal kaynaklar açısından zengin olsa da turizm faaliyetlerinin aktif olarak yapılabilmesi ve turizmin bir gelir kaynağı olarak yöreye katkı sağlaması gerekli altyapı yoktur. Doğal kaynaklar açısından turizmin gelişimi çok yenidir. Yakın zamanlarda önem kazanmaya başlayan doğal turizm kaynakları henüz yeterli derecede değerlendirilmemektedir. Araştırma alanına turist talebi oluşabilmesi için doğal ve kültürel kaynakların mevcut olduğu görülmektedir. Fakat turizmin ekonomik gelir sağlaması için bunların ulaşılabilir olması, konaklama ve alışveriş imkânlarının olması gerekir. Araştırma alanında turizm arzında en önemli hizmet ulaşımdır. 172 3.1.Ulaşım Turizm sektörünün önemli altyapı hizmetlerinden biri olan ulaşım sistemleri ve ulaşım tekniklerindeki yenilikler turizmi etkileyen en önemli faktörlerin başında gelir (Doğanay & Zaman, 2013: 86; Yüksel & Hançer, 2004:4; Doğaner, 1998: 1). Turizm bir yer değiştirme faaliyeti olduğundan, bir sahanın turizme kazandırılması için, ulaşılabilirlik, erişilebilirlik ve güçlü bir ulaşım bağlantısı ve ağı olmalıdır (Doğanay & Zaman, 2013: 86; Doğaner, 1998: 1). “Turizm ulaştırması ise, turizm amaçlı yolculuklarda, turistin turizm pazarlarından, turizm çekim merkezlerine, hızlı güvenli ve düzenli bir şekilde taşınmasını sağlayan bir hizmet faaliyetidir” (Doğaner, 1998: 1). Turizmin ve ulaşım sistemlerinin gelişimi birbirine paralel bir şekilde gerçekleşmektedir. Ulaşım imkânlarının gelişmesi turizm faaliyetlerinde bir artış ve ulaşımın tatil süresi içindeki payında bir azalış meydana getirmiştir. Turizmin gelişmesi ise ulaşım sistemleri arasındaki rekabet, konfor, düzen ve güven, işbirliği gibi unsurları ortaya çıkarmıştır. Araştırma alanının merkezi olan Siirt kentinin başlıca ulaşım olanağı karayolu ve havayoludur. Demiryolu ulaşımı Kurtalan İlçesine kadardır. Ancak bu üç ulaşım sistemi de kentin ihtiyacı ve turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi olması gereken düzeyde değildir. Çalışma sahasındaki önemli altyapı sorunlarından biri olan ulaşım sorunu, kentin turizm fonksiyonun gelişmesine engel olan unsurlardan biridir. Karayolu ulaşımı, araştırma sahasındaki turizm açısından en önemli ulaşım sistemidir. Bu durumun en önemli nedeni ilde hava ve deniz ulaşımının olmamasıdır. Siirt’teki mevcut karayolları kentin gelişen ve artan trafik yoğunluğuna cevap verecek düzeyde değildir. Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü’nün sınırları içerisinde bulunan Siirt ilindeki yol ağının 159 km’si devlet yolu, 302 km’si il yoludur (Amcalar, 2013: 46). Siirt’te il ve devlet yolu uzunluğu 2009-2013 döneminde çok az bir artış göstererek 541 km’ye ulaşırken, köy yolu uzunluğu ise aynı dönemde %5,7 azalmıştır (Türkiye İstatistik Kurumu, 2014: 124). Çalışma sahasının topoğrafyası ulaşım ağının gelişimi için çok elverişli değildir. Özellikle kentin kuzeyi ve kuzeydoğusunun dağlık sahalardan oluşması karayolu ulaşımının buralarda zayıf kalmasına yol açmıştır. Ancak yine de karayolu 173 ağları ilin en önemli ulaşım sistemini oluşturmaktadır. Siirt karayolu ağı, Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü’ne bağlıdır. Kent, karayolu ulaşımı bakımından işlek bir geçiş bölgesi üzerinde bulunmamaktadır. Kentin dış çevre ile bağlantısını sağlayan en önemli yolu Batman karayoludur. Siirt’in en önemli yolu, Siirt ve Şırnak illerini Batman, Diyarbakır, Bitlis illerine ve buradan da ülkenin diğer bölgelerine bağlayan D-370 yolu olup, Siirt-Ziyaret arasında bulunan D-965 yolu ve Ziyaret-Bitlis yolu (D365) ise diğer işlek ulaşım ağlarıdır (Alkan, 2018: 164). Ayrıca Siirt ve çevresinde yolu olmayan yerleşim yeri bulunmamaktadır. Ancak bu yolların güvenli ve asfalt olmaması turizm kaynaklarına ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Siirt ilinde son zamanlarda karayollarının iyileştirilmesi yönünde çalışmalar gerçekleştirilse de bunlar, turizmdeki ulaşım sorununu kaldırmak yeterli değildir. Siirt’te şehirlerarası seyahatlerin gerçekleşmesine olanak sağlayan en önemli yer Siirt Şehirlerarası Yolcu Terminali’dir (Fotoğraf 124). Yakın zamanda inşaatı tamamlanan ve faaliyete geçen terminal, eskiden farklı bir mekândaydı, şartları kötü ve kullanışsızdı. Terminalin daha geniş bir alan üzerine kurulması, yerel halk ve turistler için olumlu etki göstermiştir. Terminalden düzenli olarak Batman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Mersin, Adana, Antalya, Ankara, İstanbul, İzmir, Konya, Bursa, Aydın gibi ülkenin farklı bölgelerinde yer alan illere otobüs seferleri düzenlenmektedir. Siirt Şehirlerarası Yolcu Terminali’nde bulunan seyahat firmaları şunlardır: Siirt Petrol Turizm, Metro Turizm, Siirt Has Bağdaş Turizm, Lider Siirt Seyahat, Siirt Baykan Jet Turizm, Van Gölü Turizm, Bestvan Turizm. 174 Fotoğraf 124: Siirt Şehirlerarası Yolcu Terminali Siirt kenti ile etrafındaki ilçe merkezleri (Kurtalan, Eruh, Baykan, Pervari, Şirvan, Aydınlar (Tillo) ve köyler arasında ulaşım faaliyetleri gelişmiş olup ilçelere ve hemen hemen bütün köylere her gün düzenli olarak seferler yapılmaktadır. İlçelere ve köylere giden araçların toplanma sahası ise ilçe otogarıdır. Ayrıca Batman, Erzurum, Malatya, Elazığ, Şırnak, Bitlis ve Van illerine de düzenli olarak günlük seferler gerçekleştirilmektedir.

175 Tablo 6: Siirt ili yol uzunlukları, 2009-2013 (Km) Yıl İl ve devlet yolu Köy yolu Demir yolu 2009 539 1 897 35 2010 539 1 897 35 2011 539 1 908 35 2012 541 1 787 35 2013 541 1 788 35 Kaynak: TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU, 2014., Seçilmiş Göstergelerle Siirt 2013, Ankara. Demiryolları bakımından ise Siirt’in Kurtalan ilçesinde 5. Bölge Başmüdürlüğü’ne bağlı Gar Şefliği bulunmaktadır (Şekil 11). 1995 yılında kurulan bu şeflikte yük ve yolcu treni sefer yapmaktadır. Trenlerin yolcu kapasitesi 530 kişi olup yılda 4-5 bin yolcu ve 45-50 ton civarında yük taşımaktadır. İşletme sistemi T.M.İ. olup, Diyarbakır’dan idare edilmektedir (Amcalar, 2013: 47). Şekil 11: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Haritası Kaynak: http://www.tcdd.gov.tr/ 176 Fotoğraf 125: Siirt’in Kurtalan İlçesinde Tren Garı 1991 yılında yapımı tamamlanan Siirt Havaalanı 1994 yılında hizmete girmiştir (Fotoğraf 126). Büyük uçakların inişine imkan vermeyen çevresindeki dağlık arazi, kısa pisti ve modern ekipman yetersizliği çoğu zaman havayolu ulaşımda aksamalara yol açmaktadır (Alkan, 2018: 166). 2017 yılına kadar faaliyette olan havaalanında şuan uçak seferleri gerçekleşmemekte olup kısa zamanda yeniden faaliyete girmesi çalışmalar yapılmaktadır. Bu durum yerel halk ve turistler için büyük bir dezavantajdır. Günümüzde hızı nedeniyle en çok tercih edilen ulaşım şekillerinin başında gelen hava ulaşımının bulunmaması çalışma sahasında turizmi olumsuz etkilemektedir. Günümüzde kente havayolu ulaşımı kullanarak gelmek isteyen kişilerin Batman veya Diyarbakır havaalanlarından karayolu aktarması yaparak gelmesi mümkündür. Bu şekilde yolculuk hem daha maliyetli hem de yorucu olmaktadır. Siirt Havaalanı faaliyette iken seferlerin Siirt- İstanbul (Sabiha Gökçen Havalimanı)-Ankara ve İstanbul (Sabiha Gökçen Havalimanı)-Ankara-Siirt şeklinde sınırlı ve belirli bir güzergâh doğrultusunda gerçekleşmesi de sıkıntı oluşturuyordu. 177 Fotoğraf 126: Siirt Havaalanı Çalışma sahasında ulaşım sistemleri turizm faaliyetlerini gerçekleştirmek için yeterli düzeyde değildir. Bu sorunun giderilmesi turizm için oldukça önemlidir. Bu olumsuzluk ancak planlı ve düzenli çalışmalarla giderilebilir. 178 Şekil 12: Türkiye ulaşım haritası Kaynak: http://www.kgm.gov.tr/Sayfalar/KGM/SiteTr/Bolgeler/9Bolge/Subeler/SbSiir… 179 Şekil 13: Siirt Ulaşım Haritası Kaynak: http://www.kgm.gov.tr/Sayfalar/KGM/SiteTr/Bolgeler/9Bolge/Subeler/SbSiir… 180 3.2.Konaklama Konaklama, turizmin gelişiminde en önemli unsurlardan biridir. Turistin en önemli ihtiyaçlarından biri olan gittiği yerlerdeki turistik amaçlı konaklama tesisi, yerli ve yabancıların gecelediği tesisler anlamına gelmektedir (Doğanay & Zaman, 2013: 37). Konaklamanın tesisinin tipi, konaklayacak kişilerin gelir düzeylerine göre harcamalarında da değişkenlik göstermektedir (Yüksel & Hançer, 2004: 61). Çünkü müşterilerin ekonomik düzeyi bu konuda belirleyicidir.

Tablo 7: Siirt il merkezinde bulunan oteller, yatak kapasiteleri ve doluluk oranları (2017). Tesis Adı Belge Türü Sınıfı Yatak Sayısı Doluluk Oranı Kuruluş Tarihi Barden 1.sınıf 1 162 %40 2014 Çelebi Otel 3. sınıf 3 96 %80 2018 Erdef Oteli 1. sınıf 1 42 %60 1974 Diyarbakır Oteli 5. sınıf 5 30 %4 Özer Oteli 4. sınıf 4 45 %70 Vatan Oteli 2. sınıf 2 35 %50 1995 Büyük Oteli 2. sınıf 2 40 %50 1986 Özer 2 Oteli 3. sınıf 3 30 %8 Tura Oteli 5. sınıf 5 45 %3 Toplam 525 Kaynak: AMCALAR, N., 2013., Siirt İlinde Doğa Turizmi Master Planı 2013 – 2023; Türkiye İstatistik Kurumu Siirt Şubesi verileri. 181 Şekil 14:

Konaklama tesisi sınıfına göre ortalama doluluk oranı Siirt kentinde turizm olanakları olmasına rağmen yeterli sayıda turistin olmadığı ve gelen turistlerin konaklama ihtiyacını karşılayacak düzeyde konaklamanın bulunduğu gelen turist sayısından anlaşılmaktadır (Tablo 7, Şekil 14, Şekil 15, Tablo 9). Kente gelen turistler daha çok birinci ve ikinci sınıf otelleri tercih etmektedir. Kentte konaklayan yerli ve yabancı turist sayısı incelendiğinde yabancı turist sayısı 2002-2016 yılları arasında en fazla yedi kat artmıştır. Bu dönemlerde yerli turist sayısında da artışlar meydana gelmiştir. Ancak yerli turist sayısında düzenli bir şekilde artış gözlenirken yabancı turist sayısında düzensiz artışlar gözlenmektedir (Tablo 9). Siirt il merkezinde konaklama hizmeti sunan toplam 9 tesis bulunmaktadır. Bunlar Barden, Çelebi, Erdef, Özer, Özer 2, Diyarbakır, Büyük, Vatan ve Tura otelleridir. Bu otellerin toplam yatak kapasitesi 525 olup, doluluk oranı değişmektedir. Bu oteller arasında Barden Oteli Kültür ve Turizm Bakanlığı işletme belgeli, diğerleri ise Belediye belgeli işletmelerdir (Tablo7). Kente turizm amaçlı gelen ziyaretçiler konaklama için genelde Kültür ve Turizm Bakanlığı İşletme belgeli tesisleri tercih etmektedir. 50% 8% 50% 70% 4% 1.sınıf 2. sınıf 3. sınıf 4. sınıf 5. sınıf 182 Barden Otel, 2014 yılında hizmete giren, Siirt’tin en büyük, modern ve en çok tercih edilen konaklama tesisidir (Fotoğraf 127). Otel, 162 yatak kapasitesi, kapalı yüzme havuzu, SPA merkezi, buhar odası, restoranı, fitness salonu ve konferans salonu ile hizmet veren kentteki en önemli 4 yıldızlı konaklama tesisidir. Yeni hizmete giren otellere göre eski bir işletme olan Erdef Otel konaklamada önemli bir paya sahiptir. Yakın bir zamanda hizmete giren Çelebi Otel, il merkezine uzak olmasına rağmen %80’lik doluluk oranına ulaşmayı başarmıştır. Diğer oteller ise bu otellere göre hizmet kalitesi düşük ve konaklama için daha az tercih edilen tesislerdir. Bu tesisler kentin farklı alanlarında, birbirine genelde uzak mesafelerde konumlanmışlardır. Ancak çoğunluğu aynı güzergâh üzerinde bulunmakta olup Hükümet Bulvarı boyunca sıralanmışlardır. Fotoğraf 127: Barden Otel 183 Siirt ilinde konaklama hizmetlerinin karşılanmasında, kamu kurumlarına bağlı kuruluşlarda kullanılmaktadır. Siirt Öğretmenevi Müdürlüğü, Siirt Üniversitesi Konukevi, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan Siirt Polisevi ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı olan Siirt Hekimevi en önemli kamu konaklama tesisleridir. Bu kuruluşlar arasında, 35 oda ve 72 yatak kapasitesi ile Siirt Öğretmenevi en büyük tesistir. Ancak bu tesis daha çok sürekli konaklama yapan öğretmen ve memurlar tarafından kullanıldığından kapasitesinin önemli bir bölümü doludur. İldeki kamu kurumlarına ait diğer önemli bir kuruluş olan Siirt Polisevi ise, 41 oda ve 80 yatak kapasitesi ile hizmet vermektedir. Siirt Üniversitesi Konukevi, konaklama hizmeti veren kamu kuruluşlarından bir diğeridir. 37 oda ve 76 yatak kapasiteli olan konukevi, hem üniversite personeline hem de dışardan talep eden halka hizmet vermektedir. Hizmet kalitesi iyi olan konukevi, Siirt Üniversitesi Kezer yerleşkesinde bulunmaktadır. Tablo 8: Siirt’e bağlı ilçelerde bulunan konaklama tesisleri, yatak kapasiteleri ve doluluk oranları (2017). İlçe Tesis Adı Belge Türü Sınıfı Yatak Sayısı Doluluk Oranı Kuruluş Tarihi Baykan Evliyaoğlu oteli 2.sınıf 2 150 %40 2011 Baykan Baykan Öğretmenevi 10 %90 Pervari Işık Otel 1. sınıf 1 108 %60 2014 Pervari Pervari Öğretmenevi 34 %100 2016 Şirvan Şirvan Öğretmenevi 17 %60 1990 Kurtalan Kurtalan Öğretmenevi 70 %60 1984 Toplam 389 184 Siirt il merkezinde yer alan konaklama tesislerinin yanında kente bağlı ilçelerde de konaklama hizmeti sunan çeşitli tesisler bulunmaktadır. Bu tesislerin bir kısmı özel işletme bir kısmı da Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan öğretmenevleri olarak konaklama hizmeti vermektedir. İlçelerdeki tesislerin toplam yatak kapasitesi 389 olup, doluluk oranları değişmektedir. Özel işletme olan otellerde genelde başka yerlerden gelen yerli ve yabancı turistler konaklarken, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan öğretmenevlerinin kullanım kapasitesinin büyük payını, sürekli konaklama yapan öğretmen ve diğer memurlar oluşturmaktadır. Özel işletmeler içinde bulunan Baykan Evliyaoğlu Oteli 150 yatak kapasitesi ile hizmet veren önemli tesislerin başında gelmektedir. Pervari Işık otel ise 108 yatak kapasitesi ile yakın zamanda hizmete açılan diğer özel işletmedir. İlçelerde konaklama sorunun giderilmesinde bu iki otelin katkısı büyüktür. Siirt’e bağlı ilçelerde özel konaklama tesisleri dışında, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan öğretmenevlerinin sağladığı konaklama hizmeti turizm açısından önemlidir. Bunlardan Kurtalan Öğretmenevi 37 oda ve 70 yatak kapasitesi, Pervari Öğretmenevi 18 oda ve 34 yatak kapasitesi ve Şirvan Öğretmenevi 13 oda ve 17 yatak kapasitesi konaklama hizmeti vermektedir (Tablo 8).

Bir sahadaki konaklama tesislerinde yıllık olarak gerçekleştirilen konaklama sayısı ve hizmetindeki oranlar, o sahadaki turizmin gelişmişliğiyle doğru orantılıdır. Araştırma sahasının konaklama sayılarının yıllara göre artış ve azalış oranında bir istikrar söz konusudur. Bazı yıllarda konaklama sayılarında bariz bir şekilde artış gözlenirken, bazı yıllarda düşüşler görülmektedir. Örneğin, çalışma sahasındaki yerli turist konaklama sayısında, 2002 yılından 2006 yılına kadar düzenli bir artış gözlenirken, 2006 yılından 2008 yılına kadar bir düşüş söz konusudur. Yine aynı şekilde 2008 yılından 2013 yılına kadar yerli turist konaklama sayısında artış gözlenirken, 2014-2015 yılarında düşüşler yaşanmıştır (Şekil 15, Tablo 9). Yabancı Turist konaklama sayısında ise 2006 yılından itibaren bazı yıllarda belirgin artışlar gözlenmektedir. Ayrıca konaklama sayılarında, yabancı turist konaklama sayısının yerli turistlere oranla oldukça düşük olması dikkat çekmektedir. Çalışma sahasındaki toplam turist konaklama sayısı ise 2002 yılında 15603 iken, 2006 yılında 26575’e yükselerek önemli oranda bir artış gerçekleştirmiştir. İldeki konaklama sayısında 2008 yılında (13126 kişi) büyük bir düşüş yaşanırken 2010’dan sonra hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Siirt’teki toplam konaklama sayısı 2013 yılında 34372’ye yükselerek, ildeki en yüksek konaklama sayısına ulaşmıştır. 2013 yılından sonraki süreçte toplam konaklama sayısında düşüşler gözlemlenmektedir. 2016 yılındaki 19530 olan toplam konaklama sayısı ise en güncel veridir. Çalışma sahasında toplam konaklama sayısının içinde başta yabancı turist olmak üzere yerli turist sayısının az olması kentin altyapı, ulaşım, güvenlik ve tanıtım gibi konuların etkisi büyüktür (Şekil 15; Tablo 9). 3.3.Yeme İçme Olanakları Turizmde yeme içme olanakları (lokanta, kafe vb.) hizmet açısından olduğu gibi turizm geliri açısından da büyük önem taşımaktadır. Turizmde, ünlü yemekleri turistlere sunmak için çeşitli tesislere ihtiyaç vardır. Turistlerin ziyaret ettikleri bir yerden memnuniyeti birçok etken gibi bu tesislerin de rolü büyüktür. Ziyaret edilen bölgede yiyecek-içecek hizmetlerinin kalitesi, yerel halk ve esnafın davranışlarının yanı sıra fiyat uygulamaları gibi birçok neden turistlerin değerlendirmelerinde önemli rol oynayabilmektedir. Ayrıca kent pazarlaması konusunda olumlu ve güçlü bir kent 187 imajının oluşturulmasında, turistlerin memnun olarak ayrılmaları önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır (Tayfun & Aslan, 2013: 192; Laws, vd, 2002: 41).

Turizmin önemli bir bileşeni olan bu tür tesislerin etkilerinin olumlu yansıması bölge turizmi için önem arz etmektedir. Çalışma sahasında ihtiyaca cevap verecek çok sayıda tesis bulunmaktadır. Özellikle yiyecek-içecek hizmetlerinin karşılanmasını sağlayacak, standartları iyi tesislerin bulunması yöre için avantajdır. Siirt ilinde 189 lokanta bulunmaktadır. Siirt mutfağının en popüler ve kente gelen turistler tarafından en çok talep gören ürünü olan büryan (perive) dır. Siirt kent merkezinde 10 civarında büryan lokantası bulunmaktadır. Bunlar arasında en çok talep görenler; Meydan Kebap ve Büryan Salonu, Bahattin Büryan Salonu, Örnek Büryan Salonu, Huzur Büryan Salonu, Has Büryan Salonu, Erçelik Büryan Salonu, Ali Büryan Salonu, Başak Kebap Büryan Salonu’dur. Yörenin turistler tarafından başta perde pilavı olmak üzere en çok tercih edilen ünlü yemeklerini ise, Siirt’te yöresel yemekler yapan lokantalarda (Tannor) ve et lokantalarında (Adanalı Lokanta Kebap Büryan Salonu, İkram Tesisleri/Hakan Ustanın Yeri, Hünkâr Sofrası, Lokanta Osman, Birtat Kebap Salonu, Gözde Ocakbaşı, Ali Osman Döner Kebap ve Lahmacun Salonu, Lokanta İlbaş, Başak Kebap Büryan Salonu, Boğaziçi Et Lokantası, Barış Kebap Salonu, Bizim Durak Kebap Salonu, Cadde Kebap Salonu vb.) bulmak mümkündür. Ayrıca turistlerin, lokantalar dışında vakit geçirebilecekleri ve yeme-içme ihtiyacını karşılayabilecekleri kafeler de bulunmaktadır. Kafeler sayıca çok olmakla birlikte en çok tercih edilen ve merkezi olanlar; Mado, Şehr-i Saray ve Tomris, Nirvana Steak Cafe -Restaurant Osmanlı Kafe’dir. Söz konusu büryan ve et lokantaları arasında turistler tarafından en çok tercih edilenleri ise, Meydan Kebap ve Büryan Salonu, Bahattin Büryan Salonu, Örnek Büryan Salonu, Huzur Büryan Salonu, Erçelik Büryan Salonu, Ali Büryan Salonu Adanalı Lokanta Kebap Büryan Salonu, Birtat Kebap Salonu, Gözde Ocakbaşı Lokanta Osman, Ali Osman Döner Kebap ve Lahmacun Salonu, İkram Tesisleri/Hakan Ustanın Yeri’dir. Siirt il merkezinde bulunan büryan et lokantaları çoğunlukla Hükümet Bulvarı, Güres ve Tillo caddelerinde bulunmaktadır.

Özellikle büryan salonları Hükümet Bulvarı’nda birbirilerine yakın mesafelerde bulunurlar. 188 Fotoğraf 128: Bahattin Büryan Salonu Siirt’e bağlı ilçelerde de turistlerin yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri tesisler mevcuttur. Siirt’in Eruh ilçesinde Nida Lokantası, Konak Lokantası, Merkez Lokanta, Gerdi Ocakbaşı ve yol üzerinde bulunan Bireni tesisi yeme-içme ihtiyaçlarının giderilebileceği tesislerdir. Pervari ilçesinde, Eyvan Lokantası, Ustam Kebap Salonu, Kervansaray Lokantası, Köşem Lokantası, Damak Kebap Salonu vb. tesisler mevcuttur. Baykan İlçesinde, Hacıbaba Lokantası, Geylani Lokantası ve Şirvan ilçesinde Kardeşler Ocakbaşı yeme-içme ihtiyaçları için önemli tesislerdir. Kurtalan İlçesinde ise Közde Ocakbaşı, Kısmet Kebap Salonu, Can Döner, Has Döner tesisleri bulunmaktadır. 189 3.4.Alışveriş Olanakları Turizmde hediyelik eşyalar yörenin simgesi olduğu gibi yerel halka ekonomik gelir de sağlar. Turistik ürün alışverişinin gerçekleştirilmesi için tesislere ihtiyaç vardır. Turizmin önemli bir bileşeni olan bu tür tesislerin etkilerinin olumlu yansıması bölge turizmi için önem arz etmektedir. Çalışma sahasında hediyelik eşya olarak en çok satılan ürünlerin başında Siirt Fıstığı, Pervari balı, Siirt battaniyesi ve tiftikle işlenen diğer ürünler (heybe, seccade vb), Siirt kilimi, bakırdan yapılan ürünler (tencere, kazan, güğüm, tas, cezve vb.) ve bıttım sabunu gelmektedir. Ayrıca Zivzik narı ve Tayfi üzümü de turistik alışverişlerde tercih edilen diğer ürünlerdir. Çalışma sahasında turistik ürün alışverişi yapmak isteyen turistler için çok sayıda işletme mevcuttur (Fotoğraf 129-130-131). Turistik ürün alışverişi yapabilecekleri dükkân ve çarşılar kentin her tarafında bulunmakla birlikte, Güres ve Tillo caddeleri ve Hükümet Bulvarı boyunca yoğun bir şekilde dağılış gösterirler (Şekil 16).

Siirt ilinde bu tarz işyerlerinin sayısı 100 civarındadır. Ancak turistik ürün alışverişinin yoğun olarak gerçekleştiği işyerleri; Eruh Fıstık Pazarı, Mansur Özbilici, Yıldız Fıstıkçıoğlu, Has Fıstık Bal Pazarı, Botan Fıstık Pazarı, Tillo Bal Arıcılık, Çiçek Bal Arıcılık, Alp Bal Fıstık Ticaret, Jet Kuruyemiş, Kilim Dünyası, Çetin Yöresel Ürünler Pasajı, Altın Siirt Ürünleri Pasajı, Ekin Battaniye, Alakaşlı Siirt Battaniyesi, Helvacılar Çarşısı, Siirt Bakırcılar Çarşısı’dır. Ayrıca Siirt Üniversitesi Siirt ve Yöresi El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi bünyesinde üretimi yapılan Siirt’in tiftikten dokunan ünlü mamullerinin satışı gerçekleştirilmektedir. Siirt’e bağlı ilçelerde de turistlere alışveriş yapma olanağı sağlayan işletmeler bulunmaktadır. Pervari ilçesinde, Bilen Arıcılık, Pervari Yaşam Arıcılık ve Asan Arıcılık işletmeleri bu amaca hizmet eden işletmelerdir. Eruh İlçesinde ise Eruh Halk Eğitim Merkezi bünyesinde üretimi yapılan Siirt kilimi, Siirt Battaniyesi ve diğer yöresel ürünlerin satışı yine aynı kurum tarafından yapılmaktadır. Kurtalan İlçesinde, Halk Eğitim Merkezi bünyesinde üretimi yapılan halılar satışa sunulmaktadır. 190 Fotoğraf 129: Siirt’te turistik ürünlerin satıldığı işletme Fotoğraf 130: Siirt’te turistik ürünlerin satıldığı işletme 191 Fotoğraf 131: Siirt Helvacılar Çarşısı 192 Şekil 16: Turizm arzı 193 3.5.

Festivaller ve Anma Günleri Günümüzde alternatif turizm türlerine olan ilgi artmıştır. Bu durum, festivaller ve anma günlerini turizm için daha önemli kılmıştır.

Festival, dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat (TDK), kültür, bilim, ürün veya belli bir temaya yönelik olarak bir kez veya belirli aralıklarla düzenlenen etkinlikler olarak tanımlanmaktadır. Festivallerde hem gösteriyi gerçekleştirecek, hem de gösteriyi izleyecek kişilerin festival yerine gelmesini sağlayacak ulaşım hizmetleri, kalacak yer olarak konaklama tesislerinin bulunması, gösterilerin sunulması için çeşitli mekânların düzenlemesi gibi faaliyetler bölgede turizmin canlanmasını sağlayacaktır (Yemenoğlu vd, 2013: 17). Ayrıca festivaller farklı kültürlere olan merakı artırdığından yeni yerleri görme isteğini artırmaktadır. Düzenlendiği bölgenin tanıtımını sağlayarak, festival dışı zamanlarda da ziyaret edilmesine katkısı olmaktadır. Siirt ili, festival ve anma günleri bakımından zengin bir merkezdir. Bu etkinlikler geliştirilirse yöre turizmine katkısı artırılabilir. Melede Ateşi araştırma alanında kutlanan geleneklerden biridir. Yaklaşık bin yıllık geçmişi olduğu bilinen Melede Ateşi ramazanın gelişini simgelemektedir. Melede Ateşi, Siirt’te her yıl ramazan ayının başladığı gün mahallelerin meydanlarında yakılır. Melede Ateşi için hazırlıklar yaklaşık bir ay önceden başlar. Mahalleli gençler ve çocuklar, maniler söyleyerek ev ev dolaşır ve çalı çırpı toplar. Ayrıca esnafın eve dönüş saatlerinde, mahallelerin ana girişleri çocuklar tarafından ince sırıklarla kapatılır ve esnaftan para toplanır. Mezarlık ziyaretinin ardından her mahallenin en büyük meydanında çalı çırpılar kule haline getirilerek tutuşturulur (Fotoğraf 132). Bu durum kültürel turizm kapsamında değerlendirilebilir. 194 Fotoğraf 132:

Melede Ateşi Siirt festival ve etkinlik takvimi şu şekildedir; • Veysel Karani Hz’ leri Anma (Yeri ve Tarihi: Siirt/05-15 Mayıs) • Siirt Fıstığı Teşvik ve Bal Festivali (Yeri ve Tarihi: Siirt/14-20 Eylül) • Çemikare Yayla Şenlikleri (Yeri ve Tarihi: Pervari/10-15 Temmuz) • Siirt’in Şeref Günü (Yeri ve Tarihi: Siirt/14 Eylül) • Yumurta Bayramı (Şıhrıl Bayf) ve Kültür Sanat Şenliği (Yeri ve Tarihi: Siirt/Mayısın 3. Haftası) 3.6.Siirt ve Çevresinde Turizm Arzının SWOT Analiziyle Değerlendirilmesi Bu bölümde Siirt ili turizm altyapısı ve gelişimi için SWOT analizi yapılmıştır. Yapılan bu analiz araştırmanın içeriğinde yapılan analiz ve sentezlere dayanmaktadır. Siirt ili turizminin gelişimi için en iyi planlamanın amaçlandığı bu analizle turizmin mevcut durumu ortaya konularak, çeşitli sonuçlara varılmıştır. 195 Tablo 10: Siirt ve çevresinde turizm arzının değerlendirilmesi için yapılan SWOT analizi.

Güçlü Yönler Zayıf Yönler Doğal, tarihi ve kültürel değerlerin varlığı, Çeşitli turizm aktiviteleri sunması, Alternatif turizm türlerine imkân vermesi, Çeşitli projeler, Turizme yönlendirilebilecek işgücünün varlığı, Yerel bağların güçlü olması. Turistik tesislerin yetersizliği (konaklama kapasitesi, nitelik ve nicelik olarak yetersiz olmalarını), Altyapı ve hizmet kalitesinin ihtiyaçlara cevap vermemesi, Yerel kalkınmada turizm payının düşük olması ve turizm bilincinin yeterince gelişmemiş olması, Bölgenin turizm açısından yeterince tanıtımının yapılmaması, İlgili kurumların turizmde gereken çabayı göstermemesi, Kurumlar arası iletişim ve koordinasyon eksikliği, Devlet yardım ve desteklerinin yetersizliği, Yerli ve yabancı yatırımcılar için çekim merkezi olmaması Rehberlik faaliyetinin yetersizliği, Tur programlarının olmaması. Fırsatlar Tehditler Alternatif turizm türleri için potansiyelin yüksekliği, Doğa, tarih ve kültür turizmine olan ilginin artması Turizmin ilin gelişimine katkı imkânı, Turizme yönlendirilebilecek işgücünün varlığı. Kentin turistik imajının zayıflığı, Siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar, İmar ve yapı denetiminin zayıflığı, Güvenlik sorunu, Kamu kurumları arasında yetki belirsizliği. 196 Siirt ili turizminin en güçlü yanı zengin tarihe, kültür ve tabiat varlıklarına sahip olmasıdır. Çeşitli turizm aktiviteleri sunması, alternatif turizm türlerine imkân vermesi, çeşitli projeler, turizme yönlendirilebilecek işgücünün varlığı, yerel bağların güçlü olması ise Siirt turizminin gelişimini destekleyen diğer güçlü yönlerdir. Siirt turizminin zayıf yönleri ise, turistik tesislerin yetersizliği (konaklama kapasitesi, nitelik ve nicelik olarak yetersiz olmalarını), altyapı ve hizmet kalitesinin ihtiyaçlara cevap vermemesi, yerel kalkınmada turizm payının düşük olması ve turizm bilincinin yeterince gelişmemiş olması, bölgenin turizm açısından yeterince tanıtımının yapılmaması, ilgili kurumların turizmde gereken çabayı göstermemesi, kurumlar arası iletişim ve koordinasyon eksikliği, devlet yardım ve desteklerinin yetersizliği, yerli ve yabancı yatırımcılar için çekim merkezi olmaması, rehberlik faaliyetinin yetersizliği, tur programlarının olmamasıdır. Siirt turizminin en önemli fırsatı, alternatif turizm türleri için potansiyelinin yüksek olmasıdır. Turizmin ilin gelişimine katkı imkânı, doğa, tarih ve kültür turizmine olan ilginin artması ve Turizme yönlendirilebilecek işgücünün varlığı Siirt turizmine fırsatlar sunmaktadır. Kentin turistik imajının zayıflığı, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar, imar ve yapı denetiminin zayıflığı, güvenlik sorunu, kamu kurumları arasında yetki belirsizliği Siirt turizmini tehdit eden unsurlar arasındadır (Tablo 10). 197

SONUÇ VE ÖNERİLER

Siirt ili, tarih yönünden çok eski bir geçmişe sahiptir. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar Siirt’te günümüzden 8000 yıl evvel yerleşimin olduğunu ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu kazılar bölgede neolitik, kalkolitik ve tunç çağında yerleşim olduğunu ortaya koymaktadır. Sahada yer alan Güsir Höyük, Çattepe Höyük, Türbe Höyük ve Başur Höyük gibi tarihi yerleşmeler, tarih öncesi dönemler ve tarihi dönemlere ait birçok önemli eseri barındırmaktadır. M.Ö 2000 yıllarda ve Sami kökenli kavimlerce kurulduğu kabul edilen Siirt ili, Mezopotamya, Kafkaslar ve Anadolu arasındaki yollar üzerinde bulunduğu konumuyla tarihin her döneminde önem taşımıştır. Bölgede Alziler, Hurriler, Sümerler, Akadlar, Babiller, Hititler, Urartular, Mitaniler, Asurlular, Medler ve Persler hâkimiyet kurmuşlardır. Şehir zamanla Romalıların, Sasanilerin ve Bizanslıların hâkimiyetine geçmiştir. Böylece Siirt ve çevresinde tarih öncesi dönemlere ait çok sayıda kalıntı ile birlikte, Helenistik dönemin ve Romalıların izlerini ve kültürünü görmek mümkündür. Şehir daha sonra sırasıyla İlhanlılar, Akkoyunlular, Safaviler ve Selçuklular yönetiminde kalmış, l5l4 Çaldıran zaferinden sonra Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır. Dolayısıyla sahada birçok farklı devlet ve toplumun hâkim olması, bölgeye zengin bir tarihi ve kültürel birikim sağlamıştır. Bu medeniyetlerden kalan çok sayıda cami, türbe, kilise, kale, han, hamam, köprü, çeşme gibi işlevi farklı tarihi değerler günümüzde varlığını koruyarak önemli bir turistik potansiyele sahiptirler. Selçuklu dönemine ait Anadolu’daki en eski çinili abidelerden biri olan Ulu Cami, çalışma sahasındaki en ünlü dini yapı olarak büyük önem arz etmektedir. Çarşı (Asakir) Cami, Kubbe-i Hassa Mescidi, Hadrianus Kilisesi ve Deyr Mir Yakup Manastırı, Emir Nasreddin Köprüsü, Çemepri (Eğlence) Köprüsü, Sabatlar, Han-ı Sor (Kırmızı Han) ve Gerre Han, Ayn Salip Çeşmesi, Tarihi Cas evler, Tillo Kaletü’l Üstad, Derzin Kalesi, Şirvan İncekaya (Kormas) Kalesi, Şirvan İrun Kalesi, Şirvan İnce Kale, Pervari Ayvalıbağ Köyü Kalesi, Kurtalan Yanarsu Köyü Garzan Kalesi, Kurtalan Çattepe Köyü Kalesi, Küfre Kalesi, Fenike Kalesi, Kiver Kalesi ve çok sayıda tarihi kaynak turizm için önemli altyapı unsurlarıdır. 198 Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen dönüşümler yöreyi çok az etkilemiş, geleneksel, toplumsal ve kültürel yapı uzun süre korunmuştur. Bunun bir sonucu olarak doğal ve tarihi ve kültürel özellikleri ile önemli bir turizm potansiyeline sahip şehirlerden biridir. Çalışma sahasında bulunan zengin turizm varlıkları genelde yerel halk tarafından daha çok talep görmekte, ancak dış turizmde gerekli ilgiyi görmemektedir. Bunun nedeni özellikle de bu turizm kaynaklarının ve olanaklarının yeterince tanıtılmaması ve gerekli altyapı hizmetlerinin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Siirt, şimdiye kadar iyi değerlendirilemese de yüksek turizm potansiyeline sahip bir şehirdir. Turizm faaliyetleri için gerekli olan kültürel ve tarihi kaynaklara ve doğal ilgi alanlarına sahiptir. Prehistorik, arkeolojik, tarihsel, inanç, kanyon, mağara, akarsu, yayla vb. turizm için kaynak oluşturan yerler var. Çalışma sahasının, turizm açısından en dikkat çekici unsurları dini öğelerdir. Siirt şehir merkezine kısa mesafelerde bulunan, geçmişte çok değerli dini şahsiyetlerin yaşadığı Tillo ve Veysel Karani gibi önemli mekânlar bulunmaktadır. Ayrıca Siirt il merkezinde ve çevre köylerde inanç turizmi için önemli çok sayıda dini öğe ve dini şahsiyetlere ait türbeler bulunmaktadır. Dolayısıyla bu mekânlar geçmişten günümüze kadar devamlı bir şekilde ziyaret edilen sahalardır. Böylece çalışma sahasında, inanç turizminin en eski geçmişe sahip turizm olduğunu ve zamanla da daha çok talep gördüğünü ve geliştiğini söylemek mümkündür. Günümüzde de her yıl binlerce yerli ve yabancı turist, Veysel Karani Hazretleri türbesini, İbrahim Hakkı Hazretleri türbesini ve eserlerini görmek ve diğer önemli dini şahsiyetlerin türbelerini ziyaret etmektedir. Ancak inanç turizmi potansiyeli yüksek olan bu mekânlar için bugüne kadar yeterli ölçüde ilgi, yatırım ve tanıtımların yapılmadığı ve buralara gerekli önemin verilmediği gözlemlenmektedir. Araştırma sahası yine doğal turizm kaynakları bakımından büyük bir potansiyel barındırmaktadır. Botan Vadisi ve burada yer alan jeomorfolojik oluşumlar başta olmak üzere, sahada yer alan karstik şekiller, mağara oluşumları, yaylalar, dağlık alanlar, vadi oluşumları, akarsular, çok sayıda endemik bitki ve hayvan türleri gibi önemli doğal çekici unsurlardır. Çalışma sahası jeomorfoturizm açısından zengin bir potansiyel barındırmaktadır.

Özellikle Botan Vadisi’nde yer alan Botan Kanyonu ve diğer kanyon oluşumları en ilgi çekici turizm kaynaklarıdır. Çalışma sahasında uzun 199 yürüyüş (trekking), yamaç paraşütü, rafting, kaya tırmanışı, Safari gibi sportif faaliyetlerin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan çok sayıda doğal alanın bulunması turizm potansiyeli açısından büyük önem teşkil etmektedir. Ayrıca görsel, kültürel, tarihi ve sağlık açısından dikkat çeken Rasılhacar ve Gökçebağ mağaraları ve Çaykaya Köyü mağarası ve diğer mağara oluşumlarının bulunması kent için oldukça önemli turizm kaynaklarıdır. Dağ tırmanışı, yamaç paraşütü gibi sportif faaliyetler için uygun olan dağlık sahalar ve serinleme, dinlenme, dağ-yayla havası teneffüs etme, doğal ortamda doğal yaşamı gözlemleme imkânı sağlayan Pervari ilçesindeki Çemikare, Cema, Herekol yaylaları ve Şirvan İlçesinde Baçova yaylası ve Nar ve Şeref yaylaları turizm altyapısı için diğer ilgi çekici sahalardır. Çalışma sahasının termal su kaynakları bakımından zengin bir bölge olması kaplıca turizmi gelişmesine olanak sağlamıştır. Özellikle Hesta, Billoris ve Lif kaplıcaları en çok talep gören termal kaynaklardır. Sahada bulunan akarsular (Botan Çayı, Bitlis Çayı, Kezer Çayı, Başur Çayı, Zarova Çayı, Reşinan Çayı ve diğer küçük çaplı akarsular), turizm, rekreasyonel ve sportif faaliyetler için uygun koşullara sahiptirler. Araştırma sahasında bulunan endemik (özellikle ters lale (fritillaria imperialis)) ve diğer bitki botanik turizmin gelişimi için önemlidir. Ayrıca yaban hayatının korunuyor olması diğer bir avantajdır. Siirt’in turistik ürünleri el sanatları olarak Siirt Battaniyesi, bakır kaplar, tarım ürünleriyle ilgili olarak Siirt Fıstığı, Tayfi Üzümü, Zivzik Narı, arıcılık mahsulü olarak Pervari Balı, orman ürünlerine bağlı olarak Bıttım Sabunu yöre turizmine büyük katkı sunmaktadır. Siirt ilinin, zengin bir yemek kültürü ve çeşitliliğine sahip olması, yöreyi gastronomi turizmi bakımından ilgi çekici kılmıştır. Özelikle Türk Patent Enstitüsü tarafından tescilli olan büryan (perive), perde pilavı en çok tercih edilen yemeklerdir. içli köfte (kitel), bumbar dolması (cokat), ekşili sumaklı dolma, Siirt köftesi, sarmısaklı köfte, ayranlı yarma ve Siirt zırh kebabı ise diğer önemli yemeklerdir. Araştırma sahasında zengin doğal ve kültürel turizm potansiyelinin yanında çeşitli sorunlar gözlenmektedir. Siirt ili doğa ve kültür turizmi kapasitesi açısından zengin bir yapıya sahip olup, bölgenin özel durumu itibariyle bu zenginlikleri yeterince 200 değerlendirilmemektedir. Doğal turizm kaynakları için gerekli mekânsal düzenlemelerin yapılmamış olması ve çeşitli turizm aktivitelerinin (yamaç paraşütü, rafting vb.) sürekliliğinin desteklenmemesi diğer önemli sorunlardır. Eski kültürel mekân ve mimari değerlerin korunamaması ve restore edilenlerin doğal yapısının bozulması yöre turizmini olumsuz etkilemektedir. Turizm merkezlerine uzak olması, yapısal ve ekonomik bakımdan yeterince gelişmemiş olması uzun yıllar araştırma sahasının turizmden sınırlı olarak faydalanılmasına neden olmuştur.

Turizm gelişiminin plansız ve kontrolsüz bir seyir izlemesi en önemli sorunlar arasındadır. Siirt ilinin konaklama hizmetleri ve ulaşım açısından yetersiz olması turizmde önemli altyapı sorunlarıdır. Ayrıca planlama ve tanıtım kampanyalarının uygulamaya geçirilmemesi, turizm alanında hizmet veren kuruluş sayısının az olması, genel istihdam oranı içinde turizm kaynaklı istihdam oranının düşük olması da yöre turizminin önemli sorunlarındandır. Siirt ilinde doğal ve kültürel turizm kaynakları ile turizmin altyapısı için dikkate alınmasının faydalı olabileceği bazı önerilerde şunlardır: • Alternatif turizm kapsamında yayalar trekking, binicilik sporları ve günübirlik yayla turları için değerlendirilebilir. Ancak yaylaların turizme açılması halinde yapılacak olan tesisler yayla mimarisine uygun olmalıdır. • Başta Botan Kanyonu olmak üzere kanyonların bulunduğu alanın yol ve çevre düzenlemeleri yapılarak turizm aktivitelerine uygun hale getirilmelidir. • Siirt Akabe yolunun bulunduğu kısımda manzaradan dolayı seyir terasları yapılabilir. • Botan Vadisi’nin jeopark olması yönünde çalışmalar yürütülebilir. • İl turizmi için büyük potansiyel olan rafting ve yamaç paraşütü üzerine gerekli çalışmalar yapılıp alt yapı oluşturularak devamlı hale getirilmelidir. • Araştırma sahasından geçmekte olan nehirlerin çevre temizliği, mekânsal düzenlemeleri yapılarak, turizm ve rekreasyonel amaçlı olarak kullanıma uygun hale getirilmelidir. • Araştırma alanında turizme açılmamış olan mağaralar incelenerek gerekli planlamalar yapıldıktan sonra turizme kazandırılmalıdır. 201 • Daha çok rekreatif amaçlı kullanılan kaplıcalarda çevre düzenlemesi yapılmalı ve buralar uygun şekilde ışıklandırılmalıdır. • Siirt ilindeki çeşitli bitki türleri dolayısıyla botanik turizmi geliştirilebilir. • Siirt ve çevresinde bulunan tarihi yapıların tespiti yapılmalı, bu yapılar aslına ve yapılış dönemi mimari özelliklerine göre restore edilip koruma altına alınmalıdır. Ayrıca uygun şartlara sahip yapılar ışıklandırılmalıdır. • Siirt’in simgesi haline gelen bazı meyvelerin tanıtımının yapılması gerekmektedir. Özellikle Siirt Fıstığı, Zivzik Narı ve Tayfi Üzümü için agroturizm (tarım turizmi) uygulanabilir. • Araştırma alanında yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkarılmış kültürel değerler ve ören yerleri koruma altına alınmalı ve turizm açısından değerlendirilmelidir. Ayrıca kazılar sonucu ele geçirilen eserler için müze kurulmalıdır. • Başta kilise ve manastırlar olmak üzere türbeler üzerindeki en büyük tehdit olan kaçak define arayıcılarının verdiği zararlar önlenmelidir. • Araştırma alanı için turizme yönelik envanter çalışması ve bölgesel eylem planı hazırlanarak, Siirt ilinin turizm potansiyeli kapsamlı bir şekilde araştırılmalıdır. • Bütün doğal ve tarihi kaynaklar için ve içeriği zengin bilgilendirme ve yön levhaları hazırlanmalıdır. • Siirt ilinin turizm potansiyelini tamamen kullanabilmek için kentsel pazarlamaya yönelik faaliyetlere önem verilmelidir. • Tanıtımını iyi bir şekilde gerçekleştirmek amacıyla turistik değerleri tanıtıcı bilgilendirme kitapları, broşürler, ayrıntılı kent haritaları, web sayfaları hazırlanmalı ve bunlar seyahat acentelerine dağıtılarak, ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılmalıdır. • Yerel halkın çoğu yaşadığı ilin kültürel değerlerinin farkında olmayıp bu eserlerin yerleri hakkında bilgi sahibi değildir. Yerel halk, kültürel değerler konusunda bilinçlendirilmelidir. • Turistler tatillerini geçirmek için farklı ortamlar aradığından, turistik tesisler yörenin fiziksel ortamı ve mimari özellikleri dikkate alınarak inşa edilmelidir. 202 • Siirt ve çevresinde turizmin sektörünün gelişebilmesinin yollarından biri de yerel halk ve yakın çevre iller üzerine yoğunlaşan turizm yatırımlarının dış çevreye yönelmesi gerekmektedir. • Turizmin gelişimi için il kültür ve turizm müdürlüğü, belediye, üniversite ve diğer ilgili kuruluşlar ortak hareket etmelidirler. • Siirt ve çevresinde yeme-içme-eğlence vb. hizmetler sunan tesisler geliştirilmedir. • Araştırma alanındaki doğal ve kültürel turizm değerlerin görülmesini sağlayacak tur programları organize edilebilir. • Siirt ve çevresinde karayolu ulaşımı iyileştirilmeli, karayolu ulaşımının olmadığı gerekli alanlara da yollar yapılmalıdır. Ayrıca havayolu ulaşımında yaşanan aksama giderilmeli, uçak seferleri artırılmalı ve ulaşım ağı genişletilmelidir. • Konaklama hizmet kalitesinin artırılması turizm için önemli bir faktördür. Siirt’in turizmden pay alabilmesi için doğal ve kültürel kaynaklar mevcut olmakla beraber önemli tur hatlarına uzak olması ve bölgenin kültürel zenginliği nedeniyle Güneydoğu Anadolu turlarının Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır’da toplanması Siirt’in turizmdeki payını azaltmaktadır. 203

18
A+
A-
REKLAM ALANI