İnsan yaşamının “SIKMAK!” tan ibaret olduğunu hiç düşündünüz mü?
Daha okul sıralarındayken, eğer notlarınız düşükse, babanız veya anneniz sizlere şöyle bağırmadı mı? “Niye üzülüyorsun? kıçını sıksaydın da biraz çalışsaydın…”
Çare yok, okul bitinceye kadar böyle azarlanmaya taraf olmamak için, kıçınızı sıkacaksınız. Üniversiteye girme zamanı geldiğinde, sınav kazanmak için yine sıkacaksınız.
Böylece eğitiminiz süresince, sıka sıka alışacaksınız sıkmaya!
Diyelim bir kavga olayı gündeme geldi, birilerinin kardeşini dövdünüz, olayın sonunda dövülenin iri yarı ağabeyi sizi enseledi, dövdüğünüz genç size ne der? “Sıkıysa hadi ağabeyimi de döv!” demez mi?
Biraz hava yapmak için işyerinde müdürünüze şöyle dedim, böyle dedim, falan filan ayaklarına yattınız. Arkadaşlarınız size ne diyebilir?
“Sıkımı ulan kalkıp müdüre posta koymak!” demezler mi? siz herhalde “Ne yapalım o kadar sıkı değil!” diyemezsiniz.Ve kimseyi inandıramazsınız şeyinizin sıkmadığına…
“Sıkarmı eve geç gitmeye…,”
”Sıkıysa, hanımınızın dediğini yapmamak!”
Bazı şeylerde sıkma olayı saf değiştirir. Şeyinizi sıkarken sıra diş sıkmaya gelir.
Bizim altmışbeş yaş üstüne pandemi belası yüzünden uygulanan yasaklar için, sizlere ” Kıçını sık!” demezler herhalde… Ne derler? “Biraz dişinizi sıkın.”
Bir yandan şeyinizi sıkarken, diğer taraftan da dişinizi sıkmaya devam edersiniz. Tabii, bu kadar “Sıkma!” sonucu canınız da sıkılır.
Evet, sizler bu kadar “Sıkma!” içerisinde iken, ekonomik krize giren ülkenizin büyükleri “kemerleri Sıkın!” derler. Bu kez sizler kemer sıkma işine başlarsınız.
Kemerinizi sıkarken, dişleriniz sıkarken, şeyinizi sıkarken, canınızı sıkarken, bu kadar sıkılmaktan usanan canın vucutdan çıkmasına sıra gelir.
Allah, hepimizi gecinden versin, bu “Sıkma!” işine alışıktır bizim gibiler. Haydi, sıkıysa bu bozuk düzendeki ”sıkma!”olayına bir şey deyin bakalım!
…Sıkmıyor değil mi?