ÜLKÜCÜ veya ÜLKÜCÜLÜK ne demektir diye… felsefe yapmayacağım. Hani bi ara, askeri darbelerin her 10 yılda bir yapıldığını ve bu yüzden geri kaldığımızı söylüyorduk ve darbecilere karşı AKP’ni getirdik ya… Bu YEMEK yazısını da ; 10 yılda bir akıllarımıza getirmek, bana borç oldu. 2003 te yazmıştım, 2013 te de yazmışım, sene madem 2023… Bu sene de, bu yazımı güncellemem gerektiğini fark ettim.
09.08.2013 NOGAYTÜRK http://turansesi.com/…/ulkucunun-sevdigi-yemek-ulkucu…
ÜLKÜCÜNÜN SEVDİĞİ YEMEK..?
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=780215133715686&id=100051816…
GÜNCELLEYELİM ve gelelim günümüze…
ÜLKÜCÜ HAREKET in mana geçmişi ; Türk ün tarihinden başlayıp, METE HAN a, CENGİZ HAN a, Başbuğ ATATÜRK’e kadar dayanır da… 1923 te kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devletimizde, 1968-69 lara, Alparslan TÜRKEŞ’in MHP Genel Başkanı olmasına, ÜLKÜ OCAKLARI Derneğini kurmasına, ‘ÜLKÜCÜ HAREKET ENGELLENEMEZ !’ diye ortaya çıkmalarına kadar gidip… bu tarihi, bir başlangıç olarak alabiliriz.
Ben de, 1973 te bu harekete katıldığımı, 1974’te KIBRIS ta mücahitlere katılmak için, Askerlik şubesine gittiğimi… 1977/78 Ocak, 1979/80 Parti Başkanlığı ama en önemlisi, 1977 de Balıkesir Cezaevi Müşadiye koğuşunu dolduran siftah yapmış ilk ülkücülerden olarak, ülkücülerin o yıllarda vatansever Türk Milliyetçileri olarak, Amerikan tehlikesini görmezden gelip, Sovyet-Çin Komünist-sosyalist-devrimci hareketlerine karşı, sovyetçi komünistler sıcak denizlere, üzerimizden iner ve Avrupayı-Amerikayı tehdit eder-i önlemek için, çarpıştırıldığını ve Devletin asker ve polisleri ve memurları ile, 2600 şehit verdiğini bilen (Devrimcilerden ölenlerle bu sayı, 12-Eylül öncesinde 5.000 i geçmişti…), 12 Eylül İhtilalinde filistin askılarında sorgulanan ve cezaevlerine, hücrelere atılıp istikballeri karartılan 650.000 kişiden biri, 1978 de Erkek Teknik Öğretmende okurken, SİTE Yurdunda kalırken, Beşevlerden-Bahçelievlere yürüyerek gidip, MHP Genel Merkezinde Alparslan TÜRKEŞ in seminerlerine katılmış, Devlet Bahçeli’nin Genel Sekreter yardımcısı olarak bu seminerlerimize bazen iştirak ettiğini bilen-yaşayan ve ülkücü cenazeleri kaldıran biri olarak, ateş çemberinden bizzat geçen biri olarak…Susurluk-M.Kemalpaşa-Balıkesir-Bandırma-İstanbul-Bursa ve Ankara’da… MHP lilerin ülkücü, ÜLKÜCÜLERİN MHP li olduğu yılları, bilen birisi olarak… işbu YEMEK konusunda ; iki laf etme ehliyetimin olduğunu düşünüyorum.
12 EYLÜL Darbe yönetimi döneminde ; ‘resmi rakamlara’ göre, 650 bin kişi gözaltına alınmış, yargılanmış… 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 14 kişi cezaevlerindeki açlık grevlerinde ölmüş, 171 kişi sorgularda ve cezaevi işkencelerinde can vermiş, 49 kişi de idam edilmişti. Faili meçhuller ayrı…
Öncelikle, 1997 yılında, Koray AYDIN ile birlikte… Alparslan TÜRKEŞ’in odasında olduğumuz bir zamanda, Alparslan TÜRKEŞ’in yüzüne karşı, ‘KULLANILDIK’ demiş olan birisiyim.
12 EYLÜL Darbesinden sonra toparlanamamıştık.1997 de A.TÜRKEŞ’in ölümünden sonra da, ipi kopan tespihin taneleri gibi, darmadağın olduk. Artık, her partide az-çok varız !
Aynı cins hayvanların (kedi-köpek v.d), sahipleri, yaşadıkları yerler ve kafeslere göre birbirlerinden farklılık gösterirler değil mi ? İstanbul da bir villada yaşayan köpek ile, bizim mahalledeki köpek, asla benzerlik göstermezler mesela… Darmadağın olan ülkücüler de aynen öyle oldu ve sahiplerine, yaşadıkları coğrafyaya, sosyal konumlara göre, farklılık göstermeye başladılar. Düşünsenize… adam trilyoner ama ülkücü, adam okulun hademesi ama o da ülkücü…Adam villada oturup 4×4 jeepinde fink atıyor ülkücü, adam bir çayın parasını veremediği için kahvehaneye bile giremiyor…Adam bürokrat olmuş, onlarca fabrikaya hükmediyor ülkücü, kapısında asgari ücretle işe girebilir miyim diye çırpınan da ülkücü… O da ülkücü… Adam baba olmuş paraya ve silahlara hükmediyor ülkücü, adam resmi silahlı kuvvet (özel timci, asker ve polis gibi) olmuş, muhtemel ŞEHİT ADAYI olmuş, silahının kabzesine 3 hilal çakmış… o da ülkücü !
Açıkçası ne, biliyor musunuz ? Din, nasıl vahşi kapitalistlerin, sömürgeci emperyalistlerin düzenlerini korumak için kullanılıyorsa, siyaset te; ülkücülük te kullanılıyor. Bir düşünün… özel harekatçısınız ve her an çatışmalara girebilirsiniz ve öldüremezseniz, ölebilirsiniz… ama, yüksek vatanseverlik gösteriyorsunuz, bozkurt işaretleri yapıyorsunuz, ülkücü marşları mırıldanıyorsunuz ve kendinizi aslında, psikolojik olarak… ölüme hazırlıyorsunuz ! Tekbir getirerek ne yapıyorsanız, Bozkurt işareti yapmakla da… aynı şeyi yapıyorsunuz değil mi ?
GELELİM “YEMEK” İŞİNE…
Her canlı gibi, ülkücüler de acıkır efendim. Onlarda, yemek yerler. Fiiliyattaki bu gerçeklik, ticari ve sosyal hayatınızda da aynıdır. Memursunuz, şef olayım diye müdür olayım diye çırpınırken, çevrenizde de sizin gibi çırpınan ülkücüleri unutur ve onlara ilk çelmeyi, siz takarsınız. Cehennem çukurunda ki gibi, yukarı çıkmaya çalışan bir ülkücüyü paçasından tutup, ateşe indirirsiniz. Öyle ya… yukarı çıkmak sadece sizin hakkınızdır değil mi ? Veya ticaret yapıyorsunuz… Sektörünüzdeki kişiler ülkücü de olsa da, sizin fark etmez. O niye kazanacak ? Siz niye kazanmayacaksınız ? Eğer sizin para kazanmanız için karşınızdakini yemek gerekiyorsa, çiğ çiğ bile olsa, yersiniz arkadaş ! Yazımın konusu YEMEK FİİLİNİ ve açınımını şimdi anladınız değil mi ? YEMEK YEMEK !
Para işine bulaşmış, isim vermeyeceğim bir baba, bir avukat ile oturmuştum da… ‘EZA ÇEKEN BİZ, CEFA ÇEKEN BİZ… ULAN PARA BİZE YAKIŞIR, SİZE Mİ YEDİRECEĞİZ ?’ diye hönkürdeyenleri de hatırlıyorum da… villalar, zırhlı jeepler, korumalar… onlara yakışıyor.
Siyasete bulaşmış bir yüksek bürokratlarla oturmuştum da… ‘SİZ MENFAAT İÇİN Mİ ÜLKÜCÜ OLDUNUZ ?’ demişti bana… Utandım…Öyle ya, bana sokaklarda adam dövmek çok yakışıyordu, dağlarda terörist kovalamak, kurşunu yiyince de albayraklı tabut bana çok yakışıyordu… Öyle ya, Genel Başkan yardımcılığı, başkanlık, genel müdürlük onlara yakışıyordu, kamu kurumunun genel müdürlüğü ona yakışıyordu… Kamu ihalesini, ortak olamayacağı birine niye versin ki ! Dolar üzerinden milyonluk hesaplar, evlerindeki çocuklara özel öğretmenler, özel korumalar, bütün aile fertlerinde 4×4 ler onlara yakışıyordu… Haaa İstanbul a gidince de, THE MARMARA da, bir müteahhit tarafından ona ayırtılan suit oda da, onlara çok yakışıyordu…O otelin lobisini bildim de, suit oda parasını ödedim de… kalamadım mesela… Oralar, bize göre değilmiş !
Zaman zaman sosyal medyamdan paylaşıyorum, Bursa’da yaşadıkları evlerde, yoksunluklar içinde tek başına ölüp, koktuktan sonra, günler sonra cenazelerine ulaşılan ülkücü arkadaşlarımı… İlyas KARA, İlhan AKGÜN…
70’Lİ, 80’li yıllarda ne çekmeleri gerekiyorsa çekmişlerdi… Karakollarda ceza evlerinde bize işkence yapanlar : ‘SİZE Mİ DÜŞTÜ ULAN VATANI KURTARMAK !’ diye bağırıyorlardı… Kullanılanlar daha sonra bize ; “EZA ÇEKEN BİZ, CEFA ÇEKEN BİZ ULAN… SİZE Mİ YEDİRECEĞİZ ?”, devlette önemli konuma ulaşanlar da ; “SİZ MENFAAT İÇİN Mİ ÜLKÜCÜ OLDUNUZ ?” dediler…
İlyas ta, İlhan da pek çok ülkücü de bu kaderi paylaştı. Yeter mi ? Bu ülkücülerin aileleri, anne ve babaları da aynı benzer kaderi paylaştılar, yapayalnız çaresizlik içinde yoksunluk içinde öldüler. Naaşları, kaç gün sonra bulundu biliyor musunuz ? Bkz. Gönen ülkücü şehit Mesut AKARSU’nun annesinin nasıl yaşayıp, nasıl öldüğüne… Hepsi minik bir misallerdir, çoğaltılabilinir.
Vazgeçtik..! Hani o ülkücü şehitler adını kullanıp, siyaset yapanlar ve ticarette-siyasette mevkii makam ve paraya ulaşanlar var ya… Bir kere sorun kendilerine. 12 Eylül öncesi kahpe kurşunlara hedef olup, şehit olmuşlara ne yaptınız ? Yıllarca cezaevlerinde idamlık yatanlara (İSA Armağan gibiler), ne yaptınız ? Haftalık cezaevi hesabına para mı yatırdınız ? Yoksa tek başına 15 yıl yatıp çıkan ülkücüyü, cezaevinde mi karşıladınız ? Çıktığı günden haberiniz oldu mu sahi ?
Mustafa PEHLİVANOĞLU’nun annesi, Balgat da nasıl bir evde oturup yaşadı, nasıl yoksunluklar çekti ? ( Bizler yazıp çizdikten sonra, bu eve birkaç parça beyaz eşya gönderenler, bir iki defa ziyaret edenler utanmadılar mı ? ) Mezarları bile düne kadar harabeydi değil mi ? Balıkesir’deki ülkücü şehitlerin mezarlarını bulan ve benimle birlikte onların mezar yapımında benimle koşturan Nevzat IŞIKTAŞ arkadaşım, Metin ÇAKAN kardeşim hala sağ… 40 yıl sonra ; Kaç mezar yaptırdık Nevzat ? Metin, sen taa İstanbuldan gelip buralara neler yaptın kardeş ?
Şimdi, ÜLKÜCÜ İKTİDARI değil, ülkücü olduklarını söyleyen MHP’lilerin… bizi fatiha bilmezler diye suçlayan bir partiye koltuk değneği olup, bir iktidarı nasıl yaşattıklarını izliyoruz…İktidara koltuk değneği oldukları kadar, hangi ülkücü şehit ailelerine, hangi ülkücü gazilere, istikbali hücrelerde kaybolmuş hangi ülkücü kişilere BASTON oldunuz ? Sakın, bir iki istisna örnek verip, vicdanınızı rahatlamayın. Benim sorguladığım dönemi 1970 den başlatın, 2023 e kadar gelin..! Benim jenerasyonumun çoğu, öldü. Yoksulluk ve yoksunluk içinde ölenlere, artık birşey de yapamazsınız da… ama yapabileceğiniz bir şey var. Çevrenize bakın ! Ülkücüler aç ise, işsiz ise…
YEMEK Menünüzden, ÜLKÜCÜ’ yü kaldırın ve ÜLKÜCÜ YEMEK ten vazgeçin de, pırıl pırıl ÜLKÜCÜYÜM diyen gençlere baston olun, el verin destek olun. AÇ kalmak pahasına yapın bunu…! Ülkücülerin sevdiği yemekler menüsünden, ülkücü yemek’ i kaldırın. Yarın biz de, sizde öleceğiz…Gelin, hamasetle ülkücü şehit ve ülkücü gazilerin ve ülkücü hapis yatanların hakkı üzerinde koltuklarda kasılmayı bırakın, bırakalım ve vicdanımız rahat olarak ölelim ve arkamızdan gelen nesil, bizi iyi hatırlasın ! 2033 e randevu vermiyorum.
TTK -14/03/2023 – NOGAYTÜRK