Vazgeç Kaptan!

Mine Hanım, kocasına( Kaptan) diye seslenir. Adamın kaptanlıkla, yakından uzaktan ilgisi yok. Mine Hanım'ın hayalinde sultan olmak, kocasını da kaptan görmek var. Gençken bir tekne almışlar. Balıkçı teknesi olarak kiraya vermişler ama, Hasan Efendi yüzme bilmediği, dalgalardan korktuğu için o tekneye çok az binmiş. Teknesi var diye, çevresinde olanlar da ona Kaptan demeyi uygun bulmuşlar. Herkes oturduğu makamı, adının önüne getirilen sıfatı hakedecek diye birşey yok hayatta. Ağam , paşam dediklerimizin hangisi ağa , hangisi paşa?

O da öyle bir kaptan işte!
Hasan Kaptan denizden korkuyor, yüzmeyi bilmiyor ama suyu seviyor. Banyoya bir girdi mi; çıkmak bilmiyor. Sık sık elini yüzünü bol su ile yıkıyor. Bir leğene su koyup ayaklarını o suyun içinde yüzdürüp şıpıldatmaya bayılıyor.
Son bir iki yıldır da; aklında banyoya küvet koydurmak var. Onun hayaliyle yatıp , onun hayaliyle kalkıyor. Bugün yarın derken hayali gerçekleştirmek gecikiyor. Olmuşken, küvet en büyük ve en kalitalisinden olmalı değil mi ya? Bu iş için aile bütçesinden yüklüce bir miktar ayırmış. Yani kendisi öyle söylüyor. Bu küvet aile yaşamına renk katacak. Hanım, çocuklar, torunlar, hatta gelen misafirler küvet keyfi yapacaklar. Çocukların küvete su doldurup içinde kayık yüzdürmeyi, oyuncaklarıyla oynamayı ne çok sevdiğini bilmeyen yoktur. Hasan Kaptan'ın küvet hayali öyle sıradan birşey değil. Evin planı tamamen değişecek. Odalardan en büyük olanının tam ortasına konacak yuvarlak gömme küvet, tavana pencere açılacak. Pencereye yalıtımlı flotal cam takılacak. Soğuk ,sıcak su boruları döşenecek. Her taraf gösterişli fayanslarla kaplanıp bataryalar altın kaplama olacak. Bütün bunlar yapılırken ev ortasından ikiye ayrılırsa ayrılsın, tavan çökerse çöksün kimseden ses çıkmayacak. Küvete uzanınca gökyüzünde uçan kuşlar ve bulutlar görülecek. Yağmur, kar ve dolu üzerine yağıyormuş gibi olacak. Hasan Kaptan sıcacık köpüklü suyun içinde malak gibi döne döne yıkanacak.
Sadece bazı sorunların çözülmesi gerek. Pandemi nedeniyle ailenin geçimi sağlayan balık restoranı eskisi gibi çalışmıyor. Bazı günler siftah etmeden kapatılıyor. Balık uzun süre beklemez. Çabuk bozulur. Bayat balık zehirler adamı. Zaman zaman güzelim balıklar çöpe gidiyor, balığın yanına koymak için alınan yeşillikler çürüyüp atılıyor. Bir de deprem sıkıntısı var. Her sarsıntıda duvarlardan ve tavandan sıvalar dökülüyor. Gelir azalınca ailenin bütün bireylerine fedakarlık düştü. Büyük oğlan eşiyle Mavi Tur'a katılma hayalinden, ortanca oğlan ayrı eve çıkma hayalinden vazgeçti. Büyük kız özel üniversiteye gidemeyecek. Küçük kız özel liseden ayrılıp İmam Hatip Lisesine verilecek. Mine Hanım bütçeyi rahatlatmak için bazı takılarını sattı bile... Aslında kaptan küvet sevdasından vazgeçse, küvet için ayırdığı parayı ortaya koysa, bunların hiçbirine gerek kalmayacak!!

**.
Dünya zor bir süreçten geçiyor. Geri kalmış ülkelerde sıkıntı büyük. Ülkemize de bu sıkıntıdan yüksek pay düştü. Cumhurbaşkanımızı söylediği gibi; devlet millet el ele verip bu süreci en az zararla aşmaya çalışacağız. Köylü, memur, emekli, işçi; Herkes üzerine düşeni yapmaya çalışacak. Zaten gelen ve gelecek olan vergilerle bu iş otomatiğe bağlanacak. İşsiz ve gelir düzeyi çok düşük olanların vay haline! Devlet ne yapacak? Onu da; depremden sıyrılan, covit 19 u sollayan, açlık, yoksulluk sınırında canını kurtarabilenler görecekler. Söylediklerine göre bu kabus 2022 ' nin ortalarına kadar sürecek. Aşının parası henüz yatırılıp sıra alınmamış. Yani; gelse de en son bize ulaşacak Zenginler bir yolunu bulacak. Yakında sahte aşı üretimi başladı diye duyum almamız da mümkün. Belki kaptan, çılgın projesi için ayırdığı parayı aile bireylerinin sağlığı için harcar, küvet projesinden vazgeçer. Belki virüs imana gelip bizi teyet geçer. Allah' tan umut kesilmez, gün doğmadan, neler doğar. Bu arada değinmek istiyorum. İki de bir siyasilerin diline dolanan( erken seçim ) konusu canımı sıkıyor. Belki bilgim yetmiyor, belki aklım almıyor. Varsayalım pandami gölgesinde bir seçim yapıldı. Hangi vatandaş, hangi cesaretle gidip oy kullanacak ? Hadi gittik oyumuzu kullandık. Seçim sonucu; bu iktidar ya gidecek ya güven tazeliyecek.,

Diyelim ki; kaldı!

Vatandaşa bunun ne getirisi olacak?

Ya da gitti diyelim; ekonomi battı çöktü diye feryad eden muhalefet, İKTİDARI içinde bulunduğumuz şartlarda nasıl devralıp nasıl düzeltecek.? Vatandaş; kim batırdıysa o çıkarsın der mi, demez mi? Ülkede, gerçekleştirilmesi düşünülen uçuk projelerden vazgeçilip deprem ve pandemi konusuna öncelik verilmesini isteme hakkımız yok mu?

Sesimizi bir duyan olur belki...
ULVİYE KARA AKCOŞ- 14-11-2020