Vazgeçebilmek!

Vazgeçebilmek Önemli

Evde boşalan büyük boy cam kavanozları yıkarken, dibine ulaşmak için elinizi kapatmanız gerekir, çünkü ağız kısmı dardır, yıkama süngeri elinizdeyken geri çıkamaz eliniz, deneyen olmuştur. Elinizin çıkabilmesi için, süngeri bırakıp parmaklarınızı kapatmanız gerekir..

Tam da böyle bir işlem yaparken, bir zamanlar maymunlarla ilgili belgeselde gördüğüm bir olay aklıma geldi.
Afrika’da çeşitli amaçlarda kullanılmak üzere yakalanıp satılan maymunların nasıl yakalandığı , videolarla anlatılıyordu. Hem içimi acıttı bu görüntüler hem düşündürdü.. ( Google'a Maymun Tuzakları diye yazarsanız görüntülere ulaşabilirsiniz.)
Maymunların yaşam alanlarındaki kalın gövdeli ağaçlara, o sevimli maymunun elinin sığabileceği kadar oyuklar açılıyor ve bu hain tuzaklara onun en sevdiği yiyecekler bırakılıyor.. Masum hayvancık yiyeceği almak için elini uzatıyor o oyuktan içeri ve iştahla yemek için sevinç ve mutlulukla alıyor eline sıkıca tutuyor, ama ne yazık ki elindeki yiyecekle birlikte, geri çıkaramıyor elini.. Hain insan onun tam el ölçüsüne göre yapmış onu.. Çok uğraşıyor, çabalıyor nafile, eli bir tülü çıkmıyor, oysa elindekini bıraksa çıkabilecek.. Ama sevdiği meyveye olan tutkusu nedeniyle bırakmıyor.. Böylece eli oyukta tutuklu kalıyor, hain avcı da gelip onu orada kolayca yakalıyor... Hüzünlü bir hikaye..

Bu hikaye bana, insanların dünya malına, menfaate, çok paraya olan aşırı tutkularını, gözü doymaz açlıklarını düşündürdü.. " Mal Canın Yongası" demişler eskiler, tamam da malına sahip olmak onu korumak derecesinde güzel. Ama tutku, doymazlık ,aşısı cimrilik seviyesine gelenler için de Gözü doymazlık anlamına gelen ( Gözünü Toprak Doyursun) denilmiş..

Bir zamanlar, Kocaeli merkezden bir tanıdık çok özlemle ve sevinçle aldığı sıfır, son model arabasına eşi ve çocuğu ile binip şehir içinde dolaşmaya çıkmış. Tam Hemzemin geçitten geçerken araba stop etmiş. Hiç kullanılmamış olduğundan motor tam açılmamış mı, üretim hatası mı, kitlenmiş kalmış. Tren her an gelebilir.. Çançan lar kapanmış, eşi ve oğlu arabayı terk edip kenara çıkmışlar, kendisi, son ana kadar marşa basıp, çalıştırmayı denemekten vaz geçmemiş. Bağırmışlar, bırak gel, kaç çabuk, çık, tren geliyor.... yok.. çıkmamış,.. ve acı son. Tren gelmiş, Araba ve kendisi paramparça... kaldırımda gözlüklerinin resimleri çıktı gazetelerde.. Günlerce herkes hüzünle anlattı olayı.. O zaman ben Kocaeli Üniversitesinde görevliydim.. Bu nedenle, Olayı daha ayrıntılı inceleme fırsatım oldu..Öylesine iz bıraktı ki bu olay bende, yıllar sonra bile hatırladıkça hüzünlenirim..

Hayatımızın her alanında, çok ısrarcı olmamak gerek. Hiçbir şey vazgeçilmez değildir ve de canımızdan daha değerli hiçbirşey yoktur. Mesela karşılıksız sevgiler.. Sevdiğini alamadı diye intihar edenleri de çok duyduk... Çok para kazanmak için her türlü yolsuzluk ve haksızlıkları göze alıp büyük paralar kazanıp lüks evler arabalar almış,.. daha daha diye yola devam ediyor, yeter bu kadar diyemiyor, alışkanlık mı, tutku mu bu, tiryakilik gibi bir şey olmalı.. Hani hırsızlığa alışan çok insan ,zengin olsa da vazgeçemiyor, Çalma hastalığına tıpta Kleptomani demişler.. Çok parası vardır ama gizlice Çalmak doyumsuz bir heyecan ve tutku olmuştur, vazgeçemez.
Hiçbir eşyasını atamayanlar, istifçiler var mesela, evleri depo oluyor ve hiçbirini kullanmıyor.Bunlara da halk dilinde İstifçilik, tıpta ise Dispozofobi denilmekte..
Bir de yalan söyleme alışkanlığı var, Mitomani...

. En kötüsü de öldürmeye alışanlar... Yakın bir geçmişte yaşanan Ceren olayında, Psikopat olduğu hekimlerce ifade edilen cani, katil, defalarca hapiste yatmış çıkmış yine can almış. İfadesinde çekinmeden anlatıyor, " öldürdüğüm kişileri hiç tanımıyorum, kim olduğu önemli değil, tesadüf biri çıkıyor karşıma, takip ediyorum ve uygun bir yer ve fırsat bulunca öldürüyorum." diye anlatıyor.

Bazılarında da makam mevki tutkusu yerleşiyor ruhlarına, onları esir alıyor., her türlü koşulda vazgeçemiyor lar.. Buna da "Makam ve Mevki Hastalığı" demişler. Bu konuyu , yazar Orhan Arıkan, Kartepe Gazetesinde 2019 kasım da uzun uzun yazmıştı..

Haa bir de toplumun büyük çoğunluğunu esir almış sigara var..Bu konuda çok şeyler yazıldı, zararlarını bilmeyen yok.Pek çok çözüm önerileri sunulmuş, ilaç tedavileri uygulanmış, sigara bırakma merkezleri açılmış. Bazılarına faydalı da olmuş bu girişimler . Ancak, bunlardan faydalanmak için öncelikle karar vermek, beyninle konuşup emir vereceksin kendine, " ben sigaradan daha güçlüyüm, bırakabilirim "diyeceksin..

Bütün bu tutkular vazgeçilemez olmamalı, yeter diyebilecek kadar, bu yaptığım hata diyebilecek kadar , dönmeliyim bu yoldan diyecek kadar, en sevdiğini terk edecek kadar, sigarayı bırakacak kadar, güçlü olmalı, öz güvenli olmalı, karar verebilmeli ve uygulamaya başlamalıdır .Başlamak, başarıya giden yolda ilk adımdır. Kararlılıkla yola çıkan mutlaka başaracaktır.

 Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün sözü ile noktalayalım." Başarı ,Başaracağim diyebilenindir."  Başaracağım diye yola çıkan Başardım diyebilir..".

SEVİL AĞTAŞ - 22-09-2020