Viyanalı Bir Öğretmenin Gözüyle Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Son Yolculuğu

Viyanalı Bir Öğretmenin Gözüyle Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Son Yolculuğu
upload.php?item=9762

İsmail Tosun Saral
Viyanalı Bir Öğretmenin Gözüyle Kemal Atatürk’ün Son Yolculuğu.


Viyanalı öğretmen Bayan Käthe Potoschek
hakkında ne yazık ki elimizde hiç bilgi
bulunmamaktadır. Ankara Üniversitesi Fakültelerinden
birinde Almanca öğretmeni olarak çalıştığını farz
ediyoruz. 10 Kasım 1938 günü Atatürk’ün ölüm haberi
duyulunca hislerini Viyana’da yayınlanan Illustrierte
Kronen Zeitung’a yolladığı yazı ile şöyle aksettirmiştir:
1
“Yaklaşık dört yıldır Ankara’da öğretmen olarak
çalışıyorum. Bugün, yabancı bir ülkede, yabancı
geleneklere sahip bir halk arasında ilk günlerimin
benim için ne kadar zor geçtiğini anlatmak istemiyorum.
Bu zaman içerisinde ülkelerini inşa etmek için çalışan
bu insanların yaşantısına yavaş yavaş alıştım. 15 yıl
gibi kısa bir zaman dilimi içinde, ulusunu diğer
ulusların yüzyıllar boyu içinde ulaşabildiği bir
yüksekliğe çıkaran bir adam vardı. Bu adam Türklerin
atası Kemal Atatürk’tü. Halkı için çalıştığı için Kemal’in
uykusuz geçirdiği geceler çok oldu. Biraz dinlenmesi
gerektiği kendisinden istirham edildiğinde, en sadık
meslektaşı İsmet İnönü’nün çalıştığını ve ulusunu
kolladığını bildiği için gündüzleri uyuyabileceğini
söylerdi. Atatürk karatahta başında bizzat halkına
dersler verdi. Atatürk’ün başarmak için ne kadar güç,
1enerji harcadığını ve milletine ne kadar derin bir sevgi
duyduğunu hiçbir vakit ölçmek mümkün olmayacaktır.
Hâlâ bizim kültürümüze göre farklı olabilecek şeyler
olsa da Türkiye’de olmayı gerçekten çok sevdiğimi
söylemeliyim. Türklere saygı duymayı ve sevmeyi
öğrendim, onları anlamayı öğrendim. Türk halkının
derin, samimi kültürü benzersizdir ve
misafirperverlikleri örnek teşkil edecek düzeydedir.
Kemal Atatürk’ün İstanbul’da ağır hasta olduğunu
bildiğimiz için, Türkiye’nin masmavi gökyüzünde
parlayan güneşi son birkaç haftadır bizi fazla yakıp
kavuruyordu. Kemal’in ölüm haberini halkın nasıl
aldığına şahit oldum ve evine Ankara’ya dönüşünü
gördüm. Yoktan yarattığı Etimesut adlı örnek köye
Atatürk’ün naaşını getiren tren vardığında, Şeref kıtası
platformda hareketsiz heykel gibi bekliyordu ve
askerlerin yanaklarından gözyaşları akıyordu.
Atatürk’ün naaşının bulunduğu tabutu taşıyan tren yirmi
dakika boyunca istasyonda durdu ve tüm bu süre
boyunca şeref kıtası askerleri sert ifadelerle hazırolda
beklediler ve yirmi dakika boyunca subaylar ellerini
kasketlerine götürerek selam durdular. Ertesi gün, büyük
Ölünün katafalkının önünden geçmek ve Atatürk’ü son
bir kez selamlamak için akın akın gelen insanların
sonsuz kuyruğu arasında üç buçuk saat boyunca
bekledim. Durmaksızın yağmur yağıyordu ama
kimsenin umurunda değildi, herkes Atatürk’ün 80 silah
arkadaşının çektiği tabutlu top arabasının geçmesini
bekledi.
Yabancı heyetlerin başında Almanların “Emden”
kruvazörünün bahriyelileri yürüyordu.
Atatürk artık son dinlenme yerini buldu ama Türk
topraklarının her yerinde şu sözler duyuluyor: “Güneş
battı, Vatanımız sönmüş, Anavatanımızda hava
karardı.,,
2
Bu vesile ile Aziz Atatürk’ün ebediyete intikal
edişinin yıl dönümünde Onu hasretle anarak aziz naaşının
10 Kasım 1953 günü geçici kâbri olan Etnografya
Müzesi’nden alınarak ebedi ikametgahı olan Anıt Kâbir’e
götüren kortejde nasıl de yer aldığımı da sizlerle paylaşmak
isterim:
3
“Ankara Koleji Orta Birinci sınıf öğrencisi ve Kolej izci
oymağının bir izcisi idim. Atatürk’ün aziz naaşını taşıyacak
olan kortejde Ankaralı kız ve erkek izciler de görevli idiler.
Sabah erkenden boru ve trampet çalmadan sadece ritim tutan
bir trampetci izcinin vuruşları ile ağır ağır oymağımız okul
kapısından çıktı. Sağlık sokaktan ilerleyerek Sıhhıye’ye geldi.
Sıhhıye’de Atatürk Lisesi erkek izcileri ile karşılaştık. Onlarda
matem vuruşu ile yürüyorlardı. Atatürk Liseli izcilerle
okulumuzun kız öğrencileri nedeniyle hep rekabet içinde idik.
Millî Bayramlarda resmi törene katılmak için giderken yolda
karşılaştığımız zaman boru ve trampet takımları hızla çalarlar
ortalık inlerdi. Hele Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ve Kız
Lisesi önüne gelince gürültü daha da artardı. Bu gün hepimiz
sessizdik, dokunsalar ağlayacaktık. Oymağımız Türk Hava
Kurumu binası önünden sağa saptı ve Ankara Ticaret Lisesi
önünde yerine aldı. Lisenin bahçe duvarı önünde saatlerce
ayakta bekledik. On ile on beş yaş grubunda çocuklar idik.
2
Bayan Potoschek bu sözleri Türkçe yazmış.
3
İsmail Tosun Saral, 10 Kasım 1953 günü Atatürk’ün Aziz Naaşının Anıtkâbir’e Nakli Anılarım,
Muharip Gaziler, Sayı: 152, s,4, 2019

96
A+
A-
REKLAM ALANI