Yarası Olan Gocunur Be Kardeşim!

YARASI OLAN GOCUNUR BE KARDEŞİM!

Geminin kaptanı, ayrılan tayfaların yerine, rıhtımda boş boş oturan emeklilerden üç kişiyi gemide çalışma için davet eder. Davet kabul edilir ve gemi yeni tayfaları ile denize açılır. Bir ara, kaptan yeni işe aldığı bu tayfaların hangi mesleklerden emekli olduklarını öğrenmek amacıyla, onlarla konuşmaya başlar:

-Gelin bakalım… Sizler ne işle meşgulsünüz?

Biri öne çıkar:

-Ben çok iyi görürüm…

- Neyi görürsün?

Adam elini kaşlarının üzerine götürerek, açık denize bakar:

-Efendim, 20 mil ileride bir saray var. Sarayın üçüncü katında, elinde altın iğne ile yorgana nakış yapan güzel bir bayan var…

Kaptan, “Lahavle” deyip ikinci tayfaya döner:

-Peki sen ne yaparsın?

-Ben de çok iyi duyarım…

-Neyi duyarsın?

-Hani sarayda yorgana nakış işleyen bayanın, nakış iğnesinin sesini duyarım. Bakın efendim, bayan şu an iğnesini yere düşürdü ve “tınn” diye ses çıkardı. Bak, bu sesi bile duydum…

Kaptan hırsından herifleri denize atacak ama, sabredip bir de üçüncüye sorar:

-Sen ne iş yaparsın?

Adam hiç düşünmeden cevap verir:

-Ben kızarım efendim!

-Niye kızıyorsun?

-Çalışmak için işe aldığın, yan gelip yatan, bu tip münasebetsiz palavracılara kızıyorum!..

Öykümüz böyle…

Biz, geçen yazımızda ne dedik?

Üretmeyen, emek harcamayan, emekli emeksizler ile boş gezen torpilli işçilere, aldıkları maaşları hak edebilecek temizlik işlerini önerdik!

Vay anasını, bunu sen niye yazıyorsun? Telefon etmeler ve öfkeli sitem dolu sözler…

Sizlerin bana kızma hakkı var da, benim sizin gibilere kızmaya hakkım yok mu?

Ben de kızarım efendim!

Niye mi?

Sizler gibi çalışmadan, üretmeden, maaş alanlara kızarım.

Evet, ben sizler gibi emekli emeksizlere kızarım…

Eğer; şimdiki yönetim de, eski yönetim gibi sizleri el bebek, gül bebek misali hareket ederse, onlara da kızarım.

Sonuçta, yarası olan gocunur be kardeşim!.

YAŞAR KIRBIYIK - 03-05-2019 -BANDIRMA