Ön Yargıdan Uzak "Tesettür"

ÖN YARGIDAN UZAK

Ön yargı; son günlerde insanlarımızın davranışlarında ön plana çıkan ve toplumu ayrıştıran bir hastalık haline geldi ve kronikleşiyor.

Oysa insan, derinlemesine inceleyip ayrıntıları öğrenmeden hiçbir konuda karar vermemeli. Hele hele bu karara uygun davranışlar sergilemek son derece yanlış. Görüntü çok kez yanıltıcı olabilir.

Geçen gün bir doktor hanımla tanıştık. Tesettürlü hanım görünce çoğumuz onların yeniliklere, cumhuriyet değerlerine, demokrasiye pek sıcak bakmadığını düşünür olduk. Doktor Hanım tesettürlü. Şundan bundan konuşurken sohbet ilerledi... Hanım yaşamımızı etki altına alan yozlaşmanın karşısında olduğunu çok açık ifade ederken; dinin siyasette kullanılmasının ne kadar yanlış ve zararlı olduğunu, din ağırlıklı eğitimle gençliğin yolunun tıkandığını, ülkeyi geriye çekme çabalarının derhal önlenmesi gerektiğini, düşünce ve ifade özgürlüğünün önemini, Atatürk ve inkılaplarına sahip çıkmamız gerektiğini, parlamenter rejimin bize en uygun rejim olduğunu ve benzeri düşüncelerini samimiyetle anlattı. Zaman zaman ben de ona kafamdaki soruları sordum. Türbanın artık masum bir örtü olmadığını, bazı siyasi görüşlerin sembolü haline geldiğini ve biraz da irticaya hizmet ettiğini düşünüyorum, dedim. Aktardığı düşüncelerle türbanın örtüşmediğini açıkça söyledim. Baş örtüsü ile türban arasında fark olduğunu, toplumumuzda aynı karşılanmadığını görecek, anlayacak ve bilgi zekaya sahip olduğunu düşündüğüm Dr. Hanım bana türbanı sadece toplumdaki ön yargıyı yıkmak, tabulaşmasını engellemek için taktığını söyledi. Ben zaten, ülkemde siyasi imaj dışında pek çok başörtülü kardeşimin olduğunu biliyorum. Ancak siyasi görüşlere destek olmak amacı ile baş örtüsünü araç edenlerin de var olduğunu biliyorum.

Eğer kutuplaşmayı kırmak için türban takanlar var ise bu davranışı çok da olumlu bulmuyorum. Mini etek giyen hanımları ahlaksız gören, rahat davrananları iffetsiz bulan, açık giyinen hanımları davetkar bulup günahkar sayan hatta saldıran, tecavüzü hak ettiklerini düşünenler kadar, kapalı hanımların birer namus abidesi veya gerici olduğunu düşünenlerin de büyük yanlış içinde olduklarını bilmelerini istiyorum. Tezgahtar türbanlı diye o satış yerinden alışveriş etmeyen, çalışanları kısa etek giymiş diye o restotantta yemek yemeyen, ön yargıları ile insanları etiketleyen insanların kutuplaşmalara neden olduklarını düşünüyorum.

Mozaik bir coğrafyada yaşayanlar olarak birbirimize ön yargı ile yaklaşmayalım. Birbirimizi çok sevmesek de, beğenmesek de, hoş görmeye çalışalım. Madem ki aynı ortamlarda yaşıyoruz , aynı olanakları paylaşıyoruz; birbirimizi en azından dinlemeyi öğrenelim, saygıda kusur etmeyelim. Özel kıyafet giyilmesi gereken yerler dışında insanlar kendilerine yakıştırdıkları giysileri özgürce giyebilmeliler.

Eğer seçtikleri tarz ideolojilerinin bir parçası ise, bu da hoş görülmeli. Sadece, bu özgürlüğü kendine tanıyıp yaşadıkları ortamlarda dekolte, mini etek, kısa şort, türban, şalvar, takke görmek istemeyen, kapanmaya veya açılmaya zorlayan, tercihler üzerine baskı uygulayanların artık daha geniş açılardan bakmaları gerekir. Gelişmiş ülkelerde; yerel kıyafetleriyle dolaşan pakistanlı, japon, arap, iskoçyalıların yanı sıra yarı çıplak insanlar rahatça dolaşabiliyorlarsa bizde neden olmasın?

ULVİYE KARA AKCOŞ /BANDIRMA/ 02-08-2019