Yaşadığı Kenti Yaz-a-mayan Kalemler

Uzun Yıllardır yerel gazetelerimizde köşe yazarlığı yaptım. Demirel yanlısı Gürses' te, Efsane İlkhaber'de, Engin'in cesur dergileri Realite Analiz derken Süleyman Takunyacıoğlu'nun kurucusu olduğu ve şimdi başıma kalan Bandırma Gerçek. Bu süreçte tek hedefim öncelikle kentin düşünen ve düşündüklerini yazıyla  ifade etme cesareti olan  dinamiklerini genelgeçer ezber konular yerine  kentin sorunlarına yönelik polemik içine sokmaktı nacizane. Nedeni. 35 yıl önce İstanbul Cihangir'den Bandırma'ya gelişimde ilk izlencim yerel  gazetelerdeki köşe yazılarının içerik  fakirliği  ve bayram seyran kutlama günleri vs genelgeçer ezberci yazılardan ibaret  oluşundan kaynaklanan kısırlıktı.. Bandırma gibi geçmişi çok daha entellektüel mirası olması gereken  bir kentin kendini ifade etmekteki yoksulluğu çelişkili idi.

Polemik veya diyalog bildiğiniz Sokrat yöntemi . Sokrat'ın diyaloglarını Platon kaleme almış günümüze kadar gelmiş .Okumayanınızı okumaya davet ederim . Çok ilginçtir Sokrates'in sokak-çarşı sohbetleri, hep 'Kendini Bil' ilkesi ile var olur. Sokrat karşısındakinin bildiği doğru sandığı bilgiyi sorularıyla yönlendirdiği  yanıtlarla nasıl  ters yüz nasıl edileceğini gösterir. 
Bunu günümüze aktarırsak. Doğru bildiğiniz çok şey doğru değil.
Sadece işinize geldiği için içinde rant olduğu için,yarar ve çıkar oranına göre bir şeyin iyi, kötü , yararlı, doğru veya yanlış olduğuna karar veririz. Burada tüm genellemelerinde doğru olmadığının altını çizelim .Bu bizi paradokslara kadar götürür, hani Giritli Menelaos demiş ya " Bütün Giritliler Yalancıdır" paradoksu gibi. Bütün Giritliler yalancıysa Menelaos ta Giritli o zaman yalan söylüyor! ve  Giritliler yalancı değil doğrucu oluyor , o zaman  tüm Giritliler yalancı olması lazım ve böyle gider.. Paradoks işte var böyle çok. 
Cehaletin yaşamın içinden kazanılmış halini yıkmak için Sokrat, kullandığı İroni tekniği ile, ilk önce zübük yada bizdeki pratiği ile avantası için  körü körüne sempatizan çomarlara, kendi bilgisiyle doğru sandığı düşünceyle saldırı hakkı olarak sunar. Gerçi bizdeki çomarlar, patolojiktir yani " Çıkar için vicdanlarını satanlar sürüsü"  kendilerne ağır abi edası ile oturaklı yanıtlar  verebilir.
Sokrat, karşısındakinin bilgisini ustaca sorularıyla  mantıksal çelişkiye düşürür. Başlangıçta inandığı düşünce konuşmanın sonunda tersine döner. Demek ki doğru izafidir. 
Dolayısıyla  ekonomi-politik kültüründen beslenen insanın doğrusu da kendine doğrudur. Yine dolayısıyla bu tip saplantılı kişileri fırsatınız varsa  kendi fikri ve eylemi ile çelişkiye düşürmek gerekir, ki bu ancak Kant'a götürür Saf Akıl, Doğanın Diyalektiği ve Tüme varım metodu . Yani biraz ders çalışmak gerekir ya da doğa vergisi doğuştan yetenekli olabilirsiniz.
Kentin kuruluşundan bu yana açık olan yaya yolunun kapatılmasını- mütevazi üslupla- yazısında eleştiren Yaşar Kırbıyık'a köşesinden yapılan işin doğru veya yanlış olduğu yerine kendi ekonomi- politik dünyasına ters düştüğü için " ad- hominen " içerikle saldıran Sayın Erdem Özcan ağabeyimize teşekkür ederim. Oltaya sonunda geldiği için. Oysa naif bir insandır. Kent burjuvazisindendir. Hocam da naiftir. Karıncayı vallahi incitirse  üzülür.  Sayın Özcan'ın Hocama daha sonradan Bandırma da yerleştiği için  Altın Şafak tarzı bilinçaltımızda ki yerel milliyetçiliğin dışa vurumu  yazısı ifade etmek istediğimiz hipotezlerimizin ıspatı anlamında  mükemmeldi. Umarım böylesine kent gündemi içerikli  ama "ad hominen" içermeyen polemik yazıların gerisi de gelir. Yani yazıyı yazanın kişiliği değil yazdığı konu tartışılır .Tartışma doğruyu getirir.
Nerede hareket orada bereket. Azcık yüzümüzü yaşadığımız kente döndürelim.

Örneğin kaldırımlar neden yüksek? Desem de birisi de dese ki " Yahu senin dünyadan haberin yok,kent içi yolların dörtte üçünün daha kaldırımı bile yok !. En kahraman Rıdvan çevrecilerimize  desek ki mesela kentin içinde dünyada eşi benzeri olmayan bir çevre felaketi atık barajı ve şlam dağları var..bunu görmeden kente 30 kilometre uzakta kurulması düşünülen sanayiyi hangi  gözünüzle görebiliyorsunuz . Ve  Çevreye hiç bir zararlı etkisi olmayan, dağın başında kurulacak Rüzgar santrallerine nerenizle  bakarak çevre katliamı olarak görebiliyorsunuz da göz mizanla biz göremiyoruz. ?  Mesela..Polemik çok.

14-10-2020