YASALAR ÇİĞNENMEK İÇİNDİR !

 

YASA koyucular (TBMM)…YASA koruyucular(ADALET-KOLLUK-İDARE)…YASA çiğneyiciler (BİZLER)..!

Bandırma ; KYZİKOS, Adrianus, Daskylion, Pers, Yunan Medeniyetlerini yaşamış ve toprağın altına gömmüş bir kent ! 
Yasakoyucuların, toplum hayatı var olduğundan beri, güncelleştirerek her daim yasa yaptıklarını ve yasa bozduklarını meclislerinde, resmi gazetelerinde hep görüyoruz da, bunun asıl nedeni YASALARIN HEP ÇİĞNENMESİ…bizim çiğnemelerimiz yüzündendir. Yasalar konur, yasalar çiğnenir… Sonra dümdüz olmuş yasalar, ÇÜRÜMÜŞ CİKLET gibi kaldırılır-atılır,  ve yerine yenileri konulur !

Ve yasalar bazen öyle güzel ve öyle akıllıca, arkasından dolaşarak çiğnenir ki, DÜMDÜZ olduğunu, çürüdüğünü, yasa koruyucular bile göremez. Yasa koyucular mı ? Onlar zaten ilgilenmezler.

Yasaları çiğnemenin veya arkasından dolanmanın bir yolu da ;  STK yani bir sivil toplum kuruluşu-derneği-vakfı v.s si kurmaktır. Özellikle büyükşehirlerdeki Cami yaptırma ve yaşatma derneklerinden tutun da, hemşehrilik adına açılan şehir isimli derneklerin ( ÇORUMLULAR YAŞAMA VE YAŞATMA gibi) çoğunun yasadışı bağış toplayıp onu çatır çatır yemek, veya kumarhane veya ruhsatsız ticarethane işletmek adına kuruldukları hakkında, pek çok bilgi ve istatistik hafızalarımızda mevcuttur.

KONUMUZA GELECEK OLURSAK ;

Bilebildiğim kadarıyla ; Bandırma’da, engelliler ve sakatlar adına birkaç tane dernek yapılanması var. Bandırma’da sahil bandında ENGELLİLER DERNEĞİ adına bir çadır işletmesini biliyorduk da, şimdi de hangi Engelliler Derneği adına bilmem de,Kimse de merak etmez.

Bandırma Edincik Mahallesi Örnek Evler mevkiinde yani bildiğimiz çürümeye terk edilmiş Özel İdare Kampının önünde bulunan kumsala da, (orası 1. Derece SİT ALANIDIR…) bir çadır kafetarya-restaurant çay bahçesi daha açılmış…!

Şimdi bu işletmeleri açanlar, hemşehri derneği de olabilirdi, cami yaptırma derneği de… Derneklerin statülerinde  TİCARET, bildiğim kadarıyla yoktur. Yasa çiğneyiciler, bildiğim kadarıyla bu yüzden VAKIF-ÇILIK yaparlardı mesela… Öyle ya ; vergiden veya bazı tür vergilerden muafsınız veya vergilerden istisnalarınız var ve yönetimlerde size, bedavadan veya sudan ucuz yer tahsisi de yaparlar mesela… Ondan sonra gelsin paralar…. 

Recep Gencer VAKFI var mesela, (Recep GENCER BAGFAŞ’ın en büyük hissedarı, sahiptir.)  akaryakıt istasyonu (BENZİNLİK) işletiyor da… Bu vakfın, 3-5 öğrenciye burs vermenin ötesinde, asıl karlarını ve cirolarını bilen var mı ?  Veya, vakıf olarak toplumsal hizmetlerini, kaç tanemiz biliyor..? Bir dönem onun da, yıllarca ruhsatsız işletildiğini, bu yüzden bi ara kapatıldığını ve daha sonra siyasi ve bürokratik güç kullanılarak olsa gerek, oranın ruhsatlandırıldığını hepimiz biliyoruz…

Veya ; Engelli vatandaşlarımız adına kurulan işletmelerin cirolarını, karlarını ve ne yaptıklarını biliyoruz mu acaba ? Veya, kaç engelliye araç almışlar kazançlarıyla veya engelli yurttaşlarımızın hangi dertlerine merhem olmuşlar veya oluyorlar… Bilen var mı ?

Yoksa, yasaların sağladığı bazı muafiyetlerden, bazı istisnalardan, hatta bazı vergi-sigorta gibi adli denetimlerinden kurtulmak adına mı kuruluyor bu çadırlar ? Bu akaryakıt istasyonları… 
Merak etmemek mümkün değil !
Yani işbu kuruluşlar, açıkgöz insanlarımızın yasaların arkasından dolanmak için yarattıkları buluşlardır. Ve başarılılar da… Çünkü ; yasaları DÜZ çiğnerseniz ceza-i müeyyidelerine katlanırsınız, ama böylesi arkadan dolanarak çiğnerseniz, ispatı namümkün olacağından, cezalardan da kurtulursunuz.

Peki bu nevi yasadışı işler, Anayasaya, Yurttaşlık hukukuna, rekabete aykırı ve gayriadil değil mi ?
1.DERECE  SİT ALANINDA ÇADIR VEYA PREFABRİK TİCARETHANELERE KİM İZİN VERİYOR ?

Vallahi bunu ben de bilmiyorum… Galiba izin mizin almaya gerek yok. Öyle ya, yasalara uyan vatandaş düşüncesi olarak bizim bildiğimiz SİT alanında kalan yer tapulu malınız bile olsa, ANITLAR YÜKSEK KURULU veya alt birimlerinden izin almadan, çivi bile çakamazsınız öyle değil mi ? 

Ama, şimdi ENGELLİLER adını ajitasyon ve istisnailik kazanmak uğruna kullanarak birileri, 1. Derece SİT Alanına, hem de kamuya ait kumsala, pekala kıl çadır ile bir işletme kurabiliyor ? Bu işletmenin, çeri çöpü nereye gidiyor, lağımı nereye akıyor, alt yapısı var mı, varsa kim nasıl yaptı ? Elektriğini suyunu kim nereden veriyor ? Bilen yok…

1. Derece sit alanına, muhtemelen kaçak veya birtakım uydurmalarla bir işletme açılıyor. KAÇAK olması yüzünden, Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bağlı Bandırma Müze Derneği ve Yüksek Anıtlar Kurulunun Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan bir heyet, burada bu tesiste  8-TEMMUZ-2015 gününde bir tespit yapıyor, kaçak olduğu ileri sürülen işletme kurula bildiriliyor… ama SES YOK !

Türkiye’de bürokrasinin ve özellikle hukukun çok hantal ve çok yavaş çalıştığını en iyi bilenlerden biri olarak biliyorum ki ;  sayın kurulun yetki kullanımı, bu tesisi oradan kaldırtması v.s gibi tedbirleri veya yasa koruyuculuğu çok zaman alacak ve o zaman içinde de sezon, zaten bitecektir.

BAGFAŞ taki benzinlik te öyle olmadı mıydı ?  Örneğin ; ben YASADIŞI  10 trilyon para kazanayım, sen bana 10 bin lira ceza kes, ECRİMİSİL al ve anlaşalım (canıma minnet) ! Yani Türkiye’de, işler böyle yürüyor galiba… O yüzden para kazanmak isteyenlerin, ne üniversite okumalarına, ne sermaye bulmalarına, ve ne de vergi dairesine kayıtlı, sigortaya kayıtlı bir iş yapacağım diye uğraşmalarına falan  gerek yok. Bulun bir SİT ALANI, bulun bir MİLLİ EMLAK veya HAZİNE arazisi, kafanız yatıyorsa çökün oraya ve işinize gücünüze bakın arkadaş... Nasılsa, öğretmenden, mühendisten falan fazla para kazanırsınız…

1968 yılında, İstanbul’da garip bir kunduracı çırağıydım ya… O yıllarda görürdüm İŞGALLERİ de…Aklım almıyordu. Almıyordu çünkü BEN sahip olmadığım bir şeyin sahibi gibi asla olamazdım, yasalardan korkardım, Devlet babam kızar diye ürkerdim !

 
Ama adam memleketinden gelir, İstanbul’da beğendiği, manzarası güzel bir hazine arazisi üzerine bir gecekondu yapar, sonra memleketindeki akrabalarını çağırır, aşiretini çağırır, onlara da yer gösterir ve yaptırır sağına soluna gecekonduları ve bir bakmışsınız ki adamlar, SEMT sahibi olmuşlar ve şimdi onlar, milyon dolarlarla oynayan işadamları…Biliyor musunuz ? 
Ben mi ? Ben, o akıllıları seyreden, bir koskoca aptalım belki… Öyle ya ; ben çalışıp, kazanıp bişeyler edinmeye çalışmak zorundayım sadece… Hatırlayalım, BENİM MEMURUM İŞİNİ BİLİR demişti, o dönemin Başbakanı Turgut ÖZAL… Vallahi ben de NOGAYTÜRK olarak diyorum…. Yazın bi kenara…          “

BENİM VATANDAŞIM İŞİNİ BİLİR !  “    Bir SİT mi olur ? HAZİNE mi olur ? BELEDİYE mi olur ? MİLLİ EMLAK mı olur ? bir yalıda, bir engin arazide buluşmak üzere…  

NOGAYTÜRK-Ramazan Narin-Bandırma -