Yirmi Beş Bin Üç Yüz On Iki

Yirmi Beş Bin Üç Yüz On Iki

Büyüdüm ben. Bugün büyüdüm kocaman bir kız oldum. Bayramın 3. günü sabah saatlerinde hafızamdan asla silinmeyecek bir fotoğraf çekti beynim. Bir fotoğrafla büyüdüm ben.

Daha çok küçükken kaybettiğim annemi uzun yıllardır misafir etmedim rüyalarımda ta ki dün geceye kadar. Yatıyordu mezarında. Kulağıma bir şeyler fısıldadı soğuk toprağından bir tutam savurarak. Gözümü açtım garip bir sis bulutu kapladı ruhumu. Yıllardır bana uğramayan annem teşrif etmişti sonunda. Hayret.

Uyandım. Babam rahatsızdı bir süredir. Eşini aradım başkası açtı. Tek bir hamlede, bir şeylerin hıncını alırcasına, düşmanca, avını bekleyen sinsi bir kurt edasıyla hiç acımadan iki kelimelik bir cümle kurup kapattı telefonu suratıma:
'Baban öldü'.

Ilk şokun etkisi geçince,dün akşam ziyaretine gittiğim hastane odasının yolunu tuttum. Koridorda akrabalarımız vardı. O telefondaki iğrenç ve yüzsüz kadın sesine inanmamıştım. Birine babam nerde diye sordum odasında dedi. Biraz rahatladım. Bir diğeri iğne yapıldı yarım saat bekleyeceğiz gibi bir şeyler anlatıyordu. Babamdan bahsediyor, durumu ağırlaştı sandım. 

Hastane koridorları ne kadar uzunmuş. Sanki 3 sene yürüdüm,bitmedi. Odasına girdim. Beynim o malum fotoğrafı çekti. Belki bir ömür gözlerimin önünden gitmeyecek, beyaz çarşafa sarılı, çenesi bağlı, kıpırdamadan yatan babam ve etrafında ağlayan insan kalıntıları... Sonra ne oldu hatırlamıyorum. Yaşadığı süre zarfında bana bir kere bile sarılmamış babama sarıldım galiba.

Birkaç saat sonra "yirmi beş bin üç yüz on iki" numaralı mezarlığa terkedip döndük.

3 yaşında annemi, 28 yaşında zaten aramızda fersah fersah uzaklık olan babamı kaybettim. Kaldı mı başka bir şey geriye? Söyleyeyim, kalmadı. Sadece ölümler değil hayatımda o kadar çok kayıp yaşadım ki artık benim kaybedeceğim hiçbir şey kalmadı. Gün geçtikçe yontuluyorum.

1-0 yenik başladığım hayatta yaşamaya eksilerek devam ediyorum.
 

Selma Soybaşı - BANDIRMA - 15-08-2019