Zirveden Bakmak

ZİRVEDEN BAKMAK!

Dağların zirvesinden aşağıya bakma şansı olanlar iyi bilirler. Oralardan dağın eteklerinde olanları göremezsiniz. Kurtlar kuzuları, ceylanları nasıl boğar , dağdan inen kar suları ovayı nasıl siler süpürür, bağlar bahçeler nasıl virane olur, kayan toprak, düşen çığla ne canlar telef olur, görünmez! Zirvede yaşam tamamen farklıdır. Eğer yaşam için uygun koşulları ve güvenliği sağladıysanız; artık tek derdiniz konumunuzu korumaktır. 
Devletin zirvesinde bir yer edinebildiyseniz de durum ayni oluyor galiba. Alt tabakalarda insanlar ne yer ne içer, nasıl yaşarlar görünmüyor besbelli. Görünmüyor ki bu kadar uzak, bu kadar duyarsız kalınabiliyor. Ülkemizde nereye giderseniz gidin, bir sosyal yara canınızı acıtıyor. Burası bizim yaşam alanımız. Evimiz, yuvamız, yurdumuz burada. Sevdiklerimizin, sevenlerimizin çoğu burada. % 5 in zirveden göremediği %95 lik güruh biziz. Bir yolunu bulup sesimizi duyurmazsak, duyuramazsak bu düzen böyle sürüp gidecek. Saçının teline kıyamadığımız evlatlarımız, torunlarımız bu ortamda yaşamadan yaşayamadan, yok olacaklar.
Zirvenin çözmesi gereken sorunlarımızı bir şekilde ilgililere duyurmak zorundayız.

Azıcık aklı olan, eli kalem tutan yazmak, konuşmayı bilen anlatmak zorunda.

Devlet hastanelerine hangimizin yolu, devlet dairelerine hangimizin işi düşmüyor? Cerrahpaşa ülkemizin en bilindik hastanelerinden biri. Onkoloji polikinliğine randevu almak bir mesele. Diyelim ki aldınız. Tam saatinde oradasınız. Yaklaşık 30 kişi bu şansı yakalamış. Bir de bakıyorsunuz hepsinin randevu saati ayni. Numaratör bozuk. Doktor odasında tek başına. Sırası gelen hastayı, bağırarak çağırmaya çalışıyor. Kapının önünde; solgun, ayakta zor duran hastalar, yorgun öfkeli hasta yakınları. Kapı her aralandığında içeri dalan çaresizler. Bu ataklardan yorulan, kime küstüğünü bilmeden, küsüp giden insanlar. Onüç onbeş yaşında, ayakta durmaya çalışan genç hastalara yer veren, sırasını veren, titrek dedeler, nineler. Kimi ilaç, kimi rapor, kimi şifa derdinde. Kanser tanısı konmuş hastaya biyopsi veya röntgen için altı ay sonraya gün veriliyor. Hasta seviniyor buna. Gerçekten sevinip şükrediyor. Asansörler bozuk. Ameliyatlı hastalar sürünerek çıkmaya çalışıyorlar merdivenleri. Bir kutusu yedi yüz liranın üzerinde olan ilaçlar var. Zor bela doktora ulaşıp yazdırıyorsunuz. Ama ilaç,, eczanelerde yok. İthal ilaçmış. Ülkeye girmesi yasaklanmış efendim. Kim yasaklamış? Zirvedeki beyzadenin biri öyle istemiş anlaşılan!

Bütün bunlara eyvallah. Zirveden bakınca buraların hali görünmüyor anladık da; o kalabalıkta perişan olan insanların içinde (Devlet ne yapsın? Bu kadar insana yetişilir mi?) ( Eskiden hastane bahçelerinde yatardı hastalar. Şimdi gene iyiyiz.) diyen, aynı kakanın turuncusuna bastığını görmeyen dayıya (BETER OL !) demek geliyor insanın içinden.

Yeni yılın ilk günü, ilk saatlerinde bunları yazdığım için üzgünüm. Ne yazık ki hepsi gerçek. Üzerimizdeki ölü toprağını silkeleyip hep birlikte( YETER!) diye bağırarak sesimizi zirveye duyuramazsak;

2018 de fazla beklentiye girmeyelim diyorum.

ULVİYE KARA AKCOŞ -BANDIRMA 01-01-2017