Ziyafet Seremonisinde Basın

ZİYAFET SEREMONİSİNDE BASIN !

( Önceki ve bu 10 OCAK yazımdan dolayı, kendisi gazeteci sayılmıyor ve o yüzden ziyafetlere çağrılmıyor ve eline torba tutuşturulmuyor ve bunu kıskandığı için yazıyor diyenler olursa; ‘ki diyeceksiniz’ yine deyin demesine de, Ramazan NARİN’in satın alınamayacak bir geçmişi ve yaptığı 35 yıllık yazarlık hayatında, amatör olduğunu da, hatırlayın arkadaş ! Bu yemeklerde, yazdığım gazetelerin patronları da var...Yine deyin :))

10-OCAK-2020 Balıkesir’de basına gösterilen bu ilgiden gözlerim yaşardığı için, acaba verilen süre bitiyor da, ilkbaharda seçim kararı alınıp, sonbaharda seçime mi gideceğiz diye... sormadan edemiyorum inanın !

YİYİN Efendiler yiyin, ıksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar yiyin ! Dedirtecek günlerdeyiz...( Açlıktan ve soğuktan, sokaklarda yatarken ölenlerimiz de var.)

Bu ; öncesinde fasıl heyetlerinin kulaklara, başkanların midelere verdiği ziyafet seremonileri için, defalarca verilen ziyafetler için, siyasetçilerin cebinden tek kuruş çıkmamıştır da, halkın cebinden çıkan ve AKP Balıkesir Büyük Şehir ile CHP Bandırma küçük şehir Belediye kasalarından, ne kadar harcandı, şeffaflık adına... öğrenmek istiyoruz !

Bilebildiğim kadarı ile ; benim de katıldığım... ama parasını dernek üyesi bizlerin ödediği Balıkesir Gazeteciler Radyo ve Televizyoncular Derneğinin, 10-OCAK GRANDE HAVUZBAŞI Kahvaltısı vardı. Katılımcıları ile mükemmel ve onurlu bir yemekti de...Aynı gün, Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti (Ramazan DEMİR) in, bedelini B.Şehirden aldığı bir başka gazeteciler yemeği de vardı...

Ertesi gün; Balıkesir B.Şehir Belediyesinin kestane ve et mangal partisi şeklinde, yine gazetecilere verdiği BONKÖR bir ziyafet, akabinde de AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir ÜNAL’ın da katıldığı... yine merkezde ve körfezde gazetecilere, cömertçe yine ziyafetler verildi tabii... Bandırma CHP Belediyesi de, kusur kalmadı bu ikram sunma furyasından, o da 5 yıldızlı otelde, kendisinin seçtiği elit gazetecileri, hem torba torba hediyelerle ödüllendirdi, hem de ziyafet çekti... Bilmediğim, başkaca ziyafet seremonileri de olduysa özür dilerim...

Bu yemek ziyafetlerinin bolluğu ve bonkörce milletinin parasının gazetecilere ve ailelerine ve dahi gazetecilikle ilgisi olmayan siyasi vasıflı kişilere yedirilmesi, içirilmesi... acaba ne anlama geliyordu ? Haa bazı ziyafet sofralarında Belediye Bürokratlarının ve siyasilerin masalarda olduğu, gazetecilerin ayakta kaldığı seremoniler de olmuş ki, gazeteciler burda figüran olarak kalmışlar..! Hatta Belediye Meclislerinin muhalefetteki üyelerine de haber verilmiyor, kim iktidarsa, o meclis tayfasını alıp gidiyor ! Öyle ya ; halkın parasıyla yapılan bu ziyafet hovardalıklarına, Belediye araç bile gönderiyor, ve neredeyse evden alıp eve teslim, bir hizmet de sunuyordu. Balıkesir-Bandırma 100 Km arkadaş... Git-gel 200 km. Yakıt-şoför ve bilumum masraflar, kimden ? Sponsorlar var mı, sponsorlar ?

Haaa, dün bu mevzuuları konuşurken, ziyafet resimlerini gören birisi ‘SİZİ GİDİ RÜŞVETÇİ ETOBURLAR ! ‘ falan dedi de bize...etoburluk neyse de...ziyafetlerin bir rüşvet olmadığını, ona anlatmakta bayağı zorluk çektik tabii !

Haa, en önemlisi de, katılanlara bakın... hayatında yayınlanmış 3 yazısı olmayan, 2 haberi bulunmayan, hatta gazetecilikle iltisaklı bile olmayan çorbacılar...Kaşıkçılar da diyebilirsiniz ! hepsi oralarda...? GAZETE-Cİ kimliklerini kim nasıl tespit ediyor ? Bu kategoriyi kimler belirliyor v.s. Bunlar, cevapsız kalan sorular ! Aslında, anlaşılmıştır ki, Başkanların basın danışmanı/müdür diye yanlarına aldıkları ve maaşa bağladıkları kişiler, bu belirlemeleri yapıyor...Bu kişilerden ve bu maaşlıların belirlediği sözde özde gazetecilerden, çorbacılardan... siyasi Belediye Başkanlarının ne umudu vardır bilemem ! Bildiğim basını satın almayan bir siyasi iradenin ömrü, daima azdır....ÇOK iyidir, Çok İyi ömürler !

Ziyafet sofralarında karnı doyurulan basın mensuplarından da, bu ziyafetlerin parasını milletin cebinden ödeyen hovardalardan da, şunu duymadım ! Arkadaş, Çalışan Gazeteciler Günü ne demektir, günün önem ve mahiyeti nerden gelmektedir ve basın mensuplarının, gazetelerin, dergilerin, radyoların, televizyonların, dijital sosyal medyanın bir sorunları var mıdır ? Çözüm önerileri veya teklifleri var mıdır ? v.s v.s... duymadım arkadaş ! Sanırsanız, bütün gazetecilerin karnı tok, cepleri dolu ve karizmaları 10 numara ! Ağlanacak bu aciz tablo karşısında, istihza ile, sadece gülümsedim!

Osman Yurdusev’in Başkanı olduğu, yemek paralarını gazetecilerin cebinden verdiği kahvaltıda, Belediye Başkanlarının ve işadamlarının yüzüne, ÇALIŞ (a) MAYAN GAZETECİLERİN sorunları sunuldu da...Hatta her yıl 50 başarılı ama fakir öğrencinin Çanakkaleye götürüldüğü gibi sosyal faaliyetlerde söylendi de, bir tane siyasi veya bürokrat veya işadamı...bu sene biz de varız, sayıyı arttır falan, demedi mesela !

Bandırma’dan koşa koşa giden birkaç gazeteci derneğinin patronları ve kendini gazeteci sanan bazıları, ne Bandırma’daki ne de Balıkesir’deki yemeklerde... mesela şu sorunları, mesleki sorunları niye dile getirmediler ! (Gerçi siyasiler de sormadılar da, onlar da sadece yağlayıp balladılar!)

Mesela ; Balıkesir Sağlık il Müdürlüğü’nün Bandırma Devlet Hastanesi ile ilgili yaptığı yemek ihalelerinin resmi ilanları, neden Bandırma Gazetelerin de yok ? Balıkesir Devlet Hastanesinin ilanları, Balıkesir’de var ama ! Bandırma için önce Ekonomik kayıp ve Bandırmalı olmayan müteahhitlerin ve firmaların gelmesi, Bandırma’lıların duymaması için mi acaba ?

Gazeteciler Dernekleri ve cemiyetleri neden suskun, neden sus pus ?

Bandırma da, artık çıkmayan gazeteler resmi ilan alıp, parasını da alıyor mu ? gb. gb.

Balıkesir eski terminalinde açlıktan ve soğuktan donarak ölen vatandaşımız için hanginiz hastaneye gitti, morga gitti, cenazesine gitti o garibanın ? Mesela ; Hanginiz dile getirdi Belediye ve Devletin sorumluluğunu ? Nasıl ve nereye gömüldüğünü bile, bilmiyorsunuz değil mi ? Utanalım falan da, demediniz haliyle...!

Ben yalan-yanlış yazabilirim de, eyyy siz eline torbalar tutuşturulan ve kestaneli, etli ziyafetlerde eşiniz ve dostunuzla birlikte bedavadan ağırlanan, danışma veya ilan diye cepleri doldurulanlar...sizler halkın sesi olup, doğruları ne zaman yazacaksınız ? Türkiye ekonomisi çöküyorken, demografisi değiştiriliyorken, ahaaa elektrik ve doğalgaz faturaları geliyor artık, kaç kişinin ışıksız karanlıkta veya doğalgazsız soğukta, ateşsiz kaldığını takip ediyorsunuz ?

Tamam, siyasilerde keyf kebap, gazetecilerde de maşallah keyf etli kestane...peki halk ? Halkınız ne yapıyor, emekli napıyor, garip guraba, çalışamayan gazeteciler napıyor... biliyor musunuz ? Ama ziyafetlerin saat ve adreslerini, iyi biliyorsunuz maşallah !

Hepsinden vazgeçtim arkadaş, bunca sözde Gazeteciler Derneği ve Cemiyetleri var, kimlerin gazeteci sayılıp-sayılmayacağını ise ; 3-5 tane maaşlı, yalakalar belirliyor ve kategorize ediyor, ona bile neden ses çıkarmıyor musunuz ? Ben, kıstas nedir bilmediğim için vallahi alınıyorum arkadaş !

Şunu deyin bari...; Eyyy Belediye Başkanı, bizimle ilgili bir etkinlik yapacaksanız, çağırın bütün gazete ve dernek ve dahi basın temsilcilerini ve onlara verin organizasyon görevini... Sakın ola ki ; şu gazetecidir onu yedirelim, içirelim, cebini dolduralım, eline torbalar verelim falan demeyiniz ! Hele hele... şu muhaliftir, sittir edin onu katmayalım hiç bir etkinliğe, falanca yandaştır bizden yana yazar-çizer aman onu ihmal etmeyelim falan... deme gafletinde, bence bulunmayınız ! Bunları dediniz mi Başkanlara kardeşim ? Demediniz! Ama mangal partilerine, ziyafetlere koştura koştura gittiniz değil mi ? Hele davetiye de almış iseniz, tadından geçilmemiştir keyfinizin ! Vayyyy ben ne büyük adammışım, beni özel davet ettiler diyerek bi tarafınızı kaldırıyorsunuz ki...yanlış yapıyorsunuz arkadaş, yanlış !

Ziyafet sofralarında, bazı gazeteciler ayakta kalmış da, kendilerini figüran hissetmişler de... o masaları dolduran siyasilere, bi laf edebildiniz mi mesela ? BAŞKANLARA HÖNKÜRDEYEBİLDİNİZ Mİ ? Yazık ki GAZETECİ kimliğinizi, kendi kendinize paspas ediyorsunuz arkadaş !

GAZETE(Cİ) KİMDİR ? BASIN KİMDİR ?

Öncelikle, bu iki kelimenin açılımını maaşlı yalakalar lütfen yapmasın !

YALAKA GAZETE(Cİ)-BASIN deyince, insanlar yargılanıyor da, bende YALAKA OLMAYAN GAZETECİ ve BASIN diyeceğim bundan böyle...BASIN YALAKADIR demeyeceğim yani, aman aman !...

Gerçek GAZETECİLER, olup-olmadığı belli olmayan basın özgürlüğünü, halkın haber almasına ve öğrenmesine ve aydınlanmasına ışık olarak kullanan, yazdıklarını yalansız-dolansız yazıp, bunu namusu sayan gazetecileri, tenzih ediyorum öncelikle !

Ve ben, ‘ GAZETE-Cİ Ramazan NARİN ‘ sıfatını kullanmam… Mektepli değilim, alaylı da değilim bazılarının gözünde... Adliyeye yazdığı dilekçesinin altına, isim imza açarken, GAZETECİ..............diye yazan biri de olmadım hiç ! Başka bir gazeteciye de, dava açmadım hiç ! Gazetecilik bir kalıpla açıklanamaz..! İlla gazete sahibi-patron olmak, patronajdan olmak veya illa SARI BASIN Kartı sahibi olmak veya bir gazetenin sigortalı Muhabiri, köşe yazarı, fotoğrafçısı, matbaacısı, emekçisi olmak veya mutfakta sokakta dağıtıcısı olmakla...v.d gazeteci olunmaz..! Gazete patronlarının gazeteci sayılması mesela, tam bir garabettir !

GAZETECİ ; Önce doğrudur, dürüsttür ve görür ve duyar...Güçlüden yana değil, yalaka değil...haklıdan ve halktan yana tavır alan... Yalanın borazanı değil, hakikatin haklı sesi olan, karanlıkları aydınlatan tünelin ucundaki bir ışık olabilen, Kalemini (3-5) kuruşa, Onurunu (10) paraya satmayan, dalkavuk olup, bir çorbaya şükranla kaşık sallamayan, Fikri ne ise zikri de o olan, solcu ise sol gözlük, sağcı ise sağ gözlük kullanan, sağa sola yalpalayıp... gerdan kıvırmayan, Halkın ve hakkın safında duran.. fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, beyni aydın, kalemi-lafzı hitabı güçlü, adil olmaya çalışan, parayı verenin düdüğünü çalmayan, ama çalmayan... tenezzül uzvunu törpülemiş, hırsız olmayan, cesur kişiler demektir...Öyle cesurdur ki, yazdığı gazetede bir daha yazamamayı göze alarak, özeleştiriyi de yapabilir olmalıdır...Ve kendini başkasına tarif ettirmemelidir, ve kategorize olmamalıdır.

Yasaya 1. pakette girdiği halde hala uygulanmayan ; “ Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları, suç oluşturmaz.” yasa maddesine bile sahip çıkamayan basın mensupları gazeteci falan olamaz ! Yarın alacağı abonmanı, reklamı, ilanı, çağrılacağı ziyafeti düşünen de, basın mensubu olabilir ama asla gazeteci olamaz ! Moda oldu, kamuoyunu istedikleri yönlendirmek için siyasetçiler ve işadamları YEMEKLİ-KAHVALTILI basın toplantıları icat ettiler ama, bu toplantılarda sıkıysa bir soru sor !

Yani, ziyafet seremonilerinde boy gösteren basın, maalesef gazeteci titrini yitiren veya satan konumundadır artık. İşbu 10 ocak 2020 olmadı arkadaş ! İfade özgürlüğünü kullandığı için, hapislerde yatan gazetecilerimiz var. Bu ziyafetlerin artis ve aktörlerinden kaçı, o hapis yatanları anıyor ve kaçı onların ailelerini düşünüyor acaba ? Cezaevinde yatan bir adamın, hele de sigara içiyorsa aylık masrafı ne kadardır bileniniz var mı mesela ? Bunları seslendirmeye korkanlar, korkaklar aslında... gazetelerin etrafında dolaşmamalıdırlar. Bu vesile ile, en kısa zamanda gazeteciliğin tanımlandığı bir basın yasasına kavuşmak ümidiyle, ifade özgürlüğünün dava konusu olmayacağı günlerde...özeleştirisini yapmış 35 yıllık bir köşe yazarı olarak, gerçek gazetecileri sevgi ve saygıyla selamlıyorum...Ziyafetlerde tıkınanların değil...Cezaevindeki ve mahkemelerdeki gerçek gazetecilerin, gerçek yazılı ve görsel ve sanal basının, 10 Ocak günü kutlu olsun !

TTK. NOGAYTÜRK : 13/OCAK/2020