Mandela Etkisi
Kendini paranormal araştırmacı olarak tanımlayan Fiona Broome, katıldığı bir konferansta eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela’nın 1980’lerde hapishanede öldüğünü anlatır. Söylediklerinin yanlış olduğunu ve nasıl bu hatayı yaptığını araştırdığında yalnız olmadığını birçok kişinin Mandela’nın ölümüyle alakalı benzer anılara sahip olduğunu, hatta cenaze merasiminde eşinin dramatik bir konuşma yaptığını hatırlayanlar çıkar.
(Oysa Mandela, 1990’da hapisten çıktıktan sonra devlet başkanlığı yapmış ve saygın bir hayat yaşayıp 2013 yılında ölmüştür.)
Broome, bu yanılsamayı: “Geçmişte yaşanmış bir olayı, durumu, imajı, sesi veya herhangi bir şeyi farklı hatırlamak,” olarak tarif edip olaya Mandela Etkisi veya Efekti adını verir. Psikologlar, bilgiye erişim farklarından yanlış anımsamalar oluşabildiğini söylerler.
*
İnsanlar yanılabilir veya algı bombardımanı ile farklı hatırlayabilir. En yaygın Mandela etkisi örneklerinden biri: Mickey Mouse’un pantolon askısıdır. Birçok insan, Mickey Mouse’u düşündüğünde pantolon askısı olduğunu hatırlar ancak gerçekte pantolon askısı yoktur.
**
Bilimsel araştırma yapılsa:
-Çok daha önce gelindiği kanıtlandığı halde Türklerin, Anadolu’ya Malazgirt Savaşı’yla girildiğine inanılması,
-Anavatanı Anadolu olan buğdayı, savaş halindeki Ukrayna ve Rusya’dan; üç tarafı denizlerle çevrili olduğu halde balığı Norveç, Yunanistan ve İspanya’dan; yaylalarımız, meralarımız yeterliyken kırmızı eti ADB, Brezilya ve Arjantin’den; pancar ekimini azaltıp şekeri Brezilya’dan, peyniri Hollanda’dan alıyor olmamız gerçeğini bile bile “kendi kendine yeten” yedi ülkeden biri olduğumuzun sanılması…
-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde yönetiliyor olmamıza rağmen parlamenter sistemle yönetildiğimizin düşünülmesi…
-Defalarca değişen Anayasamızın 12 Eylül’den kaldığı iddiası bir gün Mandela Etkisi olarak hatırlanabilecektir.
Ancak:
-Özlem Gürses, Nevşin Mengü, Şirin Payzın, Barış Pehlivan, Seda selek, Serhan Asker, Kürşat Oğuz, Suat Toktaş gibi gazetecilerin, gazetecilik yaptıkları için suçlanması;
-Ümit Özdağ, Hüseyin Baş gibi parti genel başkanlarının siyasi söylemleri nedeniyle itham edilmesi;
-12 yıl geriye giderek ‘Gezi’ protestolarına katılması gerekçe gösterilerek menajer Ayşe Barım’ın hükümeti ortadan kaldırma ile suçlanması doğru değildir.
Yapılanlar ileride ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesine indirilmiş büyük bir darbe olarak anılacak, yapanlar yaptıklarından en azından utanacaktır. Çünkü “hukuk” herkes için gereklidir ve “Adalet mülkün temeli” ilkesi gri bulutların arkasından çıkıp aydınlık yüzüyle gülümseyecektir.
30-01-2025 /SÜHA ORAL