Öncelikle uhrevi değil, dünyevi varlıklar olarak insanlar doğruları “mutlak”çı din kitaplarından değil, izafi doğrular olarak BİLİM kitaplarından öğrenmişlerdir. Onun için geleneksel toplumun egemenleri tarafından BİLİM’le uğraşanlar büyücü, şeytan gb. sıfatlarla lanetlenip ortadan kaldırılmışlardır.
Bu işlev cilalanıp modern toplumda da sürer, kimsenin şüphesi olmasın!
Bu afarozlanan insanlar inancı aşan bilinç kavramını keşfedip insan eğitiminin esas unsuru haline getirmişlerdir. Tehlikeli olan budur! Cinsiyet olarak ilk önce kadınlar lanetlenmiştir. Neden? Önce insanın biolojik-genetik-psikolojik-toplumsal ve kesinlikle iletişimsel bir varlık olduğunun bilincini öne çıkararak söyleyelim. Çünkü genetik- bioloji ve antropolojinin deneysel olarak kanıtladığı gibi ilk insanların zuhurunda suda yaşam bulan milyonlarca dişi plazma hücreyi sadece yüzlerce erkek döllemiştir. Milyar ve milyon yıllara varan evrim sonucunda sudan karaya varıp insanımsıdan insana ulaşan sürülerde dişilerin %90 olduğu da kanıtlanmıştır. Sonuçta yaratan olarak kadın, çocuklarını beslemek için her şeyi paylaşmayı hatta bu paylaşımda kendini ikincil plana bırakmayı doğal yaşam biçimi olarak sürdürmüştür. Bunun için toplum bilim (sosyoloji) ve insan bilim (antropoloji) disiplinleri kadının egemen olduğu sürüler dönemine “anaerkil”; yani kadınların egemen olduğu paylaşımcılığın, barışın hüküm sürdüğü zamanlar olarak adlandırır.
Sınıflı toplumlar çobanlıkla başlar; küçük ve büyük baş hayvanlara sahip olarak özel mülkiyet olgusu belirir, bunları korumak için din ve hukuk ideolojisi inşa edilir. Bu dönem dünyada 5 bin yıl önce başlamıştır adına kısaca “ataerkil”, erkeğin egemen olduğu dönem denir. Gelenekselcilik yürümeyince iktisadi gerekirci kapitalizm ile ataerkillik modern toplumu icat etmiştir. İşte bu toplumsallık içinde biz, kendimizi nasıl yönetelim sorununa cevap ararken de devletin zuhuru ile Belediye denen yerel bir erk ortaya çıkar. Tabi insanların geleneksel toplum ile modern toplum arasında belediyecilik anlayışları da çok farklıdır.
Bu da ayrı bir köşe yazısı konusudur…
HALİD ÖZKUL- BURHANİYE 05-01-2019