Bunların özellikleri: Hayatlarından şikayetçi değildir. Sabahtan akşama hayata tutunmak için koşturduklarından düşünmeye fazla zamanları kalmaz, hayal kurmazlar. Hedefleri ücreti emeğinin karşılığı olmayan düşük ücretli bile olsa sabit iş, doymak, barınmak, tv karşısında dinlenmek, yatmak! vb somut, basit ihtiyaçlarını yerine getirebilmektir. Hedefleri küçük olduğundan hüsranları da azdır. Hayatlarından şikayet etmez, ŞÜKREDERLER.
Büyük hedeflere ulaşacak yetenek ve imkanları olmadığı için ÖZGÜR YOKSUL olmaya cesaret edemediklerinden futbol takımı, parti vb. kitlelerin elemanı olup ahlaki olsun olmasın (Takımının şike yaparak kazanması gibi) kitlenin başarılarıyla mutlu olurlar. Kendi inanç ve duygularına (Dindarlık, Milliyetçilik, Devrimcilik vb) hitap eden liderin hakikate uygun olmasa da söylediği her şey AKIL süzgecinden geçmeden kabul görür; yaptığı yanlışlar (yolsuzluk bile), inancına ters uygulamalar, başarısız siyaset, ekonomi yönetimi vb. önemini yitirir, görse de görmezden gelir. İnançlar, kanaatler, manevi hassasiyetler AKILIN önüne geçer. AKIL yerine DUYGULARI ile tercihte bulunurlar. Başarı liderin, her türlü başarısızlık dıj güçlerin işi olduğuna inanmasa da inanır. KORKU, en hakim duygularıdır. Yalan siyaset ve safsatalarla korkuları körüklendikçe liderine sığınır, sadakatleri artar. Elindekileri kaybetmek korkusuyla DEĞİŞİMDEN korkarlar. Bunu yenecek duygu UMUT, UMUT verecek başka liderdir ancak liderde GERÇEKLER yanında DİN – MİLLİYETÇİLİK gibi duygudaşlık ve bunları yapacak GÜÇ görmek ister. Güç göremezse umut peşinde koşmaz, korkusuna sığınır. DEĞİŞİM isteyen daha önce sahip olduklarını kaybeden, hayat konforu düşen, alışık yoksullara göre tuzukuru, entel dantel,halktan kopuk olarak değerlendirilen BENİM gibi YENİ ve ÖZGÜR YOKSULLARDIR.
Sayısı toplumun %10’nu geçmeyen SÜREKLİ ZENGİNLER statüko taraftarıdır, değişim istemez. Yani Yeni Yoksullar, Alışık Yoksullar için mücadele eder. Kaybettiğinde uğruna kavga ettikleri mutlu olur, konvoy yapıp göbek atarken KAHROLUR, depresyona girerler. Uzatmayayım. Bunlar benim tespitim değil, okuduğum kitaplardan hatırladıklarım… Şimdi 28 Mayıs Seçimi sonucunu, Türkiye haritasındaki oy oranlarına bakarak ve bu hatırlayıp paylaştıklarımı düşünerek değerlendirin ltf. UNUTMAYIN: İyimser rakamlarla ülkemizin %50si AÇLIK, %15’i YOKSULLUK sınırı altında yaşıyor. Korkuyu kim körükledi? DEĞİŞİM ve UMUT vaadiyle yola çıkıp GÜCÜNÜ 9 parçaya bölerek GÜÇSÜZ konuma düşen; köşesine çekilmiş, aktif siyasetten uzak duran, kendi halindeki benim okuyarak öğrendiğim TOPLUMSAL GERÇEKLERİN farkına varmayan ve buna göre siyaset üretemeyen LİDERLER kimler? 15 Mayısta yazdığım gibi SUÇ cahil diye küçümsenen, maalesef hakaretvari sözler söylenen, ne haliniz varsa görün denen SEÇMEN mi? Ne dersiniz? Bunları yazmam, seçmenin tercihini ANLAMAK içindir.
Anlamam HAK VERMEM anlamına gelmez. Korkularını aşamayan, mevcut haline ŞÜKREDEN seçmen de hatalı… Böyle düşünüyorum ama %52 oy veren ülkem insanına kızmıyor, sadece sitem ediyorum. Haaa! Seçmen tercihi YANLIŞ diye düşünüyorum ama DOĞRUM, MUTLAK DOĞRUdur diye iddia etmiyorum. Bekleyecek, yaşayacak, göreceğiz. Doğrum, yanlış çıkarsa SEVİNİR, doğru çıkarsa ÜZÜLÜRÜM. Her iki şıkta da VİCDANIM rahat olur. Türk Milleti, Türkiye için HAYIRLISI olsun. Sevgi, saygılar. İmza: KÖRPE FİLOZOF. Yani BEN.
29-05-2023/Op.Dr.SİNAN BEYHAN